Hürriyet yazarı Nedim Şener, bugünkü köşe yazısında PKK ve yandaşlarının yıllardır ölümünü gizledikleri teröristleri anma bahanesiyle yaptıkları provokasyonları ve bu duruma tepki gösteren valinin gözyaşlarını konu aldı.

Şener, yazısında terör örgütü PKK'nın ve onun siyasi uzantılarının, güvenlik güçleri tarafından etkisiz hale getirilen teröristleri 'şehit' olarak nitelendirmesine ve bu kişilerin propagandasını yapmasına değindi. Bu durumun, terörle mücadeledeki hassasiyeti zedelediğini ve toplumda infiale yol açtığını belirtti.

Yazıda ayrıca, bölgedeki bazı belediyelerin ve sivil toplum kuruluşlarının, teröristlerin mezarlarını ziyaret etme ve anma törenleri düzenleme girişimlerine de dikkat çekildi. Bu tür etkinliklerin, terör örgütünün propagandasını yapma ve örgüte destek toplama amacı taşıdığı vurgulandı.

Şener, yazısında bir valinin bu tür provokasyonlar karşısında duyduğu üzüntüyü ve çaresizliği ifade ederken döktüğü gözyaşlarına da yer verdi. Valinin bu tepkisi, devletin terörle mücadeledeki kararlılığını ve şehit ailelerinin acısını paylaştığını gösteren önemli bir sembol olarak değerlendirildi.

Yazının sonunda, terörle mücadelenin sadece güvenlik güçlerinin operasyonlarıyla değil, aynı zamanda terör örgütünün propagandasını engellemek ve toplumda teröre karşı bilinç oluşturmakla da mümkün olduğu vurgulandı.

İstanbul'da yaşayan bir kişi, üst katında ikamet eden öz kardeşinin gerçekleştirdiği iddia edilen akılalmaz bir olayla karşı karşıya kaldı. İddiaya göre, üst katta oturan kardeş, evinde yaptığı tadilat sırasında alt kattaki dairenin tavanını delerek, evin kullanılamaz hale gelmesine neden oldu.

Mağdur vatandaş, yaşadığı şoku ve çaresizliği dile getirerek, kardeşinin sebep olduğu tahribatın boyutlarını gözler önüne serdi. Evinin tavanının tamamen açıldığını ve artık gökyüzünü görebildiğini belirten mağdur, bu durumun yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürdüğünü vurguladı.

Olayın ardından yetkililere başvuran mağdur, kardeşinden şikayetçi oldu ve zararın tazmin edilmesini talep etti. Ancak, sürecin ne kadar süreceği ve zararın nasıl karşılanacağı konusunda henüz net bir bilgiye ulaşamadı.

Mağdur vatandaş, yaşadığı bu durumun sadece maddi bir kayıp olmadığını, aynı zamanda psikolojik olarak da kendisini olumsuz etkilediğini ifade etti. Kardeşinden beklemediği bu davranış karşısında büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını belirten mağdur, adaletin bir an önce tecelli etmesini umuyor.

Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Yetkililer, kardeşler arasındaki bu anlaşmazlığın çözümü için gerekli adımların atılacağını bildirdi.

Milan Skriniar'ın menajeri Roberto Sistici, oyuncusunun transferiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Sistici, Fenerbahçe'nin Skriniar'a olan ilgisini doğrularken, Jose Mourinho'nun da transfer sürecindeki rolüne değindi.

Sistici, Skriniar'ın Inter'den Paris Saint-Germain'e (PSG) transfer sürecinde Mourinho ile bir görüşme gerçekleştirdiğini belirtti. Mourinho'nun o dönemde Roma'nın başında olduğunu ve Skriniar'ı takımında görmek istediğini ifade etti. Ancak, Skriniar'ın kariyer planları ve PSG'nin sunduğu proje doğrultusunda Fransız ekibini tercih ettiği aktarıldı.

Fenerbahçe'nin Skriniar'a olan ilgisiyle ilgili olarak Sistici, sarı-lacivertli kulübün oyuncuyla temas kurduğunu ve transfer şartlarını sorduğunu doğruladı. Ancak, Skriniar'ın PSG ile sözleşmesinin devam ettiği ve şu anda takımdan ayrılmak gibi bir düşüncesinin olmadığı vurgulandı. Sistici, gelecekte neler olacağını kestirmenin zor olduğunu, ancak şu an için Skriniar'ın PSG'ye odaklandığını belirtti.

Özetle:

• Skriniar'ın menajeri, Fenerbahçe'nin oyuncuya ilgisini doğruladı.
• Mourinho'nun Roma'dayken Skriniar'ı istediği, ancak transferin gerçekleşmediği belirtildi.
• Skriniar'ın şu anda PSG'ye odaklandığı ve takımdan ayrılmak gibi bir düşüncesinin olmadığı ifade edildi.

Sistici'nin açıklamaları, Skriniar'ın transfer geçmişine ve geleceğine dair önemli ipuçları veriyor. Fenerbahçe'nin ilgisi ve Mourinho'nun geçmişteki isteği, oyuncunun ne kadar değerli olduğunu gösterirken, Skriniar'ın PSG'deki geleceği ise merak konusu olmaya devam ediyor.

Kargo şirketleri ve kuryelerle ilgili tüketici şikayetleri artarak devam ediyor. Özellikle, kuryenin adrese gelmemesine rağmen 'Evde yoktunuz' şeklinde mesaj alınması, tüketicilerin yaşadığı yaygın bir sorun haline geldi.

Haberde, bu tür bir durumla karşılaşan tüketicilerin ne yapması gerektiği ve hangi haklara sahip olduğu açıklanıyor. Öncelikle, kargo takip numarası ile kargonun nerede olduğuna dair bilgi edinilmesi öneriliyor. Kargonun şubede bekletilmesi durumunda, şubeyle iletişime geçilerek durumun netleştirilmesi gerekiyor.

Tüketicinin, kuryenin gelmediği halde 'Evde yoktunuz' mesajı alması durumunda, kargo firmasına itiraz etme hakkı bulunuyor. Bu itiraz, yazılı olarak veya tüketici hakem heyetine başvurarak yapılabilir. İtirazda, kuryenin gelmediğine dair kanıtlar (örneğin, güvenlik kamerası kayıtları veya komşuların şahitliği) sunulması faydalı olacaktır.

Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, bu tür durumlarda tüketicilerin haklarını bilmesi gerektiğini vurguluyor. Kargonun hasarlı gelmesi, kaybolması veya belirtilen sürede teslim edilmemesi gibi durumlarda da tüketicilerin tazminat hakkı bulunmaktadır. Ağaoğlu, tüketicilerin bu haklarını aramaktan çekinmemesi gerektiğini belirtiyor.

Haberde ayrıca, kargo şirketlerinin sorumluluklarına da değiniliyor. Kargo şirketleri, gönderileri güvenli bir şekilde ve zamanında teslim etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri durumunda, tüketicilere karşı tazminat sorumlulukları doğar.

• Tüketicinin yapması gerekenler:
• Kargo takip numarası ile kargonun durumunu kontrol etmek.
• Kargo firması ile iletişime geçerek durumu netleştirmek.
• Kuryenin gelmediği halde 'Evde yoktunuz' mesajı alınması durumunda itiraz etmek.
• Gerekirse tüketici hakem heyetine başvurmak.

Sonuç olarak, kargo şirketleri ve kuryelerle yaşanan sorunlar karşısında tüketicilerin bilinçli olması ve haklarını araması büyük önem taşıyor.

Sakarya'da yaşayan bir kadın, yatalak annesine bakarken, annesiyle ilgilenen bir adamdan hamile kaldı. Olay, kadının bu durumu ailesine açıklamasıyla ortaya çıktı ve büyük bir yıkıma neden oldu. İddiaların odağındaki adam, suçlamaları reddederken şoke eden açıklamalarda bulundu.

Olay, kadının annesine bakmak için eve gelen ve isminin F. olduğu belirtilen kişiyle yakınlaşması sonucu gelişti. Kadın, hamile olduğunu fark ettiğinde durumu ailesine açıklamak zorunda kaldı. Aile, bu durum karşısında büyük bir şok yaşadı ve F.'ye tepki gösterdi.

İddiaların odağındaki F. ise, suçlamaları kabul etmeyerek, “Ben sadece yardım ettim. Aramızda hiçbir şey yaşanmadı” şeklinde konuştu. F.'nin bu açıklamaları, olayın daha da karmaşık hale gelmesine neden oldu.

Olayla ilgili soruşturma başlatılırken, ailenin yaşadığı travma ve kadının hamileliğiyle ilgili süreç merak konusu oldu.

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, donanmaya ait bir savaş gemisinin zarar görmesine sert tepki göstererek, bu olayı 'sorumsuzluk' olarak değerlendirdi. Kim, deniz kuvvetlerinin muharebe yeteneklerini güçlendirme ve savaşa hazırlık durumunu artırma yönünde acil adımlar atılması gerektiğini vurguladı.

Kuzey Kore Merkezi Haber Ajansı'nın (KCNA) haberine göre, Kim Jong-un, 22 Mayıs'ta Donanma Komutanlığı'nı ziyaret etti. Ziyaret sırasında, donanmanın mevcut durumu ve gelecekteki stratejik öncelikleri hakkında detaylı brifingler aldı. Kim, özellikle gemilerin ve denizaltıların modernizasyonu ile ilgili planlara odaklandı ve donanmanın genel operasyonel kapasitesini artırma gerekliliğinin altını çizdi.

Kim Jong-un, donanmanın son dönemdeki faaliyetlerine ilişkin endişelerini dile getirerek, bazı gemilerin bakım ve onarım süreçlerindeki eksikliklere dikkat çekti. Bir savaş gemisinin zarar görmesi olayını 'kabul edilemez bir durum' olarak nitelendiren Kim, bu tür olayların tekrarlanmaması için sıkı denetimlerin ve disiplin cezalarının uygulanması gerektiğini belirtti.

Ayrıca, Kim Jong-un, Kuzey Kore donanmasının bölgesel denizlerdeki rolünü ve caydırıcılık kapasitesini artırma hedefini vurguladı. Bu bağlamda, yeni nesil denizaltıların ve savaş gemilerinin geliştirilmesi projelerine öncelik verilmesi gerektiğini ifade etti. Kim, donanmanın olası bir çatışma durumunda hızlı ve etkili bir şekilde yanıt verebilmesi için gerekli tüm hazırlıkların tamamlanması talimatını verdi.

Kim'in bu açıklamaları, Kuzey Kore'nin askeri modernizasyon çabalarının ve bölgedeki gerilimlerin arttığı bir dönemde geldi. Uzmanlar, Kim Jong-un'un donanmaya yönelik bu sert eleştirilerinin, ordunun moralini yükseltme ve disiplini sağlama amacı taşıdığını belirtiyor.

Sonuç olarak, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un savaş gemisinin zarar görmesine yönelik tepkisi ve donanmaya yönelik direktifleri, ülkenin askeri stratejisindeki önemli bir değişimi işaret ediyor. Donanmanın muharebe hazırlıklarının artırılması ve modernizasyon projelerine hız verilmesi, Kuzey Kore'nin bölgedeki askeri varlığını güçlendirme amacını yansıtıyor.

Avrupa'daki tüketici örgütleri, bazı düşük maliyetli havayolu şirketlerinin el bagajı için ek ücret talep etmesinin Avrupa Birliği (AB) yasalarına aykırı olduğunu savunarak, bu uygulamaya son verilmesi çağrısında bulundu. Avrupa Tüketici Örgütü (BEUC) ve diğer ulusal tüketici örgütleri, uygulamayı 'gizli ücretlendirme' olarak nitelendiriyor.

BEUC'un açıklamasına göre, Ryanair ve Wizz Air gibi şirketlerin yolcularından kabin bagajı için ek ücret alması, bilet fiyatlarını karşılaştırmayı zorlaştırıyor ve tüketicilerin haklarını ihlal ediyor. Örgütler, bu tür ücretlerin şeffaf bir şekilde belirtilmesi gerektiğini ve yolcuların, belirli bir boyuta kadar olan el bagajlarını ücretsiz olarak kabine alabilmeleri gerektiğini vurguluyor.

Tüketici örgütleri, Sivil Havacılık Genel Müdürlükleri'ne (SHGM) ve AB Komisyonu'na başvurarak bu konuda harekete geçilmesini talep etti. Başvurularda, havayolu şirketlerinin bagaj politikalarının AB tüketici yasaları ve havayolu yolcu hakları düzenlemeleri ile uyumlu hale getirilmesi gerektiği belirtildi.

Özellikle vurgulanan nokta, bir yolcunun temel eşyalarını (kıyafet, tuvalet malzemeleri vb.) içeren küçük bir kabin bagajının, uçak biletinin ayrılmaz bir parçası olması gerektiği ve bunun için ek ücret alınmaması gerektiği. Tüketici örgütleri, bu tür ek ücretlerin, havayolu şirketlerinin kârlarını artırmak amacıyla uyguladığı bir taktik olduğunu savunuyor.

Tüketici örgütleri, bu uygulamanın değişmesi için AB genelinde koordineli bir çalışma yürütüyor. Amaç, tüm havayolu şirketlerinin şeffaf ve adil fiyatlandırma politikaları benimsemesini sağlamak ve tüketicilerin haklarını korumak.

• Talep: El bagajı ücretlerinin kaldırılması
• Gerekçe: AB yasalarına aykırılık ve tüketici haklarının ihlali
• Hedef: Şeffaf ve adil fiyatlandırma politikaları

Romanya Anayasa Mahkemesi, aşırı sağcı Kurtuluş, Birlik ve Dayanışma İttifakı (AUR) partisinin lideri George Simion'un Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin iptaline yönelik başvurusunu reddetti. Simion, seçimlerde usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla seçim sonuçlarına itiraz etmişti.

Anayasa Mahkemesi'nin kararı, Simion'un sunduğu delillerin yetersiz bulunması ve iddiaların seçim sonuçlarını etkileyecek düzeyde olmaması gerekçesiyle alındı. Mahkeme, seçim sürecinin yasalara uygun olarak yürütüldüğüne ve herhangi bir usulsüzlüğe rastlanmadığına hükmetti.

George Simion, seçim kampanyası boyunca Avrupa Birliği karşıtı söylemleriyle dikkat çekmiş ve Romanya'nın ulusal çıkarlarını koruma vaadinde bulunmuştu. AUR partisi, AP seçimlerinde önemli bir oy oranı elde etmesine rağmen, Simion'un seçimlerin iptali talebi sonuçsuz kaldı.

Mahkemenin kararı sonrası AUR partisinden henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak, parti destekçilerinin karara tepki gösterdiği ve protesto hazırlıkları yaptığı belirtiliyor.

Romanya'da AP seçimleri, ülkenin siyasi arenasında önemli bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Seçim sonuçları, ülkenin Avrupa Birliği politikaları ve geleceği üzerinde etkili olacak. Anayasa Mahkemesi'nin kararı, seçim sonuçlarının kesinleşmesi ve siyasi sürecin devamı açısından önem taşıyor.

• George Simion: AUR partisinin lideri ve AP seçimlerinde aday.
• AUR Partisi: Romanya'da aşırı sağcı bir siyasi parti.
• Anayasa Mahkemesi: Romanya'da yasaların anayasaya uygunluğunu denetleyen en yüksek mahkeme.

Türkiye'de 31 Mart 2024 Pazar günü yerel seçimler için oy verme işlemi tamamlandı. Seçmenler, büyükşehir belediye başkanları, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri ve muhtarları seçmek için sandık başına gitti. Oy verme işleminin sona ermesiyle birlikte, sandık çıkış anketleri ve seçim sonuçları büyük bir merakla bekleniyor.

YSK'nın (Yüksek Seçim Kurulu) seçim takvimine göre, oy verme işleminin bitiminden sonra sayıma geçilecek ve sonuçlar açıklanmaya başlanacak. Sandık çıkış anketleri, seçim sonuçlarına dair ilk ipuçlarını veriyor. Ancak, bu anketlerin sonuçları kesin sonuçları yansıtmayabilir. Seçim sonuçlarının büyük ölçüde netleşmesi için YSK'nın resmi açıklamaları takip edilmelidir.

Seçim sonuçları, YSK'nın belirlediği kurallar çerçevesinde açıklanacak. İlk olarak, büyükşehirlerdeki sonuçlar ve ardından diğer illerdeki sonuçlar duyurulacak. Seçim sonuçlarının tamamının açıklanması gece geç saatleri bulabilir.

Seçim sürecinde dikkat edilmesi gerekenler:

• YSK'nın resmi açıklamaları takip edilmelidir.
• Sandık çıkış anketlerinin sonuçları kesin sonuç olarak kabul edilmemelidir.
• Seçim sonuçlarının tamamının açıklanması zaman alabilir.

Seçim sonuçları açıklandıkça, partilerin ve adayların performansları değerlendirilecek ve yerel yönetimlerdeki yeni dönem başlayacak.