Çin'de göreve başlayan ilk Corgi polis köpeği 'Fufu', sevimli görünümü ve beklenmedik hareketleriyle sosyal medyada büyük ilgi görüyor. Kısa bacakları ve enerjik yapısıyla dikkat çeken Fufu, devriye görevleri sırasında bir dükkandan sosis aşırmasıyla gündeme geldi.

Fufu'nun bu 'küçük suçu', sosyal medyada hem eğlenceye hem de tartışmaya yol açtı. Birçok kullanıcı, Fufu'nun sevimli görünümüne atıfta bulunarak olayı mizahi bir şekilde karşılarken, bazıları ise bir polis köpeğinin görevi sırasında böyle bir davranış sergilemesinin uygun olup olmadığını sorguladı.

Yetkililer, Fufu'nun eğitim sürecinin devam ettiğini ve bu tür davranışların düzeltilmesi için çalışmaların sürdüğünü belirtti. Fufu'nun halkla ilişkiler ve sosyal etkinliklerde kullanılmasının planlandığı, bu nedenle sevimli ve cana yakın olmasının önemli olduğu vurgulandı.

Sosyal medyada yapılan yorumlarda, Fufu'nun diğer polis köpeklerine göre daha farklı bir role sahip olduğu ve bu nedenle davranışlarının da farklı değerlendirilmesi gerektiği savunuldu. Bazı kullanıcılar, Fufu'nun sosis aşırmasının, onun insanlarla daha kolay bağ kurmasını sağlayabileceğini ve bu durumun görevlerinde faydalı olabileceğini öne sürdü.

Fufu'nun popülaritesi, Çin'de polis teşkilatının imajını güçlendirmek için bir fırsat olarak görülüyor. Yetkililer, Fufu'nun sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı paylaşımlarla halkla daha yakın bir iletişim kurmayı hedefliyor. Fufu'nun maceraları ve eğitim süreciyle ilgili güncel bilgiler, sosyal medya kullanıcıları tarafından yakından takip ediliyor.

Olayın ardından Fufu'nun disiplin cezası alıp almadığı merak konusu oldu. Ancak yetkililer, Fufu'nun henüz eğitim aşamasında olduğunu ve bu tür davranışların normal karşılandığını belirtti. Fufu'nun eğitimine devam edeceği ve gelecekte daha başarılı bir polis köpeği olacağı ifade edildi.

İran ve ABD, 2015 nükleer anlaşmasına (JCPOA) geri dönüş için Viyana'da devam eden müzakerelerin dördüncü turunu tamamladı. Görüşmeler, ABD'nin eski Başkan Donald Trump tarafından anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesi ve İran'a yönelik yaptırımların yeniden uygulanması sonrasında, anlaşmanın yeniden canlandırılması amacını taşıyor.

Müzakerelerde, ABD'nin İran'a uyguladığı yaptırımların kaldırılması ve İran'ın nükleer programını anlaşmada belirtilen sınırlar içinde tutması konuları ele alınıyor.

Taraflar arasındaki görüşmelerde bazı ilerlemeler kaydedildiği belirtiliyor. Ancak, çözülmesi gereken önemli farklılıklar hala mevcut. Özellikle, hangi yaptırımların kaldırılacağı ve İran'ın nükleer faaliyetlerini ne ölçüde sınırlandıracağı konularında anlaşmazlıklar devam ediyor.

Müzakerelere katılan diğer ülkeler (Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, Rusya ve Çin) de taraflar arasında arabuluculuk rolü üstleniyor. Bu ülkeler, anlaşmanın korunması ve bölgedeki istikrarın sağlanması için müzakerelerin başarılı bir şekilde sonuçlanmasını destekliyor.

Görüşmelerin ne zaman sonuçlanacağına dair henüz bir tarih verilmedi. Ancak, tarafların önümüzdeki haftalarda tekrar bir araya gelerek müzakerelere devam etmesi bekleniyor.

Müzakerelerin temel hedefleri:

• ABD'nin İran'a uyguladığı yaptırımların kaldırılması.
• İran'ın nükleer programını JCPOA'da belirtilen sınırlar içinde tutması.

Devam eden zorluklar:

• Hangi yaptırımların kaldırılacağı konusunda anlaşmazlık.
• İran'ın nükleer faaliyetlerini ne ölçüde sınırlandıracağı konusunda anlaşmazlık.

Polonya Başbakanı Donald Tusk, Varşova'daki bir alışveriş merkezinde meydana gelen kundaklamanın Rus istihbarat servisleri tarafından organize edildiğini duyurdu. Tusk, bu tür sabotaj eylemlerinin Avrupa genelinde arttığını ve Polonya'nın da bu durumdan etkilendiğini belirtti.

Başbakan Tusk, soruşturmanın devam ettiğini ve olayın faillerinin tespit edilmeye çalışıldığını vurguladı. Kundaklamanın arkasındaki motivasyon ve hedeflerin belirlenmesi için çalışmaların sürdüğünü ifade etti. Ayrıca, Avrupa Birliği ülkelerinin bu tür tehditlere karşı daha koordineli ve işbirliği içinde hareket etmesi gerektiğini söyledi.

Polonya hükümeti, son dönemde Rusya'nın Avrupa'daki istikrarı bozmaya yönelik faaliyetlerinin arttığına dair endişelerini dile getiriyor. Bu kapsamda, siber saldırılar, dezenformasyon kampanyaları ve sabotaj eylemleri gibi çeşitli yöntemlerle Avrupa ülkelerinin hedef alındığı belirtiliyor. Polonya, bu tür tehditlere karşı güvenlik önlemlerini artırma ve uluslararası işbirliğini güçlendirme çabalarını sürdürüyor.

Varşova'daki alışveriş merkezi kundaklaması, Polonya'da büyük yankı uyandırdı ve kamuoyunda endişeye yol açtı. Hükümet, vatandaşların güvenliğini sağlamak ve benzer olayların önüne geçmek için gerekli tüm adımları atacağını açıkladı. Olayla ilgili soruşturma çok yönlü olarak devam ediyor.

Suudi Arabistan'ın ulusal petrol şirketi Aramco, 2024 yılının ilk çeyreğinde petrol fiyatlarındaki düşüş ve üretim kısıtlamaları nedeniyle gelirlerinde önemli bir düşüş yaşadı. Şirketin net kârı, bir önceki yılın aynı dönemine göre %14,5 azalarak 27,27 milyar dolara geriledi.

Bu düşüşün temel nedenleri arasında, küresel petrol talebindeki belirsizlikler ve OPEC+ ülkelerinin uyguladığı üretim kesintileri yer alıyor. Aramco, Suudi Arabistan'ın petrol üretimini gönüllü olarak günde 1 milyon varil azaltma kararına uyarak üretimini kısmıştı. Bu durum, şirketin gelirlerini doğrudan etkiledi.

Aramco CEO'su Amin Nasser, zorlu piyasa koşullarına rağmen şirketin güçlü finansal performansını koruduğunu belirtti. Nasser, sürdürülebilir getiri sağlama ve büyüme stratejilerine odaklanmaya devam edeceklerini vurguladı.

Şirket, düşük karbonlu çözümlere yatırım yapmaya ve yeni teknolojiler geliştirmeye devam ediyor. Aramco, ayrıca yenilenebilir enerji projelerine ve hidrojen üretimine yönelik yatırımlarını artırmayı planlıyor.

Aramco'nun bu finansal sonuçları, küresel enerji piyasalarındaki dalgalanmaların ve jeopolitik risklerin petrol şirketleri üzerindeki etkisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Suriye'nin Türkiye sınırına yakın bir bölgesinde, IŞİD terör örgütünün kontrolü altında olduğu dönemde öldürüldüğü düşünülen yaklaşık 30 kişinin kalıntıları bulundu. Yerel kaynaklar ve güvenlik güçleri, kalıntıların bulunduğu bölgede incelemelerde bulundu. Toplu mezarın yeri ve kalıntıların çıkarılması çalışmaları, bölgedeki istikrarın sağlanmasıyla birlikte mümkün oldu.

Kalıntıların kimlik tespiti için çalışmalar başlatıldı. DNA analizleri ve diğer adli tıp yöntemleri kullanılarak ölenlerin kimlikleri belirlenmeye çalışılacak. Suriye'deki iç savaş ve IŞİD'in bölgedeki varlığı, binlerce insanın kaybolmasına ve toplu mezarların ortaya çıkmasına neden oldu. Bu tür olaylar, bölgedeki insani krizi ve savaşın yıkıcı etkilerini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Uluslararası kuruluşlar ve insan hakları örgütleri, Suriye'deki kayıp kişilerin bulunması ve faillerin adalet önüne çıkarılması için çağrıda bulunuyor. Toplu mezarların bulunması, bölgedeki savaş suçları ve insanlığa karşı suçların araştırılması açısından önemli bir delil niteliği taşıyor. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

Bölgedeki güvenlik durumu ve siyasi istikrarsızlık, kalıntıların çıkarılması ve kimlik tespiti çalışmalarını zorlaştırıyor. Ancak, yerel yetkililer ve uluslararası kuruluşlar, kayıp kişilerin ailelerine umut olmak ve adaleti sağlamak için çabalarını sürdürüyor.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak olan Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nin seçim takvimini açıkladı. Seçim takvimine göre, oy verme günü olan 31 Mart'ta bir dizi yasak uygulanacak.

Oy verme günü uygulanacak yasaklar şunlardır:

• Saat 06.00'dan 24.00'e kadar alkollü içki satışı yasak olacak.
• Oy verme süresince umumi yerlerde alkollü içki tüketilmesi yasak olacak.
• Eğlence yerleri oy verme süresince kapalı olacak.
• Emniyet ve asayişi korumakla görevli olanlar dışında hiç kimse silah taşıyamayacak.

Seçim takvimine göre önemli tarihler ise şöyle:

• 1 Ocak 2024: Muhtarlık bölgesi askı listelerinin güncellenmesi.
• 4 Ocak 2024: Siyasi partilerden aday listelerinin istenmesi.
• 3 Mart 2024: Seçmen bilgi kağıtlarının dağıtımına başlanması.
• 21 Mart 2024: Seçim propaganda döneminin başlaması.
• 30 Mart 2024: Seçim propaganda döneminin sona ermesi.
• 31 Mart 2024: Oy verme günü.

YSK'nın seçim takvimine göre, seçmenler oy verme günü kimliklerini ibraz ederek ve seçmen bilgi kağıtlarını göstererek oylarını kullanabilecekler. Oy verme işlemi, Türkiye genelinde saat 08.00'de başlayıp 17.00'de sona erecek.

Seçim sonuçları, YSK tarafından ilan edildikten sonra kesinleşecek.

Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, 14 Mayıs seçimlerine üç gün kala adaylıktan çekildiğini duyurdu. İnce, bu kararını sosyal medya hesabından yaptığı yazılı açıklama ile kamuoyuna bildirdi. Açıklamasında, “Milletim ülkem için bu kararı aldım. Herkese teşekkür ederim.” ifadelerini kullandı.

Muharrem İnce’nin adaylıktan çekilme kararı, seçim sürecinde önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. İnce, uzun süredir devam eden eleştirilere ve hakkında çıkan iddialara yanıt vermekte zorlanıyordu. Son günlerde sosyal medyada dolaşan montaj videolar ve sahte belgeler, İnce’nin itibarını zedelemeye yönelik bir kampanya olarak yorumlanmıştı.

Adaylıktan çekilme kararının ardından, İnce’nin destekçilerinin nasıl bir tavır sergileyeceği merak konusu. Bazı analistler, İnce’ye oy vermeyi düşünen seçmenlerin büyük bir kısmının Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelebileceğini belirtiyor. Ancak, İnce’nin tabanında kararsız seçmenlerin de bulunduğu ve bu seçmenlerin farklı adaylara yönelebileceği de göz ardı edilmemeli.

Muharrem İnce, 2018 seçimlerinde de cumhurbaşkanı adayı olmuş ve %30’un üzerinde oy almıştı. Bu seçimde de iddialı bir şekilde yola çıkan İnce, son haftalarda yaşadığı zorluklar nedeniyle adaylıktan çekilmek zorunda kaldı.

Bu gelişmeyle birlikte, 14 Mayıs seçimlerinde yarışacak cumhurbaşkanı adayı sayısı dörtten üçe düşmüş oldu. Kalan adaylar Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu ve Sinan Oğan olarak sıralanıyor.

Seçimlere kısa bir süre kala yaşanan bu beklenmedik gelişme, siyasi arenada yankı uyandırdı. Partilerden ve siyasetçilerden farklı yorumlar ve değerlendirmeler gelmeye devam ediyor.

ABD'de İran yaptırımlarını delmek suçlamasıyla yargılanan ve hapis cezası çeken eski Halkbank yöneticisi Mehmet Hakan Atilla'nın yeniden yargılanma talebi, ABD temyiz mahkemesi tarafından reddedildi.

2018'de New York'ta görülen davada Atilla, İran'a yönelik yaptırımları delmek, bankacılık sahtekarlığı yapmak ve kara para aklamak suçlarından hüküm giymişti. Atilla, 32 ay hapis cezasına çarptırılmış ve cezasını tamamladıktan sonra Türkiye'ye dönmüştü.

Atilla'nın avukatları, davada tanık olarak dinlenen ve daha sonra itiraflarda bulunan Hüseyin Korkmaz'ın yalan beyanlarda bulunduğunu ve yeni delillerin ortaya çıktığını belirterek yeniden yargılanma talebinde bulunmuşlardı. Ancak temyiz mahkemesi, bu talebi reddetti.

Mahkeme, Korkmaz'ın ifadesinin davanın sonucu üzerinde belirleyici bir etkisi olmadığına ve sunulan yeni delillerin de Atilla'nın suçsuzluğunu kanıtlamadığına hükmetti. Kararda, Korkmaz'ın ifadesinin diğer delillerle desteklendiği ve Atilla'nın suçlu olduğuna dair yeterli kanıt bulunduğu belirtildi.

Atilla'nın avukatları henüz karara ilişkin bir açıklama yapmadı. Türkiye hükümeti ise daha önce davayı siyasi olarak nitelendirmiş ve Atilla'nın suçsuz olduğunu savunmuştu.

Olayın geçmişi: Mehmet Hakan Atilla, 2017 yılında ABD'de tutuklanmış ve İran'a yönelik yaptırımları delmek suçlamasıyla yargılanmıştı. Davada, Reza Zarrab da tanık olarak dinlenmiş ve Atilla'yı suçlamıştı. Atilla, suçlamaları reddetmiş ancak jüri tarafından suçlu bulunmuştu.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener, 14 Mayıs'ta yapılması planlanan seçimlerle ilgili olarak herhangi bir takvim değişikliği olmayacağını açıkladı. Yener, olağanüstü bir durum yaşanmaması halinde seçimlerin planlandığı tarihte yapılacağını belirtti. Ayrıca, bazı siyasi partilerin seçimlere katılabilme yeterliliği ile ilgili incelemelerin devam ettiğini ve kesin listenin ilan edileceğini ifade etti.

Muhalefet partileri ise YSK'nın bu açıklamasına temkinli yaklaştı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İyi Parti temsilcileri, YSK'nın geçmişte aldığı tartışmalı kararlar nedeniyle kuruma güven duymakta zorlandıklarını dile getirdi. Özellikle, 2019 yerel seçimlerinde İstanbul'da yaşanan iptal kararı ve sonrasında yaşanan süreç, muhalefetin YSK'ya olan güvenini zedelemiş durumda.

CHP'li yetkililer, YSK'nın seçim sürecini şeffaf bir şekilde yürütmesi ve tüm siyasi partilere eşit mesafede durması gerektiğini vurguladı. İyi Parti temsilcileri ise seçim güvenliğinin sağlanması için YSK'nın gerekli tüm önlemleri alması gerektiğini belirtti. Her iki parti de seçim sürecini yakından takip edeceklerini ve herhangi bir usulsüzlüğe izin vermeyeceklerini ifade etti.

YSK'nın seçim takviminde değişiklik olmayacağını açıklaması, siyasi arenada farklı tepkilere yol açtı. İktidar partisi temsilcileri, YSK'nın kararının yerinde olduğunu ve seçimlerin zamanında yapılması gerektiğini savundu. Muhalefet ise YSK'nın güvenilirliğini sorgulamaya devam ediyor. Önümüzdeki günlerde seçim sürecine ilişkin tartışmaların daha da artması bekleniyor.