WhatsApp, kullanıcıların platform üzerinden para kazanmasını sağlayacak yeni bir özelliği test ediyor. Bu özellik sayesinde, özellikle işletmeler ve içerik üreticileri, WhatsApp üzerinden gelir elde edebilecekler.

Meta'nın sahibi olduğu WhatsApp, bu yeni özellikle küçük işletmelerin ve bireysel kullanıcıların işlerini büyütmelerine yardımcı olmayı hedefliyor. Şirket, bu özellikle ilgili detayları henüz tam olarak açıklamamış olsa da, özelliğin nasıl işleyeceği konusunda bazı ipuçları mevcut.

Yeni özelliğin temelinde, WhatsApp Business kullanıcılarının müşterileriyle daha etkileşimli bir şekilde iletişim kurmasını sağlamak yatıyor. İşletmeler, ürünlerini sergileyebilecek, kampanyalar düzenleyebilecek ve doğrudan WhatsApp üzerinden ödeme alabilecekler.

İçerik üreticileri için ise abonelik tabanlı bir modelin sunulması bekleniyor. Bu model sayesinde, içerik üreticileri özel içeriklerini belirli bir ücret karşılığında abonelerine sunabilecekler. Bu, özellikle eğitim, danışmanlık ve özel ilgi alanlarına yönelik içerik üretenler için önemli bir gelir kaynağı olabilir.

WhatsApp'ın bu adımı, platformu sadece bir iletişim aracı olmaktan çıkarıp, aynı zamanda bir ticaret ve gelir elde etme platformuna dönüştürme hedefinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Özelliğin ne zaman kullanıma sunulacağı henüz netlik kazanmış değil, ancak test sürecinin başarılı olması halinde kısa süre içinde global olarak kullanıma açılması bekleniyor.

Bu yeni özellik, WhatsApp'ın rekabet gücünü artırmasının yanı sıra, özellikle küçük işletmeler ve içerik üreticileri için önemli fırsatlar sunacak gibi görünüyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan verilere göre, özel sektörün yurt dışından sağladığı kredi borcu Nisan ayında artış gösterdi. Toplam borç 2024 Nisan sonu itibarıyla 163,9 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Uzun Vadeli Borçlar:

• Uzun vadeli kredi borcu, bir önceki yılın sonuna göre 3,3 milyar dolar azalarak 154,9 milyar dolar oldu.

Kısa Vadeli Borçlar (Ticari Krediler Hariç):

• Kısa vadeli kredi borcu ise 2023 yıl sonuna göre 3,6 milyar dolar artışla 9 milyar dolar seviyesine yükseldi.

Borçluya Göre Dağılım:

• Özel sektörün uzun vadeli kredi borcunun 89,4 milyar doları finansal kuruluşlara, 65,5 milyar doları ise finansal kuruluşlar dışındaki firmalara ait.
• Kısa vadeli kredi borcunun ise 7,4 milyar doları finansal kuruluşların, 1,6 milyar doları finansal kuruluşlar dışındaki firmaların borcu olarak kaydedildi.

Para Birimi Kompozisyonu:

• Uzun vadeli kredi borçlarının %59,9'u dolar, %34,8'i Euro, %3,1'i Türk Lirası ve %2,2'si diğer para birimlerinden oluşuyor.
• Kısa vadeli kredi borçlarında ise %57,3 dolar, %32,7 Euro, %8,2 Türk Lirası ve %1,8 diğer para birimleri cinsinden.

Sektör Dağılımı:

• Uzun vadeli kredi borçlarında enerji sektörü %28,5 payla ilk sırada yer alırken, finansal kuruluşlar %25,1, imalat sanayi %13,3 ve hizmetler sektörü %11,3 paya sahip.
• Kısa vadeli kredi borçlarında ise finansal kuruluşlar %63,4, imalat sanayi %16,2 ve hizmetler sektörü %13,4 pay oluşturuyor.

Arjantin'de eski Devlet Başkanı Cristina Kirchner'e yönelik yolsuzluk davasında verilen 6 yıl hapis cezası, Kirchner'in sağlık sorunları nedeniyle ev hapsine çevrildi. Kirchner, kamu ihalelerinde yolsuzluk yapmakla suçlanıyordu.

Mahkeme, Kirchner'in avukatlarının yaptığı başvuruyu kabul ederek, eski devlet başkanının sağlık durumunun cezaevinde kalmasına uygun olmadığına karar verdi. Kirchner'in ev hapsi koşulları ve ne zaman başlayacağı henüz netleşmedi.

Kirchner, hakkındaki suçlamaları reddederek, siyasi bir komplonun hedefi olduğunu savunuyor. Kararın ardından Arjantin'de protestoların yaşanması bekleniyor.

Olayın arka planı:

• Cristina Kirchner, 2007-2015 yılları arasında Arjantin Devlet Başkanlığı görevini yürütmüştü.
• Kirchner ve bazı yetkililer, kamu ihalelerinde usulsüzlük yapmak, yolsuzluk ve kara para aklamakla suçlanıyor.
• Mahkeme, Kirchner'i yolsuzluk suçundan 6 yıl hapis cezasına çarptırmıştı.

Kirchner'in ev hapsine alınması, Arjantin siyasetinde yeni bir tartışma dalgası yaratması bekleniyor.

Haberde, bir resimdeki ilk bakışta fark edilen karakterin, bireylerin kişilik özellikleri hakkında ipuçları verdiği belirtiliyor. Bu türden kişilik testlerinin, özellikle genç kızların ilgisini çektiği vurgulanıyor. Resimde ilk olarak hangi karakterin görüldüğüne bağlı olarak farklı kişilik özelliklerinin ortaya çıktığı ifade ediliyor.

Bu tür testler genellikle insanların kendilerini daha iyi anlamalarına ve kişisel özelliklerini keşfetmelerine yardımcı olmayı amaçlar. Kişilik testleri, psikoloji alanında yaygın olarak kullanılan araçlardan biridir ve bireylerin davranışlarını, düşüncelerini ve duygularını anlamlandırmalarına katkıda bulunabilir.

Resimdeki karakter analizi yoluyla kişilik özelliklerini belirleme yöntemi, özellikle sosyal medyada ve internet üzerinde popülerlik kazanmıştır. Bu tür testler, eğlenceli ve ilgi çekici olmaları nedeniyle geniş kitlelere ulaşmakta ve insanların kendileri hakkında daha fazla bilgi edinme isteklerini karşılamaktadır.

Bu türden kişilik testlerinin bilimsel geçerliliği tartışmalı olsa da, insanların kendileri hakkında düşünmelerine ve farklı perspektifler geliştirmelerine yardımcı olabileceği belirtiliyor. Test sonuçlarının kişisel gelişim ve farkındalık süreçlerine katkı sağlayabileceği ifade ediliyor.

Daha önce değersiz görülerek çöpe atılan bir ürün, yapılan araştırmalar sonucunda besin değerinin yüksek olduğunun anlaşılmasıyla birlikte değer kazandı. Bir çay kaşığı kadarının bir kilo ete eşdeğer olduğu belirtilen bu ürün, artık 3 bin TL'den alıcı buluyor.

Söz konusu ürünün, özellikle Uzak Doğu mutfağında sıkça kullanıldığı ve sağlık açısından birçok faydası olduğu ifade ediliyor. İçeriğindeki vitaminler, mineraller ve antioksidanlar sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirdiği, enerji verdiği ve hücre yenilenmesine yardımcı olduğu belirtiliyor.

Uzmanlar, bu ürünün bilinirliğinin artmasıyla birlikte talebin de arttığını ve fiyatının yükseldiğini vurguluyor. Ancak, ürünün sahtelerinin de piyasada dolaşabileceği uyarısında bulunarak, tüketicilerin güvenilir kaynaklardan alışveriş yapmaları gerektiğini belirtiyor.

Ürünün elde edildiği bitkinin yetiştirilmesi de oldukça zahmetli ve uzun bir süreç gerektiriyor. Bu durum da ürünün değerini artıran faktörlerden biri olarak gösteriliyor. Üreticiler, ürünün sürdürülebilir bir şekilde elde edilmesi için çalışmalarını sürdürüyor.

Bu gelişme, atık olarak görülen birçok ürünün aslında potansiyel bir değere sahip olabileceğini gösteriyor. Uzmanlar, daha fazla araştırma yapılarak bu tür ürünlerin ekonomiye kazandırılabileceğini ifade ediyor.

Kıdem tazminatı almayı planlayan çalışanlar için Temmuz ayı önemli değişiklikleri beraberinde getirecek. Özellikle evlilik, askerlik veya farklı bir işe geçiş gibi nedenlerle işten ayrılmayı düşünenler, kıdem tazminatlarında yaşanacak artışlardan faydalanmak için Temmuz ayını beklemeleri öneriliyor.

Mevcut ekonomik koşullar ve enflasyon oranları dikkate alındığında, kıdem tazminatı hesaplamalarında kullanılan tavan tutarın artması bekleniyor. Bu artış, çalışanların alacakları tazminat miktarını doğrudan etkileyecek. Enflasyon oranlarının yüksek seyretmesi durumunda, bu artışın daha da belirgin olması öngörülüyor.

Beklenen Artış Miktarı: En düşük senaryoda bile, kıdem tazminatı tavanında yapılacak artışla birlikte her yıl için yaklaşık 7 bin TL'ye varan ek ödeme alınabileceği belirtiliyor. Bu durum, özellikle uzun yıllar aynı iş yerinde çalışmış olanlar için önemli bir fark yaratabilir.

Kimler Etkilenecek?

• Evlilik nedeniyle işten ayrılan kadın çalışanlar,
• Askerlik görevini yerine getirmek için işten ayrılan erkek çalışanlar,
• Farklı bir iş fırsatı yakalayan ve istifa ederek ayrılan çalışanlar,
• Emeklilik hakkını kazanan ve bu nedenle işten ayrılanlar.

Bu düzenlemelerle birlikte, kıdem tazminatı alacak çalışanların maddi olarak daha iyi durumda olmaları hedefleniyor. Temmuz ayında yapılacak resmi açıklamalarla birlikte, artış oranları netlik kazanacak ve çalışanlar tazminat hesaplamalarını buna göre yapabilecekler.

Çalışanların bu süreçte dikkat etmeleri gereken en önemli nokta, işten ayrılmadan önce kıdem tazminatı haklarını ve hesaplama yöntemlerini iyi araştırmalarıdır. Gerekirse, bir uzmana danışarak haklarını tam olarak öğrenmeleri ve buna göre hareket etmeleri önerilir.

ABD medyasının İran'a yönelik yaklaşımı, potansiyel bir savaş senaryosu ve bölgedeki gerilimler üzerine yoğunlaşıyor. Özellikle İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları ve bölgedeki diğer çatışmalar, ABD medyasının İran'a bakışını şekillendiriyor. İran'ın bölgedeki rolü ve nükleer programı, ABD medyasında sıkça tartışılan konular arasında yer alıyor.

ABD medyasında çıkan analizlerde, İran'ın karmaşık yapısı ve dinamiklerinin yeterince anlaşılmadığı vurgulanıyor. İran'ın sadece dini liderlerden ibaret olmadığı, farklı siyasi ve toplumsal katmanlara sahip olduğu belirtiliyor. Bu nedenle, İran'a yönelik herhangi bir askeri müdahalenin sonuçlarının öngörülemez olabileceği ifade ediliyor.

Bazı uzmanlar, ABD'nin İran'a yönelik politikalarının, bölgedeki diğer aktörlerin de (Suudi Arabistan, İsrail vb.) çıkarlarını gözettiğini savunuyor. Bu durumun, İran'la doğrudan bir çatışma riskini artırabileceği belirtiliyor. Ayrıca, İran'ın nükleer programının, Batı tarafından bir tehdit olarak algılandığı ve bu durumun gerilimi tırmandırdığı ifade ediliyor.

• İran'ın bölgedeki etkisi: ABD medyasında İran'ın Suriye, Irak, Lübnan ve Yemen gibi ülkelerdeki rolü sıkça tartışılıyor.
• Nükleer program: İran'ın nükleer silah geliştirme potansiyeli, Batı'nın en büyük endişelerinden biri olarak görülüyor.
• Ekonomik yaptırımlar: ABD'nin İran'a uyguladığı ekonomik yaptırımların, ülkenin iç dinamiklerini nasıl etkilediği analiz ediliyor.

Sonuç olarak, ABD medyasındaki İran gerilimi analizleri, yıkılmak istenen ülkenin yeterince tanınmadığı ve olası bir savaşın sonuçlarının öngörülemez olduğu yönünde bir endişe taşıyor.

İran Siber Polisi, İran vatandaşlarına yönelik bir uyarı yayınlayarak, WhatsApp ve Telegram gibi yabancı mesajlaşma uygulamalarını silmelerini ve yerli alternatifleri kullanmalarını tavsiye etti. Bu çağrı, İran'da yabancı sosyal medya platformlarına yönelik artan baskının bir parçası olarak değerlendiriliyor.

Siber Polis, bu uygulamaların güvenli olmadığını ve kullanıcı verilerinin risk altında olduğunu iddia ediyor. Yerli uygulamaların ise daha güvenli ve devlet kontrolünde olduğu belirtiliyor. İran hükümeti, uzun zamandır sosyal medya platformları üzerindeki kontrolünü artırmaya çalışıyor ve bu türden adımlar, bu amaca yönelik çabaların bir yansıması olarak görülüyor.

İran'da WhatsApp ve Telegram gibi uygulamalar hala yaygın olarak kullanılıyor olsa da, hükümetin bu türden baskıları ve yerli uygulamaları teşvik etme çabaları, kullanıcıların tercihlerini etkilemeye yönelik bir strateji olarak değerlendirilebilir. Siber Polisin bu çağrısının ardından, İranlı kullanıcıların nasıl bir tepki vereceği ve yerli uygulamalara ne kadar yöneleceği merak konusu.

Bu durum, İran'daki internet özgürlüğü ve bilgiye erişim konularında da tartışmaları beraberinde getiriyor. Hükümetin, yerli uygulamaları teşvik ederek ve yabancı uygulamalara baskı uygulayarak, internet üzerindeki kontrolünü pekiştirmeye çalıştığı yorumları yapılıyor.

Öte yandan, bazı uzmanlar bu türden yasakların ve kısıtlamaların, teknolojiye erişimi zorlaştırdığını ve İran ekonomisi üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini belirtiyorlar. Özellikle, işletmelerin ve bireylerin iletişim ve iş yapma biçimlerini kısıtlayabileceği vurgulanıyor.

Mardin'de yaşanan ve Şeyhmus Aytunç'un ölümüyle sonuçlanan silahlı saldırının ardındaki nedenler aydınlatılmaya başlandı. Aytunç, halay çekerken uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Olayın ardından başlatılan soruşturma, cinayetin failinin Aytunç'un arkadaşı olduğu belirlendi.

Soruşturma derinleştikçe, cinayetin arkasında popüler çevrimiçi oyun PUBG'nin (PlayerUnknown's Battlegrounds) olduğu ortaya çıktı. İddiaya göre, Şeyhmus Aytunç ve arkadaşı arasında oyunda yaşanan bir tartışma, gerçek hayata taşındı ve trajik bir sonla sonuçlandı. Tartışmanın büyümesi üzerine arkadaşı, Aytunç'u halay çekerken silahla vurarak öldürdü.

Olayla ilgili detaylar henüz netleşmemekle birlikte, PUBG gibi rekabetçi oyunların oyuncular arasında gerginliğe yol açabileceği ve bu tür anlaşmazlıkların şiddete dönüşebileceği bir kez daha gözler önüne serildi. Yetkililer, olayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü ve olayın tüm boyutlarının aydınlatılmaya çalışıldığını belirtti.

Özetle:

• Mardin'de Şeyhmus Aytunç halay çekerken silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti.
• Cinayetin failinin Aytunç'un arkadaşı olduğu belirlendi.
• Olayın arkasında PUBG oyununda yaşanan bir tartışmanın olduğu iddia ediliyor.
• Soruşturma devam ediyor.