102 yaşındaki beslenme profesörü Prof. Dr. Joan Salge Blake, uzun ve sağlıklı yaşamın sırlarını açıkladı. Blake, uzun ömürlülüğünde genetik faktörlerinMinimumda rol oynadığını, asıl etkenin sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı olduğunu belirtiyor.

Blake'in uzun yaşam sırları şöyle:

1. Her gün kahvaltı yapmak: Blake, güne mutlaka protein ve lif içeren bir kahvaltı ile başladığını söylüyor. Bu sayede gün boyu enerjik kalıyor ve sağlıksız atıştırmalıklardan uzak duruyor.
2. Yeterli miktarda sıvı tüketmek: Vücudun susuz kalmaması için gün boyu su içmek önemli. Blake, susuzluğu gidermek için suyun yanı sıra bitki çayları ve meyve sularını da tercih ediyor.
3. Evde yemek pişirmek: Dışarıda yemek yemenin sağlıksız seçenekleri beraberinde getirebileceğini belirten Blake, evde taze ve sağlıklı malzemelerle yemek pişirmenin önemini vurguluyor.
4. Porsiyon kontrolü sağlamak: Ne yediğiniz kadar ne kadar yediğiniz de önemli. Blake, porsiyonları kontrol altında tutarak aşırı yemek yemenin önüne geçiyor.
5. Egzersiz yapmak: Fiziksel aktivitenin sadece fiziksel sağlık için değil, zihinsel sağlık için de önemli olduğunu belirten Blake, düzenli olarak egzersiz yapmaya özen gösteriyor.
6. Uyku düzenine dikkat etmek: Yeterli ve kaliteli uyku, vücudun yenilenmesi ve sağlıklı kalması için şart. Blake, her gece aynı saatte yatıp aynı saatte kalkarak düzenli bir uyku düzeni oluşturmuş.
7. Stresten uzak durmak: Stresin hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı olumsuz etkilediğini belirten Blake, stresle başa çıkmak için meditasyon, yoga veya hobilerle ilgilenmek gibi yöntemler öneriyor.

Blake, bu 7 sırrı uygulayarak 102 yaşına kadar sağlıklı ve aktif bir yaşam sürdüğünü ifade ediyor. Beslenme ve yaşam tarzı seçimlerinin uzun ömürlülük üzerindeki etkisine dikkat çekiyor.

Yeni alınan kıyafetlerin doğrudan giyilmesinin cilt rahatsızlıklarına ve enfeksiyonlara yol açabileceği belirtiliyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Şenay Saraçoğlu, kıyafetlerin üretim sürecinde kullanılan kimyasallar ve taşıdığı mikroplar nedeniyle yıkanmadan giyilmemesi gerektiği konusunda uyarıyor. Özellikle alerjik bünyeye sahip kişilerin ve çocukların bu konuda daha dikkatli olması gerektiği vurgulanıyor.

Dr. Saraçoğlu, kıyafetlerin üretim aşamasında ve depolanma sürecinde birçok kimyasal maddeye maruz kaldığını ifade ediyor. Formaldehit gibi maddeler, kumaşın kırışmasını önlemek ve renklerin kalıcılığını sağlamak amacıyla kullanılıyor. Bu kimyasallar, hassas ciltlerde tahrişe, kaşıntıya ve alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Ayrıca, kıyafetlerin depolandığı ortamlarda toz, akar ve diğer alerjenler de birikebiliyor. Bu nedenle, yeni alınan kıyafetlerin mutlaka yıkanması gerekiyor.

Kıyafetlerin taşınması ve depolanması sırasında mikroplarla da temas edebileceği belirtiliyor. Özellikle kalabalık ortamlarda ve depolarda kıyafetler, birçok farklı kişinin dokunuşuna maruz kalabiliyor. Bu durum, bakteri, virüs ve mantar gibi mikroorganizmaların kıyafetlere bulaşmasına neden olabilir. Bu mikroplar, cilt enfeksiyonlarına ve diğer sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerin bu konuda daha dikkatli olması gerekiyor.

Dr. Saraçoğlu, yeni alınan kıyafetlerin ilk kullanım öncesinde mutlaka yıkanmasını öneriyor. Yıkama işlemi, kıyafetlerde bulunan kimyasalların ve mikropların uzaklaştırılmasına yardımcı olur. Hassas ciltlere sahip olan kişilerin, organik ve doğal deterjanlar kullanması tavsiye ediliyor. Ayrıca, kıyafetlerin etiketinde yer alan yıkama talimatlarına uyulması da önemlidir. Özellikle iç çamaşırı, çorap ve bebek giysileri gibi doğrudan cilde temas eden ürünlerin yıkanmadan kesinlikle giyilmemesi gerektiği vurgulanıyor.

Özetle, yeni alınan kıyafetlerin yıkanmadan giyilmesi, cilt tahrişlerine, alerjik reaksiyonlara ve enfeksiyonlara yol açabilir. Bu nedenle, sağlığımızı korumak için kıyafetleri ilk kullanım öncesinde mutlaka yıkamalı ve hijyen kurallarına dikkat etmeliyiz.

İtalyan basınında çıkan haberlere göre, Napoli'nin golcüsü Victor Osimhen'in takımdan ayrılma ihtimali üzerine, İtalyan ekibi transfer listesini belirledi. Bu listede Galatasaray'dan bir oyuncunun da yer aldığı iddia edildi.

Haberde, Napoli'nin Osimhen'in yerine düşündüğü 6 aday arasında Galatasaray'ın golcü oyuncusu olduğu belirtiliyor. İtalyan medyasında yer alan bilgilere göre, Napoli'nin scout ekipleri Galatasaraylı oyuncuyu yakından takip ediyor ve transfer için uygun şartların oluşması durumunda harekete geçilebileceği ifade ediliyor.

Galatasaray'ın söz konusu oyuncusu için Napoli'nin yanı sıra farklı Avrupa kulüplerinin de devrede olduğu ve oyuncunun geleceğiyle ilgili kararın sezon sonunda netleşeceği vurgulanıyor. Transfermarkt verilerine göre oyuncunun piyasa değeri belirtilmiştir. Oyuncunun Galatasaray ile olan sözleşme durumu ve olası bonservis bedeli de haberde yer alıyor.

Transfer iddialarının ne kadar gerçekçi olduğu ve Galatasaray yönetiminin bu transfere nasıl bir yaklaşım sergileyeceği merak konusu. Oyuncunun performansının sezon sonuna kadar nasıl bir değişim göstereceği ve Napoli'nin transfer stratejisinin bu durumu nasıl etkileyeceği de yakından takip edilecek gelişmeler arasında.

Galatasaray cephesinden henüz resmi bir açıklama yapılmazken, transfer döneminin yaklaşmasıyla birlikte bu tür iddiaların artması bekleniyor.

Türkiye'de son dönemde artış gösteren sokak çeteleri, özellikle gençler arasında yaygınlaşarak toplumsal bir sorun haline gelmektedir. Bu çeteler, genellikle ekonomik zorluklar, eğitim eksikliği ve sosyal dışlanma gibi nedenlerle ortaya çıkmaktadır.

Çetelerin Yapısı ve Motivasyonları: Yeni nesil sokak çeteleri, geleneksel çetelerden farklı olarak daha akışkan ve değişken bir yapıya sahiptir. Genellikle sosyal medya üzerinden organize olan bu gruplar, şiddet eylemleri, uyuşturucu ticareti ve hırsızlık gibi suçlara karışmaktadır. Motivasyon kaynakları arasında güç elde etme, kabul görme ve ekonomik kazanç sağlama bulunmaktadır.

Toplumsal Etkileri: Sokak çetelerinin varlığı, özellikle kent merkezlerinde yaşayanların güvenliğini tehdit etmektedir. Şiddet olayları, gasp ve hırsızlık gibi suçlar, toplumda korku ve güvensizlik ortamı yaratmaktadır. Ayrıca, çetelere katılan gençlerin eğitim ve iş hayatından uzaklaşması, sosyal entegrasyonlarını zorlaştırmaktadır.

Çözüm Önerileri: Sokak çeteleriyle mücadelede çok yönlü bir yaklaşım benimsenmesi gerekmektedir. Öncelikle, ekonomik ve sosyal dezavantajlı bölgelerde yaşayan gençlere yönelik eğitim ve istihdam olanakları artırılmalıdır. Ailelerin bilinçlendirilmesi, okullarda rehberlik hizmetlerinin güçlendirilmesi ve sosyal hizmet uzmanlarının sayısının artırılması da önemlidir. Ayrıca, güvenlik güçlerinin çetelere yönelik operasyonları sürdürülmeli ve suçluların cezalandırılması sağlanmalıdır. Sosyal medya üzerinden çetelerin örgütlenmesini engellemek için de gerekli önlemler alınmalıdır.

Sokak çeteleriyle mücadele, sadece güvenlik önlemleriyle sınırlı kalmamalı, aynı zamanda sosyal ve ekonomik politikalarla desteklenmelidir. Gençlerin topluma kazandırılması ve suç işlemelerinin önlenmesi için uzun vadeli ve sürdürülebilir çözümler üretilmelidir.

• Eğitim: Gençlerin eğitim seviyesinin yükseltilmesi.
• İstihdam: İş imkanlarının artırılması.
• Sosyal Destek: Ailelere ve gençlere yönelik sosyal destek programları.

1. Güvenlik önlemlerinin artırılması
2. Sosyal politikaların geliştirilmesi
3. Eğitim ve istihdam olanaklarının sağlanması

Ahmet Hakan yazısında, Nihat Zeybekci’nin TÜSİAD’ı ziyaret etmesinin anlamını ve önemini çeşitli açılardan değerlendiriyor. Zeybekci'nin bu ziyareti, bir önceki Ticaret Bakanı Mehmet Muş'un TÜSİAD'ı ziyaret etmemesi nedeniyle oluşan boşluğun ardından gerçekleşmesi sebebiyle ayrıca önem taşıyor.

Yazar, bu ziyaretin bir normalleşme çabası olarak okunabileceğini belirtiyor. Hükümet ile iş dünyası arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve diyalog kanallarının açık tutulması açısından bu tür ziyaretlerin önemli olduğu vurgulanıyor. Özellikle ekonomik zorlukların yaşandığı bir dönemde, iş dünyasının beklentilerinin ve sorunlarının doğrudan yetkililere iletilmesi, çözüm odaklı yaklaşımların geliştirilmesi için kritik bir adım olarak görülüyor.

Zeybekci'nin TÜSİAD ziyaretinin, ekonomik politikaların belirlenmesinde iş dünyasının görüşlerinin dikkate alınacağı mesajını verdiği ifade ediliyor. Bu durum, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve ekonomik istikrarın sağlanması için olumlu bir sinyal olarak değerlendiriliyor.

Yazıda ayrıca, ziyaretin TÜSİAD'ın hükümet nezdindeki itibarının artmasına katkıda bulunabileceği belirtiliyor. TÜSİAD'ın, Türkiye ekonomisi için önemli bir aktör olduğu ve hükümetin bu aktörle düzenli iletişim halinde olması gerektiği vurgulanıyor.

Sonuç olarak, Nihat Zeybekci’nin TÜSİAD ziyareti, hükümet ile iş dünyası arasındaki ilişkilerin yeniden canlandırılması, ekonomik politikaların daha katılımcı bir şekilde belirlenmesi ve Türkiye ekonomisinin geleceği için olumlu bir adım olarak değerlendiriliyor.

İsrail, Suriye'nin başkenti Şam'da bulunan ve Beşar Esad'ın başkanlık sarayına yakın bir bölgeye hava saldırısı düzenledi. Euronews'in haberine göre, saldırının hedefi ve sonuçlarına ilişkin henüz net bilgiler bulunmuyor. Suriye devlet televizyonu, hava savunma sistemlerinin 'düşman hedeflere' karşı koyduğunu bildirdi.

Suriye'deki iç savaş boyunca İsrail, Suriye topraklarına birçok kez hava saldırısı düzenledi. Bu saldırıların genel gerekçesi, İran destekli milislerin ve Hizbullah unsurlarının Suriye'deki varlığı olarak belirtiliyor. İsrail, bu grupların bölgedeki faaliyetlerini engellemek amacıyla zaman zaman Suriye'deki hedefleri vurduğunu savunuyor.

Suriye hükümeti ve müttefikleri, İsrail'in bu saldırılarını Suriye'nin egemenliğinin ihlali olarak kınıyor. Uluslararası arenada da bu saldırılar zaman zaman eleştirilere neden oluyor. Ancak İsrail, ulusal güvenliğini koruma gerekçesiyle bu tür operasyonlara devam edeceğini belirtiyor.

Saldırının zamanlaması, bölgesel gerilimlerin arttığı bir döneme denk geliyor. Özellikle Gazze'deki son gelişmeler ve İsrail-Hamas arasındaki çatışmalar, bölgedeki diğer aktörler arasındaki ilişkileri de etkiliyor. Bu durum, Suriye'deki istikrarsızlığı daha da derinleştirebilecek potansiyele sahip.

Hava saldırısıyla ilgili detaylı bilgi henüz mevcut değilken, bölgedeki gelişmeler yakından takip ediliyor.

İrlandalı rap grubu Kneecap, Filistin'e destek veren açıklamaları nedeniyle tartışmaların odağında yer alıyor. Grup, terör bağlantılı olmakla suçlanırken, birçok sanatçı ve destekçi Kneecap'e destek açıklamaları yapıyor.

Kneecap, İrlanda dilini kullanarak müzik yapan ve genellikle politik ve sosyal konulara değinen bir grup olarak tanınıyor. Son dönemde Filistin davasına verdikleri destek, bazı kesimler tarafından eleştirilmiş ve gruba yönelik terör bağlantısı iddiaları ortaya atılmıştır. Bu iddialar, özellikle Birleşik Krallık medyasında geniş yer buldu.

Ancak, Kneecap'e sanat camiasından ve hayranlarından büyük destek geldi. Birçok sanatçı, sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlarla Kneecap'in ifade özgürlüğünü savundu ve gruba yönelik suçlamaların haksız olduğunu belirtti. Destek verenler arasında müzisyenler, yazarlar ve aktivistler bulunuyor.

Gelen destek açıklamalarında, Kneecap'in müziğinin ve aktivizminin, baskıya karşı bir duruş sergilediği ve Filistin halkının haklarını savunma amacını taşıdığı vurgulanıyor. Ayrıca, gruba yönelik terör suçlamalarının, ifade özgürlüğünü kısıtlama girişimi olduğu ve kabul edilemez olduğu ifade ediliyor.

Kneecap ise yaptığı açıklamada, kendilerine yönelik suçlamaların asılsız olduğunu ve Filistin halkının yanında olmaya devam edeceklerini belirtti. Grup, destek veren herkese teşekkür etti ve müzik yoluyla adaleti savunmaya devam edeceklerini vurguladı.

Olay, sanat ve siyaset arasındaki ilişkiyi bir kez daha gündeme getirirken, sanatçıların toplumsal konulara duyarlılığının ve ifade özgürlüğünün önemi bir kez daha vurgulanmış oldu.

‘I Kissed a Girl’ adlı şarkısıyla tanınan ABD'li şarkıcı ve söz yazarı Jill Sobule, New York'taki evinde bir kaza geçirdi. Sanatçı, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada sağlık durumu hakkında bilgi verdi. Sobule, özellikle 1995 yılında çıkardığı ve eşcinsel temalı bir marş haline gelen ‘I Kissed a Girl’ şarkısıyla büyük bir çıkış yakalamıştı.

Sobule, evinde yaşadığı talihsiz bir olay sonucu yaralandığını ve hastaneye kaldırıldığını duyurdu. Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Merhaba millet. Dün gece çok aptalca bir kaza geçirdim. Her şey yolunda olacak.” ifadelerini kullandı. Durumunun stabil olduğu ve tedavi sürecinin devam ettiği belirtildi.

Ünlü şarkıcı, hayranlarından gelen destek mesajlarına da teşekkür etti. Sobule, müzik kariyeri boyunca birçok başarılı albüme imza attı ve şarkılarıyla geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. 'I Kissed a Girl' şarkısı, özellikle LGBTİ+ topluluğu tarafından büyük bir destek görmüş ve bir dönem listelerde üst sıralara yükselmişti. Sanatçının geçirdiği bu kaza, müzik dünyasında üzüntüyle karşılandı.

Sobule'un menajeri, sanatçının sağlık durumunun iyiye gittiğini ve en kısa sürede sevenleriyle yeniden bir araya geleceğini belirtti. Kazanın detayları hakkında ise henüz net bir açıklama yapılmadı. Sanatçının hayranları, sosyal medya üzerinden Sobule'a geçmiş olsun dileklerini iletmeye devam ediyor.

ABD'nin insansı robot teknolojilerinde Çin'i geçme umutları, rekabetin artmasıyla zorlaşıyor. Uzmanlar, ABD'nin bu alandaki konumunu ve karşılaştığı zorlukları değerlendiriyor.

ABD, insansı robot teknolojilerinde önemli yatırımlar yapmasına rağmen, Çin'in bu alandaki hızlı yükselişi endişe yaratıyor. Çin, hem devlet desteği hem de özel sektörün ilgisiyle insansı robot geliştirmede önemli adımlar atıyor.

ABD'nin Avantajları:

• ABD, yazılım, yapay zeka ve sensör teknolojilerinde güçlü bir altyapıya sahip.
• Üniversiteler ve araştırma kurumları, insansı robot teknolojileri konusunda önemli çalışmalar yürütüyor.
• Özel sektör, robotik alanında yenilikçi çözümler geliştiriyor.

Çin'in Avantajları:

• Çin hükümeti, insansı robot teknolojilerini stratejik bir öncelik olarak görüyor ve büyük yatırımlar yapıyor.
• Çin'de, robot üretimi için gerekli olan geniş bir tedarik zinciri bulunuyor.
• Çinli şirketler, hızlı prototip geliştirme ve ticarileştirme konusunda başarılı.

Rekabetteki Zorluklar:

1. ABD'de robotik alanındaki yetenekli iş gücü eksikliği, büyümeyi sınırlayabilir.
2. ABD'deki düzenlemeler, robotların geliştirilmesi ve test edilmesini zorlaştırabilir.
3. Çin'in devlet destekli rekabeti, ABD'li şirketlerin rekabet gücünü azaltabilir.

Uzmanlar, ABD'nin insansı robot teknolojilerindeki liderliğini korumak için daha fazla yatırım yapması, düzenlemeleri iyileştirmesi ve yetenekli iş gücünü yetiştirmesi gerektiğini belirtiyor.