Yapay zeka (YZ), antik eserlerin restorasyonunda ve yeniden yapılandırılmasında önemli bir rol oynamaya başladı. Geçmişte kaybolan veya hasar gören eserlerin eski ihtişamına kavuşturulması, YZ teknolojileri sayesinde mümkün hale geliyor.

Özellikle arkeoloji ve sanat tarihi alanlarında, YZ algoritmaları sayesinde eserlerin üzerindeki tahribatlar giderilebiliyor, eksik parçalar tamamlanabiliyor ve hatta kayıp eserlerin dijital rekonstrüksiyonları yapılabiliyor.

YZ'nin bu alandaki kullanım alanlarından bazıları şunlardır:

• Hasar Tespiti ve Onarımı: YZ, yüksek çözünürlüklü görüntü analizleri ile eserlerin üzerindeki çatlakları, kırıkları ve diğer hasarları tespit ederek restorasyon uzmanlarına yardımcı oluyor.
• Eksik Parça Tamamlama: Eserlerin eksik parçaları, YZ algoritmaları sayesinde diğer benzer eserlerle karşılaştırılarak veya mevcut parçaların desenleri analiz edilerek tahmin edilebiliyor ve tamamlanabiliyor.
• Dijital Rekonstrüksiyon: Tamamen kaybolmuş eserlerin, tarihi kayıtlar ve diğer veriler kullanılarak dijital ortamda yeniden oluşturulması sağlanıyor.

Bu teknoloji, kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması açısından büyük önem taşıyor. YZ'nin antik eserlerin restorasyonundaki rolü giderek artarken, bu alandaki yeni gelişmeler merakla bekleniyor.

Bu sayede, geçmişin izlerini taşıyan eserler, YZ'nin yardımıyla yeniden hayat buluyor ve insanlığın ortak hafızasına kazınmaya devam ediyor.

Fenerbahçe'nin Sırp yıldızı Dusan Tadic'in takımdan ayrılacağı yönündeki iddialar spor gündemine bomba gibi düştü. Tecrübeli futbolcunun yeni adresinin neresi olacağı merak konusu olurken, flaş bir iddia ortaya atıldı.

Dusan Tadic'in Ayrılık İddiaları: Fenerbahçe'ye büyük umutlarla transfer olan ancak performansı zaman zaman eleştirilen Dusan Tadic'in, teknik direktör değişikliği sonrası takımdaki geleceği belirsizliğini koruyor. Özellikle son haftalarda performansı düşüş gösteren Tadic'in ayrılmak istediği ve menajerine talimat verdiği öne sürülüyor.

Yeni Adresi Neresi Olacak?: Tadic'in ayrılık kararı alması durumunda birçok kulübün devreye girebileceği belirtiliyor. Ancak Sırp yıldızın önceliğinin, kariyerini Avrupa'da sürdürmek olduğu ifade ediliyor. İddialara göre, Tadic'in eski kulübü olan ve Hollanda Eredivisie'de mücadele eden Twente, oyuncuyu kadrosuna katmak için girişimlere başladı.

Twente İddiası Güçleniyor: Hollanda basınında yer alan haberlere göre, Twente teknik direktörü Joseph Oosting'in, Dusan Tadic'i takımda görmek istediği ve bu transfer için yönetime rapor sunduğu belirtiliyor. Tadic'in de Twente'ye sıcak baktığı ve transferin gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu ifade ediliyor.

Fenerbahçe Cephesi Ne Diyor?: Fenerbahçe yönetiminden henüz resmi bir açıklama gelmezken, teknik direktörün raporu doğrultusunda Tadic ile ilgili karar verileceği öğrenildi. Taraftarlar ise Tadic'in ayrılık iddialarına tepki gösterirken, oyuncunun takımda kalmasını istiyor.

Transfer Gerçekleşirse: Eğer Dusan Tadic, Twente'ye transfer olursa, kariyerinde yeni bir sayfa açmış olacak. Twente'nin Şampiyonlar Ligi hedefi doğrultusunda Tadic'in tecrübesi ve kalitesi takıma büyük katkı sağlayabilir.

Real Madrid'de Arda Güler'in yaşadığı sakatlık sorunları ve Luka Modric'in değişen rolü, İspanyol basınında dikkat çekiyor. Arda Güler'in transferinden sonra yaşadığı talihsiz sakatlıklar, beklentileri düşürürken, benzer durumları geçmişte yaşamış futbolcuların kariyerleri de gündeme geldi.

Arda Güler'in henüz Real Madrid formasıyla maça çıkamaması, taraftarlar arasında hayal kırıklığı yaratırken, kulüp yönetimi ve teknik heyet oyuncuya destek vermeye devam ediyor. Güler'in fiziksel olarak hazır hale gelmesi ve takıma adapte olması için sabırla bekleniyor.

Luka Modric'in ise, takım içindeki rolünün değişmesi ve daha az süre alması, performansının düşmesine neden oldu. Modric'in tecrübesi ve yeteneği tartışılmaz olsa da, ilerleyen yaşı ve fiziksel durumu, eski formunu yakalamasını zorlaştırıyor.

Geçmişte Real Madrid'de benzer durumları yaşayan futbolcular da bulunuyor. Sakatlıklar veya form düşüklüğü nedeniyle beklentileri karşılayamayan oyuncular, kulüp tarihinde iz bırakmış olsalar da, performansları her zaman eleştirilere maruz kalmıştır.

Real Madrid'in hem genç yetenek Arda Güler'e, hem de tecrübeli oyuncu Luka Modric'e nasıl bir yaklaşım sergileyeceği merak konusu. Her iki oyuncunun da takıma katkı sağlaması için doğru stratejilerin belirlenmesi ve sabırlı olunması gerekiyor.

Sonuç olarak, Arda Güler ve Luka Modric'in durumları, futbol dünyasında sıkça karşılaşılan zorlukları ve beklentileri bir araya getiriyor. Real Madrid'in bu iki oyuncuya nasıl bir yol haritası çizeceği, gelecekteki başarıları için önemli bir etken olacaktır.

Konya'nın Akşehir ilçesinde meydana gelen üzücü olayda, 7 yaşındaki bir kız çocuğu babasının kullandığı traktörün altında kalarak yaşamını yitirdi. Kaza, kırsal alanda gerçekleşti.

Olay, Akşehir ilçesine bağlı kırsal bir mahallede meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, baba A.K., tarlasında çalıştığı sırada 7 yaşındaki kızı H.N.K. traktörün altında kaldı. Durumu fark eden baba ve çevredeki vatandaşlar hemen yardıma koştu. 112 Acil Çağrı Merkezi'ne haber verilmesi üzerine olay yerine sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından Akşehir Devlet Hastanesi'ne kaldırılan H.N.K., yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Jandarma ekipleri olayla ilgili soruşturma başlattı. Kazanın detayları ve nedenleri araştırılıyor. Olay, bölgede büyük üzüntüye yol açtı.

Olayın Özeti:

• Kaza Konya'nın Akşehir ilçesinde meydana geldi.
• 7 yaşındaki H.N.K. babasının kullandığı traktörün altında kaldı.
• Sağlık ekipleri olay yerinde ilk müdahaleyi yaptıktan sonra H.N.K.'yı hastaneye kaldırdı.
• H.N.K. hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
• Jandarma olayla ilgili soruşturma başlattı.

Adana'da meydana gelen olayda, yanmış bir kamyon içerisinde baba ve oğlunun cesetleri bulunmuştu. Olayla ilgili soruşturma derinleştirilirken, dikkat çeken ayrıntılar gün yüzüne çıkmaya başladı.

Olay, merkez Seyhan ilçesi Yeşiloba Mahallesi'nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, tarlada çalışan çiftçiler, alevler yükselen bir kamyonet gördü ve durumu 112 Acil Çağrı Merkezi'ne bildirdi. İhbar üzerine olay yerine itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin müdahalesiyle yangın söndürülürken, kamyonetin içinde iki kişinin cesediyle karşılaşıldı. Yapılan incelemede, cesetlerin Ekrem Pamuk (45) ve oğlu Ömer Pamuk'a (14) ait olduğu belirlendi.

Olayla ilgili soruşturma başlatan polis ekipleri, çevredeki güvenlik kameralarını incelemeye aldı. Yapılan incelemelerde, olaydan kısa süre önce kamyonetin yanına bir otomobilin yaklaştığı ve ardından uzaklaştığı tespit edildi. Otomobilin plakasının belirlenmesiyle birlikte, şüphelilerin yakalanması için çalışmalar başlatıldı.

Soruşturma kapsamında, Ekrem Pamuk'un bir süredir ekonomik sıkıntılar yaşadığı ve borçları olduğu öğrenildi. Ayrıca, Pamuk'un yakın çevresine, 'Artık dayanamıyorum, her şeyden bıktım' şeklinde ifadeler kullandığı da belirlendi. Polis, olayın intihar mı yoksa cinayet mi olduğunu araştırıyor.

Dikkat Çeken Ayrıntı: Olay yerinde yapılan incelemede, kamyonetin içinde bir adet benzin bidonu bulundu. Bidonun üzerinde Ekrem Pamuk'un parmak izlerinin olduğu tespit edildi. Bu durum, olayın intihar olma ihtimalini güçlendirirken, polis soruşturmayı çok yönlü olarak sürdürüyor.

Baba ve oğlunun cenazeleri, otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

Mehmet Ali Güller'in yazısında, Yavuz İdris'in açıklamaları üzerinden Erdoğan-Öcalan ilişkisi tartışılıyor. Yavuz İdris'in, “Erdoğan’ın Öcalan’la görüştüğü” iddiası ve bu konudaki farklı yorumlar değerlendiriliyor. Yazar, Yavuz İdris'in bu iddiasının siyasi arenada nasıl yankı bulduğunu ve hangi tartışmaları tetiklediğini analiz ediyor.

Yazıda, Yavuz İdris’in açıklamalarının zamanlaması ve içeriği de irdeleniyor. Bu türden iddiaların, özellikle seçim dönemlerinde siyasi dengeleri nasıl etkileyebileceği üzerinde duruluyor. Ayrıca, Erdoğan-Öcalan ilişkisi iddialarının geçmişteki örnekleri ve bu iddiaların kamuoyundaki algısı da değerlendiriliyor.

Güller, Yavuz İdris'in açıklamalarının, muhalefet partileri ve iktidar kanadı arasındaki tartışmaları alevlendirdiğini belirtiyor. Bu iddiaların, Kürt seçmen üzerindeki potansiyel etkileri ve siyasi partilerin bu konudaki stratejileri de yazıda ele alınıyor.

Yazıda şu konulara da değiniliyor:

• Erdoğan ve Öcalan arasındaki olası görüşmelerin içeriği ve amacı
• Yavuz İdris’in iddialarının güvenilirliği ve kaynakları
• Bu türden iddiaların siyasi sonuçları

Sonuç olarak, yazar, Yavuz İdris'in Erdoğan-Öcalan ilişkisi iddiasının, Türk siyasetinde önemli bir tartışma başlattığını ve bu tartışmanın önümüzdeki dönemde de devam edeceğini vurguluyor.

Prof. Dr. Ahmet Saltık'ın yazısında, Lozan Antlaşması'nın iptali için dava açılıp açılamayacağı konusu hukuki ve siyasi açılardan inceleniyor. Yazar, öncelikle Lozan Antlaşması'nın Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedi niteliğinde olduğunu vurguluyor.

Saltık, Lozan'ın bir kuruluş belgesi olduğunu ve Türkiye'nin bağımsızlığını uluslararası alanda tescil ettiğini belirtiyor. Antlaşmanın bazı çevrelerce tartışmaya açılmasının, iç siyasi hesaplaşmalar ve popülist söylemler üzerinden yürütüldüğünü ifade ediyor. Lozan'ın hükümlerinin, Türkiye'nin egemenlik haklarını ve toprak bütünlüğünü güvence altına aldığını savunuyor.

Yazıda, Lozan Antlaşması'nın uluslararası hukuk çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Antlaşmanın iptali için dava açılmasının, hukuken mümkün olmadığı belirtiliyor. Çünkü Lozan, imzalandığı dönemin şartları ve uluslararası konjonktürü dikkate alınarak hazırlanmış ve yürürlüğe girmiştir. Antlaşmanın değiştirilmesi veya iptali, ancak tüm tarafların mutabakatı ile mümkün olabilir.

Saltık, Lozan'ın tartışmaya açılmasının, Türkiye'nin uluslararası itibarını zedeleyebileceği uyarısında bulunuyor. Ayrıca, bu tür tartışmaların, Türkiye'nin bölgesel istikrar ve güvenlik açısından da olumsuz sonuçlar doğurabileceğini ifade ediyor. Yazar, Lozan Antlaşması'nın, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel dayanaklarından biri olduğunu ve korunması gerektiğini savunuyor.

Yazıda öne çıkan diğer noktalar şunlardır:

• Lozan Antlaşması'nın Türkiye'nin sınırlarını ve egemenlik haklarını belirlediği,
• Antlaşmanın iptali girişimlerinin hukuki dayanağının olmadığı,
• Bu tür tartışmaların siyasi manipülasyon aracı olarak kullanılabileceği,
• Türkiye'nin ulusal çıkarlarının korunması için Lozan'a sahip çıkılması gerektiği.

GülenGül Altınsay'ın köşe yazısında, sporun mevcut halinin ötesinde, daha farklı ve kapsayıcı bir şekilde nasıl ele alınabileceği tartışılıyor. Yazar, sporun sadece rekabet ve kazanma odaklı olmaktan çıkarılıp, katılımcılığı ve keyfi ön plana çıkaran yaklaşımlarla yeniden tanımlanabileceğini belirtiyor.

Yazıda, sporun popüler kültürdeki yansıması ve medyanın bu konudaki rolü eleştiriliyor. Özellikle futbolun, aşırı rekabetçi ve bazen şiddete varan tutumlarla anılması, sporun özündeki değerleri zedelediği vurgulanıyor. Bu bağlamda, alternatif spor yaklaşımlarının ve felsefelerinin geliştirilmesi gerektiği savunuluyor.

Altınsay, sporun sadece profesyonel arenada değil, toplumsal düzeyde de daha geniş kitlelere yayılması gerektiğini ifade ediyor. Okullarda ve yerel yönetimlerde sporun teşvik edilmesi, farklı spor dallarının tanıtılması ve erişilebilirliğinin artırılması gerektiği belirtiliyor. Böylece, sporun sadece belirli bir azınlığın değil, herkesin hayatının bir parçası haline gelebileceği öngörülüyor.

Yazıda ayrıca, engellilerin spora katılımının önündeki engellerin kaldırılması ve kadınların spor alanındaki varlığının güçlendirilmesi gibi konulara da değiniliyor. Sporun, toplumsal cinsiyet eşitliği ve sosyal içerme gibi değerleri destekleyici bir araç olarak kullanılabileceği vurgulanıyor.

Sonuç olarak, Altınsay'ın yazısı, sporun sadece bir rekabet alanı olmaktan çıkarılıp, daha kapsayıcı, katılımcı ve keyif verici bir aktivite olarak yeniden tanımlanması gerektiği fikrini savunuyor. Sporun, toplumun her kesimi için erişilebilir ve anlamlı bir deneyim sunabileceği vurgulanıyor.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), dünya solundan siyasi partileri İstanbul'da ağırlayacak. 24-25 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek olan toplantıya, farklı ülkelerden sol ve sosyal demokrat partilerin temsilcileri katılacak.

Toplantıda, küresel düzeydeki sorunlar ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri ele alınacak. Ayrıca, katılımcı partiler arasındaki işbirliği imkanları da değerlendirilecek.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in ev sahipliğinde gerçekleşecek olan toplantının, sol düşüncenin dünya genelindeki etkisini artırmayı hedeflediği belirtiliyor. Toplantıda, iklim krizi, ekonomik eşitsizlikler, demokrasi ve insan hakları gibi konuların yanı sıra, bölgesel çatışmalar ve göç gibi acil sorunlara da odaklanılacak.

CHP yetkilileri, bu tür uluslararası toplantıların, Türkiye'nin dış politikadaki rolünü güçlendireceğine ve farklı siyasi görüşlere sahip partiler arasında diyalog ortamı oluşturulmasına katkı sağlayacağına inanıyor.

Toplantıya katılacak partilerin temsilcileri, İstanbul'da çeşitli temaslarda bulunacak ve sivil toplum kuruluşları ile de bir araya gelecekler.

Toplantının ana temaları şunlar olacak:

• Küresel iklim değişikliği ve çözüm önerileri
• Ekonomik eşitsizliklerin azaltılması
• Demokrasi ve insan haklarının korunması
• Bölgesel çatışmaların çözümü ve barışın tesisi
• Göç ve mülteci sorunları