Barış Pehlivan'ın yazısında, AKP'nin seçim sonrası politikaları ve özellikle Ayhan Bora Kaplan soruşturması üzerinden yargı ile ilişkileri değerlendiriliyor. Yazar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yargı reformu söylemlerine rağmen, Kaplan soruşturmasındaki gelişmelerin bu söylemlerle çeliştiğini savunuyor.

Barış Pehlivan'ın yazısında, AKP'nin seçim sonrası tutumu ve özellikle yargı reformu söylemleri ile uygulamaları arasındaki potansiyel çelişkiler ele alınıyor. Yazar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yargı reformu vaatlerine rağmen, Ayhan Bora Kaplan soruşturması sürecinde yaşananların bu vaatlerle örtüşmediğini belirtiyor.
Yazıda, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasının seyrindeki değişikliklere dikkat çekiliyor. İlk başta etkin bir şekilde yürütülen soruşturmanın, daha sonra bazı savcıların görevden alınması ve tutuklu sanıkların serbest bırakılması gibi gelişmelerle farklı bir yöne evrildiği ifade ediliyor. Bu durum, yargı üzerinde bir baskı olduğu iddialarını gündeme getiriyor.
Yazar, Kaplan soruşturmasının, AKP'nin yargı ile ilişkisini ve yargı reformu konusundaki samimiyetini test ettiğini vurguluyor. Soruşturmanın şeffaf bir şekilde yürütülmemesi ve kamuoyunda oluşan şüphelerin giderilmemesi halinde, AKP'nin yargı reformu söylemlerinin inandırıcılığını kaybedebileceği belirtiliyor.
Ayrıca, yazıda, Kaplan soruşturmasıyla ilgili iddiaların ve gelişmelerin yakından takip edilmesi gerektiği, soruşturmanın seyrinin Türkiye'deki hukuk devleti ilkesinin geleceği açısından önemli olduğu ifade ediliyor.
Sonuç olarak, yazı, AKP'nin yargı reformu konusunda samimi olup olmadığını ve hukukun üstünlüğü ilkesine ne kadar bağlı olduğunu göstermesi için Ayhan Bora Kaplan soruşturmasının kritik bir sınav olduğunu savunuyor.