Eskişehir'de yapılan arkeolojik kazılarda gün yüzüne çıkarılan 5 bin yıllık ekmek, dünya genelinde büyük bir ilgiyle karşılandı. Uzmanlar, bu keşfin, o dönemdeki insanların beslenme alışkanlıkları ve pişirme teknikleri hakkında önemli bilgiler sunduğunu belirtiyor.

Eskişehir'deki kazılarda bulunan ekmek, incelendikten sonra yaklaşık 5 bin yıl önce pişirildiği tespit edildi. Ekmekte kullanılan malzemeler ve pişirme yöntemleri, antik çağlardaki yaşam koşullarına ışık tutuyor. Arkeologlar, ekmeğin yapımında kullanılan tahılların türünü ve öğütülme şeklini belirlemeye çalışıyor. Bu analizler, o dönemdeki tarım uygulamaları hakkında da ipuçları verebilir.

Ekmek, karbon tarihleme yöntemiyle tarihlendirildi ve MÖ 3000'li yıllara ait olduğu doğrulandı. Bu da ekmeği, bilinen en eski ekmeklerden biri yapıyor. Ekmek, Eskişehir Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor ve ziyaretçilerin büyük ilgisini çekiyor.

Uzmanlar, ekmeğin içeriğinin ve yapısının korunmuş olmasının, bölgedeki iklim koşulları ve saklama yöntemleriyle ilgili olduğunu düşünüyor. Ekmek, kuru ve serin bir ortamda saklandığı için binlerce yıl boyunca bozulmadan kalmış olabilir.

Bu keşif, sadece Eskişehir için değil, dünya arkeoloji camiası için de büyük bir önem taşıyor. 5 bin yıllık ekmek, antik çağlardaki insanların beslenme alışkanlıklarını ve yaşam tarzlarını anlamamıza yardımcı oluyor.

• Ekmek, MÖ 3000'li yıllara ait.
• Eskişehir Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor.
• Antik çağlardaki beslenme alışkanlıklarına ışık tutuyor.

Kazı çalışmaları devam ederken, bölgede benzer buluntulara rastlanma ihtimali de yüksek. Arkeologlar, Eskişehir'in tarih öncesi dönemlere ait daha fazla sırrı barındırdığına inanıyor.

Yeni bir araştırma, Dünya'nın milyarlarca yıl sonra Güneş Sistemi'nden atılma ihtimalini ortaya koyuyor. Bu durum, diğer gezegenlerle olan karmaşık kütleçekimsel etkileşimler sonucu meydana gelebilir. Bilim insanları, Güneş Sistemi'nin uzun vadeli istikrarını incelemek için karmaşık bilgisayar simülasyonları kullanıyor.

Araştırmalar, Güneş'in zamanla daha parlak ve sıcak hale geleceğini, bunun da Dünya üzerindeki suların buharlaşmasına ve yaşamın sona ermesine neden olacağını gösteriyor. Ancak, bu olaydan önce, gezegenlerin birbirleriyle olan kütleçekimsel etkileşimleri, bir gezegenin yörüngesinin istikrarsızlaşmasına ve sistemden atılmasına yol açabilir.

Kütleçekimsel Rezonanslar ve Kaotik Yörüngeler:

• Gezegenler arasındaki kütleçekimsel rezonanslar, özellikle Jüpiter ve Satürn'ün yörüngelerindeki değişiklikler, diğer gezegenlerin yörüngelerini etkileyebilir.
• Bu etkileşimler, Merkür, Venüs, Dünya ve Mars gibi iç gezegenlerin yörüngelerinde kaotik davranışlara neden olabilir.
• Simülasyonlar, Merkür'ün yörüngesinin özellikle istikrarsız olduğunu ve diğer gezegenlerle çarpışma olasılığının bulunduğunu gösteriyor.

Dünya'nın Kaderi:

Araştırmacılar, Dünya'nın Güneş Sistemi'nden atılma olasılığının düşük olduğunu belirtiyorlar, ancak bu olasılık tamamen göz ardı edilemez. Eğer Dünya sistemden atılırsa, uzay boşluğunda yalnız bir şekilde dolaşmaya başlayacak ve yüzeyi hızla soğuyacaktır.

Güneş Sistemi'nin Geleceği Hakkında Bilimsel Çalışmalar:

1. Gezegenlerin yörüngelerindeki küçük değişikliklerin uzun vadede büyük sonuçlar doğurabileceği vurgulanıyor.
2. Bu tür araştırmalar, Güneş Sistemi'nin karmaşık ve dinamik yapısını anlamamıza yardımcı oluyor.
3. Gezegenlerin gelecekteki konumları ve etkileşimleri hakkında daha kesin tahminler yapabilmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuluyor.

Litvanya Savunma Bakanı Laurynas Kasčiūnas, euronews'e verdiği özel röportajda, Rusya'nın ABD ile alay ettiğini ve NATO'nun caydırıcılık yeteneklerini artırması gerektiğini vurguladı. Kasčiūnas, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşının Avrupa güvenliği için oluşturduğu tehdide dikkat çekerek, NATO'nun doğu kanadının güçlendirilmesi gerektiğini savundu.

Kasčiūnas, "Rusya, ABD'nin zayıflığını test ediyor ve onlarla alay ediyor. Ukrayna'ya verilen desteğin yetersizliği ve Batı'nın kararsızlığı, Rusya'yı daha da cesaretlendiriyor" dedi. Litvanya Savunma Bakanı, NATO'nun caydırıcılık yeteneklerini artırmak için daha fazla yatırım yapılması ve ittifakın doğu kanadında daha fazla askeri varlık bulundurulması gerektiğini belirtti.

Kasčiūnas, ayrıca Litvanya'nın savunma harcamalarını artırma planlarını da açıkladı. Litvanya, gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) %3'ünü savunmaya ayırmayı hedefliyor. Bu kapsamda, yeni askeri teçhizat alımları yapılacak ve askeri personel sayısı artırılacak.

Bakan, Avrupa'nın savunma sanayisinin güçlendirilmesinin önemine de değindi. Avrupa ülkelerinin savunma alanında daha fazla işbirliği yapması ve kendi savunma yeteneklerini geliştirmesi gerektiğini ifade etti. Kasčiūnas, "Avrupa, savunma alanında ABD'ye olan bağımlılığını azaltmalı ve kendi ayakları üzerinde durabilmelidir" şeklinde konuştu.

Röportajda, Rusya'nın Belarus'taki taktik nükleer silah konuşlandırması da gündeme geldi. Kasčiūnas, bu durumun Avrupa için yeni bir tehdit oluşturduğunu ve NATO'nun buna karşı hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.

Bulgaristan'da binlerce kişi, ülkenin Euro bölgesine katılması planlarına karşı çıkarak Sofya'da büyük bir protesto gösterisi düzenledi. Göstericiler, Bulgaristan'ın ulusal para birimi olan Leva'nın Euro ile değiştirilmesinin ekonomik istikrarsızlığa yol açabileceği ve yaşam maliyetini artırabileceği endişesini dile getirdi.

Protestocular, hükümeti Euro'ya geçiş planlarını yeniden gözden geçirmeye çağırırken, ulusal egemenliğin korunması ve Bulgaristan'ın ekonomik çıkarlarının öncelikli tutulması gerektiğini vurguladılar. Gösteri sırasında, 'Euro'ya Hayır' ve 'Levamız Bizimdir' sloganları atıldı. Protestocular, Euro'nun kabulünün ardından fiyatların artacağını ve özellikle düşük gelirli vatandaşların ekonomik olarak zorlanacağını savundu.

Organizatörler, Euro'ya geçişin şeffaf bir şekilde tartışılmadığını ve halkın yeterince bilgilendirilmediğini belirterek, referandum yapılması talebinde bulundu. Göstericiler, hükümetin bu konuda halkın sesine kulak vermesi gerektiğini ifade etti. Protesto, olaysız bir şekilde sona erdi, ancak organizatörler, talepleri karşılanmazsa daha büyük gösteriler düzenleyecekleri uyarısında bulundu.

Bu protesto, Bulgaristan'da Euro'ya geçiş konusundaki tartışmaların ne kadar derin olduğunu ve halkın bu konudaki endişelerini açıkça ortaya koymaktadır. Hükümetin, bu endişeleri dikkate alarak daha kapsamlı bir bilgilendirme kampanyası yürütmesi ve halkın katılımını sağlaması bekleniyor.

Hamas, Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması amacıyla ABD Başkanı Joe Biden tarafından ortaya konulan öneriye resmi yanıtını verdi. Hamas'ın cevabının detayları henüz kamuoyuyla paylaşılmamış olup, arabulucular tarafından incelenmektedir. Mısır ve Katar'ın arabuluculuğunda yürütülen görüşmelerde, Hamas'ın yanıtının, önerinin kabul edilip edilmediği veya hangi değişikliklerin talep edildiği gibi kritik sorulara açıklık getirmesi bekleniyor.

ABD Başkanı Biden, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'de kalıcı ateşkes ve tüm rehinelerin serbest bırakılmasını içeren yeni bir öneri sunduğunu belirtmişti. Bu öneri, Gazze'deki savaşın sona erdirilmesi için umut ışığı olarak değerlendirilirken, Hamas'ın cevabı, sürecin geleceği açısından büyük önem taşıyor.

Önerinin temel unsurları şunlardır:

• Aşama 1: Altı haftalık bir ateşkes, İsrail güçlerinin Gazze'deki yerleşim yerlerinden çekilmesi ve bazı rehinelerin serbest bırakılması.
• Aşama 2: Tüm rehinelerin serbest bırakılması ve kalıcı ateşkes ilan edilmesi.
• Aşama 3: Gazze'nin yeniden yapılandırılması.

Hamas'ın yanıtının içeriği, ateşkes görüşmelerinin seyrini doğrudan etkileyecek. İsrail hükümetinin bu cevaba nasıl bir tepki vereceği ve müzakerelerin hangi yönde ilerleyeceği merakla bekleniyor.

Bölgedeki gerginliğin azaltılması ve insani yardımın Gazze'ye ulaştırılması için ateşkesin sağlanması büyük önem taşıyor. Uluslararası toplum, taraflara itidal çağrısında bulunarak, müzakerelerin olumlu sonuçlanması için çaba gösteriyor.

Birleşmiş Milletler (BM), İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısının en az 35 bine ulaştığını ve bu sayının en az 15 bininin çocuk olduğunu duyurdu. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumun vahametine dikkat çekerek, uluslararası toplumun acil müdahalesinin şart olduğunu vurguladı.

Türk, İsrail'in saldırılarında sivillerin hedef alınmasının savaş suçu teşkil edebileceğini belirterek, bu tür eylemlerin derhal durdurulması gerektiğini söyledi. Ayrıca, Gazze'ye insani yardım ulaştırılmasının engellenmesinin de kabul edilemez olduğunu ifade etti. BM, Gazze'deki sağlık sisteminin çökmek üzere olduğunu, hastanelerin yetersiz kaynaklarla faaliyet göstermeye çalıştığını ve yaralıların tedavi edilemediğini bildirdi.

Raporda, Gazze'deki altyapının büyük ölçüde hasar gördüğü, su ve elektrik şebekelerinin kullanılamaz hale geldiği belirtildi. BM, uluslararası toplumu Gazze'ye acil insani yardım göndermeye ve İsrail'e saldırıları durdurması için baskı yapmaya çağırdı. Volker Türk, tüm taraflara uluslararası hukuka uymaları ve sivillerin korunması için gerekli önlemleri almaları çağrısında bulundu.

BM'nin raporunda ayrıca, Gazze'deki insani krizin derinleştiği ve insanların temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı vurgulandı. Birleşmiş Milletler, Gazze'deki durumun daha da kötüleşmesini önlemek için acil ve kalıcı bir ateşkesin sağlanması gerektiğini yineledi.

Özetle: BM, Gazze'de en az 35 bin kişinin öldürüldüğünü, bunların en az 15 bininin çocuk olduğunu açıkladı ve uluslararası toplumu acil müdahaleye çağırdı.

Türkiye'de yaklaşan yerel seçimler öncesinde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) arasındaki olası işbirliği yeniden tartışma konusu oldu. Özellikle İstanbul ve diğer büyük şehirlerdeki seçim sonuçları üzerindeki potansiyel etkisi nedeniyle bu işbirliği büyük önem taşıyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in DEM Parti ile diyalog kurma ve işbirliği yapma yönündeki açıklamaları, bazı kesimler tarafından desteklenirken, bazı kesimler tarafından eleştiriliyor. Özellikle geçmişte yaşanan tartışmalar ve farklı ideolojik yaklaşımlar nedeniyle bu işbirliğinin ne kadar mümkün olacağı merak konusu.

DEM Parti'nin ise henüz net bir karar vermediği ve kendi adaylarını çıkarma veya CHP ile belirli bölgelerde işbirliği yapma seçeneklerini değerlendirdiği belirtiliyor. Partinin tabanının beklentileri ve farklı bölgelerdeki yerel dinamikler de bu kararı etkileyen faktörler arasında yer alıyor.

Olası bir işbirliğinin, özellikle büyük şehirlerdeki seçim sonuçlarını etkileyebileceği ve muhalefetin gücünü artırabileceği öngörülüyor. Ancak, bu işbirliğinin seçmen tabanında yaratacağı tepkiler ve farklı siyasi görüşlere sahip seçmenlerin oy tercihleri de belirsizlik taşıyor.

Sonuç olarak, CHP ve DEM Parti arasındaki işbirliği tartışması, yerel seçimler öncesinde siyasi arenanın en önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam ediyor. İki partinin alacağı kararlar ve bu kararların seçmen üzerindeki etkileri, seçim sonuçlarını doğrudan etkileyecek gibi görünüyor.

ABD'de hafta sonu art arda yaşanan silahlı saldırılarda çok sayıda kişi hayatını kaybetti ve yaralandı. Teksas eyaletinin Gladewater kasabasında Cumartesi akşamı meydana gelen olayda, bir kişi etrafa ateş açarak 5 kişinin ölümüne neden oldu. Şüpheli, polis tarafından yakalanarak gözaltına alındı.

Chicago'da ise Pazar sabahı saatlerinde bir araçtan açılan ateş sonucu 1 kişi hayatını kaybederken, 9 kişi yaralandı. Olayın nedeni ve failleri henüz belirlenemedi. Polis, saldırıyla ilgili soruşturma başlattı.

Bu saldırılar, ABD'de silahlı şiddetin ne kadar ciddi bir sorun olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Ülkede son yıllarda toplu silahlı saldırı olaylarında artış yaşanıyor. Yetkililer, silah kontrolü konusunda daha sıkı önlemler alınması gerektiğini vurguluyor.

Teksas'taki saldırı: Cumartesi akşamı Gladewater kasabasında meydana geldi. Bir kişi, henüz bilinmeyen bir nedenle etrafa ateş açtı. Olayda 5 kişi hayatını kaybetti. Saldırgan, polis tarafından yakalanarak gözaltına alındı. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

Chicago'daki saldırı: Pazar sabahı saatlerinde gerçekleşti. Bir araçtan açılan ateş sonucu 1 kişi öldü, 9 kişi yaralandı. Yaralılar hastaneye kaldırıldı. Polis, saldırganları yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor.

Bu olaylar, ABD'de silahlı şiddetin önlenmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye genelinde konut satışları azalırken, yabancılara yapılan konut satışları artış gösteriyor. Yabancılara konut satışı son bir yılda %48,1 oranında arttı. Toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan satışların payı %5,7 olarak gerçekleşti.

Yabancılara konut satışındaki artışın nedenleri:

• Türkiye'de konut fiyatlarının diğer ülkelere göre daha uygun olması.
• Türk vatandaşlığı elde etme imkanı sunması.
• Türkiye'nin yatırım potansiyeli yüksek bir ülke olarak görülmesi.
• Türk lirasının değer kaybetmesi, yabancı alıcılar için alım gücünü artırması.

En çok konut satışı yapılan iller sırasıyla Antalya, İstanbul ve Mersin oldu. Rusya ve İran vatandaşları, Türkiye'den en çok konut satın alan yabancı uyruklular arasında yer alıyor.

Konut satışlarındaki genel düşüşün nedenleri:

1. Yüksek enflasyon ve artan faiz oranları konut kredisi kullanımını zorlaştırıyor.
2. Konut fiyatlarındaki artış, alıcıların satın alma gücünü düşürüyor.
3. Ekonomik belirsizlikler, yatırımcıların konut alımını ertelemesine neden oluyor.

Uzmanlar, yabancılara konut satışındaki artışın Türkiye ekonomisi için olumlu bir gelişme olduğunu belirtiyorlar. Ancak, genel konut satışlarındaki düşüşün devam etmesi halinde, konut sektöründe sorunlar yaşanabileceği uyarısında bulunuyorlar.