Türkiye'de artan sıcaklıklar ve kuraklık nedeniyle orman yangınları riskinin yükselmesi üzerine, bazı illerde ormanlara girişler kısıtlandı veya tamamen yasaklandı. Bu kararlar, özellikle yaz aylarında artan insan hareketliliğinin orman yangınlarına olan etkisini azaltmayı amaçlıyor.

Yasakların Amacı ve Kapsamı: Orman yangınlarının büyük çoğunluğunun insan kaynaklı olduğu düşünüldüğünde, bu yasakların temel amacı, piknik, mangal, ateş yakma gibi faaliyetler sonucu oluşabilecek yangınların önüne geçmek. Yasaklar genellikle ormanlık alanlara girişleri, bu alanlarda ateş yakmayı, mangal yapmayı ve belirli araç türlerinin girişini kapsıyor.

Yasak Uygulayan İller: Haber detayında belirtilen bilgilere göre, farklı illerde farklı seviyelerde yasaklar uygulanıyor. Bu yasaklar, illerin coğrafi özellikleri, risk seviyeleri ve yerel yönetimlerin kararları doğrultusunda şekilleniyor. Örneğin;

• İstanbul: İstanbul Valiliği, belirli ormanlık alanlarda piknik, mangal ve ateş yakılmasını yasakladı.
• İzmir: İzmir'de de benzer şekilde ormanlık alanlara girişler ve ateş yakılması belirli dönemlerde yasaklanabiliyor.
• Antalya: Antalya, orman yangınları açısından riskli bölgelerden biri olduğu için, burada da sıklıkla orman giriş yasakları uygulanıyor.
• Diğer İller: Benzer uygulamaların farklı illerde de hayata geçirildiği belirtiliyor. Bu iller arasında Muğla, Aydın, Denizli ve Balıkesir gibi ormanlık alanları geniş olan bölgeler yer alıyor. Yasakların hangi illeri kapsadığı ve detayları hakkında en güncel bilgiye ulaşmak için ilgili ilin valiliğinin veya yerel yönetimlerinin duyurularının takip edilmesi gerekiyor.

Vatandaşların Dikkat Etmesi Gerekenler: Orman yangınları riskine karşı vatandaşların son derece dikkatli olması gerekiyor. Ormanlık alanlarda ateş yakmaktan kaçınmak, sigara izmaritlerini söndürmeden atmamak, cam kırıklarını temizlemek ve şüpheli bir durumla karşılaşıldığında derhal yetkililere haber vermek büyük önem taşıyor.

Yasaklara Uymamanın Cezası: Orman yangınlarına neden olan veya yasaklara uymayan kişilere çeşitli cezalar uygulanabiliyor. Bu cezalar, para cezasından hapis cezasına kadar değişebiliyor. Ayrıca, yangına sebebiyet veren kişilerin yangın söndürme çalışmalarına katılma zorunluluğu da bulunabiliyor.

Güncel Bilgi Kaynakları: Orman giriş yasakları ve diğer önlemlerle ilgili en güncel bilgilere, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın web sitesinden, il valiliklerinin ve belediyelerin duyurularından ulaşılabilir.

Antalya'da yer alan tarihi bir kilisede çekilen ve sosyal medyada paylaşılan görüntüler büyük yankı uyandırdı. Görüntülerde, kilisenin içinde içki içildiği ve uygunsuz davranışlarda bulunulduğu görülüyor. Bu durum, vatandaşların ve özellikle de Hristiyan cemaatinin büyük tepkisini çekti.

Olay, Antalya'nın Demre ilçesindeki St. Nicholas Anıt Müzesi'nde (Noel Baba Kilisesi) meydana geldi. Sosyal medyada hızla yayılan görüntülerde, bazı kişilerin kilise içerisinde alkol tükettiği ve yüksek sesle müzik dinlediği iddia ediliyor. Ayrıca, bazı şahısların tarihi yapıya zarar verecek davranışlarda bulunduğu da öne sürüldü.

Görüntülerin yayılmasının ardından birçok kişi sosyal medya üzerinden tepkisini dile getirdi. Kullanıcılar, tarihi ve dini bir mekana saygısızlık yapıldığını belirterek, sorumluların cezalandırılmasını talep etti. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın ve yerel yetkililerin konuyla ilgili soruşturma başlatması istendi.

St. Nicholas Anıt Müzesi, Hristiyanlar için önemli bir dini merkez olarak kabul ediliyor. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen kilise, Noel Baba olarak da bilinen Aziz Nicholas'ın piskoposluk yaptığı yer olarak biliniyor. Bu nedenle, kilisede yaşanan bu tür olaylar, dini inançlara ve tarihi mirasa saygısızlık olarak değerlendiriliyor.

Yetkililerden henüz resmi bir açıklama yapılmazken, olayın detayları ve sorumlularının kimliği hakkında soruşturma başlatıldığı öğrenildi. Gelişmeler yakından takip ediliyor.

ABD ile Çin arasındaki gerilim Tayvan çevresinde tırmanırken, bölgedeki radyasyon seviyesi uluslararası kamuoyunun yakın takibinde. Gerilimin artmasıyla birlikte nükleer silahlanma endişeleri de yükselirken, Tayvan Boğazı'ndaki durum küresel bir krize dönüşme potansiyeli taşıyor.

Dünya genelindeki gözlemciler, bölgedeki radyasyon seviyelerini sürekli olarak izleyerek herhangi bir olası nükleer tehdidi erken tespit etmeye çalışıyor. Bu kapsamda, çeşitli ülkelerin ve uluslararası kuruluşların sahip olduğu sensör ağları ve izleme sistemleri aktif olarak kullanılıyor.

Gerginliğin temelinde, Çin'in Tayvan'ı kendi topraklarının bir parçası olarak görmesi ve ABD'nin Tayvan'a verdiği destek yatıyor. Son dönemde ABD'li yetkililerin Tayvan'a yaptığı ziyaretler ve askeri işbirliği, Çin'in tepkisini daha da artırmış durumda. Bu durum, bölgede askeri bir çatışma riskini de beraberinde getiriyor.

Uluslararası toplum, taraflara itidal çağrısında bulunarak diyalog ve müzakere yoluyla sorunların çözülmesini talep ediyor. Ancak, şu ana kadar gerilimi düşürecek somut adımlar atılabilmiş değil. Radyasyon seviyelerinin takibi, olası bir nükleer saldırı veya kazanın erken uyarı sinyallerini vermesi açısından kritik önem taşıyor.

Bölgedeki gelişmeler sadece Tayvan ve çevresini değil, tüm dünyayı etkileme potansiyeline sahip. Bu nedenle, uluslararası toplumun dikkatli ve sorumlu bir şekilde hareket etmesi gerekiyor. Olası bir çatışmanın önlenmesi ve barışın korunması için diplomatik çabaların artırılması büyük önem taşıyor.

Emtia piyasaları, jeopolitik risklerin etkisiyle hareketli bir dönemden geçiyor. Özellikle platin, arz endişeleri ve artan talep nedeniyle yükselişini sürdürüyor. Son dönemde platin fiyatları, rekor seviyelere ulaşarak yatırımcıların dikkatini çekmeyi başardı.

Ukrayna-Rusya savaşı ve Orta Doğu'daki gerilimler, emtia piyasalarında belirsizliğe yol açarken, güvenli liman arayışındaki yatırımcılar platine yöneliyor. Platinin yanı sıra, diğer değerli metaller de bu gelişmelerden etkileniyor.

Platinin kullanım alanları, otomotiv sektöründen mücevherat sektörüne kadar geniş bir yelpazede bulunuyor. Özellikle otomotiv endüstrisinde, emisyon kontrol sistemlerinde kullanılan platin, çevreci yaklaşımların benimsenmesiyle birlikte daha da önem kazanıyor.

Analistler, jeopolitik risklerin devam etmesi ve arz sıkıntısının yaşanması durumunda platin fiyatlarının daha da yükselebileceğini belirtiyor. Ancak, küresel ekonomik büyümedeki yavaşlama ve talep düşüşü gibi faktörler, fiyatlar üzerinde baskı oluşturabilir.

Emtia piyasalarındaki genel eğilim, jeopolitik gelişmeler ve makroekonomik verilerle şekillenmeye devam edecek. Yatırımcıların, piyasaları yakından takip ederek doğru kararlar vermesi önem taşıyor.

Özellikle şu faktörler platin fiyatlarını etkiliyor:

• Jeopolitik riskler
• Arz-talep dengesi
• Küresel ekonomik büyüme
• Otomotiv sektöründeki gelişmeler

Sonuç olarak, platin piyasası, hem yatırımcılar hem de endüstriyel kullanıcılar için yakından izlenmesi gereken bir alan olmaya devam ediyor.

İstanbul'da Taksim-Şişhane-Kabataş metro hattı (M2) ve Füniküler hattı (F1), güvenlik gerekçesiyle kapatıldı. Metro İstanbul'un sosyal medya hesabı üzerinden yapılan duyuruda, M2 Yenikapı-Hacıosman metro hattının Şişhane istasyonundan itibaren Taksim ve Osmanbey istasyonları yönüne seferlerin yapılamadığı belirtildi. Aynı şekilde, F1 Taksim-Kabataş Füniküler hattının da işletmeye kapatıldığı duyuruldu.

Metro İstanbul tarafından yapılan açıklamada, kapatılma nedenine dair herhangi bir detay verilmedi. Ancak, güvenlik önlemi olarak bu kararın alındığı belirtildi. Yolcuların mağduriyet yaşamaması için alternatif ulaşım yolları kullanmaları tavsiye edildi.

Alternatif ulaşım yolları:

• Marmaray
• Otobüs
• Tramvay

Metro ve Füniküler hatlarının ne zaman yeniden açılacağına dair henüz bir bilgi verilmedi. Metro İstanbul, konuyla ilgili gelişmeleri sosyal medya hesapları ve internet sitesi üzerinden duyuracağını bildirdi.

Güncelleme: Metro İstanbul'un sosyal medya hesabından yapılan yeni bir duyuruda, M2 Yenikapı-Hacıosman metro hattı ve F1 Taksim-Kabataş Füniküler hattının tekrar işletmeye açıldığı bildirildi. Seferler normale döndü.

Kazandibi, Türk mutfağının sevilen sütlü tatlılarından biridir. İşte evde kolayca hazırlayabileceğiniz kazandibi tarifi:

Malzemeler:

• 1 litre süt
• 1 su bardağı toz şeker
• 2 yemek kaşığı pirinç unu
• 1 yemek kaşığı nişasta
• 1 paket vanilya
• 1 yemek kaşığı tereyağı (tavayı yağlamak için)

Yapılışı:

1. Sütü bir tencereye alın.
2. Ayrı bir kapta pirinç unu, nişasta ve toz şekeri karıştırın.
3. Bu karışımı süt ile azar azar karıştırarak tencereye ekleyin.
4. Orta ateşte sürekli karıştırarak pişirin. Kaynamaya başlayınca vanilyayı ekleyin ve 2-3 dakika daha karıştırarak ocaktan alın.
5. Geniş ve yapışmaz bir tepsiyi tereyağı ile iyice yağlayın. Tavanın her yerinin yağlandığından emin olun.
6. Tepsiye dökmeden önce ocağın en büyük gözünü yakın ve altını iyice ısıtın. Isınan tavanın üzerine hazırladığınız karışımı dökün ve kısık ateşte tabanının yanmasını bekleyin. Bu işlem yaklaşık 15-20 dakika sürebilir. Tabanın rengi koyulaşmalı ve yanık bir görüntü almalıdır.
7. Tabanı yandıktan sonra tepsiyi ocaktan alın ve tatlıyı soğumaya bırakın.
8. Soğuyan tatlıyı buzdolabında en az 2-3 saat bekletin.
9. Servis yapmadan önce tatlıyı spatula yardımıyla rulo şeklinde sararak veya dilimleyerek servis yapın. Üzerine tarçın serpebilirsiniz.

Püf Noktaları:

• Tavanın yapışmaz olması önemlidir. Aksi takdirde tatlı tabana yapışabilir.
• Tabanın yanması için sabırlı olun. Kısık ateşte yavaş yavaş yanması, kazandibinin karakteristik lezzetini verir.
• Soğuduktan sonra daha kolay servis yapabilirsiniz.

Afiyet olsun!

Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nın (YKS) ikinci oturumu olan Alan Yeterlilik Testi (AYT), adayların merakla beklediği bir sınavdır. AYT, Türkiye genelinde aynı anda başlayacak ve adaylara belirli bir süre tanınacaktır. Sınavın başlama ve bitiş saatleri, adayların sınav stratejilerini belirlemede önemli bir rol oynamaktadır.

AYT sınavı, 16 Haziran 2024 Pazar günü saat 10.15'te başlayacaktır. Sınavın başlama saati, tüm adaylar için aynıdır ve bu saate uyulması gerekmektedir. Adayların sınav salonlarına zamanında ulaşmaları ve sınav öncesi hazırlıklarını tamamlamaları önemlidir.

AYT sınavı için adaylara toplam 180 dakika (3 saat) süre verilmektedir. Bu süre içinde adaylar, Türk Dili ve Edebiyatı-Sosyal Bilimler-1, Sosyal Bilimler-2, Matematik ve Fen Bilimleri testlerindeki soruları yanıtlayacaklardır. Sınav süresi, adayların tüm soruları dikkatlice okuyup cevaplamaları için yeterli olacak şekilde belirlenmiştir.

Sınavın saat 10.15'te başlaması ve 180 dakika sürmesiyle birlikte, AYT sınavı saat 13.15'te sona erecektir. Adaylar, bu süre zarfında sınavlarını tamamlayarak optik okuyuculara işaretlemelerini yapacaklardır. Sınav bitiş saatine dikkat etmek, zamanı verimli kullanmak açısından önemlidir.

ÖSYM tarafından yapılan açıklamalara göre, adayların sınav salonlarına sınav başlama saatinden en az 15 dakika önce gelmeleri gerekmektedir. Bu, adayların sınav öncesi kontrollerinin yapılması ve yerlerine yerleşmeleri için gereklidir. Sınav başladıktan sonra gelen adaylar sınava alınmayacaktır.

Adayların sınavda yanlarında bulundurmaları gereken belgeler ve eşyalar da ÖSYM tarafından belirlenmiştir. Kimlik belgesi, sınav giriş belgesi ve kalem, silgi gibi temel gereçlerin yanı sıra, sınav kurallarına uygun davranmak da büyük önem taşımaktadır.

Prof. Dr. Yankı Yazgan, ebeveynliğin günümüzdeki karmaşıklığını ve bu konudaki artan kaygıları ele alıyor. Yazgan'a göre, ebeveynlikte esas mesele 'iyi' olabilmek ve bu, mükemmeliyetçilikten uzak, çocuğun bireysel özelliklerini ve ihtiyaçlarını gözeten bir yaklaşımı gerektiriyor.

Mükemmeliyetçilik Tuzağı: Yazgan, günümüzde ebeveynlerin sıklıkla mükemmeliyetçilik tuzağına düştüğünü belirtiyor. Her şeyi doğru yapma çabası, hem ebeveynler hem de çocuklar üzerinde büyük bir baskı yaratıyor. Bu durum, ebeveynlerin kendi çocukluk deneyimlerinden kaynaklanan eksiklikleri telafi etme arzusuyla da tetiklenebiliyor.

Çocuğu Anlamak ve Bireyselleştirmek: İyi bir ebeveyn olmanın yolu, çocuğu tanımaktan ve onun bireysel özelliklerini anlamaktan geçiyor. Her çocuğun farklı ihtiyaçları, yetenekleri ve ilgi alanları vardır. Ebeveynlerin bu farklılıkları gözeterek çocuklarına yaklaşması, onların sağlıklı bir şekilde gelişmelerine yardımcı oluyor.

Oyunun Önemi: Yazgan, oyunun çocukların gelişimindeki kritik rolüne dikkat çekiyor. Oyun, çocukların sosyal becerilerini geliştirmelerine, problem çözme yeteneklerini artırmalarına ve duygusal dünyalarını ifade etmelerine olanak tanır. Ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte oyun oynaması, aralarındaki bağı güçlendirir ve çocukların kendilerini güvende hissetmelerini sağlar.

Sınırlar Koymak ve Tutarlılık: Çocuklara sınır koymak, onların güvende hissetmeleri ve sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmeleri için önemlidir. Ancak bu sınırların tutarlı ve adil olması gerekiyor. Ebeveynlerin, çocuklarına neden belirli kurallar koyduklarını açıklamaları ve bu kurallara kendilerinin de uymaları, çocukların güvenini kazanmalarını sağlar.

Ebeveyn Destek Sistemleri: Yazgan, ebeveynlerin birbirlerinden destek almasının önemini vurguluyor. Aile büyükleri, arkadaşlar veya profesyonel danışmanlar, ebeveynlerin karşılaştıkları zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olabilir. Ebeveynlerin kendilerine zaman ayırmaları ve kendi ihtiyaçlarını da gözetmeleri, daha sağlıklı ve mutlu bir ebeveynlik deneyimi yaşamalarına olanak tanır.

Sonuç olarak, iyi bir ebeveyn olmanın sırrı, mükemmeliyetçilikten uzak durmak, çocuğu anlamak, oyun oynamak, sınırlar koymak ve destek sistemlerinden yararlanmaktır. Bu yaklaşım, çocukların sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yetişmelerine katkıda bulunur.

Türkiye'de yaşanan depremlerin ardından, çocukların ve gençlerin geleceğine sanat ve sporla dokunmayı hedefleyen çeşitli projeler hayata geçiriliyor. Bu projeler, depremden etkilenen bireylerin travmalarını atlatmalarına, sosyal uyumlarını güçlendirmelerine ve yeni beceriler kazanmalarına yardımcı olmayı amaçlıyor.

'Oyun Benim Sahnem' Projesi: Turkcell ve Çağdaş Drama Derneği iş birliğiyle yürütülen bu proje, deprem bölgesindeki çocuklara yönelik drama eğitimleri düzenliyor. Çocuklar, drama aracılığıyla kendilerini ifade etme, duygularını anlama ve sosyal becerilerini geliştirme imkanı buluyor.

'Hayata Pas Ver' Projesi: ING Türkiye'nin Millî Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle hayata geçirdiği bu proje, okullarda sporun teşvik edilmesini ve çocukların sporla tanışmasını hedefliyor. Proje kapsamında, okullara spor malzemesi desteği sağlanıyor ve beden eğitimi öğretmenlerine eğitimler veriliyor.

Sanat Atölyeleri ve Müzik Etkinlikleri: Birçok sivil toplum kuruluşu ve sanatçı, deprem bölgesinde sanat atölyeleri ve müzik etkinlikleri düzenleyerek çocukların ve gençlerin yaratıcılıklarını ortaya çıkarmalarına ve moral bulmalarına destek oluyor.

Bu projelerin ortak amacı, depremin yarattığı olumsuz etkileri azaltmak ve çocukların geleceğe umutla bakmalarını sağlamak. Sanat ve sporun iyileştirici gücüyle, depremzede çocukların hayata yeniden tutunmaları ve potansiyellerini gerçekleştirmeleri hedefleniyor.

Bu çalışmalar, bölgedeki çocukların psikososyal gelişimine katkıda bulunurken, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı da güçlendiriyor. Projelerin uzun vadeli etkileri, depremden etkilenen bireylerin ve toplumun genel refahı açısından büyük önem taşıyor.