Kahve, dünya genelinde en çok tüketilen içeceklerden biridir ve etrafında birçok inanış bulunmaktadır. Ancak bu inanışların bazıları bilimsel gerçeklerle örtüşmemektedir. İşte kahveyle ilgili bilinen ve bilim tarafından yanıtlanan 4 yanlış:

1. Kahve Susuz Bırakır: Yaygın inanışın aksine, kahve tüketimi vücudu susuz bırakmaz. Kahvenin diüretik etkisi vardır, yani idrar söktürücü özelliği bulunur. Ancak bu etki, vücuttan atılan sıvı miktarını aşırı derecede artırmaz. Kahve içerdiği su miktarı sayesinde günlük sıvı alımına katkıda bulunur. Bilimsel araştırmalar, düzenli kahve tüketiminin dehidratasyona yol açmadığını göstermektedir.
2. Kahve Kalp Hastalıklarına Neden Olur: Kahve tüketimi ile kalp hastalıkları arasında doğrudan bir ilişki bulunmamaktadır. Aksine, bazı araştırmalar düzenli kahve tüketiminin kalp sağlığı üzerinde olumlu etkileri olabileceğini göstermektedir. Kahvenin içerdiği antioksidanlar ve diğer bileşenler, kalp ve damar sağlığını koruyucu etki gösterebilir. Ancak, aşırı kahve tüketimi bazı kişilerde çarpıntıya neden olabileceği için dikkatli olunmalıdır.
3. Kahve Bağımlılık Yapar: Kahvenin içerdiği kafein, hafif bir bağımlılık yapıcı madde olarak kabul edilebilir. Ancak bu bağımlılık, diğer uyuşturucu maddeler gibi ciddi bir bağımlılık değildir. Kahve tüketimini aniden kesmek bazı kişilerde baş ağrısı, yorgunluk gibi yoksunluk belirtilerine neden olabilir. Bu belirtiler genellikle hafif ve geçicidir. Kahve tüketimi, sosyal ve kültürel bir alışkanlık olarak da değerlendirilebilir.
4. Kahve Uyku Kaçırır: Kahvenin uyku kaçırıcı etkisi, içerdiği kafein miktarına ve kişinin kafeine duyarlılığına bağlıdır. Kafein, merkezi sinir sistemini uyararak uyanıklığı artırır ve uykuya dalmayı zorlaştırabilir. Ancak, herkesin kafeine tepkisi farklıdır. Bazı kişiler kahve içtikten sonra kolayca uyuyabilirken, bazıları için uyku kaçırıcı etkisi daha belirgin olabilir. Uyku sorunları yaşayan kişilerin, özellikle öğleden sonra ve akşam saatlerinde kahve tüketimini sınırlamaları önerilir.

Sonuç olarak, kahve tüketimiyle ilgili yaygın inanışların bilimsel dayanağı her zaman bulunmamaktadır. Kahve tüketimi, bireysel farklılıklar ve tüketim miktarına bağlı olarak farklı etkiler gösterebilir. Sağlıklı bir yaşam için dengeli ve ölçülü kahve tüketimi önemlidir.

Prof. Dr. Ayşe Barutçu, mast hücre aktivasyon sendromu (MCAS) hakkında önemli bilgiler verdi. MCAS'ın teşhisinin zorluğuna dikkat çeken Barutçu, hastalığın belirtilerinin silik olabildiğini ve bu nedenle tanısının gecikebileceğini belirtti.

MCAS, mast hücrelerinin aşırı aktifleşmesi sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Mast hücreleri, bağışıklık sisteminin bir parçası olarak görev yapar ve alerjik reaksiyonlar, inflamasyon ve diğer vücut fonksiyonlarında rol oynar. MCAS'da ise bu hücreler, çeşitli tetikleyicilerle kontrolsüz bir şekilde aktive olur ve çok sayıda mediatör salgılar. Bu mediatörler, vücudun farklı bölgelerinde çeşitli belirtilere yol açabilir.

Prof. Dr. Barutçu, MCAS'ın belirtilerinin kişiden kişiye değişebildiğini ve tanı koymayı zorlaştırdığını vurguladı. En sık görülen belirtiler arasında nedeni bilinmeyen karın ağrıları, yorgunluk, cilt sorunları (kurdeşen, kaşıntı, kızarıklık), baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, ishal, kabızlık, nefes darlığı, çarpıntı ve tansiyon değişiklikleri yer almaktadır. Ayrıca, bazı hastalarda anksiyete, depresyon, konsantrasyon güçlüğü ve uyku bozuklukları gibi psikolojik belirtiler de görülebilir.

MCAS teşhisi, hastanın öyküsü, fiziksel muayenesi ve laboratuvar testleri ile konulur. Laboratuvar testlerinde, mast hücrelerinden salgılanan mediatörlerin (histamin, triptaz vb.) düzeyleri ölçülür. Ancak, bu mediatörlerin düzeyleri her zaman yüksek olmayabilir, bu da teşhisi zorlaştırabilir. Prof. Dr. Barutçu, MCAS şüphesi olan hastaların mutlaka bir uzman doktora başvurması gerektiğini ve detaylı bir değerlendirme yapılması gerektiğini belirtti.

MCAS'ın tedavisi, belirtileri kontrol altına almaya ve mast hücrelerinin aktivasyonunu azaltmaya yöneliktir. Tedavide antihistaminikler, mast hücre stabilizatörleri, lökotrien reseptör antagonistleri ve kortikosteroidler gibi ilaçlar kullanılabilir. Ayrıca, hastaların tetikleyici faktörlerden kaçınması da önemlidir. Beslenme düzeni, stres yönetimi ve uyku hijyeni gibi yaşam tarzı değişiklikleri de tedaviye yardımcı olabilir.

A Milli Kadın Voleybol Takımı, 2023 CEV Avrupa Şampiyonası'nda Sırbistan'ı 3-2 yenerek şampiyon oldu. Bu zafer, Türkiye'nin voleyboldaki yükselişini taçlandırdı ve "Filenin Sultanları" olarak anılan takımın armasında beşinci yıldızın yer almasını sağladı.

Türkiye, bu şampiyonlukla birlikte Avrupa Şampiyonası'nda ikinci kez zirveye ulaştı. Daha önce 2005 yılında yine Avrupa Şampiyonası'nda altın madalya kazanmışlardı. Bu başarı, voleybolun Türkiye'deki popülaritesini artırdı ve genç nesiller için ilham kaynağı oldu.

Takımın başarısında, Başantrenör Daniele Santarelli'nin liderliği ve oyuncuların performansı büyük rol oynadı. Özellikle Melissa Vargas'ın performansı turnuva boyunca dikkat çekti ve şampiyonluğa önemli katkı sağladı.

Bu zafer, sadece bir spor başarısı değil, aynı zamanda Türkiye'nin tanıtımına da büyük katkı sağladı. Avrupa'nın dört bir yanında Türk bayrakları dalgalandı ve Türkiye'nin adı gururla anıldı.

Beşinci yıldız, A Milli Kadın Voleybol Takımı'nın armasındaki yerini alarak, bu tarihi zaferin sembolü haline geldi.

• 2003: Avrupa ikinciliği
• 2011: Avrupa üçüncülüğü
• 2019: Avrupa ikinciliği

Bu başarılar, Türk voleybolunun son yıllardaki istikrarlı yükselişini gösteriyor. Gelecek yıllarda da Filenin Sultanları'nın daha nice başarılara imza atması bekleniyor.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) Müdürü Caner Akın, opera sanatına ilgi duyan ancak nereden başlayacağını bilemeyenler için kapsamlı bir rehber hazırladı. Akın, operanın büyülü dünyasına giriş yapmak isteyenlere yönelik önemli ipuçları ve önerilerde bulunuyor.

Operaya hazırlık aşamasında dikkat edilmesi gerekenler:

• Eser seçimi: İlk olarak, sahnelenecek eseri belirlemek önemlidir. Akın, başlangıç için 'Figaro’nun Düğünü', 'La Bohème' veya 'Carmen' gibi popüler ve kolay anlaşılır eserlerin tercih edilmesini öneriyor. Bu eserler, hem müzikal açıdan zengin hem de hikaye anlatımı açısından daha erişilebilir yapıdadır.
• Libretto okuma: Eser seçildikten sonra, librettonun (opera metni) okunması eserin konusunu ve karakterlerini anlamak için büyük önem taşır. Libretto, genellikle eserin sahnelenmesinden önce yayınlanır ve internet üzerinden veya opera evlerinin web sitelerinden temin edilebilir.
• Müzik dinleme: Librettoyu okuduktan sonra, eserin müziğini dinlemek, melodileri ve temaları tanımak, operayı izlerken daha keyif almanızı sağlar. Spotify, Apple Music gibi platformlarda veya YouTube'da eserin farklı yorumlarını bulmak mümkündür.

Opera izlerken nelere dikkat etmeli:

• Kıyafet seçimi: Opera izlemek için özel bir kıyafet zorunluluğu olmamakla birlikte, genellikle şık ve özenli giyinmek tercih edilir. Ancak en önemlisi, rahat ve keyifli hissetmektir.
• Program notları: Opera başlamadan önce dağıtılan program notları, eser hakkında bilgi edinmek için önemlidir. Program notlarında, eserin konusu, bestecisi, librettisti ve başrol oyuncuları hakkında bilgiler bulunur.
• Sahne düzeni: Operayı izlerken sahne düzenine, kostümlere ve ışıklandırmaya dikkat etmek, eserin atmosferini anlamanıza yardımcı olur.
• Ara: Operalar genellikle uzun sürer ve bir veya iki ara içerir. Aralarda dinlenmek, soluklanmak ve diğer izleyicilerle sohbet etmek mümkündür.

Caner Akın, operanın sadece seçkin bir kesime hitap eden bir sanat dalı olmadığını, aksine herkese açık ve keyifli bir deneyim olduğunu vurguluyor. Doğru hazırlık ve dikkatle, opera izlemek unutulmaz bir deneyime dönüşebilir.

Eda Ece, oyunculuk ve sunuculuk kariyerinde geldiği noktayı değerlendirdiği röportajda, sektörden daha fazlasını istediğini belirtiyor. Oyunculuğun yanı sıra sunuculuk deneyiminin de kendisine farklı bir bakış açısı kazandırdığını ifade ediyor.

Ece, bir oyuncu olarak sürekli gelişmek ve farklı karakterlere hayat vermek istediğini vurguluyor. Sektördeki rekabetin farkında olduğunu ancak kendi yeteneklerine ve çalışmasına güvendiğini dile getiriyor. Gelecek projeleriyle ilgili ipuçları veren Ece, izleyicileri şaşırtacak ve heyecanlandıracak işlere imza atmak istediğini söylüyor.

Röportajda, Eda Ece'nin sosyal sorumluluk projelerine olan duyarlılığına da değiniliyor. Farkındalık yaratmak ve topluma faydalı olmak amacıyla çeşitli projelere destek verdiğini belirten Ece, bu tür çalışmaların kendisi için çok önemli olduğunu ifade ediyor.

Eda Ece, sektördeki deneyimlerini ve hedeflerini samimi bir şekilde paylaştığı röportajda, gelecekte de adından sıkça söz ettirecek projelerde yer alacağının sinyallerini veriyor.

Donald Trump, enerji alanında devrim yaratacağını iddia ettiği 'Altın Küre' adını verdiği yeni bir teknolojiyi tanıtacağını duyurdu. Tam olarak ne olduğu ve nasıl çalışacağına dair detaylar henüz netleşmemiş olsa da, Trump'ın bu duyurusu büyük merak uyandırdı.

Altın Küre Nedir?

Trump'ın açıklamalarına göre Altın Küre, mevcut enerji sistemlerine kıyasla çok daha üstün bir teknolojiye sahip. Ancak, teknolojinin tam olarak ne olduğu, hangi prensiplerle çalıştığı ve hangi enerji kaynaklarını kullanacağı gibi temel sorular henüz yanıtlanmış değil. Trump'ın bu konudaki açıklamaları oldukça genel ve muğlak ifadeler içeriyor.

Nasıl Çalışacak?

Altın Küre'nin nasıl çalışacağına dair somut bilgiler bulunmamakla birlikte, Trump'ın vurguları temiz enerji ve sürdürülebilirlik üzerine yoğunlaşıyor. Bu durum, teknolojinin yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanabileceği veya mevcut enerji üretim yöntemlerine kıyasla çok daha az çevresel etkiye sahip olabileceği şeklinde yorumlanabilir.

Beklentiler ve Şüpheler

Trump'ın bu iddialı projesi, hem destekçileri hem de eleştirmenleri arasında büyük bir tartışma başlattı. Destekçileri, Altın Küre'nin enerji sorunlarına çözüm getirebileceğine inanırken, eleştirmenler ise projenin gerçekçi olup olmadığı konusunda şüphelerini dile getiriyor. Özellikle teknolojinin detayları hakkında yeterli bilgi verilmemesi, şüpheleri artıran bir faktör olarak öne çıkıyor.

Geleceği Ne Gösterecek?

Altın Küre'nin geleceği, Trump'ın önümüzdeki günlerde yapacağı detaylı açıklamalara bağlı olacak. Teknolojinin somut detayları, bilimsel dayanakları ve uygulanabilirliği hakkında daha fazla bilgi edinildikçe, projenin potansiyeli daha net bir şekilde değerlendirilebilecek.

ABD Adalet Bakanlığı (DOJ), Boeing ile 2021 yılında yapılan ve 346 kişinin ölümüne yol açan iki 737 MAX kazasıyla ilgili cezai kovuşturmayı erteleyen anlaşmanın şartlarının yerine getirildiğini duyurdu. Bu anlaşma, Boeing'in MAX uçaklarının güvenliğiyle ilgili olarak Kongre'ye yalan beyanda bulunmak suçlamasıyla karşı karşıya kalmasını engellemişti.

DOJ, Boeing'in anlaşma şartlarını yerine getirdiğini ve bu nedenle şirketin cezai kovuşturmadan muaf tutulacağını belirtti. Savcılar, Ocak 2021'de Boeing'in 243.6 milyon dolar para cezası ödemesi, havayolu şirketlerine 1.77 milyar dolar tazminat sağlaması ve bir güven fonu aracılığıyla 500 milyon dolarlık ek ödeme yapması karşılığında kovuşturmayı ertelemeyi kabul etmişti. Bu fon, 737 MAX kazalarında hayatını kaybedenlerin ailelerine destek olmayı amaçlıyordu.

Anlaşmanın şartları şunlardı:

• Boeing'in para cezası ödemesi.
• Havayolu şirketlerine tazminat ödemesi.
• Kaza kurbanlarının ailelerine destek fonu oluşturması.

737 MAX uçakları, Ekim 2018'de Endonezya'da Lion Air ve Mart 2019'da Etiyopya'da Ethiopian Airlines'a ait uçakların düşmesi sonucu toplam 346 kişinin ölümüne neden olmuştu. Kazaların ardından dünya genelinde 737 MAX uçaklarının uçuşları durdurulmuş ve Boeing büyük bir krizle karşı karşıya kalmıştı.

Boeing, kazalardan sonra 737 MAX uçaklarında bir dizi yazılım ve donanım güncellemesi yapmış ve uçakların güvenliğini artırmak için çeşitli önlemler almıştı. Uçaklar, yaklaşık 20 ay sonra yeniden uçuşlara başlamıştı.

Kim Kardashian'ın 2016 yılında Paris'te yaşadığı ve büyük yankı uyandıran mücevher soygunuyla ilgili davada karar açıklandı. Soygunu gerçekleştiren ve yaşları ileri olmaları sebebiyle 'Büyükbaba soyguncuları' olarak adlandırılan sanıklar suçlu bulundu.

Mahkeme, 2016'da Paris'te Kim Kardashian'ın kaldığı otel odasına girerek milyonlarca dolarlık mücevherini çalan 12 kişiyi yargıladı. Sanıklar arasında Aomar Ait Khedache de bulunuyor. Ait Khedache, soygunun planlayıcısı olarak kabul ediliyor ve Kardashian'ın çalınan elmas yüzüğünü eriterek sattığını itiraf etmişti.

Soygunda çalınan mücevherlerin birçoğu hala kayıp. Olay, Kardashian'ın büyük bir travma yaşamasına neden olmuş ve ünlü yıldızın bir süre kameralardan uzak kalmasına yol açmıştı. Soygun, Paris Moda Haftası sırasında gerçekleşmiş ve uluslararası kamuoyunda geniş yankı bulmuştu.

Mahkemenin kararıyla birlikte, 'Büyükbaba soyguncuları' olarak bilinen çetenin üyeleri, hapis cezalarına çarptırıldı. Cezaların uzunluğu henüz açıklanmadı.

Olayın ardından Kardashian, güvenlik önlemlerini artırmış ve mücevherlerini sergilemekten kaçınmıştı. Soygun, aynı zamanda ünlülerin güvenliği ve mahremiyetine ilişkin tartışmaları da beraberinde getirmişti.

Kararın açıklanmasıyla birlikte, Kardashian'ın bu konudaki tepkisi henüz bilinmiyor.

Ryanair, bazı basın organlarında çıkan, yolculara daha ucuz bir seçenek olarak ayakta seyahat imkanı sunacağına dair iddiaları kesin bir dille yalanladı. Şirket, ayakta koltuk uygulaması gibi bir planın hiçbir zaman gündemlerinde olmadığını ve bu yöndeki haberlerin asılsız olduğunu vurguladı.

Ryanair sözcüsü, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Ryanair'in ayakta yolculuk seçeneği sunacağı haberleri tamamen uydurmadır. Böyle bir planımız bulunmamaktadır." ifadelerini kullandı. Sözcü, şirketin önceliğinin her zaman yolcuların güvenliği ve konforu olduğunu, bu tür bir uygulamanın ise bu ilkelere aykırı olduğunu belirtti.

Son günlerde bazı seyahat blogları ve haber sitelerinde, Ryanair'in uçaklarında ayakta yolculuk için özel olarak tasarlanmış koltuklar kullanmayı planladığına dair spekülasyonlar yer almıştı. Bu haberlerde, söz konusu koltukların normal koltuklardan çok daha az yer kapladığı ve bu sayede Ryanair'in uçaklara daha fazla yolcu alarak bilet fiyatlarını düşürebileceği iddia edilmişti. Hatta bazı haberlerde, ayakta yolculuk biletlerinin 5 Euro gibi çok düşük bir fiyata satılabileceği öne sürülmüştü.

Ryanair'in bu açıklamasıyla birlikte, ayakta yolculuk iddiaları tamamen çürütülmüş oldu. Şirket, yolcularına güvenli ve konforlu bir seyahat deneyimi sunmaya odaklandığını ve bu doğrultuda çalışmalarına devam ettiğini belirtti.

Havacılık sektöründe zaman zaman bu türden sıra dışı fikirler ortaya atılsa da, güvenlik ve yolcu memnuniyeti gibi faktörler göz önünde bulundurulduğunda, bu fikirlerin hayata geçirilmesi genellikle mümkün olmuyor. Ryanair'in de ayakta yolculuk iddialarını yalanlaması, bu durumun bir örneği olarak gösterilebilir.