Avrupa İstatistik Ofisi Eurostat'ın verilerine göre, Euro Bölgesi'nde işsizlik oranı Mart ayında %6,5 olarak kaydedildi. Bu oran, bir önceki aya göre değişmeyerek düşük seviyelerde seyretmeye devam etti.

Mart ayında Avrupa Birliği'nde (AB) işsizlik oranı ise %6 olarak belirlendi. Bu oran, bir önceki ay olan Şubat ayında da aynı seviyedeydi.

Eurostat'ın tahminlerine göre, Mart 2024'te AB genelinde 13 milyon 258 bin kişi işsizdi. Bunların 11 milyon 12 bin kişisi Euro Bölgesi'nde bulunuyordu.

İşsiz sayısı, bir önceki aya göre AB'de 4 bin kişi azalırken, Euro Bölgesi'nde ise 10 bin kişi arttı.

Genç işsizliği de dikkat çekiyor. Mart ayında, 25 yaş altı gençlerde işsizlik oranı AB'de %14,6, Euro Bölgesi'nde ise %13,9 olarak tespit edildi.

Mart ayında AB genelinde 2 milyon 773 bin genç işsizken, Euro Bölgesi'nde bu sayı 2 milyon 251 bin olarak belirlendi.

Genç işsiz sayısı, bir önceki yılın aynı ayına göre AB'de 67 bin kişi azalırken, Euro Bölgesi'nde 76 bin kişi azaldı.

Bu veriler, Euro Bölgesi ve AB genelinde işsizliğin düşük seviyelerde seyretmeye devam ettiğini gösterirken, genç işsizliği konusunun önemini koruduğunu ortaya koyuyor.

Özgürlük Filosu Koalisyonu'nun Gazze'ye insani yardım malzemesi taşıyan gemisi, uluslararası sularda seyrederken saldırıya uğradı. Koalisyon yetkilileri, saldırının İsrail tarafından gerçekleştirildiğini iddia etti.

Olay, Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardım sevkiyatlarının önlenmesine yönelik endişeleri artırdı. Saldırının nerede ve ne zaman gerçekleştiği konusunda henüz net bir açıklama yapılmadı, ancak Özgürlük Filosu Koalisyonu, geminin seyrine devam etmesinin engellendiğini ve mürettebatın güvenliğinin tehlikede olduğunu belirtti.

İsrail'den henüz resmi bir açıklama gelmedi. Ancak, geçmişte de Gazze'ye yönelik insani yardım girişimlerini engelleme çabaları olmuştu. 2010 yılında Mavi Marmara gemisine yapılan saldırı, uluslararası toplumda büyük tepkilere yol açmıştı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu, uluslararası toplumu bu saldırıyı kınamaya ve Gazze'ye yönelik ablukanın kaldırılması için İsrail'e baskı yapmaya çağırdı. Koalisyon, insani yardım misyonlarını sürdürmekte kararlı olduklarını ve Gazze halkına yardım ulaştırmak için ellerinden geleni yapacaklarını vurguladı.

Olayla ilgili detaylı soruşturma başlatılması bekleniyor. Uluslararası kuruluşlar ve insan hakları örgütleri, saldırıyı yakından takip ediyor ve taraflara itidal çağrısında bulunuyor.

Bu saldırı, Gazze'deki insani durumu daha da kötüleştirebileceği endişesi yaratıyor. Bölgede zaten yetersiz olan gıda, ilaç ve diğer temel ihtiyaç malzemelerinin ulaştırılması daha da zorlaşabilir.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, bir sonraki papanın kim olacağına etki etmeye çalıştığı iddiaları gündeme geldi. Bu durum, Fransa'nın Vatikan ile olan karmaşık ilişkilerini ve Macron'un dini konulara olan ilgisini yeniden tartışmaya açtı.

İddialara göre Macron, Katolik Kilisesi içindeki farklı eğilimleri dikkate alarak, Fransa'nın çıkarlarına uygun bir papa seçilmesini amaçlıyor. Bu bağlamda, hem muhafazakar hem de ilerici kanatlarla görüşmeler yaptığı belirtiliyor. Macron'un bu çabaları, Fransa'nın dini ve siyasi arenadaki etkisini koruma ve artırma stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.

Fransa'nın Vatikan ile olan ilişkileri tarihsel olarak inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Özellikle laiklik ilkesinin benimsenmesiyle birlikte, devlet ve kilise arasındaki ayrım belirginleşmiştir. Ancak, Fransa Cumhurbaşkanları, Vatikan ile her zaman yakın temas halinde olmuş ve Katolik Kilisesi'nin dünya genelindeki rolünü dikkate almıştır.

Macron'un papa seçimine müdahale etme girişimi, bazı kesimler tarafından eleştirilirken, bazıları tarafından ise Fransa'nın ulusal çıkarlarını koruma çabası olarak görülüyor. Bu durum, Avrupa siyasetinde dinin rolü ve devletlerin dini kurumlara olan yaklaşımı konularında da tartışmaları beraberinde getiriyor.

Önümüzdeki dönemde, Vatikan'daki gelişmeler ve papa seçimi süreci, Macron'un bu konudaki stratejisinin ne kadar etkili olacağını gösterecek. Fransa'nın bu süreçteki rolü, hem Avrupa siyaseti hem de Katolik Kilisesi açısından önemli sonuçlar doğurabilir.

Bulgaristan'daki bir yaban hayatı barınağı, farklı geçmişlere sahip ayılara ev sahipliği yapıyor. Bu ayılar arasında, yasadışı bir şekilde 'dans ettirilen', restoranlarda ve turistik yerlerde eğlence aracı olarak kullanılan ve hatta özel mülklerde kafeslerde tutulanlar bulunuyor. Barınak, bu ayıları rehabilite ederek onlara daha doğal bir yaşam ortamı sunmayı amaçlıyor.

Barınaktaki ayılar, genellikle kötü koşullarda yaşamış ve fiziksel veya psikolojik travmalar geçirmiş durumda. Rehabilitasyon süreci, ayılara uygun yaşam alanları sağlamanın yanı sıra, onlara veterinerlik hizmetleri sunmayı ve davranışsal sorunlarını çözmeyi de içeriyor.

Barınak yetkilileri, her bir ayının bireysel ihtiyaçlarına göre özel bir rehabilitasyon planı uyguluyor. Bu planlar, ayıları tekrar vahşi doğaya kazandırmayı amaçlamasa da, onlara mümkün olduğunca doğal bir ortamda, sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürme imkanı sunuyor.

Barınakta çalışan veterinerler ve bakıcılar, ayıların fiziksel ve psikolojik sağlığını yakından takip ediyor. Ayıların beslenmesi, egzersiz yapması ve sosyal etkileşimleri düzenli olarak kontrol ediliyor. Ayrıca, ayılara yönelik çeşitli zenginleştirme aktiviteleri düzenlenerek, onların zihinsel uyarımı sağlanıyor.

Barınak, kötü muameleye maruz kalmış diğer hayvanlara da yardım eli uzatıyor. Kurtlar, tilkiler ve diğer yaban hayvanları da barınakta rehabilite ediliyor ve mümkün olduğunca doğal ortamlarına geri dönmeleri sağlanıyor.

Bulgaristan'daki bu yaban hayatı barınağı, hayvan hakları savunucuları ve doğaseverler için önemli bir örnek teşkil ediyor. Barınak, kötü muamele gören hayvanlara umut ışığı oluyor ve onların yeniden hayata tutunmalarına yardımcı oluyor.

Prens Harry, kraliyet ailesiyle uzlaşma arayışında olduğunu ifade etti. Birleşik Krallık'a yaptığı son ziyaret sırasında babası Kral Charles ile görüşüp görüşmediği ise belirsizliğini koruyor. Prens Harry'nin bu açıklamaları, kraliyet ailesiyle ilişkilerindeki mevcut durumu ve gelecekteki olası gelişmeleri gündeme getiriyor.

Prens Harry'nin uzlaşma isteği, özellikle son yıllarda kraliyet ailesiyle yaşadığı gerilimler ve kamuoyuna yansıyan sorunlar göz önüne alındığında dikkat çekici bulunuyor. Sussex Dükü, ailesiyle ilişkilerini düzeltmek için çaba göstermeye hazır olduğunu belirtiyor. Ancak, Kral Charles'ın bu uzlaşma isteğine nasıl yanıt vereceği henüz net değil.

Kraliyet uzmanları, Prens Harry'nin bu açıklamasının, aile içindeki sorunların çözümü için bir fırsat olabileceğini belirtiyor. Ancak, geçmişte yaşanan olaylar ve kamuoyuna yansıyan sert açıklamalar nedeniyle uzlaşmanın kolay olmayacağı da ifade ediliyor. Özellikle Prens Harry ve eşi Meghan Markle'ın kraliyet görevlerinden ayrılması ve ardından yaptıkları röportajlar, aile içinde derin yaralar açmıştı.

Prens Harry'nin Birleşik Krallık ziyaretinin detayları ve Kral Charles ile olası bir görüşme hakkında henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak, Prens Harry'nin uzlaşma isteği, kraliyet ailesiyle ilişkilerinde yeni bir sayfa açma potansiyeli taşıyor. Gözler, Kral Charles'ın bu konudaki tutumuna çevrilmiş durumda.

Özetle, Prens Harry'nin kraliyet ailesiyle uzlaşma çabaları, kamuoyunda büyük bir merakla takip ediliyor. Kraliyet ailesi içindeki dinamiklerin ve gelecekteki olası gelişmelerin ne yönde şekilleneceği ise zamanla ortaya çıkacak.

WhatsApp, merakla beklenen 'Kanallar' özelliğini dünya genelinde kullanıma sundu. Bu yeni özellikle birlikte kullanıcılar, platform üzerinden tek yönlü yayınlar aracılığıyla bilgi ve haberlere ulaşabilecekler.

Kanallar Nedir?

Kanallar, WhatsApp içinde ayrı bir sekmede yer alacak ve kullanıcıların takip etmek istedikleri kişi, kurum veya markaların yayınlarını takip etmelerini sağlayacak. Bu özellik, haber kuruluşları, spor takımları, sanatçılar ve diğer ilgi alanlarına yönelik içerik üreticileri için hedef kitlelerine doğrudan ulaşma imkanı sunuyor.

Nasıl Çalışır?

• Kanallar, kullanıcının takip ettiği kişilerin veya kurumların gönderdiği metin, fotoğraf, video, çıkartma ve bağlantıları içerir.
• Kanallar, uçtan uca şifrelenmez. Gizlilik nedeniyle, bir kanalı takip edenlerin telefon numaraları yöneticilere gösterilmez.
• Yöneticiler, kimlerin kanallarını takip edebileceğine karar verebilir ve kanallarını WhatsApp dizininde bulunabilir hale getirebilirler.

Gizlilik ve Kontrol

WhatsApp, kullanıcıların gizliliğini korumaya özen gösteriyor. Bu nedenle, Kanallar özelliği uçtan uca şifrelenmemiş olsa da, kullanıcıların telefon numaraları kanal yöneticileriyle paylaşılmıyor. Ayrıca, kullanıcılar hangi kanalları takip edeceklerine kendileri karar verebiliyor ve istedikleri zaman bir kanalı takipten çıkabiliyorlar.

Kullanıma Sunulma

Kanallar özelliği, öncelikle Singapur ve Kolombiya'da kullanıma sunulmuştu. Gelen olumlu geri bildirimler üzerine, özellik şimdi dünya genelindeki tüm kullanıcılara açılıyor. WhatsApp, önümüzdeki aylarda Kanallar'a yeni özellikler eklemeyi planlıyor.

Amaç

Bu özelliğin temel amacı, kullanıcıların ilgilendikleri konular hakkında güncel kalmalarını sağlamak ve bilgiye erişimlerini kolaylaştırmaktır.

Türkiye, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini tamamladı. Seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu yarıştı. Seçim sonuçları, hem yurt içinde hem de uluslararası kamuoyunda büyük ilgiyle takip edildi.

Resmi olmayan sonuçlara göre:

• Recep Tayyip Erdoğan: %49.52
• Kemal Kılıçdaroğlu: %44.88

Bu sonuçlara göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en yakın rakibi Kemal Kılıçdaroğlu ile arasındaki fark belirginleşti. Ancak, hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadığı için seçim ikinci tura kaldı.

Seçim sonuçları, Türkiye'nin siyasi arenasında önemli değişikliklere işaret ediyor. Cumhur İttifakı'nın aldığı oy oranı, iktidarın güçlü bir desteğe sahip olduğunu gösterirken, Millet İttifakı'nın performansı da muhalefetin potansiyelini ortaya koyuyor.

Seçimlerin ikinci turunda, iki aday arasındaki rekabetin daha da artması bekleniyor. Seçmenlerin tercihleri, Türkiye'nin geleceği açısından belirleyici olacak.

Seçim sonuçlarının yankıları sadece Türkiye ile sınırlı kalmayacak. Türkiye'nin dış politikası, ekonomik ilişkileri ve bölgesel rolü de bu sonuçlardan etkilenecek.

Önümüzdeki günlerde, siyasi partilerin stratejileri, ittifak görüşmeleri ve kamuoyunun tepkileri yakından izlenecek. Türkiye, kritik bir süreçten geçerken, demokratik olgunluğunu bir kez daha gösterme fırsatı bulacak.

İstanbul'da bazı taksicilerin turistlere yönelik ayrımcı uygulamaları ve fahiş fiyat talepleri, BBC Türkçe ekibinin yaptığı gizli kamera çekimleriyle belgelendi. BBC Türkçe muhabirleri, turist gibi davranarak taksi çağırdı ve taksicilerin turistlere yönelik farklı tarifeler uyguladığını, bazı durumlarda taksimetre açmadığını ve gidecekleri yeri beğenmeyerek yolcu almadıklarını tespit etti.

Turistlere Yönelik Ayrımcılık ve Fahiş Fiyatlar: BBC Türkçe ekibi, farklı semtlerden taksi çağırarak denemeler yaptı. Bazı taksiciler, taksimetre açmak yerine doğrudan fahiş fiyat teklif etti. Örneğin, 150 TL tutması gereken bir mesafe için 40 Euro (yaklaşık 1300 TL) talep eden taksiciler oldu. Bazı taksiciler ise gidecekleri yeri beğenmeyerek veya trafik yoğunluğunu bahane ederek yolcu almaktan kaçındı.

Taksicilerin Savunmaları: BBC Türkçe'nin ulaştığı taksiciler ise bu uygulamaların münferit olaylar olduğunu savundu. Bazı taksiciler, turistlerin dolandırılmaya daha açık olduğunu ve bu nedenle bazı meslektaşlarının fırsatçılık yaptığını kabul etti. Ancak genel olarak taksiciler, bu tür davranışların tüm taksi camiasını temsil etmediğini vurguladı.

Uzman Görüşleri: Konuyla ilgili görüşlerine başvurulan uzmanlar, bu tür davranışların İstanbul'un turizm imajına zarar verdiğini ve yetkililerin bu konuda daha sıkı denetimler yapması gerektiğini belirtti. Ayrıca, taksicilerin eğitilmesi ve turistlere yönelik daha bilinçli bir yaklaşım sergilemeleri gerektiği vurgulandı.

Sonuç: BBC Türkçe'nin yaptığı bu çalışma, İstanbul'da bazı taksicilerin turistlere yönelik ayrımcı uygulamalarını ve fahiş fiyat taleplerini gözler önüne serdi. Bu durumun, İstanbul'un turizm potansiyelini olumsuz etkileyebileceği ve yetkililerin bu konuda ivedilikle harekete geçmesi gerektiği belirtiliyor.

Türkiye yerel seçimlerinde gözlerin çevrildiği kentlerden biri olan İzmir'de seçim yarışı tamamlandı. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) önemli kalelerinden biri olarak görülen İzmir'de, 2024 yerel seçim sonuçları merakla bekleniyordu.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için CHP'den mevcut başkan Cemil Tugay aday gösterildi. AK Parti ise Hamza Dağ'ı aday olarak gösterdi. Seçim sürecinde partiler kıyasıya yarıştı.

Seçim sonuçlarına göre, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay oldu. CHP, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni korudu.

İlçelerdeki Durum:

• CHP'nin Kazandığı İlçeler: Balçova, Bayındır, Bayraklı, Bornova, Buca, Çeşme, Çiğli, Gaziemir, Güzelbahçe, Karabağlar, Karaburun, Karşıyaka, Kemalpaşa, Konak, Menderes, Menemen, Narlıdere, Seferihisar, Selçuk, Torbalı, Urla.
• AK Parti'nin Kazandığı İlçeler: Aliağa, Beydağ, Bergama, Kınık, Kiraz, Ödemiş.
• DEM Parti'nin Kazandığı İlçeler: Yok.
• MHP'nin Kazandığı İlçeler: Yok.

Detaylar: Seçim sonuçları, sandıkların açılmasıyla birlikte netleşmeye başladı. CHP, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yanı sıra birçok ilçede de üstünlük sağladı. AK Parti ise bazı ilçelerde varlık göstermeyi başardı. Seçim sonuçları, İzmir'deki siyasi dengeler açısından önemli bir gösterge olarak kabul ediliyor.

Seçim sonuçlarının kesinleşmesiyle birlikte, belediye başkanları mazbatalarını alarak görevlerine başlayacaklar.