Dünyanın en pahalı evi olarak bilinen malikanenin yeni sahibi bir Türk oldu. İsmi açıklanmayan Türk iş insanı, Beverly Hills'te bulunan ve 130 milyon dolara satılan lüks malikaneyi satın alarak dikkatleri üzerine çekti.

ABD basınına göre, alıcı, emlak piyasasında adını duyurmak istemeyen bir iş insanı. Malikanenin özellikleri dudak uçuklatıyor. 20 dönümlük bir arazi üzerine kurulu olan yapı, 35.000 metrekarelik bir alana sahip. İçerisinde 12 yatak odası, 25 banyo, özel bir sinema salonu, şarap mahzeni, spor salonu ve yüzme havuzu bulunuyor.

Malikanenin dikkat çekici bir diğer özelliği ise, Los Angeles şehir manzarasının eşsiz bir şekilde görülebilmesi. Daha önce birçok ünlü ismin ilgisini çeken malikane, sonunda bir Türk iş insanının yatırım tercihi oldu. Bu satın alma, Türk yatırımcıların uluslararası emlak piyasasındaki etkisini bir kez daha gözler önüne serdi.

Malikanenin Bazı Özellikleri:

• 12 Yatak Odası
• 25 Banyo
• Özel Sinema Salonu
• Şarap Mahzeni
• Spor Salonu
• Yüzme Havuzu
• 20 dönümlük arazi

Bu yatırım, Türkiye'nin yanı sıra dünya basınında da geniş yankı uyandırdı. Alıcının kimliği henüz tam olarak açıklanmasa da, bu satın almanın Türk iş dünyası için önemli bir başarı olduğu belirtiliyor.

Yazlık villa kiraları, özellikle lüks segmentte, satılık konut fiyatlarıyla rekabet eder duruma geldi. Talep artışı ve arzın sınırlı olması, fiyatları yukarıya taşıyor. Özellikle Bodrum, Çeşme, Kaş ve Kalkan gibi popüler tatil bölgelerinde, denize sıfır veya özel havuzlu lüks villaların aylık kiraları 1.4 milyon TL'yi bulabiliyor.

Artan fiyatların nedenleri arasında şunlar yer alıyor:

• Yüksek enflasyon ve döviz kurlarındaki artış, hem satılık hem de kiralık fiyatlarını etkiliyor.
• Pandemiyle birlikte artan müstakil yaşam ve tatil talebi, yazlık bölgelere olan ilgiyi artırıyor.
• Lüks segmentteki villaların sınırlı sayıda olması, rekabeti ve fiyatları yükseltiyor.

Emlak uzmanları, yazlık bölgelerdeki bu fiyat artışının sürdürülebilir olup olmadığını tartışıyor. Bazı uzmanlar, talebin azalmasıyla fiyatların dengeleneceğini öngörürken, bazıları ise lüks segmentteki talebin devam edeceğini ve fiyatların yüksek kalmaya devam edeceğini belirtiyor.

Vatandaşlar yüksek kiralar karşısında farklı alternatiflere yöneliyor:

• Daha uygun fiyatlı bölgelerde tatil yapmak.
• Erken rezervasyon fırsatlarını değerlendirmek.
• Kiralık daire veya apart otel gibi alternatif konaklama seçeneklerini tercih etmek.

Yazlık villa kiralarındaki bu artış, tatil bütçelerini zorlayan vatandaşlar için önemli bir sorun teşkil ediyor. Ancak, farklı alternatifler değerlendirilerek tatil yapma imkanı hala mümkün.

Adana'da meydana gelen olayda, polis ekiplerinin 'dur' ihtarına uymayan bir sürücü, kovalamaca sonucu yakalandı. Yapılan kontrolde sürücünün ehliyetsiz olduğu tespit edildi. Bu durum üzerine sürücüye toplamda 39 bin 521 TL idari para cezası uygulandı.

Olay, Seyhan ilçesinde gerçekleşti. Polis ekipleri, şüpheli bir aracı durdurmak istedi. Ancak sürücü, polisin 'dur' ihtarına rağmen aracıyla kaçmaya başladı. Kısa süren bir kovalamacanın ardından araç durduruldu ve sürücü yakalandı.

Yapılan incelemede, sürücünün herhangi bir sürücü belgesine sahip olmadığı belirlendi. Ehliyetsiz araç kullanmaktan dolayı sürücüye yasal işlem yapıldı ve ilgili trafik cezası kesildi. Yetkililer, trafik güvenliğinin sağlanması amacıyla bu tür denetimlerin aralıksız devam edeceğini belirtti.

Kesilen ceza miktarı şöyle detaylandırıldı:

• Ehliyetsiz araç kullanmaktan dolayı: Belirli bir miktar
• Dur ihtarına uymamaktan dolayı: Belirli bir miktar
• Diğer trafik ihlalleri (varsa): Belirli bir miktar

Bu cezaların toplamı 39 bin 521 TL'ye ulaştı.

Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

UNICEF, Gazze'deki mevcut abluka koşullarının devam etmesi halinde çocukların susuzluktan ölebileceği konusunda kritik bir uyarı yayınladı. Kuruluş, bölgedeki su kıtlığına dikkat çekerek, acil yardım sağlanmaması durumunda durumun daha da kötüleşeceğini vurguladı.

Yapılan açıklamada, Gazze'deki çatışmaların su kaynaklarına erişimi ciddi şekilde engellediği belirtildi. Bombardımanlar ve altyapı hasarları nedeniyle su tesislerinin çalışamaz hale geldiği, bunun da temiz suya erişimi zorlaştırdığı ifade edildi. UNICEF, özellikle küçük çocukların ve bebeklerin susuzluğa karşı daha savunmasız olduğunu ve bu durumun ölümcül sonuçlar doğurabileceğini belirtti.

UNICEF'in çağrısında şu noktalara dikkat çekildi:

• Gazze'ye yönelik ablukanın derhal kaldırılması ve insani yardımın engelsiz bir şekilde ulaştırılması gerekiyor.
• Su tesislerinin onarımı ve yeniden faaliyete geçirilmesi için gerekli malzemelerin bölgeye girişi sağlanmalı.
• Uluslararası topluma, Gazze'deki çocukların temel ihtiyaçlarının karşılanması için acil mali destek sağlanması çağrısında bulunuldu.

UNICEF, Gazze'deki durumun vahametine dikkat çekerek, uluslararası toplumu harekete geçmeye ve çocukların hayatlarını kurtarmaya çağırdı. Kuruluş, su kıtlığının yanı sıra, yetersiz beslenme ve sağlık hizmetlerine erişimdeki zorlukların da çocukların sağlığını tehdit ettiğini vurguladı. Ablukanın devam etmesi halinde Gazze'de insani bir felaketin yaşanabileceği uyarısında bulundu.

Özetle, UNICEF'in uyarısı, Gazze'deki çocukların karşı karşıya olduğu acil tehlikeye dikkat çekiyor ve uluslararası toplumu bu krize müdahale etmeye çağırıyor.

İstanbul Kapalıçarşı merkezli bir operasyonla, paravan şirketler üzerinden yaklaşık 7 milyar TL'lik bir vurgun ortaya çıkarıldı. Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, uzun süren teknik ve fiziki takip sonucunda, Kapalıçarşı'da faaliyet gösteren bazı firmaların sahte faturalar düzenleyerek haksız kazanç elde ettiğini belirledi.

Vurgunun detaylarına göre, şüpheli şirketler, sahte faturalar aracılığıyla altın ticareti yapmış gibi göstererek, bu altınları yurt dışına transfer etti. Bu yöntemle, devletten vergi kaçırıldığı ve haksız kazanç elde edildiği tespit edildi.

Operasyon kapsamında çok sayıda adrese eş zamanlı baskınlar düzenlendi ve çok sayıda şüpheli gözaltına alındı. Ayrıca, şirketlerin mali kayıtlarına ve bilgisayarlarına el konuldu. Uzman ekipler, el konulan belgeler ve dijital veriler üzerinde detaylı incelemeler yaparak, vurgunun tüm boyutlarını ortaya çıkarmaya çalışıyor.

Soruşturma derinleştikçe, vurgunun daha da büyük boyutlara ulaşabileceği ve daha fazla şüphelinin tespit edilebileceği belirtiliyor. Yetkililer, bu tür mali suçlarla mücadelelerinin kararlılıkla devam edeceğini vurguladı.

Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

CHP Grup Başkanı Özgür Özel, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'in tutuklanmasının ardından Zeyrek ailesine destek ziyaretinde bulundu. Ziyaret sırasında Özgür Özel, Ferdi Zeyrek'in hayrına lokma dağıttı. Ayrıca, Zeyrek'in kızı Nehir'i sınava kendisinin götüreceğini açıkladı.

Özgür Özel, yaptığı açıklamada, Ferdi Zeyrek'in Manisa'ya hizmet etme arzusunu ve bu süreçte yaşadığı zorlukları dile getirdi. Zeyrek'in tutuklanmasının ardından ailesinin yalnız olmadığını göstermek amacıyla bu ziyareti gerçekleştirdiğini belirtti. Özel, Nehir'in sınavına refakat etmesinin, Zeyrek ailesine moral vermek ve destek olmak adına önemli bir adım olduğunu vurguladı.

Lokma dağıtımı etkinliği, Manisalı vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılandı. Vatandaşlar, Ferdi Zeyrek'e destek mesajları gönderirken, Özgür Özel'e de bu anlamlı dayanışma örneği için teşekkürlerini iletti. Özgür Özel, ziyaret boyunca vatandaşlarla sohbet ederek, Zeyrek'in durumu hakkında bilgi verdi ve hukuki sürecin takipçisi olacaklarını ifade etti.

Bu ziyaret, CHP'nin yerel yönetimlere ve seçilmiş belediye başkanlarına verdiği önemi bir kez daha gösterdi. Özgür Özel'in Zeyrek ailesine yönelik bu destek ziyareti, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı ve dayanışma mesajı olarak algılandı.

• Ziyaret, Ferdi Zeyrek'in ailesine destek amacı taşıyor.
• Özgür Özel, Nehir'i sınava götürecek.
• Manisa'da lokma dağıtımı yapıldı.

Avrupa Birliği (AB), eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Avrupa'dan ithal edilen ürünlere yönelik gıda baskısına karşı sert bir duruş sergiledi. AB yetkilileri, Trump yönetiminin uygulamaya koyduğu tarifeleri ve gıda standartlarına yönelik baskıları 'korumacı' politikalar olarak değerlendirerek, bu tür uygulamaların serbest ticarete zarar verdiğini vurguladı.

Trump'ın özellikle tarım ürünleri üzerindeki baskısı, Avrupa'daki üreticileri olumsuz etkiledi. AB, bu duruma karşılık olarak, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) nezdinde girişimlerde bulunarak, ABD'nin haksız ticaret uygulamalarına son vermesini talep etti. Ayrıca, AB, kendi iç pazarını korumak ve Avrupalı üreticileri desteklemek amacıyla çeşitli önlemler aldı.

AB yetkilileri, Trump'ın gıda baskısının sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi bir mesaj taşıdığını da ifade ettiler. Bu baskının, ABD'nin 'önce Amerika' politikası çerçevesinde, diğer ülkelerle olan ticari ilişkilerinde bir araç olarak kullanıldığı belirtildi. Avrupa Birliği, bu tür politikalara karşı birlik içinde hareket ederek, serbest ticaretin ve uluslararası işbirliğinin önemini vurguladı.

Avrupa'dan gelen tepkilerde, Trump yönetiminin gıda güvenliği ve standartları konusundaki iddialarının bilimsel dayanaktan yoksun olduğu ve ticareti engellemeye yönelik olduğu savunuldu. AB, kendi gıda standartlarının yüksekliğini ve tüketicilerin sağlığını koruma konusundaki hassasiyetini vurgulayarak, ABD'nin bu konudaki eleştirilerini reddetti.

Sonuç olarak, Trump'ın gıda baskısına karşı Avrupa'dan yükselen tepki, uluslararası ticaretin geleceği ve serbest ticaret ilkelerinin korunması açısından önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ı makamında ziyaret etti. Görüşmenin ardından Özdağ, dikkat çekici açıklamalarda bulundu ve geçmişte yaşadığı bir olayı anlattı.

Özdağ, 1980 yılında alıkonulduğunu ve bu durumun 149 gün sürdüğünü belirtti. O dönemde yaşadığı zorlukları dile getiren Özdağ, bu deneyiminin kendisini nasıl etkilediğini anlattı. Özdağ, olayın detaylarına ilişkin daha fazla bilgi vermezken, bu konunun kendisi için hassas bir mesele olduğunu ifade etti.

Ziyaretin içeriği hakkında detaylı bilgi verilmedi. Ancak, Özdağ'ın Yavaş ile çeşitli konularda görüş alışverişinde bulunduğu tahmin ediliyor. Ziyaretin ardından herhangi bir ortak basın açıklaması yapılmadı.

Özdağ'ın açıklamaları, kamuoyunda merak uyandırdı. Alıkonulma olayının detayları ve nedenleri hakkında daha fazla bilgi bekleniyor.

Onur Yaser Can'ın gözaltında yaşadıkları ve sonrasında intiharıyla sonuçlanan olayla ilgili 15 yıldır süren davada yeni bir gelişme yaşandı. Yargıtay'ın bozma kararının ardından dava, yeniden görülmeye başlanacak. Can ailesi, bu karara tepki göstererek, delillerin karartıldığını ve sorumluların yargılanmadığını vurguladı.

2010 yılında uyuşturucu operasyonu sırasında gözaltına alınan Onur Yaser Can, emniyette yaşadığı olaylar ve sonrasında tutanaklarda sahtecilik yapıldığı iddiaları üzerine intihar etmişti. Aile, Can'ın intiharına neden olan polislerin yargılanması için uzun yıllardır hukuk mücadelesi veriyor.

Davanın seyrinde, bazı polis memurları hakkında görevi kötüye kullanma suçundan dava açılmış ancak bu davalar çeşitli nedenlerle sonuçsuz kalmıştı. Ailenin avukatları, delillerin karartıldığını ve etkin bir soruşturma yürütülmediğini savunarak, davanın yeniden açılması için Yargıtay'a başvurmuştu.

Yargıtay'ın bozma kararıyla birlikte dava, yeniden görülecek. Can ailesi ve avukatları, bu kez sorumluların yargılanacağına dair umutlu olduklarını belirtirken, adaletin yerini bulması için mücadeleye devam edeceklerini ifade etti. Ailenin avukatları, özellikle delil karartma iddialarının üzerine gidilmesi ve tüm sorumluların yargı önüne çıkarılması gerektiğini vurguluyor.

Onur Yaser Can davası, Türkiye'de emniyet güçlerinin uygulamaları ve yargı sürecindeki aksaklıklar konusunda önemli bir örnek teşkil ediyor. Davanın yeniden görülmesi, benzer olayların yaşanmaması ve sorumluların cezasız kalmaması adına kritik bir öneme sahip.