İstanbul Şişli'de bir klinikte gerçekleştirilen meme dolgusu operasyonu, Hayriye Civil'in hayatını olumsuz yönde etkiledi. Operasyon sonrasında ciddi sağlık sorunları yaşayan Civil, yaşadığı mağduriyetin giderilmesi için hukuki yollara başvurdu.

İddiaya göre, Hayriye Civil, daha dolgun görünen memelere sahip olmak amacıyla Şişli'deki bir klinikle anlaştı. Ancak operasyon sonrasında memelerinde şekil bozuklukları ve ağrılar meydana geldi. Durumun vahametini fark eden Civil, farklı doktorlara başvurdu ve ilk operasyonun hatalı olduğunu öğrendi.

Yaşadığı bu süreçte hem fiziksel hem de psikolojik olarak yıpranan Hayriye Civil, kliniğe ve operasyonu gerçekleştiren doktora karşı şikayetçi oldu. Civil, suç duyurusunda bulunarak sorumluların cezalandırılmasını talep etti. Ayrıca, yaşadığı mağduriyetin tazmini için maddi ve manevi tazminat davası açmaya hazırlanıyor.

Hayriye Civil'in avukatı, müvekkilinin yaşadığı durumun kabul edilemez olduğunu ve sorumluların en ağır şekilde cezalandırılması için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti. Avukat, bu tür operasyonların riskleri konusunda kamuoyunu bilinçlendirmek ve benzer mağduriyetlerin yaşanmasının önüne geçmek için de çalışacaklarını ifade etti.

Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Haydar Ergülen, yeni eseri 'Bir Borç Ödeme Denemesi' ile okurlarının karşısına çıkıyor. Eser, Ergülen'in edebiyata ve özellikle şiire olan derin minnetini ve bu alana duyduğu borcu ödeme arzusunu yansıtıyor. Kitap, şairin poetik anlayışını, şiirle kurduğu bağı ve bu alandaki kişisel yolculuğunu detaylı bir şekilde ele alıyor.

Ergülen, şiirin kendisi için ne ifade ettiğini, hayatındaki yerini ve önemini vurgularken, aynı zamanda şiirin toplumla olan ilişkisini de inceliyor. Şiirin insanlara dokunuşunu, duyguları harekete geçirme gücünü ve dünyayı farklı bir perspektifle görmeyi sağlama potansiyelini değerlendiriyor.

Kitapta, şairin kendi şiirlerine dair analizleri ve değerlendirmeleri de yer alıyor. Ergülen, şiirlerinin hangi düşüncelerden, duygulardan ve deneyimlerden beslendiğini açıklarken, okurlarına şiirlerinin arka planını ve anlam katmanlarını daha iyi anlama fırsatı sunuyor.

‘Bir Borç Ödeme Denemesi’, sadece bir şairin poetik manifestosu değil, aynı zamanda edebiyatın ve sanatın insan hayatındaki vazgeçilmez rolüne dair bir düşünce zemini sunuyor. Ergülen, okurlarını şiirle, edebiyatla ve sanatla daha derin bir ilişki kurmaya davet ediyor.

Kitabın temel amacı, Haydar Ergülen'in edebiyat dünyasına karşı hissettiği sorumluluğu yerine getirme çabasıdır. Bu çaba, şiir üzerine düşüncelerini paylaşarak ve kendi poetikasını açıklayarak somutlaşıyor. Ergülen, okurlarına şiirin ne olduğu, ne olması gerektiği ve insan hayatındaki önemi üzerine bir perspektif sunuyor.

Sonuç olarak, 'Bir Borç Ödeme Denemesi', Haydar Ergülen'in edebiyat ve şiir üzerine derinlikli düşüncelerini içeren, şairin poetik anlayışını ve sanatsal yolculuğunu aydınlatan önemli bir eserdir.

Skolyoz, omurganın yana doğru eğriliği olarak tanımlanır ve genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde ortaya çıkar. Ancak, bazı durumlarda yetişkinlerde de görülebilir. Skolyozun belirtileri arasında omuzların veya kalçaların eşit olmaması, bir kürek kemiğinin diğerinden daha belirgin olması, vücudun bir tarafa doğru eğilmesi ve giysilerin düzgün durmaması yer alır.

Skolyozun nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik faktörler, duruş bozuklukları, kas hastalıkları ve bazı sendromlar skolyozun oluşumunda rol oynayabilir. Skolyozun tanısı genellikle fizik muayene ve röntgen filmi ile konulur. Eğriliğin derecesi Cobb açısı ile ölçülür.

Skolyozun tedavisi, eğriliğin derecesine, hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Hafif skolyoz vakalarında egzersiz ve gözlem yeterli olabilirken, orta dereceli skolyoz vakalarında korse tedavisi uygulanabilir. İleri derecedeki skolyoz vakalarında ise cerrahi müdahale gerekebilir. Cerrahi tedavide amaç, omurgayı düzeltmek ve sabitlemektir.

Skolyozun erken teşhisi ve tedavisi, ilerlemesini önlemek ve komplikasyonları azaltmak için önemlidir. Bu nedenle, çocukların ve ergenlerin düzenli olarak skolyoz taramasından geçirilmesi önerilir.

• Skolyozun Belirtileri: Omuz veya kalça eşitsizliği, sırtta çıkıntı, vücudun bir yana eğilmesi.
• Skolyozun Nedenleri: Genetik faktörler, duruş bozuklukları, kas hastalıkları.
• Skolyozun Tedavisi: Egzersiz, korse, cerrahi müdahale.

Skolyoz ile ilgili herhangi bir şüphe durumunda mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır.

Yazar, ahtapotların karmaşık zekası ve davranışlarından etkilenerek, bu canlılardan çıkarılabilecek bazı önemli dersleri paylaşıyor. Ahtapotların problem çözme yetenekleri, çevrelerine uyum sağlama becerileri ve avlanma stratejileri gibi özelliklerinden yola çıkarak, insanın kendi yaşamına dair çıkarımlar yapıyor.

Esneklik ve Uyum Sağlama: Ahtapotlar, bulundukları ortama göre renk ve dokularını değiştirerek mükemmel bir kamuflaj sağlarlar. Bu durum, yaşamın sürekli değişen koşullarına uyum sağlamanın ve esnek olmanın önemini vurgular. Yazar, ahtapotların bu özelliğinden ilham alarak, beklenmedik durumlara karşı hazırlıklı olmanın ve değişime açık olmanın gerekliliğini belirtiyor.

Problem Çözme Yeteneği: Ahtapotlar, karmaşık problemleri çözme konusunda oldukça başarılıdırlar. Laboratuvar ortamında yapılan deneylerde, ahtapotların kilitli kutuları açabildikleri ve farklı araçları kullanabildikleri gözlemlenmiştir. Bu durum, yaratıcılığın ve problem çözme becerilerinin geliştirilmesinin önemini gösterir. Yazar, ahtapotların bu yeteneğinden yola çıkarak, karşılaşılan zorluklara farklı açılardan bakmanın ve çözüm odaklı düşünmenin önemini vurguluyor.

Öğrenme ve Hafıza: Ahtapotlar, deneyimlerinden öğrenirler ve öğrendiklerini hafızalarında tutabilirler. Bu durum, sürekli öğrenmenin ve gelişimin önemini gösterir. Yazar, ahtapotların bu özelliğinden ilham alarak, yaşam boyu öğrenmenin ve yeni bilgiler edinmenin kişisel gelişim için ne kadar önemli olduğunu belirtiyor.

Çevre Bilinci: Ahtapotlar, yaşadıkları çevreye karşı duyarlıdırlar ve çevrelerindeki değişikliklere hızla uyum sağlayabilirler. Bu durum, çevre bilincinin ve doğayı korumanın önemini vurgular. Yazar, ahtapotların bu özelliğinden yola çıkarak, doğaya saygılı olmanın ve sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimsemenin gerekliliğini belirtiyor.

Sonuç olarak, ahtapotlar sadece deniz canlıları değil, aynı zamanda insanlara ilham verebilecek birçok özelliğe sahiptirler. Onların esneklikleri, problem çözme yetenekleri, öğrenme kapasiteleri ve çevre bilinci, insanın kendi yaşamına dair önemli dersler çıkarmasına yardımcı olabilir.

Patates muffin, güne keyifli ve doyurucu bir başlangıç yapmak isteyenler için ideal bir seçenek. Hem lezzetli hem de pratik olan bu tarif, kahvaltı sofralarınıza farklı bir soluk getirecek. İşte adım adım patates muffin tarifi:

Malzemeler:

• 2 adet orta boy patates
• 1 adet küçük boy soğan
• 2 adet yumurta
• Yarım su bardağı süt
• Yarım su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
• 2 yemek kaşığı sıvı yağ
• Yarım demet maydanoz (doğranmış)
• Tuz, karabiber, pul biber (isteğe göre)
• 1 çay kaşığı kabartma tozu

Hazırlanışı:

1. Patatesleri soyup rendeleyin ve suyunu sıkın.
2. Soğanı ince ince doğrayın ve sıvı yağda hafifçe pembeleşinceye kadar kavurun.
3. Kavrulan soğanı ocaktan alın ve soğumaya bırakın.
4. Geniş bir kapta rendelenmiş patates, kavrulmuş soğan, yumurtaları, sütü, rendelenmiş kaşar peynirini, doğranmış maydanozu, tuzu, karabiberi, pul biberi ve kabartma tozunu karıştırın.
5. Muffin kalıplarını yağlayın veya muffin kağıtları yerleştirin.
6. Hazırladığınız patatesli harcı muffin kalıplarına eşit şekilde paylaştırın.
7. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzerleri kızarana kadar yaklaşık 25-30 dakika pişirin.
8. Fırından çıkan muffinleri ılıdıktan sonra servis yapın.

İpuçları:

• Patateslerin suyunu sıkmak, muffinlerin daha kıvamlı olmasını sağlar.
• İsteğe göre farklı baharatlar ve otlar ekleyebilirsiniz.
• Muffinlerin üzerine pişirmeden önce biraz daha kaşar peyniri serpebilirsiniz.

Bu tarif ile hazırlayacağınız patates muffinler, kahvaltı sofralarınızı zenginleştirecek ve güne enerjik bir başlangıç yapmanızı sağlayacak. Afiyet olsun!

CAS numarası, bir kimyasal maddeye atanan benzersiz bir sayısal tanımlayıcıdır ve Chemical Abstracts Service (CAS) tarafından oluşturulur. Herhangi bir kimyasal maddeyi tanımlamak için kullanılan evrensel bir sistemdir. Bu numara, kimyasalın farklı isimler veya formüllerle anılması durumunda bile karışıklığı önler. CAS numarası, kimyasal maddelerin benzersiz bir şekilde tanımlanmasını sağlayarak, bilimsel araştırmalar, endüstriyel uygulamalar ve güvenlik düzenlemeleri gibi birçok alanda büyük önem taşır.

CAS numarası genellikle kimyasal madde etiketlerinde, güvenlik bilgi formlarında (SDS) ve kimyasal madde kataloglarında bulunur. Eğer bir kimyasal maddenin CAS numarasını bulmakta zorlanıyorsanız, çeşitli online veri tabanları ve kaynaklar aracılığıyla bu bilgiye ulaşabilirsiniz. Örneğin, CAS'in kendi veri tabanı veya diğer kimyasal madde veri tabanları (PubChem, ChemSpider gibi) kullanılarak CAS numarası öğrenilebilir.

CAS numarasını öğrenmek için şu adımlar izlenebilir:

1. Kimyasal maddenin adını veya formülünü bilin: CAS numarası ararken, kimyasalın doğru adını veya formülünü bilmek önemlidir.
2. Online veri tabanlarını kullanın: PubChem, ChemSpider veya CAS'in kendi veri tabanı gibi online kaynaklara kimyasalın adını veya formülünü girerek CAS numarasını bulabilirsiniz.
3. Güvenlik Bilgi Formlarını (SDS) kontrol edin: Eğer kimyasal maddeye ait bir SDS varsa, CAS numarası genellikle bu formda belirtilir.
4. Kimyasal madde etiketlerini inceleyin: Kimyasal maddenin orijinal etiketinde CAS numarasının yazılı olup olmadığını kontrol edin.

CAS numaraları, kimyasal maddeler hakkında bilgi toplama ve paylaşma süreçlerini kolaylaştırır. Araştırmacılar, bilim insanları ve endüstri profesyonelleri için güvenilir bir referans noktasıdır. CAS numarası sayesinde, kimyasal maddelerle ilgili doğru ve güncel bilgilere erişmek mümkün olur.

Singapur'da yapılan bir araştırmaya göre, 10 yıldan uzun süre boyunca günde 50 gramdan fazla acı biber tüketen kişilerin demans riskinin iki katına çıktığı tespit edildi. Bu durum, özellikle Asya mutfağında sıkça kullanılan acı biberin tüketimiyle ilgili önemli bir uyarı niteliği taşıyor.

Araştırmacılar, aşırı acı tüketiminin bilişsel fonksiyonlar üzerindeki etkilerini inceledi. Bulgular, uzun süreli ve yüksek miktarda acı biber tüketiminin hafıza ve bilişsel yeteneklerde azalmaya yol açabileceğini gösteriyor. Bu durumun, acı biberde bulunan kapsaisin maddesinin sinir hücreleri üzerindeki etkisiyle ilişkili olabileceği düşünülüyor.

Çalışma, 60 yaş ve üzeri 4500'den fazla katılımcıyla gerçekleştirildi ve 10 yıl boyunca takip edildi. Katılımcıların beslenme alışkanlıkları ve bilişsel fonksiyonları düzenli olarak değerlendirildi. Sonuçlar, günde yüksek miktarda acı biber tüketenlerin demans geliştirme olasılığının, tüketmeyenlere göre önemli ölçüde daha yüksek olduğunu ortaya koydu.

Uzmanlar, bu bulguların özellikle acı biberin yaygın olarak kullanıldığı kültürlerde yaşayanlar için önemli olduğunu vurguluyor. Aşırı acı tüketiminden kaçınmanın ve dengeli bir beslenme düzeni benimsemenin, bilişsel sağlığı korumak için önemli bir adım olabileceği belirtiliyor.

Ancak, araştırmacılar, bu konuda daha fazla çalışma yapılması gerektiğini ve acı biber tüketiminin demans üzerindeki etkilerinin daha iyi anlaşılması gerektiğini de ekliyorlar. Bu tür araştırmaların, sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı önerilerinin geliştirilmesine katkı sağlayabileceği ifade ediliyor.

Sonuç olarak, her gün yüksek miktarda acı biber tüketenlerin demans riskini artırabileceği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu durum, özellikle Asya mutfağını seven ve sıkça acı tüketenlerin dikkat etmesi gereken bir husustur.

Otur kalk testi, basit bir egzersiz olmasına rağmen, bireyin fiziksel durumunu ve potansiyel yaşam süresini değerlendirmede önemli bir araç olarak öne çıkıyor. Bu test, vücut esnekliği, denge, kas gücü ve koordinasyon gibi temel fiziksel özellikleri ölçerek genel sağlık durumu hakkında fikir veriyor.

Testin Uygulanışı:

1. Ayakta durun ve rahat bir pozisyonda olun.
2. Ellerinizi kullanmadan yere oturun.
3. Aynı şekilde, ellerinizi kullanmadan ayağa kalkın.
4. Her başarılı oturma ve kalkma için kendinize bir puan verin (maksimum 5 puan).
5. Dizlerinizle veya dirseklerinizle destek alırsanız puanınız düşer.

Puanlama ve Yaşam Süresi İlişkisi: Testten alınan puan, bireyin yaşam süresiyle ilişkilendiriliyor. Yapılan araştırmalar, testte yüksek puan alan kişilerin daha uzun yaşadığını gösteriyor. Örneğin:

• 8-10 puan alanlar: Yüksek fiziksel uygunluk, uzun yaşam beklentisi.
• 6-7 puan alanlar: Orta düzeyde fiziksel uygunluk, ortalama yaşam beklentisi.
• 0-5 puan alanlar: Düşük fiziksel uygunluk, daha kısa yaşam beklentisi.

Testin Önemi: Otur kalk testi, sadece bir tahmin aracı olmanın ötesinde, bireylere kendi sağlık durumları hakkında farkındalık kazandırıyor. Test sonuçları, kişileri daha aktif bir yaşam tarzına teşvik ederek düzenli egzersiz yapmaya yönlendirebilir. Özellikle yaşlı yetişkinler için bu test, düşme riskini değerlendirmede ve dengeyi geliştirmeye yönelik egzersiz programları oluşturmada faydalı olabilir.

Uyarılar: Testi yaparken dikkatli olunmalı ve herhangi bir sağlık sorunu olanlar veya egzersiz yapmaya yeni başlayanlar öncelikle bir doktora danışmalıdır. Ayrıca, test sonuçları sadece bir gösterge olup, yaşam tarzı, beslenme ve genetik faktörler de yaşam süresini etkileyen önemli unsurlardır.

Sağlık Bakanlığı, bitki çaylarının üretim ve satışına ilişkin yeni düzenlemeler getirerek halk sağlığını korumayı amaçlıyor. Yapılan araştırmalar, piyasadaki bazı bitki çaylarının ağır metal, pestisit ve radyasyon gibi insan sağlığına zararlı maddeler içerdiğini ortaya koymuştur.

Bu tehlikeli durumun önüne geçmek amacıyla, Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan üretim izni alan firmalar, ürettikleri bitki çaylarını artık sadece eczaneler aracılığıyla tüketicilere ulaştırabilecekler. Bu uygulama ile bitki çaylarının daha güvenli ve denetimli bir şekilde tüketilmesi hedefleniyor.

Eczacılar, bitki çaylarının saklama koşulları ve hazırlanması konusunda daha bilinçli oldukları için, tüketicilere doğru bilgi verme ve olası riskleri en aza indirme konusunda önemli bir rol üstlenecekler. Bu uygulama sayesinde, bitki çaylarının bilinçsiz tüketiminden kaynaklanabilecek sağlık sorunlarının önüne geçilmesi amaçlanıyor.

Yeni düzenleme ile birlikte, Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan onaylı olsa dahi, tüm bitki çayları eczanelerde satılacak. Bu sayede, ürünlerin kalitesi ve içeriği daha sıkı bir şekilde denetlenebilecek ve tüketicilerin sağlığı korunabilecektir.

Bakanlık yetkilileri, tüketicileri bitki çayı tüketimi konusunda dikkatli olmaya çağırarak, sadece güvenilir kaynaklardan temin edilen ve eczacılar tarafından önerilen ürünlerin kullanılmasını tavsiye ediyor.