İstanbul TEM Otoyolu'nda seyir halindeki bir takside bulunan kişilerin gerçekleştirdiği tehlikeli davranışlar, başka bir araçtaki bir vatandaş tarafından cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Görüntülerde, taksideki yolcuların camlardan sarktığı ve yüksek sesle müzik dinleyerek trafiği tehlikeye attığı görülüyor.

Olay, TEM Otoyolu'nun Edirne istikametinde meydana geldi. Taksinin içindeki kişilerin, araç hareket halindeyken camlardan dışarıya doğru sarktıkları ve bu sırada yüksek sesle müzik dinledikleri belirlendi. Bu tehlikeli hareketler, diğer sürücülerin ve yolcuların güvenliğini riske attı.

Cep telefonu kamerasıyla kaydedilen görüntülerde, taksideki kişilerin umursamaz tavırları dikkat çekiyor. Görüntüyü çeken vatandaşın tepkisine rağmen, taksidekiler eylemlerine devam etti. Olayın ardından yetkililerin konuyla ilgili inceleme başlatması bekleniyor.

Bu tür tehlikeli davranışların trafikte yol açabileceği ciddi sonuçlara dikkat çekiliyor. Uzmanlar, sürücülerin ve yolcuların trafik kurallarına uymalarının ve kendi güvenliklerini tehlikeye atacak davranışlardan kaçınmalarının önemini vurguluyor.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün olayla ilgili soruşturma başlatması ve taksi sürücüsü ile yolcular hakkında gerekli cezai işlemlerin uygulanması bekleniyor.

C. Ahmet Özal, babası Turgut Özal'ın Kürt meselesine yaklaşımını ve çözüm arayışlarını anlattı. Turgut Özal'ın Kürt sorununun çözümü için federasyonu düşündüğünü belirten C. Ahmet Özal, o dönemde bu fikrin hayata geçirilmesinin mümkün olmadığını ifade etti.

C. Ahmet Özal, Sırrı Süreyya Önder'in Abdullah Öcalan'ı teslim almaya gideceği ancak son anda vazgeçildiği iddiasını da değerlendirdi. Kendisinin de İmralı'ya gidip gitmeyeceği sorusuna ise, 'Şartlar oluşursa neden olmasın' şeklinde yanıt verdi.

Turgut Özal'ın cumhurbaşkanlığı döneminde Kürt meselesine çözüm arayışları kapsamında önemli adımlar attığını vurgulayan C. Ahmet Özal, babasının bölgeye yaptığı ziyaretleri ve Kürt liderlerle temaslarını hatırlattı. Özal'ın, sorunun çözümü için farklı modelleri değerlendirdiğini ve federasyonun da bu modellerden biri olduğunu söyledi. Ancak o dönemdeki siyasi şartlar ve kamuoyu algısı nedeniyle bu fikrin hayata geçirilemediğini belirtti.

Sırrı Süreyya Önder'in Abdullah Öcalan'ı teslim almaya gideceği iddiasına ilişkin olarak ise, C. Ahmet Özal, bu konuda net bir bilgiye sahip olmadığını ancak böyle bir girişimin önemli olduğunu vurguladı. Kendisinin de İmralı'ya gitme olasılığına dair soruyu ise, şartların oluşması halinde değerlendirebileceğini ifade etti.

C. Ahmet Özal, babası Turgut Özal'ın Kürt meselesine bakış açısının ve çözüm önerilerinin bugün de önemini koruduğunu belirterek, diyalog ve müzakere yoluyla kalıcı bir çözüm bulunabileceğine inandığını sözlerine ekledi.

Fenerbahçe tribünlerinin efsane isimlerinden 'Kadıköy Boğası' lakaplı Mustafa Başaran'ın vefatı, sevenlerini yasa boğdu. Başaran için, vefatının ardından sevenleri tarafından bir anma töreni düzenlendi.

Mustafa Başaran, Fenerbahçe tribünlerindeki karizmatik duruşu ve takımına olan bağlılığı ile tanınıyordu. 'Kadıköy Boğası' lakabını almasında, tribündeki coşkusu ve liderlik vasıfları etkili oldu. Başaran, Fenerbahçe'nin zor zamanlarında dahi tribünleri ateşleyerek takımına destek olmuş, taraftarların sevgisini ve saygısını kazanmıştı.

Vefatının ardından düzenlenen anma töreninde, Başaran'ın sevenleri, onun anılarını yad etti ve Fenerbahçe'ye olan tutkusunu dile getirdi. Törende, Başaran'ın tribünlerdeki unutulmaz tezahüratları yeniden yankılandı ve fotoğrafları sergilendi. Sevenleri, Mustafa Başaran'ın Fenerbahçe tribünlerindeki yerinin doldurulamaz olduğunu vurguladı.

Mustafa Başaran'ın vefatı, Fenerbahçe camiasında derin bir üzüntüye yol açtı. Kulüp yetkilileri ve futbolcular da Başaran'ın ailesine ve sevenlerine başsağlığı diledi. Başaran'ın adı, Fenerbahçe tribünlerinde yaşamaya devam edecek ve anısı daima yaşatılacak.

Anma törenine katılan taraftarlar, Başaran'ın Fenerbahçe için bir sembol olduğunu ve onun mirasının gelecek nesillere aktarılması gerektiğini belirtti.

Şili'de düzenlenen ve sosyal medyada büyük ilgi gören Pedro Pascal'a benzeme yarışması, ilginç ödülüyle dikkat çekti. Yarışmanın birincisine verilen ödül, Pascal hayranlarını şaşırttı.

Yarışmada, katılımcılar ünlü oyuncu Pedro Pascal'a en çok benzemek için çaba sarf etti. Organizasyon, Pascal'ın popülerliğini ve karizmasını kutlamayı amaçladı.

Yarışmanın birincisi, Pedro Pascal'ın hayatını ve kariyerini anlatan bir biyografi kitabı kazandı. Sosyal medya kullanıcıları, ödülün beklenenden farklı ve yaratıcı olduğunu yorumladı. Birçok kişi, yarışmanın daha büyük veya maddi bir ödül içereceğini düşünmüştü.

Organizatörler, ödül seçimini Pascal'ın sanatsal ve entelektüel yönüne vurgu yapmak amacıyla yaptıklarını belirtti. Kitabın, yarışmacının ve diğer hayranların Pascal'ı daha yakından tanımasına olanak sağlayacağını umuyorlar.

Yarışma, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Birçok kullanıcı, yarışmacıların benzerliklerini ve ödülün özgünlüğünü tartıştı. Etkinlik, Pedro Pascal'ın hayran kitlesinin ne kadar çeşitli ve ilgili olduğunu bir kez daha gösterdi.

Pedro Pascal, 'The Mandalorian' ve 'The Last of Us' gibi popüler yapımlardaki rolleriyle tanınıyor. Şili'li oyuncu, uluslararası alanda büyük bir hayran kitlesine sahip.

ABD'nin Suriye'den çekilme kararı sonrası gözler İran'a çevrilirken, Suriye'deki gelişmeler de yakından takip ediliyor. Bölgede ABD'nin boşluğunu PKK'nın doldurmaya başladığı iddiaları gündemde. Özellikle terör örgütü YPG'nin elebaşı Ferhat Abdi Şahin'in açıklamaları ve talepleri dikkat çekiyor.

Haberde, ABD'nin Suriye'den çekilmesiyle ortaya çıkan otorite boşluğunun farklı aktörler tarafından doldurulmaya çalışıldığı belirtiliyor. Bu aktörlerin başında ise PKK/YPG geliyor. Örgütün, özellikle kuzey Suriye'de etkinliğini artırmaya çalıştığı ve bölgedeki demografik yapıyı değiştirmeye yönelik adımlar attığı ifade ediliyor.

Ferhat Abdi Şahin'in talepleri ise şu şekilde sıralanıyor:

• Suriye'nin kuzeyinde özerk bir bölge kurulması
• PKK/YPG'nin bölgedeki tek meşru güç olarak tanınması
• Suriye ordusunun bölgeden çekilmesi
• Uluslararası toplumun PKK/YPG'ye destek vermesi

Haberde ayrıca, Türkiye'nin bu taleplere karşı çıktığı ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunduğu vurgulanıyor. Türkiye'nin, PKK/YPG'nin bölgedeki varlığına son vermek için askeri operasyonlar düzenleyebileceği belirtiliyor. Suriye'deki durumun karmaşıklığı ve farklı aktörlerin çıkarları nedeniyle, bölgede istikrarın sağlanmasının zor olduğu ifade ediliyor.

Sonuç olarak, ABD'nin çekilmesiyle Suriye'de yeni bir dönemin başladığı ve bölgedeki güç dengelerinin yeniden şekillendiği görülüyor. PKK/YPG'nin bölgedeki etkinliğini artırma çabaları ve Türkiye'nin buna karşı tutumu, Suriye'deki geleceği belirleyecek önemli faktörler arasında yer alıyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada İran'ın nükleer silah üretme potansiyeline dair endişelerini dile getirdi. Netanyahu, 30 yıldır aynı uyarıyı yaptığını belirterek, İran'ın nükleer bomba üretimine çok yakın olduğunu iddia etti.

Netanyahu konuşmasında, İran'ın nükleer programının uluslararası toplumu tehdit ettiğini ve bu konuda ciddi adımlar atılması gerektiğini vurguladı. İran'ın bölgedeki istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerine de değinen Netanyahu, ülkesinin güvenliğini korumak için her türlü önlemi alacağını söyledi.

Netanyahu'nun bu açıklamaları, İran ile Batı arasındaki nükleer anlaşmazlığın yeniden alevlendiği bir döneme denk geliyor. ABD'nin anlaşmadan çekilmesi ve İran'a yönelik yaptırımların yeniden uygulanması, bölgede gerginliği tırmandırmıştı. İran ise nükleer programının barışçıl amaçlı olduğunu savunuyor.

İsrail Başbakanı'nın Birleşmiş Milletler'deki konuşması, uluslararası kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Birçok ülke, İran'ın nükleer programı konusundaki endişelerini dile getirirken, bazıları ise Netanyahu'nun iddialarının abartılı olduğunu savundu.

Netanyahu, konuşmasının sonunda uluslararası toplumu İran'a karşı daha kararlı bir duruş sergilemeye çağırdı ve ülkesinin bu konuda öncü rol oynamaya hazır olduğunu ifade etti.

Kütahya'da meydana gelen deprem, bölgede kısa süreli bir tedirginliğe yol açtı. Kandilli Rasathanesi'nin verilerine göre depremin büyüklüğü 3.6 olarak ölçüldü. Deprem, yerin 7.5 kilometre derinliğinde gerçekleşti.

Deprem, Kütahya ve çevre illerde hissedildi. Şu ana kadar herhangi bir can veya mal kaybı bildirilmedi. Yetkililer, depremin ardından incelemelere başladı.

Depremin merkez üssü Kütahya olarak belirlendi. Vatandaşlar, depremin ardından kısa süreli panik yaşadı. Sosyal medyada da depremle ilgili çok sayıda paylaşım yapıldı.

AFAD ve diğer ilgili kurumlar, depremin ardından bölgede gerekli incelemeleri yapıyor. Herhangi bir olumsuz durumun yaşanmaması için çalışmalar sürdürülüyor.

Deprem, özellikle Kütahya şehir merkezinde ve çevre köylerde daha yoğun hissedildi. Bazı vatandaşlar, tedbir amaçlı evlerinden dışarı çıktı.

• Depremin büyüklüğü: 3.6
• Depremin derinliği: 7.5 km
• Merkez üssü: Kütahya

Getir, mühendislik alanında kariyer hedefleyen genç kadınları desteklemek amacıyla önemli bir adım attı. Şirket, hayata geçirdiği programla genç kadın mühendis adaylarına çeşitli imkanlar sunarak, onların gelişimine katkıda bulunmayı hedefliyor.

Program kapsamında, mühendislik fakültelerinde okuyan kadın öğrencilere staj imkanları sağlanacak. Bu stajlar, öğrencilerin teorik bilgilerini pratiğe dökerek deneyim kazanmalarına olanak tanıyacak. Ayrıca, Getir bünyesindeki deneyimli mühendisler, mentorluk yaparak öğrencilere kariyer planlaması ve teknik konularda rehberlik edecek.

Getir'in bu girişimi, Türkiye'de mühendislik alanında kadınların sayısını artırmaya ve cinsiyet eşitliğine katkıda bulunmayı amaçlıyor. Şirket, bu tür projelerle genç yetenekleri destekleyerek, sektörün geleceğine yatırım yapmayı sürdürüyor. Programın detayları ve başvuru şartları, Getir'in resmi internet sitesi ve sosyal medya kanalları üzerinden duyurulacak.

Getir yetkilileri, programın amacının sadece staj ve mentorluk imkanı sunmak olmadığını, aynı zamanda genç kadın mühendis adaylarına ilham vermek ve onları cesaretlendirmek olduğunu vurguluyor. Şirket, bu programla mühendislik alanında daha fazla kadının başarılı kariyerlere sahip olmasını hedefliyor.

Getir'in bu girişimi, sektördeki diğer şirketlere de örnek teşkil ederek, benzer destek programlarının yaygınlaşmasına katkıda bulunabilir. Mühendislik gibi teknik alanlarda kadınların temsilinin artması, sektörün daha çeşitli ve yenilikçi olmasına olanak sağlayacaktır.

Hyundai, uygun fiyatlı elektrikli otomobil segmentine yeni bir model ekleyerek elektrikli araç pazarındaki varlığını güçlendirmeye hazırlanıyor. Şirketin bu yeni hamlesi, elektrikli otomobil pazarındaki rekabeti daha da kızıştıracak gibi duruyor.

Otomotiv sektöründeki elektrifikasyon trendi hızla yükselirken, Hyundai de bu alandaki yatırımlarını artırıyor. Yeni modelin, özellikle fiyat avantajıyla dikkat çekmesi ve geniş kitlelere ulaşması hedefleniyor. Elektrikli otomobil sahibi olmak isteyen ancak yüksek fiyatlar nedeniyle tereddüt eden tüketiciler için bu model önemli bir alternatif oluşturabilir.

Hyundai'nin yeni elektrikli otomobiliyle ilgili henüz tüm detaylar açıklanmadı. Ancak, aracın teknik özellikleri, menzili, şarj süresi ve donanım seviyesi gibi kritik konularda beklentiler yüksek. Şirketin, bu modelde son teknolojiye sahip batarya sistemleri ve verimli motorlar kullanması bekleniyor.

Elektrikli otomobil pazarındaki rekabetin artmasıyla birlikte, tüketiciler daha fazla seçenek ve uygun fiyatlı alternatiflerle karşılaşma fırsatı buluyor. Hyundai'nin bu yeni modeli, pazar dinamiklerini değiştirebilir ve elektrikli otomobillerin daha geniş kitlelere ulaşmasına katkı sağlayabilir.

Yeni modelin ne zaman tanıtılacağı ve satışa sunulacağı henüz netlik kazanmadı. Ancak, otomotiv sektöründeki gelişmeler yakından takip edildiğinde, bu konuda yakın zamanda daha fazla bilginin paylaşılması bekleniyor.

Hyundai'nin elektrikli araç stratejisi, sürdürülebilirlik ve çevre dostu ulaşım çözümlerine odaklanıyor. Şirket, gelecekte de elektrikli otomobil yelpazesini genişletmeyi ve bu alandaki liderliğini pekiştirmeyi hedefliyor.