Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşen Kabine Toplantısı'nda, Türkiye'nin terörden arındırılması için yürütülen çalışmalar detaylı bir şekilde değerlendirildi. Toplantıda, iç ve dış güvenlik operasyonlarının etkinliği, terör örgütlerinin finans kaynaklarının kurutulması ve sınır güvenliğinin sağlanması gibi konular üzerinde duruldu.

Terörle mücadeledeki kararlılık vurgulanarak, bu konuda taviz verilmeyeceği belirtildi. Ayrıca, terör örgütlerine katılımın engellenmesi ve toplumsal bilinçlendirme faaliyetlerinin önemi de ele alındı.

Toplantıda, bölgesel gelişmeler ve Türkiye'nin dış politikadaki stratejik hamleleri de görüşüldü. Özellikle, Suriye ve Irak'taki güvenlik durumu, bu ülkelerle ilişkiler ve terör örgütlerinin bölgedeki faaliyetleri değerlendirildi.

Kabine toplantısında ayrıca, ekonomik gelişmeler ve enflasyonla mücadele de önemli bir yer tuttu. Hükümetin ekonomik istikrarı sağlama ve enflasyonu düşürme hedefi doğrultusunda atılan adımlar ve alınacak önlemler masaya yatırıldı.

Vatandaşların refah seviyesinin yükseltilmesi ve ekonomik büyümenin sürdürülebilir kılınması için yapılan çalışmalar hakkında ilgili bakanlar tarafından sunumlar yapıldı.

Son olarak, toplantıda, Türkiye'nin uluslararası arenadaki rolü ve itibarının güçlendirilmesi için yürütülen diplomatik faaliyetler de değerlendirildi. Ülkenin çıkarlarının korunması ve bölgesel barışın sağlanması için atılan adımlar üzerinde duruldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin ekonomik hedeflerine ulaşma konusundaki kararlılığını vurguladı. Enflasyonla mücadelede alınan önlemlerin sonuç vermeye başladığını ve önümüzdeki dönemde daha da etkili olacağını belirtti. Ayrıca, faiz oranlarının düşürülmesi yönündeki politikaların devam edeceğini ifade etti.

Dış politika konularına değinen Erdoğan, Türkiye'nin bölgesindeki barış ve istikrarın sağlanması için aktif rol oynamaya devam edeceğini söyledi. Suriye'deki gelişmeler, Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları ve Karabağ sorunu gibi konularda Türkiye'nin tutumunun net olduğunu vurguladı. Ayrıca, Avrupa Birliği ile ilişkilerin geliştirilmesi için de çaba gösterileceğini belirtti.

Erdoğan, gençlere yönelik projeler hakkında da bilgi verdi. Gençlerin eğitimine ve istihdamına yönelik yeni desteklerin hayata geçirileceğini, gençlerin geleceğe daha umutla bakmaları için her türlü imkanın sağlanacağını ifade etti. Ayrıca, teknoloji alanındaki gelişmelere dikkat çekerek, Türkiye'nin bu alanda da öncü ülkelerden biri olma hedefi olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı, konuşmasının sonunda, Türkiye'nin birlik ve beraberlik içinde daha da güçleneceğini, tüm zorlukların üstesinden gelineceğini belirtti. Halkın desteğiyle Türkiye'nin hedeflerine ulaşacağına olan inancını dile getirdi.

Limonlu smoothie, sıcak havalarda ferahlatıcı ve sağlıklı bir seçenektir. İşte bu lezzetli içeceği hazırlamak için gerekli malzemeler ve yapım aşamaları:

• Malzemeler:
  • 1 adet limonun suyu
  • 1 su bardağı süt (veya yoğurt)
  • Yarım su bardağı su
  • 2 yemek kaşığı bal (veya agave şurubu)
  • 6-7 adet buz küpü
  • İsteğe bağlı: Nane yaprakları

Hazırlanışı:

1. Limonun suyunu sıkın.
2. Tüm malzemeleri (limon suyu, süt veya yoğurt, su, bal veya agave şurubu ve buz küpleri) blender'a koyun.
3. Blender'ı çalıştırın ve tüm malzemeler iyice karışıp pürüzsüz bir kıvam alana kadar karıştırın.
4. İsteğe bağlı olarak nane yaprakları ekleyerek karıştırabilirsiniz.
5. Hazırladığınız smoothie'yi bardağa dökün ve hemen servis yapın.

İpuçları:

• Smoothie'nizi daha tatlı yapmak isterseniz, bal veya agave şurubu miktarını artırabilirsiniz.
• Daha yoğun bir kıvam için, daha fazla buz küpü ekleyebilirsiniz.
• Farklı meyvelerle (çilek, muz vb.) limonun tadını zenginleştirebilirsiniz.
• Süt yerine yoğurt kullanarak daha kıvamlı ve protein açısından zengin bir smoothie elde edebilirsiniz.
• Servis yaparken üzerine limon dilimleri veya nane yaprakları ekleyerek görsel olarak zenginleştirebilirsiniz.

Bu tarif, hızlı ve kolay bir şekilde hazırlanabilen, sağlıklı ve lezzetli bir içecek alternatifi sunar. Afiyet olsun!

Patlıcan kapama, Türk mutfağının sevilen lezzetlerinden biridir. Hem pratik hem de doyurucu olan bu yemeği hazırlamak için gerekli malzemeler ve tarif adımları şu şekildedir:

Malzemeler:

• 4 adet kemer patlıcan
• 300 gram kuşbaşı et
• 1 adet kuru soğan
• 2 adet sivri biber
• 2 adet domates
• 2 diş sarımsak
• 1 yemek kaşığı domates salçası
• 1 çay kaşığı kekik
• 1 çay kaşığı pul biber
• Yarım çay kaşığı karabiber
• Tuz
• Sıvı yağ

Yapılışı:

1. Patlıcanları alacalı soyup tuzlu suda bekletin. Bu sırada etleri tencereye alın ve suyunu salıp çekene kadar kavurun.
2. Soğanı yemeklik doğrayın, biberleri ve sarımsakları ince ince kıyın. Domateslerin kabuklarını soyup küp küp doğrayın.
3. Kavrulan etlere sıvı yağ ekleyip soğanları pembeleşinceye kadar kavurun. Biberleri ve sarımsakları ekleyip biraz daha kavurun.
4. Domates salçasını ekleyip kokusu çıkana kadar kavurun. Domatesleri, tuzu ve baharatları ekleyip karıştırın. Kısık ateşte 10 dakika kadar pişirin.
5. Patlıcanları sudan çıkarıp kurulayın ve küp küp doğrayın. Ayrı bir tavada sıvı yağda hafifçe kızartın.
6. Kızaran patlıcanları etli harcın üzerine ekleyip karıştırın.
7. Karışımı güveç kaplarına veya fırın tepsisine yayın. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında patlıcanlar yumuşayana kadar yaklaşık 20-25 dakika pişirin.
8. Sıcak servis yapın. Pilav veya cacık ile servis edebilirsiniz.

İpuçları:

• Patlıcanları kızartmak yerine fırında da közleyebilirsiniz.
• Dilerseniz yemeğe farklı sebzeler de ekleyebilirsiniz (örneğin, havuç, bezelye).
• Üzerine rendelenmiş kaşar peyniri serpebilirsiniz.

Afiyet olsun!

Peynirli sufle, kahvaltı sofralarına farklı bir lezzet katmak isteyenler için ideal bir seçenek. Hem pratik hem de lezzetli olan bu tarif, güne enerjik bir başlangıç yapmanızı sağlar. İşte adım adım peynirli sufle tarifi:

Malzemeler:

• 2 adet yumurta
• 2 yemek kaşığı un
• Yarım su bardağı süt
• 100 gram beyaz peynir
• 50 gram rendelenmiş kaşar peyniri
• Tuz
• Karabiber
• Bir tutam maydanoz (isteğe bağlı)

Yapılışı:

1. Yumurtaların sarısını ve beyazını ayırın.
2. Yumurta sarılarını bir kapta çırpın. Üzerine unu ekleyip karıştırın.
3. Sütü azar azar ekleyerek pürüzsüz bir kıvam elde edene kadar çırpmaya devam edin.
4. Beyaz peyniri ufalayarak karışıma ekleyin. Rendelenmiş kaşar peynirinin yarısını da ekleyin. Tuz, karabiber ve isteğe bağlı olarak ince kıyılmış maydanozu da ekleyip karıştırın.
5. Ayrı bir kapta yumurta beyazlarını bir tutam tuz ile kar gibi olana kadar çırpın.
6. Yumurta beyazlarını, peynirli karışıma yavaşça ve söndürmeden spatula yardımıyla yedirin.
7. Sufle kaplarını yağlayın ve karışımı kaplara paylaştırın. Üzerlerine kalan rendelenmiş kaşar peynirini serpiştirin.
8. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzerleri kızarana kadar yaklaşık 15-20 dakika pişirin.
9. Fırından çıkarınca sıcak servis yapın. Afiyet olsun!

Püf Noktaları:

• Yumurta beyazlarını kar gibi çırpmak suflenin kabarması için önemlidir.
• Yumurta beyazlarını karışıma eklerken nazikçe karıştırın, söndürmemeye özen gösterin.
• Fırınınızın özelliklerine göre pişirme süresini ayarlayabilirsiniz.
• Sufleleri fırından çıkarınca hemen servis yapın, aksi takdirde sönebilirler.

Polonya'da yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, göçmen karşıtı protestocular Varşova'da bir gösteri düzenledi. Göstericiler, Avrupa Birliği'nin göç politikalarına ve Polonya hükümetinin bu politikalara uyum sağlamasına karşı çıktı. Göçmen karşıtı söylemlerin yükseldiği bu dönemde, seçim kampanyaları da bu temalar üzerinden şekilleniyor.

Protestocular, Polonya'nın göçmen kabul etme zorunluluğuna karşı çıkarak, ülkenin kültürel ve etnik yapısının korunması gerektiğini savundu. Gösteride sık sık, 'Polonya, Polonyalılarındır' sloganları atıldı ve hükümetin istifası talep edildi.

Gösteriye katılanların birçoğu, hükümetin göçmen politikalarının ülkenin güvenliğini tehdit ettiğini ve sosyal sorunlara yol açtığını iddia etti. Ayrıca, Avrupa Birliği'nin dayattığı göçmen kotalarının Polonya'nın egemenlik haklarına müdahale anlamına geldiği belirtildi.

Polonya'da cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken, göçmen karşıtı söylemlerin siyasi arenada daha fazla yer alması bekleniyor. Mevcut cumhurbaşkanı Andrzej Duda'nın da göçmen karşıtı bir tutum sergileyerek seçmen tabanını genişletmeye çalıştığı gözlemleniyor.

Gösteriler sırasında herhangi bir şiddet olayının yaşanmadığı belirtilirken, polis geniş güvenlik önlemleri aldı. Protestocular, hükümetin göçmen politikalarını değiştirmemesi durumunda daha büyük çaplı eylemler düzenleyeceklerini ifade etti.

Ukrayna, Macaristan ile yürüttüğü azınlık haklarına ilişkin müzakereleri askıya aldığını duyurdu. Bu karar, iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli bir kırılma noktası olarak değerlendiriliyor. Müzakerelerin askıya alınmasının ardındaki nedenler ve gelecekteki olası etkileri merak konusu.

Ukrayna hükümetinin bu kararı almasındaki temel gerekçe, Macaristan'ın Ukrayna'daki Macar azınlığın haklarına ilişkin taleplerinde ısrarcı olması ve bu taleplerin Ukrayna'nın iç işlerine müdahale olarak algılanması olarak belirtiliyor. Ukrayna, kendi topraklarındaki tüm vatandaşlarının haklarını koruma konusunda kararlı olduğunu ve bu konuda taviz vermeyeceğini vurguluyor.

Macaristan ise, Ukrayna'daki Macar azınlığın eğitim, dil ve kültürel haklarının yeterince korunmadığını savunuyor. Macaristan hükümeti, Ukrayna'dan bu konularda daha fazla güvence talep ediyor ve azınlık haklarının uluslararası standartlara uygun olarak sağlanmasını istiyor.

Müzakerelerin askıya alınması, iki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkileri de etkileyebilir. Ukrayna ve Macaristan arasındaki ticaret hacmi ve ortak projelerin geleceği belirsizliğini koruyor. Ayrıca, Avrupa Birliği'nin de bu duruma nasıl bir tepki vereceği yakından takip ediliyor.

Müzakerelerin askıya alınmasının olası sonuçları:

• İki ülke arasındaki ilişkilerde gerginliğin artması
• Ekonomik işbirliğinin zarar görmesi
• Avrupa Birliği'nin arabuluculuk girişimlerinde bulunması
• Ukrayna'daki Macar azınlığın durumunun daha da zorlaşması

Ukrayna ve Macaristan arasındaki bu anlaşmazlığın çözümü için her iki tarafın da yapıcı bir diyalog ortamı oluşturması ve karşılıklı anlayış içinde hareket etmesi gerekiyor. Aksi takdirde, bu durum sadece iki ülke arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda bölgedeki istikrarı da olumsuz etkileyebilir.

Avrupa, enerji dönüşümü hedeflerine ulaşmak için yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelirken, bu kaynakların verimli bir şekilde dağıtılması büyük önem taşıyor. Süper şebekeler, farklı ülkelerdeki enerji sistemlerini birbirine bağlayarak, yenilenebilir enerjinin daha geniş alanlara yayılmasını ve arz güvenliğinin artırılmasını hedefliyor.

Süper şebekeler, yüksek gerilim doğru akım (HVDC) teknolojisi kullanılarak inşa ediliyor ve uzun mesafeler boyunca enerji kayıplarını minimize ediyor. Bu sayede, örneğin Kuzey Denizi'ndeki rüzgar enerjisi potansiyeli, Almanya ve diğer Orta Avrupa ülkelerine aktarılabiliyor. Ayrıca, İspanya'daki güneş enerjisi de kuzeye taşınarak, Avrupa'nın farklı bölgelerindeki enerji talepleri karşılanabiliyor.

Süper şebekelerin faydaları arasında:

• Yenilenebilir enerji entegrasyonunun artırılması: Farklı coğrafi bölgelerdeki yenilenebilir enerji kaynaklarının dengelenmesi, enerji arzının sürekliliğini sağlıyor.
• Arz güvenliğinin iyileştirilmesi: Ülkeler arası bağlantılar sayesinde, bir ülkedeki enerji kesintisi diğer ülkelerden destekle telafi edilebiliyor.
• Enerji maliyetlerinin düşürülmesi: Daha verimli enerji transferi ve yenilenebilir enerjinin yaygınlaşması, enerji maliyetlerini aşağı çekiyor.

Ancak, süper şebekelerin inşası büyük yatırımlar gerektiriyor ve çevresel etkileri de dikkate alınmalı. Ayrıca, farklı ülkeler arasındaki koordinasyonun sağlanması ve düzenleyici engellerin aşılması da önemli zorluklar arasında yer alıyor. Avrupa Birliği, süper şebeke projelerini destekleyerek, enerji dönüşümü hedeflerine ulaşılmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor.

Yeni Papa Leo XIV, göreve başlamasının ardından ilk mesajlarını verdi. Ukrayna ve Gazze'deki savaşlara değinen Papa, bu bölgelerdeki çatışmaların sona ermesi için çağrıda bulundu.

Papa Leo XIV, Vatikan'da yaptığı açıklamada, “Savaş, insanlığın en büyük düşmanıdır. Ukrayna'da ve Gazze'de yaşanan acılar, tüm dünyanın yüreğini yakıyor. Artık bu kanlı çatışmalara son verme zamanı gelmiştir” dedi.

Papa, konuşmasında ayrıca, diplomatik çözüm yollarının aranması gerektiğini vurgulayarak, “Uluslararası toplum, Ukrayna ve Gazze'de kalıcı barışı sağlamak için elinden geleni yapmalıdır. Savaşın kazananı yoktur, kaybedeni ise tüm insanlıktır” ifadelerini kullandı.

Katolik dünyasının yeni lideri, farklı inançlardan liderlere de çağrıda bulunarak, barış için birlikte çalışma çağrısı yaptı. Papa Leo XIV, “Din adamları olarak, bizlerin görevi, nefret yerine sevgiyi, düşmanlık yerine hoşgörüyü yaymaktır. Birlikte çalışarak, dünyayı daha iyi bir yer haline getirebiliriz” şeklinde konuştu.

Papa'nın bu açıklamaları, uluslararası arenada geniş yankı uyandırdı. Birçok ülke lideri, Papa'nın barış çağrısına destek verirken, çatışan taraflara da diyalog çağrısında bulundu.

Papa Leo XIV'ün önümüzdeki günlerde Ukrayna ve Gazze'ye ziyaretler düzenleyebileceği de belirtiliyor. Bu ziyaretlerin, barış sürecine katkı sağlaması bekleniyor.