Atatürk Havalimanı arazisiyle ilgili önemli bir gelişme yaşandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan yeni Cumhurbaşkanı Kararı, havalimanının Millet Bahçesi projesi için ayrılan kısımlarında değişikliği öngörüyor.

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, 26 Mart 2022 tarihli ve 5355 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'na (TOKİ) devredilen alanlardan bir kısmı geri alınıyor. Bu geri alınan alanlar, aynı kararname ile tekrar TOKİ'ye devredilecek. Kararın amacı, Atatürk Havalimanı'nın Millet Bahçesi projesinin planlanması ve uygulanması sürecindeki arazi düzenlemelerini netleştirmek.

Kararda, “26 Mart 2022 tarihli ve 5355 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının eki cetvelde belirtilen taşınmazların üzerindeki tahsisler kaldırılmıştır” ifadesi yer alıyor. Bu ifade, daha önce farklı kurumlara veya amaçlara tahsis edilmiş olan arazilerin, Millet Bahçesi projesi kapsamında kullanılabilmesi için tahsislerinin iptal edildiğini gösteriyor.

Söz konusu karar, Atatürk Havalimanı'nın geleceği ve Millet Bahçesi projesinin ilerleyişi açısından kritik bir adım olarak değerlendiriliyor. Projenin ne zaman tamamlanacağı ve halkın kullanımına ne zaman açılacağı ise henüz netlik kazanmış değil.

Avrupa Parlamentosu (AP), Schengen vizesi başvurularında yaşanan artan ret oranlarına ilişkin bir rapor yayımladı. Raporda, özellikle belirli ülkelerden yapılan başvurulardaki yüksek ret oranları ve bu durumun potansiyel nedenleri ele alınıyor.

Rapora göre, vize başvurularının reddedilme nedenleri arasında, başvuru sahibinin seyahat amacını yeterince kanıtlayamaması, finansal yeterliliğin sağlanamaması ve başvuru evraklarındaki eksiklikler yer alıyor. Ayrıca, bazı üye devletlerin vize politikalarındaki farklılıklar ve ayrımcı uygulamalar da ret oranlarını etkileyebiliyor.

Raporda öne çıkan bazı bulgular şunlardır:

• Schengen vizesi başvurularındaki genel ret oranları son yıllarda artış göstermiştir.
• Bazı ülkelerden yapılan başvurularda ret oranları diğerlerine göre daha yüksektir.
• Vize başvurularının reddedilme nedenleri genellikle başvuru sahibinin kişisel durumuna ve başvuru evraklarının eksiksizliğine bağlıdır.
• Üye devletler arasındaki vize politikalarındaki farklılıklar, başvuru sahipleri için kafa karışıklığına ve adaletsizlik algısına yol açabilmektedir.

Avrupa Parlamentosu, raporunda üye devletlere vize politikalarını daha şeffaf ve adil hale getirmeleri çağrısında bulunuyor. Ayrıca, vize başvurularının değerlendirilmesinde ayrımcı uygulamalardan kaçınılması ve başvuru sahiplerine ret nedenlerinin açıkça bildirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Rapor, vize başvurularında yaşanan sorunların çözümü için Avrupa Birliği (AB) düzeyinde daha koordineli bir yaklaşım benimsenmesini öneriyor. Bu kapsamda, vize başvuru süreçlerinin basitleştirilmesi, dijitalleşme yoluyla işlemlerin hızlandırılması ve başvuru sahiplerine daha iyi bilgilendirme sağlanması gibi adımlar öne çıkıyor.

Sonuç olarak, Avrupa Parlamentosu'nun raporu, Schengen vizesi başvurularında yaşanan ret sorunlarına dikkat çekerek, AB üye devletlerine ve kurumlarına daha adil, şeffaf ve koordineli bir vize politikası oluşturmaları için bir yol haritası sunuyor.

İstanbul'da E. isimli şahsa yönelik yumruklu saldırı gerçekleştiren zanlı, emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi. Olay, kamuoyunda geniş yankı uyandırmış ve tepkilere neden olmuştu.

Saldırganın adliyeye sevki sırasında güvenlik önlemleri artırıldı. Zanlının savcılık ifadesinin ardından mahkemeye çıkarılması bekleniyor. Olayla ilgili soruşturma devam ederken, saldırının nedeni ve ardındaki motivasyon araştırılıyor.

E.'nin sağlık durumunun iyi olduğu belirtilirken, olayla ilgili hukuki sürecin takipçisi olacağı öğrenildi. Saldırının ardından birçok kişi, sosyal medya üzerinden E.'ye destek mesajları yayınladı ve saldırıyı kınadı.

Olayın Detayları:

• Saldırı İstanbul'da gerçekleşti.
• Saldırgan, E. isimli kişiye yumrukla saldırdı.
• Saldırgan emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
• Soruşturma devam ediyor.

Yetkililer, olayın tüm boyutlarıyla aydınlatılacağını ve adaletin sağlanacağını vurguladı.

Ankara'da Şebnem Şirin'in vahşice katledilmesi Türkiye'yi yasa boğdu. Cinayetin ardından tutuklanan Furkan Göksel'in emniyetteki ifadesi ortaya çıktı. Göksel, ifadesinde cinayeti kıskançlık krizi sonucu işlediğini iddia etti.

Göksel'in ifadesine göre olay, Şebnem Şirin'in telefonunda başka bir erkekle olan mesajlarını görmesiyle başladı. Bu durum üzerine çıkan tartışma büyüyerek kavgaya dönüştü. Göksel, ifadesinde Şebnem'i darp ettiğini ve ardından bıçakladığını itiraf etti. Göksel, pişman olduğunu ve böyle bir şeyin yaşanmasını istemediğini söyledi.

Olay, Ankara'nın Çankaya ilçesinde meydana geldi. Furkan Göksel, Şebnem Şirin'i evinde bıçaklayarak öldürdü. Olayın ardından kaçan Göksel, polis ekipleri tarafından kısa sürede yakalandı. Göksel, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Şebnem Şirin'in ölümüyle ilgili soruşturma devam ediyor. Cinayetin tüm detaylarının aydınlatılması için çalışmalar sürdürülüyor.

Olayla ilgili olarak, Şebnem Şirin'in ailesi ve yakınları büyük üzüntü yaşadı. Aile, adaletin yerini bulmasını ve katilin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyor.

Bu vahşi cinayet, kadına yönelik şiddetin ne kadar acımasız boyutlara ulaşabildiğini bir kez daha gözler önüne serdi.

İstanbul'da E.A. isimli kadına yumruk attıktan sonra serbest bırakılmasıyla kamuoyunda tepkilere yol açan ve sonrasında yeniden tutuklanan şüpheli D.U., ifadesinde olay anında neden açma germe hareketi yaptığını açıkladı. D.U., olay günü yaşadığı tartışmanın ardından sinirlendiğini ve bu nedenle söz konusu hareketleri yaptığını belirtti.

D.U.'nun ifadesine göre, olay öncesinde bir tartışma yaşamış ve bu durum onda gerginlik yaratmıştı. Tartışmanın etkisiyle sinirlerine hakim olamayan D.U., E.A.'ya yumruk attıktan sonra kameralara yansıyan açma germe hareketlerini yapmıştır. Şüpheli, bu hareketlerin amacının, yaşanan gerginlikten kaynaklanan stresi azaltmak olduğunu iddia etti.

Olay, sosyal medyada büyük yankı uyandırmış ve kadına yönelik şiddete karşı tepkileri artırmıştı. D.U.'nun serbest bırakılması, kamuoyunda büyük bir infiale neden olmuş, ardından savcılığın itirazı üzerine yeniden tutuklama kararı çıkarılmıştı.

Şüphelinin ifadesi, olayın ardındaki motivasyonu anlamaya yönelik bir pencere açsa da, kadına yönelik şiddetin hiçbir şekilde mazur görülemeyeceği vurgulanmaktadır. D.U.'nun yargılanması devam ederken, kamuoyu bu tür olayların tekrar yaşanmaması için caydırıcı cezaların verilmesini beklemektedir.

Olayın detayları şu şekilde gelişti:

• D.U. ve E.A. arasında bir tartışma yaşandı.
• D.U., tartışmanın etkisiyle E.A.'ya yumruk attı.
• Yumruk attıktan sonra açma germe hareketleri yaptı.
• Serbest bırakıldıktan sonra yeniden tutuklandı.

Şüphelinin savunması, kamuoyunda farklı tepkilere yol açarken, hukuki süreç devam etmektedir.

Rusya'da, aralarında Moskova'daki Vnukovo ve Domodedovo havalimanlarının da bulunduğu bazı havalimanlarında saldırı alarmı verilmesi üzerine hava trafiği geçici olarak durduruldu. Rusya Federal Hava Taşımacılığı Ajansı (Rosaviatsiya) tarafından yapılan açıklamada, güvenlik önlemleri kapsamında bazı havalimanlarında uçuşların kısıtlandığı belirtildi.

Hava sahasının ne zaman açılacağına dair henüz net bir bilgi verilmezken, yetkililer durumun yakından takip edildiğini ve gerekli tüm önlemlerin alındığını bildirdi. Uçuşların durdurulması, havalimanlarında yoğunluğa ve gecikmelere neden oldu.

Söz konusu alarmın nedeni henüz resmi olarak açıklanmazken, bazı kaynaklar drone saldırısı şüphesi üzerinde durulduğunu iddia ediyor. Yetkililer konuyla ilgili soruşturma başlattı. Hava trafiğinin ne zaman normale döneceği ise belirsizliğini koruyor.

Rusya'da daha önce de benzer alarm durumları yaşanmış ve hava trafiği geçici olarak aksamıştı. Bu tür durumlar, genellikle güvenlik endişeleri ve olası terör tehditleri nedeniyle ortaya çıkıyor.

Avrupa film endüstrisi, Avrupa Birliği (AB) ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında yaşanabilecek bir gümrük vergisi savaşının sektöre verebileceği zararlardan endişe ediyor. Ticaret görüşmelerinde bir çözüme ulaşılamaması durumunda, Amerikan filmlerine ek gümrük vergileri uygulanması olasılığı Avrupa'daki film yapımcılarını tedirgin ediyor.

Sektör temsilcileri, böyle bir ticaret savaşının Avrupa filmlerinin ABD pazarındaki rekabet gücünü azaltacağını ve Amerikan filmlerinin Avrupa pazarındaki hakimiyetini daha da artıracağını belirtiyor. Ayrıca, Avrupa film endüstrisinin zaten zorlu bir dönemden geçtiği, Kovid-19 pandemisinin etkileri ve artan yapım maliyetleri gibi sorunlarla mücadele ettiği vurgulanıyor. Bu nedenle, ek bir gümrük vergisi yükünün sektörü daha da zora sokabileceği ifade ediliyor.

Endişeler özellikle bağımsız film yapımcıları ve küçük dağıtım şirketleri arasında yoğunlaşıyor. Bu şirketler, büyük Amerikan stüdyolarıyla rekabet etmekte zaten zorlanırken, ek vergilerle birlikte durumlarının daha da kötüleşeceği düşünülüyor. Avrupa film endüstrisi temsilcileri, AB ve ABD arasındaki müzakerelerde kültürel ürünlerin korunması ve film sektörünün desteklenmesi gerektiğinin altını çiziyor. Aksi takdirde, Avrupa sinemasının çeşitliliği ve zenginliğinin zarar görebileceği uyarısında bulunuyorlar.

AB ve ABD arasındaki ticaret ilişkileri son yıllarda çeşitli konularda gerginlikler yaşamıştı. Özellikle tarım ürünleri, havacılık ve dijital hizmetler gibi alanlarda anlaşmazlıklar yaşanmıştı. Film sektörü de bu anlaşmazlıkların bir parçası haline gelirse, Avrupa sineması için olumsuz sonuçlar doğurabileceği belirtiliyor.

Sonuç olarak: Avrupa film endüstrisi, AB-ABD arasındaki olası bir gümrük vergisi savaşının sektöre vereceği zararlardan dolayı büyük endişe duyuyor ve müzakerelerde kültürel ürünlerin korunması çağrısında bulunuyor.

Keşmir'de meydana gelen ve Hindistan ile Pakistan arasındaki gerilimi tırmandıran terör saldırısının ardından, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Pakistan'ın başkenti İslamabad'a bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret, bölgedeki tansiyonun düşürülmesine yönelik diplomatik çabaların bir parçası olarak değerlendiriliyor.

İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan'ın İslamabad ziyareti, bölgesel barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik önemli bir adım olarak görülüyor. Görüşmelerde, Keşmir meselesi ve terörle mücadele konularının ele alınması bekleniyor. İran, her iki ülkeyi de itidale davet ederek, diyalog yoluyla sorunların çözülmesini teşvik ediyor.

Bölgedeki gerilimin artması, uluslararası toplumun da dikkatini çekmiş durumda. Birçok ülke, Hindistan ve Pakistan'ı sükunete davet ederek, gerginliği azaltacak adımlar atmaya çağırıyor. İran'ın arabuluculuk rolü üstlenmesi, bölgede barışın yeniden tesis edilmesine katkıda bulunabilir.

Ziyaretin detaylarına ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmazken, Abdullahiyan'ın Pakistanlı mevkidaşı ve diğer üst düzey yetkililerle bir araya gelmesi bekleniyor. Görüşmelerde, ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel güvenlik konularının da masaya yatırılacağı öngörülüyor.

Keşmir'deki saldırı, Hindistan ve Pakistan arasındaki ilişkileri yeniden çıkmaza sokmuş durumda. Her iki ülke de birbirini terörizmi desteklemekle suçluyor. İran'ın bu hassas dönemde devreye girmesi, diplomatik bir çözüm bulunması açısından umut verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

İran Dışişleri Bakanı'nın ziyareti, bölgedeki gerginliğin azaltılması ve diyalog kanallarının yeniden açılması için önemli bir fırsat sunuyor. Uluslararası toplumun da desteğiyle, bu ziyaretin kalıcı bir barışın tesis edilmesine katkı sağlaması umuluyor.

Alman Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) milletvekilleri, Friedrich Merz'in şansölye adayı olup olmamasına ilişkin bir oylama gerçekleştirecek. Bu oylama, Merz'in liderliğini pekiştirmesi ve partinin gelecekteki stratejisi açısından kritik bir öneme sahip.

Merz, CDU'nun liderliğini Angela Merkel'den devraldıktan sonra partiyi yeniden şekillendirmeye çalışıyor. Ancak, kamuoyu anketleri ve parti içi dinamikler, Merz'in şansölye adaylığı konusunda henüz tam bir fikir birliği olmadığını gösteriyor. Oylama, bu belirsizliği giderme ve partinin gelecekteki seçim stratejisini belirleme açısından önemli bir adım olacak.

Oylamanın sonucu, Alman siyasetinde önemli değişikliklere yol açabilir. Merz'in adaylığı onaylanırsa, CDU'nun hükümeti hedefleyen daha agresif bir kampanya yürütmesi bekleniyor. Ancak, adaylığı reddedilirse, partide liderlik tartışmaları yeniden alevlenebilir ve CDU'nun seçim performansı olumsuz etkilenebilir.

Bu oylama, sadece CDU için değil, aynı zamanda Almanya'nın genel siyasi yönü için de belirleyici olacak. CDU'nun şansölye adayı, ülkenin gelecekteki politikalarını şekillendirmede önemli bir rol oynayacak. Bu nedenle, oylamanın sonucu, Almanya'daki siyasi dengeleri önemli ölçüde etkileyebilir.

Oylama Süreci:

• CDU milletvekilleri gizli oylama yapacak.
• Oylama sonucunun gün içinde açıklanması bekleniyor.
• Adaylık için salt çoğunluk gerekiyor.

Olası Senaryolar:

1. Merz'in adaylığı onaylanır ve CDU, hükümet için iddialı bir kampanya başlatır.
2. Merz'in adaylığı reddedilir ve partide liderlik tartışmaları yeniden başlar.
3. Oylama sonucu belirsiz kalır ve CDU, alternatif bir aday arayışına girer.