2024 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) başvurularında düşüş yaşandı. Uzmanlar, bu durumu gençlerin eğitim yoluyla hayatlarını değiştirme umudunun azalması olarak yorumluyor.

2024 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) başvurularında belirgin bir düşüş gözlemlendi. Bu durum, gençlerin eğitimle yaşamlarını değiştirme konusundaki umutlarının azaldığı şeklinde yorumlanıyor. Başvuru sayısındaki azalma, ekonomik belirsizlikler, eğitim sistemine duyulan güvensizlik ve geleceğe dair karamsarlık gibi çeşitli faktörlerle ilişkilendiriliyor.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Prof. Dr. Gaye Usluer, YKS başvuru sayısındaki düşüşü değerlendirerek, gençlerin eğitim yoluyla daha iyi bir geleceğe sahip olma inancının zayıfladığını belirtti. Usluer, bu durumun sosyoekonomik eşitsizliklerin derinleşmesi ve eğitim sisteminin sorunlarına çözüm bulunamamasıyla ilgili olduğunu vurguladı.
Usluer, açıklamasında şunları ifade etti: "YKS başvuru sayısındaki azalma, gençlerimizin geleceğe dair umutsuzluğunu ve eğitim sistemine olan inancının azaldığını gösteriyor. Ekonomik kriz, işsizlik ve eğitimdeki fırsat eşitsizliği gibi sorunlar, gençleri yükseköğrenimden uzaklaştırıyor. Hükümetin eğitim politikalarındaki başarısızlığı, bu tablonun en önemli nedenlerinden biridir."
Başvurulardaki düşüşün nedenleri arasında, özellikle dar gelirli ailelerin çocuklarının yükseköğrenime erişimindeki zorluklar da gösteriliyor. Eğitim masraflarının artması, burs imkanlarının yetersizliği ve barınma sorunları, gençlerin yükseköğrenime başvurmama nedenleri arasında sıralanıyor.
Öte yandan uzmanlar, bu düşüşün uzun vadede Türkiye'nin beşeri sermayesi ve ekonomik kalkınması üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği konusunda uyarıyor. Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, nitelikli eğitimin yaygınlaştırılması ve gençlerin geleceğe umutla bakabilmesi için kapsamlı politikaların hayata geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Sonuç olarak, YKS başvurularındaki azalma, Türkiye'deki eğitim sisteminin ve gençlerin geleceğe dair beklentilerinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.