Emine Erdoğan, katıldığı bir etkinlikte Türk sanatlarına sahip çıkılması gerektiğini vurgulayarak, bu sanatların eriyip gitmesine izin verilmemesi gerektiğini belirtti. Erdoğan, sanata ve sanatçıya destek vermenin önemine değinerek, bu alanda yapılan çalışmaları takdir etti.

Erdoğan, konuşmasında Türk el sanatlarının zenginliğine ve çeşitliliğine dikkat çekerek, bu sanatların korunmasının milli bir görev olduğunu ifade etti. Ayrıca, geleneksel sanatların modern yorumlarla yeniden canlandırılmasının önemine vurgu yaptı. Bu bağlamda, genç sanatçıların desteklenmesi ve onlara imkanlar sunulması gerektiğini söyledi.

Erdoğan, sanatın birleştirici gücüne de değinerek, farklı kültürler arasında köprüler kurulmasına yardımcı olduğunu belirtti. Sanatın, toplumun her kesimine ulaşması ve herkesin sanattan faydalanabilmesi için çalışmalar yapılması gerektiğini ifade etti. Bu kapsamda, sanat eğitiminin yaygınlaştırılması ve sanat etkinliklerinin artırılması gerektiğini vurguladı.

Konuşmasının sonunda Emine Erdoğan, tüm sanatseverlere ve sanatçılara seslenerek, Türk sanatlarının daha da gelişmesi için birlikte çalışma çağrısında bulundu. Sanata yapılan yatırımın geleceğe yapılan yatırım olduğunu belirten Erdoğan, bu alanda yapılan her türlü çalışmanın desteklenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Etkinlikte, çeşitli sanat dallarında eserler sergilendi ve sanatçılarla sohbet imkanı bulundu. Emine Erdoğan, sergilenen eserleri yakından inceleyerek, sanatçılardan bilgi aldı ve başarılar diledi.

Büyük Birlik Partisi (BBP) Diyarbakır İl Başkanı Cemal Demir, geçirdiği kalp krizi sonucu 57 yaşında hayatını kaybetti.

Edinilen bilgilere göre, Cemal Demir, evinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti. Demir'in ani ölümü, ailesi, yakınları ve BBP camiasında büyük üzüntüye yol açtı.

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, sosyal medya hesabından taziye mesajı yayımladı. Destici, mesajında, "Diyarbakır İl Başkanımız Cemal Demir'in vefatını büyük bir üzüntüyle öğrendim. Merhum başkanımıza Allah'tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve teşkilatımıza başsağlığı diliyorum" ifadelerini kullandı.

Cemal Demir'in cenazesi, Diyarbakır'da düzenlenecek törenin ardından toprağa verilecek.

Cemal Demir kimdir?

1967 doğumlu olan Cemal Demir, uzun yıllardır BBP teşkilatlarında çeşitli görevlerde bulunmuştu. Demir, evli ve 3 çocuk babasıydı.

A Milli Erkek Hentbol Takımı, 2026 Avrupa Şampiyonası Elemeleri 2. Grup'taki ilk maçında Avusturya ile karşılaştı. Graz'da oynanan mücadeleyi milliler 36-29 kaybetti.

Avusturya, ilk yarıyı 18-14 önde tamamladı. Maç boyunca etkili bir oyun sergileyen ev sahibi ekip, farkı koruyarak galibiyete ulaştı.

Millilerde Doruk Pehlivan 7 golle en skorer isim olurken, Çetin Çelik 6, Ozan Erdoğan ise 5 gol kaydetti. Avusturya'da ise Boris Zivkovic 8 golle maçın en skorer oyuncusu oldu.

A Milli Erkek Hentbol Takımı, gruptaki ikinci maçında 12 Ekim Cumartesi günü Kosova'yı konuk edecek.

• Maç sonucu: Avusturya 36 - Türkiye 29
• Salon: Graz
• Grup: 2. Grup

Karşılaşma, Türkiye için zorlu bir başlangıç oldu. Takımın, Kosova karşısında toparlanarak galibiyet elde etmesi bekleniyor.

Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Parlamentosu (AP) tarafından kabul edilen Türkiye raporuna ilişkin bir yazılı açıklama yayımladı. Açıklamada, raporun önyargılı, gerçeklikten kopuk ve Türkiye ile ilgili kronik sorunları tekrarlayan bir yaklaşımla kaleme alındığı belirtildi. Raporun, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği perspektifini desteklemekten uzak olduğu ve yapıcı bir diyalog zemini oluşturmadığı vurgulandı.

Bakanlık açıklamasında, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik hedefinden vazgeçmediği ancak AB'nin Türkiye'ye karşı sergilediği tutumun bu hedefi zorlaştırdığı ifade edildi. Özellikle son yıllarda bazı AB üyesi ülkelerin Türkiye'yi dışlayıcı politikaları desteklemesi ve Türkiye'nin AB sürecini siyasi çıkarlarına alet etmesi eleştirildi.

Açıklamada ayrıca, Türkiye'nin terörle mücadeledeki kararlılığına dikkat çekilerek, AP raporunda bu konuya yeterince vurgu yapılmaması eleştirildi. Türkiye'nin sınır güvenliğini koruma ve vatandaşlarını terör örgütlerinden koruma hakkının altı çizildi. Türkiye'nin Suriye ve diğer bölgelerdeki terörle mücadele operasyonlarının meşruiyeti vurgulanarak, bu operasyonların uluslararası hukuk çerçevesinde yürütüldüğü belirtildi.

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hak ve çıkarlarını koruma konusundaki kararlılığı da açıklamada yer aldı. AP'nin bu konudaki eleştirileri reddedilerek, Türkiye'nin kıta sahanlığı ve deniz yetki alanlarındaki haklarını koruma konusundaki tutumunun değişmeyeceği ifade edildi. Ayrıca, Kıbrıs meselesinde adil ve kalıcı bir çözüm bulunması için Türkiye'nin yapıcı çabalarına devam edeceği belirtildi.

Son olarak, Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, AP'nin Türkiye raporunun Türkiye-AB ilişkilerine olumlu bir katkı sağlamadığı ve aksine mevcut sorunları derinleştirdiği belirtildi. Türkiye'nin AB ile ilişkilerini karşılıklı saygı ve çıkarlar temelinde geliştirmeye hazır olduğu vurgulanarak, AB'nin de aynı yapıcı yaklaşımı sergilemesi gerektiği ifade edildi.

Eski Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Irak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararıyla Irak Özel Temsilcisi olarak atandı.

Karar, Resmi Gazete'de yayımlandı ve Eroğlu'nun yeni görevi resmen başlamış oldu.

Veysel Eroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) üç dönem Afyonkarahisar milletvekilliği yapmış ve 62, 63, 64 ve 65. hükümetlerde Orman ve Su İşleri Bakanı olarak görev üstlenmişti. Eroğlu'nun Irak Özel Temsilcisi olarak atanması, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve işbirliğinin artırılması hedefiyle atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Bu atama, Türkiye ile Irak arasındaki mevcut siyasi ve ekonomik ilişkilerin daha da güçlendirilmesine yönelik bir çaba olarak görülüyor. Eroğlu'nun bakanlık dönemindeki tecrübesi ve bölgeye olan yakınlığı, bu yeni görevinde başarılı olmasında önemli bir rol oynayabilir.

Resmi Gazete'de yayımlanan bu karar, Türkiye'nin Irak ile olan ilişkilerine verdiği önemi bir kez daha vurguluyor. Veysel Eroğlu'nun bu yeni görevinde, iki ülke arasındaki işbirliğini daha da ileriye taşıması bekleniyor.

Almanya ve Fransa, savunma ve güvenlik alanındaki işbirliğini derinleştirmek amacıyla ortak bir konsey oluşturma kararı aldı. Bu karar, Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yaptığı görüşme sonrasında duyuruldu.

Görüşmede, Avrupa Birliği'nin (AB) rekabet gücünün artırılması ve Ukrayna'ya yönelik devam eden destek de ele alındı. İki lider, Avrupa'nın savunma yeteneklerini güçlendirme ve Rusya'ya karşı Ukrayna'ya verilen desteğin sürdürülmesi konusunda mutabık kaldı.

Ortak konseyin, iki ülke arasındaki savunma sanayi projelerinin koordinasyonunu artırması ve ortak askeri tatbikatların düzenlenmesi gibi alanlarda işbirliğini geliştirmesi bekleniyor. Bu adım, Avrupa'nın güvenlik mimarisinin güçlendirilmesine yönelik daha geniş bir çabanın parçası olarak değerlendiriliyor.

Ayrıca, görüşmede AB'nin ekonomik rekabet gücünün nasıl artırılabileceği de tartışıldı. Merz ve Macron, Avrupa'nın küresel pazarda daha rekabetçi olabilmesi için yapısal reformların ve yatırımların önemine vurgu yaptı. Bu bağlamda, dijital dönüşüm ve yeşil enerjiye geçiş gibi alanlarda ortak projelerin hayata geçirilmesi planlanıyor.

Ukrayna'ya destek konusunda ise Almanya ve Fransa, Rusya'nın saldırganlığına karşı Ukrayna'nın yanında olduklarını yineledi. İki ülke, Ukrayna'ya askeri, mali ve insani yardım sağlamaya devam edeceklerini ve Rusya'ya yönelik yaptırımların sürdürülmesinin gerekliliğini vurguladı.

Sonuç olarak, Merz ve Macron arasındaki görüşme, Almanya ve Fransa arasındaki stratejik ortaklığın güçlendirilmesi ve Avrupa'nın karşı karşıya olduğu ortak zorluklara birlikte çözüm bulunması açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ortak savunma ve güvenlik konseyinin kurulması, Avrupa'nın savunma kapasitesinin artırılmasına ve bölgesel istikrarın sağlanmasına katkıda bulunması bekleniyor.

Avrupa Komisyonu, Dijital Hizmetler Yasası'na (DSA) uyum konusunda eksiklikler tespit ettiği beş üye ülke olan Polonya, Slovakya, Letonya, İspanya ve Kıbrıs'a karşı dava açtı. Bu ülkeler, DSA kapsamında öngörülen yükümlülükleri yerine getirmedikleri gerekçesiyle Avrupa Birliği Adalet Divanı'na sevk edildiler.

DSA Nedir? Dijital Hizmetler Yasası, Avrupa Birliği'nde çevrimiçi platformların faaliyetlerini düzenleyen ve kullanıcıları yasa dışı içerik ve zararlı ürünlerden korumayı amaçlayan bir düzenlemedir. Yasa, platformların şeffaflığını artırmayı, dezenformasyonla mücadele etmeyi ve kullanıcıların temel haklarını güvence altına almayı hedeflemektedir.

Avrupa Komisyonu, bu beş ülkenin DSA'nın temel gerekliliklerini yerine getirmekte yetersiz kaldığını belirtiyor. Bu gereklilikler arasında, dijital hizmet koordinatörlerinin atanması, platformların risk değerlendirmesi yapması ve kullanıcıların şikayetlerini ele alacak mekanizmaların oluşturulması yer alıyor.

Komisyon, bu ülkelerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle, Avrupa Birliği genelinde dijital hizmetlerin güvenliği ve düzenlenmesi açısından risk oluşturduğunu vurguluyor. Dava süreci, bu ülkelerin DSA'ya uyum sağlamalarını ve gerekli düzenlemeleri yapmalarını sağlamayı amaçlıyor.

Dava Süreci ve Olası Sonuçlar: Avrupa Birliği Adalet Divanı'nda görülecek olan dava sürecinde, ilgili ülkelerin savunmaları alınacak ve kanıtlar değerlendirilecektir. Mahkeme, ülkelerin DSA'ya uyum sağlamadığına karar verirse, para cezası gibi yaptırımlar uygulanabilir.

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatović, Türkiye'de ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğünün durumunun endişe verici şekilde kötüleştiğini açıkladı. Mijatović, bu tespitlerini 15-19 Mayıs tarihleri arasında Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyaret sonrasında hazırladığı raporda dile getirdi.

Mijatović'in raporunda, özellikle gazeteciler, insan hakları savunucuları, avukatlar ve sivil toplum örgütleri üzerindeki baskılara dikkat çekildi. Türkiye'deki yetkililere, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını uygulamaları çağrısında bulunuldu.

Raporda, ifade özgürlüğünün önündeki engellerin, eleştirel seslerin susturulmasına ve toplumun farklı kesimlerinin katılımının engellenmesine yol açtığı vurgulandı. Örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanmasının ise sivil toplumun faaliyetlerini zorlaştırdığı belirtildi.

Mijatović, Türkiye'deki yetkililerden, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü güvence altına alacak yasal ve politik reformlar yapmasını istedi. Ayrıca, sivil toplum örgütlerinin ve insan hakları savunucularının çalışmalarını desteklemeleri gerektiğini ifade etti.

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri'nin raporu, Türkiye'deki insan hakları durumuna ilişkin uluslararası endişeleri bir kez daha gündeme getirdi.

• Gazeteciler üzerindeki baskılar artıyor.
• İnsan hakları savunucuları hedef alınıyor.
• Avukatlar ve sivil toplum örgütleri zor durumda.

AİHM kararlarının uygulanmaması eleştiriliyor.

Rapor, Avrupa Konseyi tarafından yayınlandı ve kamuoyuna duyuruldu.

Almanya'da aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yükselişi, ülkede kaygı yaratıyor. AfD, son anketlerde ikinci parti konumuna yükseldi.

AfD'nin yükselişi, Almanya'daki siyasi dengeleri değiştirebilir. Bazı uzmanlar, AfD'nin yükselişinin Almanya'daki demokrasi için bir tehdit oluşturduğunu savunuyor.

AfD'nin yükselişinin nedenleri:

• Göçmen karşıtlığı
• Ekonomik sorunlar
• Hükümete olan güvensizlik

AfD, özellikle göçmen karşıtı söylemleriyle dikkat çekiyor. Parti, Almanya'ya gelen göçmenlerin ülkenin kültürel ve ekonomik yapısını bozduğunu iddia ediyor.

Almanya'daki ekonomik sorunlar da AfD'nin yükselişine katkıda bulunuyor. Özellikle enflasyon ve işsizlik gibi sorunlar, halkın hükümete olan güvenini azaltıyor.

Hükümete olan güvensizlik de AfD'nin yükselişinde önemli bir rol oynuyor. Birçok Alman vatandaşı, hükümetin sorunlara çözüm üretemediğini düşünüyor.

AfD'nin yükselişinin sonuçları:

• Siyasi kutuplaşma
• Irkçılık ve yabancı düşmanlığı
• Demokrasiye yönelik tehdit

AfD'nin yükselişi, Almanya'daki siyasi kutuplaşmayı artırabilir. Parti, özellikle göçmen karşıtı söylemleriyle toplumda ayrışmaya neden oluyor.

AfD'nin yükselişi, ırkçılık ve yabancı düşmanlığını da körükleyebilir. Parti, göçmenleri hedef alan söylemleriyle ırkçı ve yabancı düşmanı grupların cesaretlenmesine neden oluyor.

Bazı uzmanlar, AfD'nin yükselişinin Almanya'daki demokrasi için bir tehdit oluşturduğunu savunuyor. AfD, demokratik kurumları ve değerleri hedef alan söylemleriyle demokrasinin altını oyuyor.