Beşiktaş'ın genç orta saha oyuncusu Demir Ege Tıknaz, Avrupa kulüplerinin radarına girdi. 19 yaşındaki futbolcuya, Almanya Bundesliga ekiplerinden Hamburg'un ardından, Belçika'dan da bir talip çıktı.

Hamburg'un ilgisi: Daha önce Hamburg'un Tıknaz'ı transfer etmek istediği belirtilmişti. Alman kulübünün genç oyuncuyu yakından takip ettiği ve transfer için girişimlerde bulunabileceği aktarılmıştı.

Belçika'dan yeni bir talip: Hamburg'un yanı sıra, Belçika'dan bir kulübün de Demir Ege Tıknaz'ı kadrosuna katmak istediği öğrenildi. Belçika ekibinin, genç oyuncunun menajeriyle ilk temasları kurduğu ve transfer şartlarını görüşmeye başladığı ifade edildi.

Demir Ege Tıknaz, Beşiktaş altyapısından yetişmiş ve U19 Milli Takımı'nda da forma giyiyor. Genç oyuncu, orta sahanın merkezinde görev yapabiliyor ve hırslı oyunuyla dikkat çekiyor. Beşiktaş ile sözleşmesi devam eden Tıknaz'ın geleceği, önümüzdeki günlerde netlik kazanacak.

Beşiktaş'ın Tutumu: Beşiktaş yönetiminin genç oyuncu hakkındaki tutumu henüz netleşmedi. Tıknaz'ın gelişimine katkı sağlayacak bir teklif gelmesi halinde, transferine sıcak bakılabileceği konuşuluyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) soruşturması çerçevesinde, Ağaç ve Peyzaj A.Ş. ihalelerinde usulsüzlük iddiasıyla yürütülen operasyon kapsamında 7 kişi tutuklandı. Soruşturma, İBB'nin bazı ihalelerinde yolsuzluk yapıldığı iddiaları üzerine başlatılmıştı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, Ağaç ve Peyzaj A.Ş.'nin yaptığı bazı ihalelerde usulsüzlük tespit edildiği belirtildi. Bu kapsamda, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından düzenlenen operasyonla çok sayıda kişi gözaltına alındı.

Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden 7'si, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Diğer şüpheliler ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Tutuklanan kişilerin, ihalelerde usulsüzlük yaparak kamu zararına yol açtıkları iddia ediliyor. Soruşturma kapsamında, ihalelere katılan diğer firmaların da incelemeye alındığı öğrenildi.

Soruşturmanın devam ettiği ve yeni gözaltıların olabileceği belirtiliyor.

İBB yetkililerinden konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

FOX TV'nin sevilen dizisi Kızıl Goncalar'ın yeni bölümünde heyecan dorukta. Dizinin son fragmanı, izleyicileri ekran başına kilitleyecek önemli gelişmelerin sinyallerini veriyor. Özellikle Cüneyd ve Zeynep arasındaki ilişki, yeni bölümde farklı bir boyut kazanacak gibi görünüyor.

Cüneyd ve Zeynep Arasındaki Yakınlaşma: Fragmana göre, Cüneyd ve Zeynep arasında duygusal bir yakınlaşma yaşanıyor. Zeynep'in Cüneyd'e karşı hisleri açığa çıkarken, Cüneyd'in de Zeynep'e karşı ilgisi olduğu gözlemleniyor. Ancak bu yakınlaşma, dizideki dengeleri nasıl değiştirecek, merak konusu.

Nisan Tetiği Çekecek mi?: Dizinin en çok merak edilen karakterlerinden biri olan Nisan'ın ne yapacağı büyük bir merakla bekleniyor. Fragman, Nisan'ın önemli bir karar aşamasında olduğunu ve tetiği çekip çekmeyeceğinin belirsizliğini koruduğunu gösteriyor. Nisan'ın kararı, dizinin ilerleyen bölümlerinde önemli gelişmelere yol açabilir.

Diğer Gelişmeler: Kızıl Goncalar'ın yeni bölümünde sadece Cüneyd ve Zeynep arasındaki ilişki değil, diğer karakterlerin de yaşadığı olaylar dikkat çekecek. Tarikat içindeki çekişmeler, aile sırları ve aşk üçgenleri gibi konular, dizinin yeni bölümünde de işlenmeye devam edecek.

Dizinin takipçileri, Kızıl Goncalar'ın yeni bölümünde yaşanacak sürpriz gelişmeleri ve karakterlerin kaderlerini merakla bekliyor.

Türkiye, 2025 yılı Mavi Bayrak ödüllerinde dünya genelinde üçüncü sıradaki yerini korudu. Çevreye duyarlı ve yüksek standartlara sahip plajları temsil eden Mavi Bayrak, turizm sektöründe büyük önem taşıyor. Bu yılki listede sürpriz illerin de yer alması dikkat çekti.

Uluslararası Mavi Bayrak jürisi, 2025 yılı için Türkiye'deki plajlar, marinalar ve yatların değerlendirmesini tamamladı. Türkiye, bu değerlendirme sonucunda İspanya ve Yunanistan'ın ardından dünya genelinde en çok Mavi Bayraklı tesise sahip üçüncü ülke oldu. Mavi Bayrak Programı, dünya genelinde plaj ve marinaların çevre yönetimi konusunda belirli kriterlere uygunluğunu denetleyen ve sertifikalandıran bir sistemdir.

2025 yılı Mavi Bayrak listesine yeni katılan iller arasında özellikle Karadeniz Bölgesi'nden bazı şehirler bulunuyor. Bu durum, Türkiye'nin sahil turizminin çeşitlenmesi açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Mavi Bayrak almaya hak kazanan plajlar, su kalitesi, çevre yönetimi, güvenlik ve hizmet standartları gibi bir dizi kritere uygun olmak zorunda.

Mavi Bayrak sayısı en fazla olan iller genellikle Antalya, Muğla ve İzmir gibi turistik bölgelerdir. Ancak, bu yılki listede diğer bölgelerden de plajların yer alması, Türkiye'nin sahil şeridinin ne kadar geniş ve çeşitli olduğunu gösteriyor.

Mavi Bayrak ödülleri, turizm açısından büyük bir öneme sahip. Bu ödüller, plajların ve marinaların uluslararası standartlarda olduğunu göstererek turistlerin tercihini etkiliyor. Ayrıca, Mavi Bayrak, çevre bilincinin artmasına ve sürdürülebilir turizm uygulamalarının yaygınlaşmasına katkıda bulunuyor.

Türkiye'nin Mavi Bayrak sayısındaki başarısı, ülkenin turizm potansiyelini daha da artırabilir. Özellikle sürpriz illerin de listeye dahil olması, Türkiye'nin farklı bölgelerindeki sahil turizminin gelişmesine olanak sağlayabilir. Bu durum, yerel ekonomilere de olumlu yansıyabilir.

Polonya'da devam eden bir inşaat esnasında işçiler tarafından bulunan bir mektup, yaklaşık 120 yıl önce Sibirya'ya sürgün edilen bir Polonyalı tarafından yazıldığı ortaya çıktı. Mektup, sürgündeki zorlu yaşam koşullarını ve çaresizliği çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.

Mektupta, sürgün edilen adamın, 'Rus kırbacının korkusu altında berbat bir hayat yaşıyoruz' ifadelerini kullandığı belirtiliyor. Bu sözler, o dönemdeki baskı ve zulmün boyutunu net bir şekilde gösteriyor. Mektubun içeriği, sürgün hayatının ne denli zorlu ve insanlık dışı olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor.

Mektupta yer alan diğer bazı ifadeler ise şöyle:

• Açlık ve sefalet kol geziyor.
• Hastalıklar her yerde.
• Umutsuzluk içindeyiz.

Mektubu bulan inşaat işçileri, büyük bir şaşkınlık ve üzüntü yaşadıklarını dile getirdiler. Mektubun, o dönemde yaşanan acıları günümüze taşıdığını ve tarihe ışık tuttuğunu belirttiler.

Uzmanlar, mektubun bulunduğu bölgenin geçmişte sürgün kampı olarak kullanıldığını ve bu tür mektupların nadir de olsa bulunduğunu ifade ediyorlar. Mektubun, o döneme ait tarihi bir belge niteliği taşıdığı ve araştırmacılar için önemli bir kaynak olabileceği belirtiliyor.

Mektup şu anda Polonya'daki bir müzede sergileniyor ve ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekiyor. Mektubun hikayesi, geçmişte yaşanan acıları hatırlatırken, insanlık değerlerinin önemini bir kez daha vurguluyor.

Çin'de geliştirilen insansı robotlar, boks maçlarına hazırlanıyor. Bu robotlar, zorlu bir eğitim kampında yeteneklerini geliştirerek ringe çıkmaya hazırlanıyor. Robotların hareket kabiliyetleri ve dayanıklılıkları, mühendisler tarafından sürekli olarak iyileştiriliyor.

Robotların eğitim sürecinde, insan boksörlerle sparring seansları yapılıyor. Bu seanslar, robotların tepki hızlarını ve stratejik düşünme yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı oluyor. Ayrıca, robotlara çeşitli vuruş teknikleri öğretiliyor ve bu teknikleri mükemmelleştirmeleri için yoğun bir çalışma programı uygulanıyor.

Mühendisler, robotların sadece fiziksel yeteneklerini değil, aynı zamanda yapay zeka algoritmalarını da geliştiriyor. Amaç, robotların rakiplerinin hareketlerini analiz edebilmesi ve buna göre strateji geliştirebilmesi. Bu sayede, robotlar ringde daha akıllı ve etkili bir performans sergileyebilecekler.

Bu proje, Çin'in robot teknolojileri alanındaki iddialı hedeflerinin bir parçası olarak görülüyor. İnsansı robotların boks maçlarında yer alması, robot teknolojisinin geldiği noktayı göstermesi açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Robotların boks maçlarına katılımı, yapay zeka ve robotik alanında yeni tartışmaları da beraberinde getiriyor. Bazı uzmanlar, bu tür gelişmelerin insan-robot etkileşimini daha da artıracağını ve gelecekte robotların hayatımızın her alanında daha fazla yer alacağını belirtiyor.

Eğitim Kampının Detayları:

• Yoğun Fiziksel Antrenman: Robotların dayanıklılığını artırmak için sürekli egzersizler yapılıyor.
• Teknik Gelişim: Farklı vuruş teknikleri öğretiliyor ve pratiklerle pekiştiriliyor.
• Yapay Zeka Optimizasyonu: Rakiplerin hareketlerini analiz etme ve strateji geliştirme yetenekleri geliştiriliyor.
• Sparring Seansları: İnsan boksörlerle yapılan antrenmanlarla robotların tepki hızları artırılıyor.

Başkan Joe Biden'ın sağlık durumu, rakibi Donald Trump tarafından sıkça eleştiriliyor. Bu eleştirilere yanıt olarak Biden'ın ekibi, 81 yaşındaki başkanın bilinen son prostat kontrolünün 2013 yılında yapıldığını açıkladı.

Beyaz Saray, Biden'ın sağlık kayıtlarına ilişkin daha fazla detay vermekten kaçınırken, Trump'ın bu konudaki ısrarlı soruları dikkat çekiyor. Trump, Biden'ın zihinsel ve fiziksel olarak başkanlık görevini sürdürmeye uygun olmadığını iddia ediyor.

Prostat kontrolü neden önemli? Prostat kanseri erkeklerde sıkça görülen bir sağlık sorunudur ve erken teşhis hayat kurtarıcı olabilir. Bu nedenle düzenli prostat muayeneleri, özellikle yaşlı erkekler için büyük önem taşır.

Biden'ın sağlık ekibi, başkanın genel sağlık durumunun iyi olduğunu ve görevini başarıyla yerine getirebileceğini savunuyor. Ancak Trump'ın eleştirileri, Biden'ın sağlık durumunun kamuoyunda daha fazla tartışılmasına neden oluyor.

Bu durum, yaklaşan seçimler öncesinde siyasi bir malzeme olarak da kullanılıyor. Her iki adayın da yaşı dikkate alındığında, sağlık durumları seçmenler için önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.

• Biden'ın ekibi, Trump'ın eleştirilerine karşı sessiz kalmayarak kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlıyor.
• Sağlık kayıtlarının gizliliği ve kamuoyu ile paylaşılması konusu, siyasi arenada tartışma yaratmaya devam ediyor.

Sonuç olarak, Biden'ın sağlık durumu ve prostat kontrolü geçmişi, siyasi tartışmaların odağında yer almaya devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni anayasa çalışmaları ve olası başkanlık adaylığı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, partisinin yetkilileriyle yaptığı istişareler sonucunda, Türkiye'nin daha özgürlükçü ve demokratik bir anayasaya ihtiyacı olduğunu vurguladı.

Erdoğan, yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açıktır. Mevcut anayasa, darbe dönemlerinin izlerini taşımaktadır ve günümüz Türkiye'sinin ihtiyaçlarını karşılamamaktadır." ifadelerini kullandı. Yeni anayasa çalışmalarının tüm siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, olası başkanlık adaylığı konusuna da değinerek, "Benim tekrar aday olma gibi bir derdim yok. Benim derdim, Türkiye'nin daha güçlü ve müreffeh bir ülke olmasıdır. Eğer milletimiz ve partimiz uygun görürse, görevimi devretmeye hazırım." dedi. Bu açıklama, siyasi çevrelerde geniş yankı uyandırdı.

Erdoğan, yeni anayasanın temel ilkeleri hakkında da bazı ipuçları verdi. Anayasanın, insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğünü esas alan, kuvvetler ayrılığını güçlendiren ve katılımcı demokrasiyi teşvik eden bir nitelikte olması gerektiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı, konuşmasının devamında, Türkiye'nin son yıllarda kaydettiği ilerlemelere de değindi. Ekonomik büyüme, altyapı yatırımları ve dış politikadaki başarıların, Türkiye'yi bölgesinde önemli bir aktör haline getirdiğini söyledi. Bu kazanımların korunması ve daha da ileriye taşınması için yeni anayasanın önemli bir fırsat olduğunu belirtti.

Erdoğan, yeni anayasa sürecinde tüm kesimlerin katkılarını beklediğini ifade ederek, "Türkiye'nin geleceği için hep birlikte çalışmalıyız. Yeni anayasa, Türkiye'nin ortak aklının ürünü olmalıdır." çağrısında bulundu.

Son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşması için yeni anayasanın kritik bir rol oynayacağını belirterek, çalışmaların en kısa sürede tamamlanması temennisinde bulundu.

Eski ABD Başkanı Abraham Lincoln'e ait olduğu belirtilen ve üzerinde kan lekeleri bulunan eldivenler, açık artırmada yaklaşık 6 milyon euroya satıldı. Eldivenlerin, Lincoln'ün 1865'te suikasta uğradığı gece olay yerinde bulunduğu ifade edildi.

Müzayede evi RR Auction tarafından yapılan açıklamaya göre, eldivenler, Lincoln'ün cenazesini taşıyan trende görevli olan Albay Richard Thomas ile ailesine aitti. Eldivenlerin, Albay Thomas'ın ailesi tarafından uzun yıllar boyunca saklandığı belirtildi.

Eldivenlerin otantikliği, Lincoln uzmanları tarafından yapılan detaylı incelemeler sonucunda doğrulandı. Uzmanlar, eldivenlerdeki kan lekelerinin Lincoln'e ait olduğunu ve eldivenlerin suikast gecesi kullanıldığına dair kanıtlar bulunduğunu açıkladı.

Müzayede evi yetkilileri, eldivenlerin Lincoln'ün hayatının son anlarına tanıklık etmesi ve Amerikan tarihinin önemli bir parçası olması nedeniyle büyük ilgi gördüğünü vurguladı. Satıştan elde edilen gelirin, Lincoln'ün mirasını koruma ve gelecek nesillere aktarma çalışmalarında kullanılacağı belirtildi.

Müzayedede satılan diğer Lincoln'e ait eşyalar arasında şunlar yer aldı:

• Lincoln'ün kullandığı bir cep saati
• Lincoln'e ait bazı mektuplar
• Lincoln'ün suikast gecesi giydiği kıyafetlerden parçalar

Bu eşyaların da yüksek fiyatlarla alıcı bulduğu açıklandı.