Altan Öymen'in yazısında, uluslararası ilişkilerde barış ve adaletin sağlanmasının önemi vurgulanıyor. Yazar, Soğuk Savaş sonrası dönemde yaşanan değişimleri ve bu değişimlerin barış arayışlarına etkisini değerlendiriyor.

Altan Öymen'in yazısında, uluslararası ilişkilerde barış ve adaletin tesis edilmesinin zorlukları ve gerekliliği ele alınıyor. Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle birlikte dünya genelinde yeni bir düzen arayışının başladığı, ancak bu arayışın her zaman barış ve adaletle sonuçlanmadığı belirtiliyor.
Yazıda, 1990'lı yıllarda yaşanan Körfez Savaşı, Somali'deki iç savaş, Bosna Savaşı ve Kosova Savaşı gibi olaylar hatırlatılıyor. Bu olayların, uluslararası toplumun barışı koruma ve adaleti sağlama konusunda yetersiz kaldığına dair örnekler sunduğu ifade ediliyor.
Yazar, uluslararası hukuk ve kurumların, güçlü devletlerin çıkarları doğrultusunda şekillendiği ve bu durumun adaletin sağlanmasını zorlaştırdığı eleştirisinde bulunuyor. Özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin yapısı ve veto yetkisi, bu eleştirinin temelini oluşturuyor.
Yazıda ayrıca, ekonomik eşitsizliklerin ve sosyal adaletsizliklerin de barışın önünde önemli bir engel teşkil ettiği vurgulanıyor. Yoksulluk, gelir dağılımındaki adaletsizlikler ve ayrımcılık gibi faktörlerin, çatışma riskini artırdığı belirtiliyor.
Sonuç olarak, yazar, barışın ve adaletin sağlanmasının karmaşık ve uzun bir süreç olduğunu, ancak bu hedefe ulaşmak için uluslararası toplumun işbirliği yapması, hukukun üstünlüğüne saygı duyması ve ekonomik-sosyal adaleti sağlaması gerektiğini ifade ediyor.