Macaristan ve Slovakya, Rus gazına bağımlılıklarını azaltmayı amaçlayan AB'nin enerji güvenliği planına karşı çıkıyor. Bu ülkeler, planın enerji kaynaklarını çeşitlendirme ve altyapı yatırımlarını teşvik etme hedeflerine katılmıyor.

Macaristan ve Slovakya, Avrupa Birliği'nin (AB) enerji arz güvenliğini artırmayı hedefleyen ve Rus gazına olan bağımlılığı azaltmayı amaçlayan plana direniyor. Her iki ülke de enerji kaynaklarını çeşitlendirme ve altyapı yatırımlarını destekleme amacına yönelik bu plana katılmak istemiyor.
AB Komisyonu tarafından önerilen ve üye ülkeler arasında enerji dayanışmasını güçlendirmeyi öngören bu plan, özellikle Rusya'dan enerji tedarikinde yaşanan kesintiler sonrasında büyük önem taşıyor. Ancak Macaristan ve Slovakya, mevcut enerji altyapıları ve tedarik anlaşmaları nedeniyle bu plana uyum sağlamanın kendileri için ek mali yük getireceğini savunuyor.
Macaristan'ın tutumu: Macaristan, enerji ihtiyacının büyük bir kısmını Rusya'dan sağladığı için, alternatif kaynaklara yönelmenin kısa vadede mümkün olmadığını belirtiyor. Ayrıca, ülkenin mevcut enerji altyapısının büyük ölçüde Rus gazına göre tasarlandığını ve bu altyapıyı dönüştürmenin maliyetli olacağını vurguluyor.
Slovakya'nın tutumu: Slovakya da benzer şekilde, enerji bağımlılığını azaltma hedefine katılırken, bu hedefe ulaşmak için AB'nin yeterli finansal destek sağlaması gerektiğini savunuyor. Ülke, özellikle nükleer enerji ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak enerji portföyünü çeşitlendirmek istiyor.
AB yetkilileri, Macaristan ve Slovakya'nın endişelerini gidermek ve enerji güvenliği planına katılımlarını sağlamak için görüşmelerini sürdürüyor. Ancak, her iki ülkenin de direnci, AB'nin enerji politikasında birlik sağlamasının önünde önemli bir engel teşkil ediyor.
Enerji uzmanları, AB'nin enerji güvenliğini artırmasının ve Rus gazına olan bağımlılığını azaltmasının, üye ülkeler arasında ortak bir vizyon ve dayanışma gerektirdiğini belirtiyor. Macaristan ve Slovakya'nın tutumu, bu hedefe ulaşmayı zorlaştırırken, AB'nin enerji politikasında daha esnek ve kapsayıcı bir yaklaşım benimsemesi gerektiği yönündeki tartışmaları da beraberinde getiriyor.