İspanya'da meydana gelen elektrik kesintileriyle ilgili ilk veriler açıklandı. Euronews'in haberine göre, kesintilerden etkilenen bölgeler arasında Granada, Badajoz ve Sevilla bulunuyor. Yetkililer, kesintilerin nedenlerini ve etkilerini belirlemek için çalışmalarını sürdürüyor.

Kesintilerin özellikle bu üç bölgede yoğunlaşması, yerel yönetimleri harekete geçirdi. Elektrik dağıtım şirketleri, arızaların giderilmesi ve enerji tedarikinin yeniden sağlanması için ekiplerini sahaya yönlendirdi. İlk belirlemelere göre, kesintilerin nedeni altyapıdaki teknik sorunlar olabileceği belirtiliyor.

Granada, Badajoz ve Sevilla'daki kesintilerin günlük yaşamı olumsuz etkilediği bildiriliyor. Özellikle evlerde ve iş yerlerinde elektrikle çalışan cihazların kullanılamaması, su ve ısınma sistemlerinde aksamalar yaşanmasına neden oluyor. Ayrıca, bazı bölgelerde trafik ışıklarının devre dışı kalmasıyla ulaşımda da sorunlar yaşanıyor.

Yetkililer, halkı sakin olmaya ve enerji tasarrufu yapmaya çağırıyor. Kesintilerin en kısa sürede giderilmesi için tüm imkanların seferber edildiği belirtiliyor. Elektrik dağıtım şirketleri, kesintilerle ilgili güncel bilgileri ve tahmini enerji verme sürelerini düzenli olarak kamuoyuyla paylaşıyor.

Kesintilerin ekonomik etkileri de değerlendiriliyor. Özellikle sanayi ve ticaret sektörlerinde faaliyet gösteren işletmelerin üretim ve hizmetlerinde aksamalar yaşanması, ekonomik kayıplara neden olabilir. Yetkililer, bu kayıpların telafi edilmesi için gerekli önlemlerin alınacağını ifade ediyor.

İspanya'daki elektrik kesintileriyle ilgili gelişmeler yakından takip ediliyor. Euronews, konuyla ilgili haberleri ve gelişmeleri okuyucularına aktarmaya devam edecek.

Avrupa Pediatrik Endokrinoloji Derneği'nin (ESPE) yıllık toplantısında sunulan yeni bir araştırmaya göre, sağlıklı beslenme alışkanlıkları ile kız çocuklarında ilk adet döneminin (menarş) daha geç başlaması arasında bir ilişki bulunuyor. Araştırma, lif oranı yüksek gıdalar, sebze ve meyve tüketimi ile Akdeniz diyetine uyumun, menarş yaşını geciktirebileceğini ortaya koyuyor.

Araştırmacılar, İspanya'da yaşayan 115 kız çocuğunun (6-11 yaş aralığında) beslenme alışkanlıklarını ve menarş yaşlarını inceledi. Çocukların beslenme alışkanlıkları, bir yıl boyunca kaydedilen yiyecek tüketim günlükleri aracılığıyla değerlendirildi. Araştırmanın sonucunda, daha sağlıklı beslenme alışkanlıklarına sahip olan kız çocuklarında menarşın daha geç yaşlarda başladığı gözlemlendi. Özellikle lif açısından zengin beslenen ve daha fazla sebze, meyve tüketen kız çocuklarında bu gecikme daha belirgin olarak tespit edildi.

Çalışmanın yazarlarından Dr. Maria-Jose Aguilera, "Bulgularımız, sağlıklı beslenmenin sadece genel sağlık için değil, aynı zamanda üreme sağlığı için de önemli olduğunu gösteriyor" dedi. Aguilera, menarş yaşının obezite, kardiyovasküler hastalıklar ve bazı kanser türleri gibi sağlık sorunları riskini etkileyebileceğine dikkat çekti. Araştırmacılar, bu bulguların, çocukluk döneminde sağlıklı beslenme alışkanlıklarının teşvik edilmesinin önemini vurguladığını belirtiyor.

Araştırmada, Akdeniz diyetine uyumun da menarş yaşını geciktirici etkisi olduğu belirlendi. Akdeniz diyeti, zeytinyağı, balık, kuruyemişler, sebzeler ve meyveler gibi besinleri içeriyor. Bu beslenme tarzının anti-enflamatuar ve antioksidan özellikleri sayesinde hormonal dengeyi desteklediği ve menarş yaşını etkileyebileceği düşünülüyor.

Bu çalışma, sağlıklı beslenmenin kız çocuklarının üreme sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini gösteren önemli bir kanıt sunuyor. Araştırmacılar, ebeveynleri ve sağlık profesyonellerini çocukların sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmeleri konusunda teşvik etmenin önemini vurguluyor.

YouTube, içerik üreticilerine reklam gelirlerini artırma ve izleyicilere daha iyi bir deneyim sunma amacıyla yapay zeka (YZ) destekli yeni bir araç geliştiriyor. Bu araç, videoların en çok izlenen kısımlarını otomatik olarak belirleyerek reklamların bu bölümlere yerleştirilmesini sağlayacak.

Şirket, bu yeni özellikle reklamverenlerin reklamlarını daha etkili bir şekilde hedefleyebileceğini ve dolayısıyla reklam gelirlerinin artacağını belirtiyor. Ayrıca, izleyicilerin ilgisini çeken anlarda reklam gösterimi sayesinde, reklam deneyiminin daha az rahatsız edici olması hedefleniyor.

YouTube'un YZ aracı, video içeriğini analiz ederek en popüler sahneleri, esprili anları veya önemli bilgilerin sunulduğu kısımları tespit edebiliyor. Bu sayede reklamlar, izleyicinin zaten odaklandığı anlarda gösterilerek daha yüksek etkileşim oranları elde edilmesi amaçlanıyor.

Bu yeni özellik, küçük ve orta ölçekli içerik üreticileri için özellikle faydalı olabilir. Çünkü bu üreticiler, videolarını analiz etmek ve reklam yerleşimlerini optimize etmek için yeterli kaynağa sahip olmayabilirler. YZ aracı sayesinde, bu üreticiler de büyük kanallarla rekabet edebilir hale gelebilirler.

YouTube'un bu adımı, reklam teknolojilerindeki gelişmelerin ve YZ'nin video platformlarındaki kullanımının giderek arttığını gösteriyor. Şirket, bu tür yeniliklerle hem içerik üreticilerine gelir sağlama hem de izleyici deneyimini iyileştirme hedefini sürdürüyor.

Estonya Savunma Bakanı Hanno Pevkur, Rusya'nın petrol taşıyan ve yaptırımlardan kaçınmak için kullanılan 'gölge filoyu' korumak amacıyla askeri güç kullanabileceği uyarısında bulundu. Pevkur, bu filonun çevresel bir felakete yol açabileceğini ve Rusya'nın bu durumu bahane ederek askeri müdahalede bulunabileceğini belirtti.

Pevkur, 'Rusya için bir sonraki adımın, filoyu korumak amacıyla askeri güç kullanmak olabileceğine inanıyorum' dedi. Rusya'nın halihazırda Finlandiya ve Estonya arasındaki deniz sınırlarını tek taraflı olarak değiştirmeyi planladığını hatırlattı.

Estonya İstihbarat Servisi Direktörü Kaupo Rosin de benzer endişeleri dile getirerek, 'Gölge filonun bir kazaya karışması durumunda Rusya'nın müdahale etme olasılığını göz ardı edemeyiz' şeklinde konuştu. Rosin, bu tür bir müdahalenin Rusya'nın bölgedeki askeri varlığını artırma ve NATO'nun hareket kabiliyetini kısıtlama amacını taşıyabileceğini vurguladı.

Avrupa Birliği, Rusya'ya yönelik yaptırımları delmek için kullanılan bu 'gölge filoyu' hedef almaya hazırlanıyor. Ancak, filonun karmaşık yapısı ve farklı ülkelerde kayıtlı gemilerden oluşması, yaptırım uygulamasını zorlaştırıyor.

Olası senaryolar arasında şunlar yer alıyor:

• Bir tankerin kaza yapması ve çevresel felakete yol açması.
• Rusya'nın, filoyu koruma bahanesiyle askeri varlığını artırması.
• NATO'nun hareket kabiliyetinin kısıtlanması.

Estonya, bu tür senaryolara karşı hazırlıklı olmak ve NATO müttefikleriyle koordinasyon içinde hareket etmek gerektiğini vurguluyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malazgirt Zaferi'nin yıl dönümü etkinliklerinde yaptığı konuşmada, Malazgirt'in sadece Türklerin değil, Kürtlerin ve Arapların da ortak zaferi olduğunu belirtti. Erdoğan, Anadolu'nun fethinin farklı etnik kökenlere sahip insanların ortak başarısı olduğunu vurgulayarak, birlik ve beraberlik mesajı verdi.

Erdoğan konuşmasında, 1071 Malazgirt Zaferi'nin Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olduğunu ve bu zaferin Anadolu'nun kapılarını Türklere açtığını ifade etti. Ancak bu zaferin sadece askeri bir başarı olmadığını, aynı zamanda farklı kültürlerin ve inançların bir araya gelerek oluşturduğu bir medeniyetin de başlangıcı olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin farklı etnik ve dini grupları bir arada barındıran bir ülke olduğunu ve bu çeşitliliğin ülkenin zenginliği olduğunu vurguladı. Kürt ve Arap vatandaşların da bu ülkenin eşit ve değerli birer parçası olduğunu belirterek, birlik ve beraberlik içinde hareket etmenin önemine dikkat çekti.

Erdoğan, Malazgirt Zaferi'nin Türk, Kürt ve Arap halklarının ortak mirası olduğunu ve bu mirası gelecek nesillere aktarmanın önemini vurguladı. Ayrıca, Türkiye'nin bölgedeki barış ve istikrarın sağlanması için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğini ifade etti.

Konuşmasının sonunda Erdoğan, tüm vatandaşları birlik ve beraberlik içinde Türkiye'nin büyümesi ve gelişmesi için çalışmaya davet etti. Malazgirt ruhunun, Türkiye'nin geleceği için bir ilham kaynağı olacağını belirtti.

ABD ve İngiltere, Yemen'deki Husi hedeflerine yeni bir dizi ortak saldırı düzenledi. Bu operasyon, Kızıldeniz'deki uluslararası ticareti ve seyrüsefer güvenliğini tehdit eden Husi hareketine karşı caydırıcılık oluşturmayı amaçlıyor.

Saldırılar, Husi kontrolündeki bölgelerdeki füze rampaları, insansız hava araçları ve diğer askeri altyapıyı hedef aldı. ABD Savunma Bakanlığı, operasyonun Husi militanlarının seyrüsefer güvenliğine yönelik tehditlerini azaltmayı amaçladığını belirtti.

Husiler, Kasım ayından bu yana Kızıldeniz'de İsrail bağlantılı olduğunu iddia ettikleri ticari gemilere saldırılar düzenliyor. Bu durum, uluslararası deniz taşımacılığında aksamalara ve maliyet artışlarına yol açtı.

ABD ve İngiltere daha önce de Husi hedeflerine yönelik ortak operasyonlar düzenlemişti. Bu son saldırılar, iki ülkenin bölgedeki istikrarı sağlama konusundaki kararlılığının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Husiler ise, saldırılara misilleme yapacaklarını ve Kızıldeniz'deki gemilere yönelik eylemlerini sürdüreceklerini açıkladı. Bu durum, bölgedeki gerilimin daha da tırmanabileceği endişesini artırıyor.

Uluslararası toplum, Husilere yönelik çağrılarını yineleyerek, Kızıldeniz'deki saldırılarını durdurmaları ve bölgedeki istikrarı tehdit eden eylemlerden kaçınmaları gerektiğini vurguluyor.

Kızıldeniz'deki durumun küresel ticaret üzerindeki etkileri yakından takip ediliyor. Birçok şirket, gemilerini Ümit Burnu üzerinden dolaştırarak rotalarını değiştirmek zorunda kalırken, bu durum lojistik maliyetlerini artırıyor ve tedarik zincirlerinde gecikmelere neden oluyor.

Kars'ın Sarıkamış ilçesinde, bahar havasının ardından yeniden kış şartları etkili oldu. Sabah saatlerinde başlayan kar yağışı, ilçe merkezi ve yüksek kesimleri beyaza bürüdü. Hava sıcaklığı sıfırın altında 2 dereceye kadar düşerken, vatandaşlar ve sürücüler olumsuz hava koşulları nedeniyle zor anlar yaşadı.

Sarıkamış'ta, nisan ayının sonlarına gelinmesine rağmen, beklenmedik kar yağışı ve soğuk hava, bölge halkını şaşırttı. Kar yağışı, özellikle yüksek rakımlı bölgelerde etkili olurken, ulaşımda aksamalara neden oldu. Karayolları ekipleri, yollarda buzlanma ve kar birikintisi oluşmaması için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.

Vatandaşlar, “Nisan ayının sonundayız ve Sarıkamış'ta kar yağıyor. Gerçekten şaşırtıcı bir durum. Sabah uyandığımızda her yer bembeyazdı. Hava çok soğuk, adeta kış geri geldi” şeklinde konuştu. Sürücüler ise, “Yollar kaygan, dikkatli olmak gerekiyor. Özellikle yüksek kesimlerde kar kalınlığı artmış durumda. Yetkililerin gerekli önlemleri almasını bekliyoruz” dedi.

Meteoroloji yetkilileri, bölgede kar yağışının aralıklarla devam edeceğini ve hava sıcaklığının önümüzdeki günlerde de düşük seyredeceğini bildirdi. Yetkililer, vatandaşları ve sürücüleri dikkatli olmaları konusunda uyardı.

• Kar yağışı Sarıkamış'ı beyaza bürüdü.
• Hava sıcaklığı -2 dereceye düştü.
• Vatandaşlar ve sürücüler zor anlar yaşadı.
• Karayolları ekipleri çalışmalarını sürdürüyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, toplamda 51 milyar TL tutarındaki ödemenin bugün hak sahiplerinin hesaplarına aktarılacağını duyurdu. Bakan Işıkhan, açıklamasında, “Sosyal destek ödemelerimizi bugün hesaplara yatırıyoruz. Yaklaşık 2,3 milyon haneye toplamda 51 milyar TL tutarında destek sağlayacağız. Ödemelerin tüm vatandaşlarımız için hayırlı olmasını diliyorum” ifadelerine yer verdi.

Bakanlığın bu ödemesi, ihtiyaç sahibi vatandaşlara yönelik önemli bir destek olarak değerlendiriliyor. 2,3 milyon haneye yapılacak olan bu ödeme, özellikle ekonomik zorluklar yaşayan ailelerin bütçelerine önemli bir katkı sağlayacak. Bakan Işıkhan'ın açıklaması, vatandaşlar tarafından memnuniyetle karşılandı.

Ödemelerin hangi sosyal destek programları kapsamında yapıldığına dair detaylı bir açıklama yapılmadı. Ancak, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülen çeşitli sosyal yardım programları bulunuyor ve bu ödemelerin bu programlar kapsamında yapılması bekleniyor. Vatandaşlar, ödemelerin hangi program kapsamında yapıldığını ve kendi hesaplarına yatıp yatmadığını e-Devlet üzerinden veya ilgili kurumların internet siteleri üzerinden kontrol edebilirler.

ABD'de, spinal müsküler atrofi (SMA) teşhisi konulan bir yenidoğan bebek, doğumdan kısa bir süre sonra uygulanan gen tedavisiyle sağlığına kavuştu. Bu vaka, bebeklerdeki genetik hastalıkların tedavisinde umut vadeden bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

SMA, motor nöronların kaybıyla karakterize, ilerleyici bir kas hastalığıdır. Genellikle bebeklik veya çocukluk döneminde başlar ve kas güçsüzlüğü, solunum yetmezliği ve ölüm gibi ciddi sonuçlara yol açabilir. SMA'nın farklı tipleri bulunmaktadır ve hastalığın şiddeti tipine göre değişir.

Gen tedavisi, SMA'nın altında yatan genetik kusuru hedef alarak hastalığın ilerlemesini durdurmayı veya semptomları hafifletmeyi amaçlar. Bu tedavide, eksik veya hatalı olan SMN1 geni yerine çalışan bir kopya verilerek motor nöronların fonksiyonu desteklenir.

Bu özel vakada, bebeğe doğumdan hemen sonra gen tedavisi uygulandı. Tedavinin ardından bebekte belirgin bir iyileşme gözlendi. Kas güçsüzlüğü azalırken, motor becerileri gelişti. Doktorlar, erken teşhis ve tedavinin bu başarılı sonuçta önemli bir rol oynadığını vurguluyor.

Gen tedavisi, SMA gibi genetik hastalıkların tedavisinde önemli bir potansiyele sahip olsa da, her hasta için uygun olmayabilir. Tedavinin etkinliği ve güvenliği, hastanın yaşına, hastalığın tipine ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, gen tedavisi kararı alınmadan önce dikkatli bir değerlendirme yapılması ve uzman bir doktorla görüşülmesi önemlidir.

Bu başarılı vaka, genetik hastalıkların tedavisinde yeni umutlar doğururken, erken teşhisin ve uygun tedavinin önemini bir kez daha vurguluyor.