Yatırımcılar ve piyasa katılımcıları, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nda Borsa İstanbul'un çalışma durumunu merak ediyor. 2025 yılında 19 Mayıs'ın Pazartesi gününe denk gelmesi, borsanın tatil olup olmayacağı sorusunu gündeme getiriyor.

Borsa İstanbul'un resmi tatil günlerinde kapalı olduğu biliniyor. Ancak, 19 Mayıs'ın resmi tatil olup olmadığı ve Borsa İstanbul'un bu tarihte işlem yapıp yapmayacağı henüz netlik kazanmış değil. Konuyla ilgili olarak Borsa İstanbul'dan resmi bir açıklama bekleniyor.

Geçmiş yıllardaki uygulamalar: Geçmiş yıllarda 19 Mayıs'ın resmi tatil olması nedeniyle Borsa İstanbul'da işlemler durdurulmuştu. Ancak, bu durumun 2025 yılında da geçerli olup olmayacağı, resmi açıklama ile netleşecek.

Yatırımcıların dikkate alması gerekenler: Yatırımcıların, 19 Mayıs öncesinde Borsa İstanbul'un yapacağı resmi duyuruları takip etmesi ve buna göre pozisyonlarını ayarlaması önemlidir. Eğer borsa tatil olacaksa, işlemlerin bir sonraki iş gününe kadar yapılamayacağı unutulmamalıdır.

Borsa İstanbul'un çalışma saatleri: Borsa İstanbul normal şartlarda hafta içi 09:30 - 18:00 saatleri arasında işlem görmektedir. Ancak, resmi tatillerde bu saatler değişebilir veya işlemler tamamen durdurulabilir.

Sonuç olarak: 19 Mayıs 2025'te Borsa İstanbul'un açık olup olmayacağı henüz belli değil. Yatırımcıların Borsa İstanbul'dan gelecek resmi açıklamaları takip etmesi ve işlemlerini buna göre planlaması gerekmektedir.

Sosyal medyada başlayan yeni akım, dünyaca ünlü ressamların eserlerinin ev ortamında yeniden yorumlanmasıyla büyük ilgi görüyor. Koronavirüs salgını nedeniyle evde kalan insanlar, yaratıcılıklarını kullanarak sanat eserlerini canlandırıyor.

Akımın temelinde, ünlü tabloları evdeki malzemelerle ve kıyafetlerle taklit etmek yatıyor. İnsanlar, Van Gogh'un otoportresinden tutun da Mona Lisa'ya kadar birçok farklı eseri kendi yorumlarıyla yeniden yaratıyor. Bu yeniden yaratımlar genellikle eğlenceli ve mizahi bir yaklaşımla yapılıyor, bu da akımın popülaritesini artırıyor.

Getty Müzesi'nin başlattığı bu akım kısa sürede yayıldı. Müzeler ve sanat kurumları da bu akıma destek vererek insanları evde sanatla etkileşimde bulunmaya teşvik ediyor. Sosyal medya platformlarında #EvdeKalSanatlaKal gibi etiketlerle paylaşılan bu çalışmalar, hem sanata olan ilgiyi artırıyor hem de karantina günlerinde insanlara moral veriyor.

Akımın en dikkat çekici yönlerinden biri, insanların yaratıcılıklarını sergileme fırsatı bulması. Evdeki basit malzemelerle, karton kutular, çarşaflar ve çeşitli aksesuarlar kullanılarak yapılan bu canlandırmalar, sanatın herkes için erişilebilir olduğunu gösteriyor.

Bu akım sayesinde, sanat eserlerine farklı bir gözle bakma fırsatı doğuyor. İnsanlar, tabloları daha yakından inceleyerek detayları fark ediyor ve sanatçıların eserlerindeki anlamları daha iyi anlıyor. Aynı zamanda, bu etkinlik ailelerin birlikte vakit geçirmesi için de güzel bir fırsat sunuyor. Çocuklar ve yetişkinler birlikte çalışarak hem eğleniyor hem de sanatla iç içe oluyor.

Sonuç olarak, ünlü ressamların eserlerini canlandırma akımı, karantina günlerinde sanata olan ilgiyi canlı tutan, yaratıcılığı teşvik eden ve insanlara moral veren bir etkinlik olarak öne çıkıyor.

VfL Bochum Teknik Direktörü Thomas Reis, takımının Bundesliga'daki hedeflerini açıkladı. Reis, ligi ilk 3 içinde bitirmek istediklerini belirtti. Sport Bild'e konuşan Reis, mevcut kadronun gücüne inandığını ve bu hedefi gerçekleştirebilecek potansiyele sahip olduklarını vurguladı.

Reis, sezonun geri kalanında istikrarlı bir performans sergilemeleri gerektiğini ve özellikle deplasman maçlarında daha iyi sonuçlar almaları gerektiğini ifade etti. Ayrıca, genç oyunculara güvendiğini ve onların gelişimine katkı sağlamak istediğini söyledi.

Teknik direktör, takımın son dönemdeki performansından memnun olduğunu ve oyuncularının motivasyonunun yüksek olduğunu dile getirdi. Taraftarların desteğinin de kendileri için çok önemli olduğunu belirten Reis, onlara ligin sonuna kadar desteklerini sürdürmeleri çağrısında bulundu.

Reis, transfer döneminde takıma takviye yapılıp yapılmayacağı konusunda ise net bir açıklama yapmaktan kaçındı. Ancak, ihtiyaç duyulması halinde yönetimin gerekli adımları atacağına inandığını söyledi.

Son olarak, Reis, ligdeki rakiplerine saygı duyduğunu ancak kendi oyunlarına odaklanacaklarını ve hedeflerine ulaşmak için ellerinden geleni yapacaklarını sözlerine ekledi.

TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, katıldığı bir etkinlikte dikkat çekici bir tespitte bulundu. Erdoğan, gelir seviyesi yükseldikçe ailelerin çocuk sayısının azalma eğiliminde olduğunu belirtti. Bu durumun nedenleri ve sonuçları üzerine çeşitli değerlendirmelerde bulundu.

Erdoğan, konuşmasında, modern yaşamın getirdiği koşulların aile yapısını ve çocuk sahibi olma tercihlerini etkilediğini vurguladı. Gelir düzeyindeki artışın, bireylerin yaşam standartlarını yükseltirken aynı zamanda daha bireysel ve kariyer odaklı bir yaşam tarzını benimsemelerine yol açtığını ifade etti. Bu durumun, çocuk sahibi olma kararını ertelemeye veya daha az sayıda çocuk sahibi olmayı tercih etmeye neden olabileceğini söyledi.

Konuşmasında, Batı ülkelerindeki benzer eğilimlere de değinen Erdoğan, bu durumun sadece Türkiye'ye özgü olmadığını, gelişmiş ülkelerde de benzer demografik değişikliklerin yaşandığını belirtti. Aile yapısının korunması ve genç nüfusun sürdürülebilirliği için bu konunun önemine dikkat çekti. Ayrıca, bu eğilimin toplumsal ve ekonomik sonuçları üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini vurguladı.

Erdoğan'ın bu tespiti, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Sosyal medya ve çeşitli platformlarda konuyla ilgili tartışmalar başladı. Birçok kişi, Erdoğan'ın görüşlerine katılırken, bazıları ise farklı faktörlerin de etkili olduğunu savundu. Konunun, demografi, ekonomi ve sosyoloji gibi farklı disiplinler açısından ele alınması gerektiği belirtildi.

Özetle, Bilal Erdoğan'ın gelir arttıkça çocuk sayısının azalması yönündeki tespiti, Türkiye'deki demografik değişimler ve aile yapısı üzerine önemli bir tartışma başlattı. Bu konunun, gelecekteki sosyal politikaların belirlenmesinde önemli bir rol oynayabileceği ifade ediliyor.

Roma'da son 40 yılın en şiddetli kuraklığı yaşanıyor. Kentteki tarihi çeşmelerin çoğu susuz kalırken, yetkililer su kullanımında ciddi kısıtlamalar getirmeyi planlıyor.

Kuraklık nedeniyle özellikle tarım sektörü büyük zarar görüyor. Çiftçiler, ürünlerini sulamakta zorlanırken, rekolte kayıpları yaşanmasından endişe ediliyor. Yetkililer, halkı su tasarrufu konusunda bilinçlendirmek için çeşitli kampanyalar başlatmayı planlıyor.

Roma'nın simgesi olan birçok tarihi çeşme, kuraklıktan olumsuz etkilendi. Aşk Çeşmesi (Fontana di Trevi) gibi popüler turistik mekanlar da susuz kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Şehirdeki bazı parklar ve bahçeler de sulama yetersizliği nedeniyle kurumaya başladı.

Roma Belediyesi, acil durum planları hazırlayarak su kaynaklarını korumaya çalışıyor. Su dağıtımında öncelik, hastaneler ve itfaiye gibi hayati öneme sahip kurum ve kuruluşlara verilecek. Halkın günlük su ihtiyacını karşılamakta zorlanmaması için alternatif su kaynakları araştırılıyor.

Uzmanlar, iklim değişikliğinin etkilerinin Roma'da giderek daha fazla hissedildiğini belirtiyor. Kuraklığın önümüzdeki yıllarda daha da şiddetlenebileceği uyarısında bulunuyorlar. Su kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi ve su tasarrufu bilincinin artırılması gerektiği vurgulanıyor.

Roma'da yaşanan bu kuraklık, İtalya'nın diğer bölgelerinde de benzer sorunlara yol açıyor. Ülke genelinde su sıkıntısı yaşanırken, tarım ve enerji üretimi gibi sektörler olumsuz etkileniyor. Hükümet, kuraklıkla mücadele için ulusal bir strateji belirlemeye çalışıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, katıldığı bir canlı yayın programında ülke ekonomisine dair değerlendirmelerde bulundu ve iktidarı sert bir dille eleştirdi. İmamoğlu, ekonomik göstergelerdeki olumsuz tablonun sorumluluğunu iktidara yükleyerek, bu durumun uzun süre etkilerini göstereceğini vurguladı.

İmamoğlu konuşmasında, 'Türkiye ekonomisi maalesef kötü yönetiliyor. Yanlış politikalar sonucunda vatandaşlarımız geçim sıkıntısı çekiyor. İktidar, bu durumu görmezden gelerek daha da derinleştiriyor' ifadelerini kullandı. Ayrıca, uygulanan ekonomik modelin sürdürülebilir olmadığını ve kısa vadeli çözümlerle sorunların üstesinden gelinemeyeceğini belirtti.

İBB Başkanı, İstanbul özelinde de ekonomik zorlukların hissedildiğini ve belediye olarak bu zorlukların üstesinden gelmek için çeşitli projeler geliştirdiklerini söyledi. Özellikle dar gelirli vatandaşlara yönelik desteklerin artırılması gerektiğini vurguladı.

İmamoğlu, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirirken, şeffaflık ve hesap verebilirliğin önemine de değindi. 'Kamu kaynaklarının doğru ve etkin bir şekilde kullanılması, ekonomik istikrarın sağlanması için hayati önem taşıyor' dedi. Ayrıca, liyakat sahibi kişilerin yönetim kademelerinde görev almasının gerekliliğini vurguladı.

Son olarak İmamoğlu, 'Bu lekeden asla kurtulamayacaksınız' diyerek iktidarın ekonomi politikalarına yönelik eleştirisini daha da sertleştirdi ve yakın zamanda bir düzelme beklemediğini ima etti.

Fenerbahçe Beko, Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi'nin 27. haftasında konuk ettiği Galatasaray Ekmas'ı 89-69'luk skorla mağlup etti. Ülker Spor ve Etkinlik Salonu'nda oynanan mücadelede sarı-lacivertliler, baştan sona üstün bir oyun sergileyerek galibiyete ulaştı.

Karşılaşmanın ilk yarısını 47-36 önde kapatan Fenerbahçe Beko, ikinci yarıda da üstünlüğünü koruyarak farkı açtı ve maçı 20 sayı farkla kazandı. Sarı-lacivertli ekipte Tyler Dorsey 22 sayıyla maçın en skorer ismi olurken, Nigel Hayes-Davis 15 sayı ve 8 ribaundla galibiyete katkı sağladı. Galatasaray Ekmas'ta ise Dee Bost 17 sayı kaydetti.

Maçın önemli anları:

• Fenerbahçe Beko, ilk periyodu 25-19 önde tamamladı.
• İkinci periyotta da etkili oyununu sürdüren sarı-lacivertliler, soyunma odasına 47-36 üstün girdi.
• Üçüncü periyotta farkı daha da açan Fenerbahçe Beko, son periyoda 69-52 önde girdi.
• Son periyotta da üstünlüğünü koruyan sarı-lacivertliler, maçı 89-69 kazandı.

Bu sonuçla Fenerbahçe Beko, ligdeki galibiyet sayısını artırırken, Galatasaray Ekmas ise deplasmanda mağlup oldu.

Patlıcan kapama, Türk mutfağının sevilen lezzetlerinden biridir. Hem doyurucu hem de lezzetli olan bu yemeği evde kolayca hazırlayabilirsiniz. İşte patlıcan kapama tarifi:

Malzemeler:

• 4 adet orta boy patlıcan
• 300 gram kuşbaşı et
• 1 adet büyük soğan
• 2 adet sivri biber
• 2 adet domates
• 2 diş sarımsak
• 1 yemek kaşığı domates salçası
• Yarım çay bardağı sıvı yağ
• Tuz, karabiber, pul biber, kekik
• 1 su bardağı sıcak su

Yapılışı:

1. Patlıcanları alacalı soyup, tuzlu suda bekletin. Bu işlem, patlıcanların acılığını alacaktır.
2. Kuşbaşı eti tencerede suyunu salıp çekene kadar kavurun.
3. Soğanı yemeklik doğrayın, biberleri ve sarımsakları ince ince kıyın.
4. Kavrulan ete soğanı ekleyip pembeleşinceye kadar kavurun. Ardından biber ve sarımsağı ekleyip birkaç dakika daha kavurun.
5. Domates salçasını ekleyip kokusu çıkana kadar kavurun.
6. Kabuklarını soyduğunuz domatesleri küp küp doğrayıp tencereye ekleyin. Tuz ve baharatları da ekleyip karıştırın.
7. Sıcak suyu ekleyip kısık ateşte etler yumuşayana kadar pişirin.
8. Patlıcanları sudan çıkarıp kurulayın ve küp küp doğrayın.
9. Ayrı bir tavada sıvı yağı ısıtın ve patlıcanları hafifçe kızartın.
10. Fırın kabının tabanına kızartılmış patlıcanların yarısını yayın. Üzerine etli harcın tamamını dökün ve kalan patlıcanları harcın üzerine yayın.
11. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzeri kızarana kadar yaklaşık 20-25 dakika pişirin.
12. Sıcak servis yapın. Afiyet olsun!

Bu tarif ile hazırlayacağınız patlıcan kapama, sofralarınıza lezzet katacak ve misafirlerinizi memnun edecektir.

Peynirli sufle, kahvaltı sofralarına farklı bir lezzet alternatifi sunan, yapımı kolay ve lezzetli bir tariftir. İşte adım adım peynirli sufle tarifi:

Malzemeler:

• 2 adet yumurta
• 2 yemek kaşığı un
• 1 su bardağı süt
• 2 yemek kaşığı tereyağı
• Yarım su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
• Yarım su bardağı beyaz peynir (ufalanmış)
• Tuz
• Karabiber

Yapılışı:

1. Tereyağını bir sos tenceresinde eritin.
2. Unu ekleyip kısık ateşte kokusu çıkana kadar kavurun.
3. Sütü yavaş yavaş ekleyerek sürekli karıştırın. Topaklanma olmaması için dikkatli olun.
4. Koyulaşana kadar karıştırarak pişirin. Kıvamı muhallebi gibi olmalı.
5. Tuz ve karabiberi ekleyin.
6. Ocaktan alın ve soğumaya bırakın.
7. Yumurtaların sarılarını ve beyazlarını ayırın.
8. Soğuyan karışıma yumurta sarılarını teker teker ekleyip çırpın.
9. Rendelenmiş kaşar peyniri ve ufalanmış beyaz peyniri ekleyip karıştırın.
10. Ayrı bir kapta yumurta beyazlarını bir tutam tuz ile kar gibi olana kadar çırpın.
11. Yumurta beyazlarını peynirli karışıma yavaş yavaş, söndürmeden spatula ile karıştırın.
12. Sufle kaplarını tereyağı ile yağlayın ve un serpin.
13. Karışımı sufle kaplarına paylaştırın.
14. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzerleri kızarana kadar yaklaşık 20-25 dakika pişirin.
15. Fırından çıkarınca sıcak servis yapın.

Püf Noktaları:

• Yumurta beyazlarını kar gibi çırpmak suflenin kabarması için önemlidir.
• Yumurta beyazlarını karışıma söndürmeden yavaşça karıştırmaya özen gösterin.
• Sufle kaplarını iyice yağlayıp unlamak, suflenin kolayca çıkmasını sağlar.
• Fırının kapağını pişirme sırasında açmamaya dikkat edin, aksi takdirde sufle sönebilir.

Afiyet olsun!