Yılmaz Güney'in yurt dışına kaçırılma süreci ve o dönemde yaşananlar.

Yılmaz Güney'in hayatının önemli bir dönüm noktası olan yurt dışına kaçışı, birçok soru işaretini beraberinde getiriyor. Güney, Türkiye'de cezaevindeyken izinli olarak çıktığı bir dönemde, 9 Ekim 1981 tarihinde yurtdışına kaçtı. Bu kaçışın nasıl gerçekleştiği ve kimlerin yardımı dokunduğu uzun süre tartışma konusu oldu.
O dönemde Yılmaz Güney'e yardım eden isimlerden biri de Halil Ergün'dü. Ergün, Güney'in kaçış planının detaylarını ve o dönemde yaşananları anlatıyor. Güney'in cezaevinden çıktıktan sonra Halil Ergün ile görüştüğü ve birlikte kaçış planlarını yaptıkları belirtiliyor. Planın ilk aşaması, Güney'in sahte bir pasaport temin etmesiydi. Bu pasaportla önce Yunanistan'a, ardından da Fransa'ya geçmesi hedefleniyordu.
Halil Ergün'ün anlatımına göre, Yılmaz Güney'in kaçışı sırasında birçok zorlukla karşılaşıldı. Sınır kontrolleri, sahte pasaportun riski ve yakalanma korkusu gibi faktörler süreci oldukça gergin hale getirdi. Ancak, tüm bu risklere rağmen, Güney'in kaçışı başarıyla tamamlandı.
Güney'in kaçışında rol oynayan bir diğer önemli faktör ise, o dönemde Türkiye'deki siyasi atmosferdi. 12 Eylül darbesinin ardından yaşanan baskılar ve sansür, birçok aydın ve sanatçının ülkeyi terk etmesine neden olmuştu. Yılmaz Güney de bu baskılardan nasibini almış ve yurtdışına kaçarak hayatına devam etme kararı almıştı.
Yılmaz Güney'in yurt dışına kaçışı, sadece bir kaçış hikayesi değil, aynı zamanda o dönemin Türkiye'sindeki siyasi ve sosyal koşulların da bir yansımasıdır. Bu olay, Türk sineması ve siyasi tarihinde önemli bir yer tutmaktadır.