Tam tahıllı gıdalar, beslenme düzeninde önemli bir yere sahiptir. İşlenmemiş veya minimum düzeyde işlenmiş tahılların tamamını içerirler. Bu tahılların yapısında bulunan kepek, endosperm ve tohum kısımları korunur. Tam tahıllı gıdalar, vitaminler, mineraller, lif ve antioksidanlar açısından zengindir.

Tam Tahıllı Gıdaların Faydaları:

• Kalp Sağlığını Korur: Tam tahıllar, kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcı olarak kalp hastalığı riskini azaltır.
• Sindirim Sistemini Düzenler: Yüksek lif içeriği sayesinde sindirim sistemini düzenler ve kabızlığı önler.
• Kilo Kontrolüne Yardımcı Olur: Lifli yapısı sayesinde tokluk hissi sağlar ve kilo kontrolüne yardımcı olur.
• Kan Şekerini Dengelemede Etkilidir: Tam tahıllar, kan şekerinin daha yavaş yükselmesini sağlayarak diyabet riskini azaltır.
• Kanser Riskini Azaltır: Antioksidanlar açısından zengin oldukları için kanser riskini azaltmada rol oynarlar.

Tam Tahıllı Gıdalar Nelerdir?

1. Tam Buğday Ekmeği: Beyaz ekmek yerine tercih edilmesi gereken sağlıklı bir alternatiftir.
2. Esmer Pirinç: Beyaz pirince göre daha fazla lif içerir.
3. Yulaf: Kahvaltılarda veya ara öğünlerde tüketilebilecek besleyici bir tahıldır.
4. Bulgur: Pilavlarda veya salatalarda kullanılabilen sağlıklı bir alternatiftir.
5. Çavdar: Ekmek veya un olarak tüketilebilir.
6. Mısır: Doğal haliyle veya mısır unu olarak tüketilebilir.

Tam tahıllı gıdaların etiketleri dikkatlice incelenmelidir. Ürünün içeriğinde tam tahıl ifadesinin yer alması ve lif oranının yüksek olması önemlidir. İşlenmiş tahıllar yerine tam tahıllı alternatifleri tercih ederek sağlığımızı koruyabiliriz.

Crystal Palace, FA Cup'ta Goodison Park'ta Everton'ı 4-0 yenerek büyük bir zafer elde etti. Maç, Crystal Palace taraftarları için unutulmaz anlara sahne oldu. Crystal Palace'ın gollerini Marc Guehi, Michael Olise, Eberechi Eze ve Jean-Philippe Mateta kaydetti.

Maçın ilk yarısında Crystal Palace, savunmada dikkatli ve hücumda etkili bir oyun sergiledi. Marc Guehi'nin kafa golüyle öne geçen Crystal Palace, ilk yarıyı 1-0 önde kapattı.

İkinci yarıda Crystal Palace, hız kesmeden ataklarını sürdürdü. Michael Olise'nin şık golüyle farkı ikiye çıkaran Crystal Palace, ardından Eberechi Eze ve Jean-Philippe Mateta'nın golleriyle skoru 4-0'a getirdi.

Everton ise maç boyunca etkisiz bir performans sergiledi. Hücumda üretken olamayan Everton, savunmada da hatalar yaparak Crystal Palace'ın gollerine engel olamadı.

Maçın ardından Crystal Palace Teknik Direktörü Patrick Vieira, oyuncularının performansından memnun olduğunu dile getirdi. Vieira, takımın FA Cup'ta daha da ileriye gitmek istediğini söyledi.

Bu galibiyetle Crystal Palace, FA Cup'ta bir üst tura yükseldi. Takımın taraftarları, galibiyeti coşkuyla kutladı.

Maçta öne çıkanlar:

• Marc Guehi'nin etkili performansı.
• Michael Olise'nin şık golü.
• Eberechi Eze'nin oyuna katkısı.
• Crystal Palace'ın takım oyunu.

Bursa'da ilginç bir olay yaşandı. Bir otomobilin içine giren arı, sürücünün paniklemesine neden oldu. Panikleyen sürücü direksiyon hakimiyetini kaybedince araç, bariyerlere çarparak durabildi. Bu kaza nedeniyle Bursa trafiği yaklaşık 3 saat boyunca kilitlendi.

Olay, merkez Osmangazi ilçesi Mudanya Bulvarı'nda meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, seyir halindeyken aracın içine bir arı giren sürücü, arının sokma ihtimaline karşı panikledi. Bu panik hali direksiyon hakimiyetini kaybetmesine yol açtı ve araç bariyerlere çarptı.

Kazanın ardından olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Yaralanan olmazken, araçta maddi hasar meydana geldi. Ancak kaza, Mudanya Bulvarı'nda trafiğin durmasına neden oldu.

Trafik Yoğunluğu Yaşandı:

• Kaza nedeniyle Mudanya Bulvarı'nda uzun araç kuyrukları oluştu.
• Trafik, kaza yapan aracın çekilmesi ve yolun temizlenmesinin ardından yaklaşık 3 saat sonra normale döndü.
• Yetkililer, sürücüleri dikkatli olmaları konusunda uyardı.

Bu sıra dışı olay, Bursa'da günün en çok konuşulan konularından biri oldu.

Türkiye'de giyim kuşam, sadece bir ihtiyaç olmanın ötesinde, bireylerin kimliklerini, aidiyetlerini ve hatta politik duruşlarını sergileme aracı olarak da önemli bir rol oynamıştır. Tarih boyunca farklı dönemlerde ve coğrafyalarda, kıyafetler üzerine yazılan yazılar, bu ifade biçiminin çarpıcı örneklerini sunmaktadır.

Özellikle 1970'li yıllarda yükselen siyasi hareketler, giyim kuşamı bir propaganda aracı olarak kullanmışlardır. Sağ görüşlüler arasında "Cefi" olarak bilinen, üzerinde genellikle Osmanlı arması, bozkurt veya "Komando" gibi ifadeler bulunan giysiler yaygınlaşmıştır. Bu giysiler, milliyetçi ve muhafazakar kimliği temsil etme amacı gütmüştür.

Sol görüşlüler ise, Che Guevara tişörtleri, Deniz Gezmiş fotoğrafları baskılı kıyafetler veya Marksist sloganlar içeren giysilerle kendi ideolojilerini ifade etmişlerdir. Bu dönemde, giyim kuşam adeta bir siyasi savaş alanına dönüşmüş, farklı ideolojilere sahip insanlar kıyafetleriyle birbirlerine mesajlar göndermişlerdir.

Sadece siyasi görüşler değil, dini inançlar da giyim kuşam üzerinden ifade edilmiştir. Özellikle bazı tarikatlara mensup kişiler, özel semboller veya dualar içeren giysiler giyerek aidiyetlerini göstermişlerdir. Örneğin, Nakşibendi tarikatına mensup bazı kişilerin "Keşan" adı verilen özel bir kıyafet giydiği bilinmektedir.

Giyim kuşam üzerindeki yazıların bir diğer örneği ise, yöresel motifler ve el yazmalarıdır. Özellikle Anadolu'nun farklı bölgelerinde, kadınlar tarafından yapılan yazmalar, üzerlerindeki desenler ve yazılarla o yörenin kültürel değerlerini ve geleneklerini yansıtmışlardır. Bu yazmalar, sadece bir giysi parçası olmakla kalmayıp, aynı zamanda birer sanat eseri ve kültürel miras niteliği taşımaktadır.

Günümüzde ise, giyim kuşam üzerindeki yazılar daha çok popüler kültürün etkisiyle şekillenmektedir. Ünlü markaların logoları, popüler müzik gruplarının isimleri veya sosyal medya sloganları, tişörtlerden çantalara kadar birçok farklı giyim eşyasında görülmektedir. Ancak, giyim kuşamın kimlik ve aidiyet ifadesi olma özelliği hala devam etmektedir. İnsanlar, giydikleri kıyafetlerle kendilerini ifade etmeye, dünyaya mesajlar göndermeye ve ait oldukları grupları göstermeye devam etmektedirler.

Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, siyasi kariyerini sonlandırdıktan sonra emekliliğin tadını çıkarıyor. Merkel, son olarak İtalya'nın Napoli kentinde bir pizzacıda tek başına yemek yerken görüntülendi. Bu görüntüler, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı.

Haberlere göre, Merkel, Napoli'ye yaptığı bu seyahatte tek başına seyahat ediyor ve oldukça rahat bir tavır sergiliyor. Bir pizzacıda sıradan bir vatandaş gibi yemek yerken görüntülenen Merkel'in bu hali, emeklilik hayatının keyfini çıkardığını gösteriyor.

Angela Merkel, uzun yıllar Almanya'ya başbakanlık yapmış ve Avrupa siyasetinde önemli bir rol oynamıştı. Görev süresi boyunca birçok krizle başa çıkan Merkel, özellikle Avrupa Birliği'nin geleceği konusunda önemli kararlar almıştı. Siyasi kariyerinin ardından emekliye ayrılan Merkel, şimdi daha sakin bir yaşam sürüyor.

Napoli'deki pizzacı ziyareti, Merkel'in emeklilikteki yeni yaşam tarzının bir örneği olarak değerlendiriliyor. Tek başına seyahat etmesi ve halkın arasına karışması, Merkel'in siyasetten uzaklaştıktan sonra daha özgür ve bağımsız bir yaşam sürmek istediğini gösteriyor.

Merkel'in bu görüntüleri, emeklilik hayatının sadece dinlenmekle kalmayıp, aynı zamanda yeni yerler keşfetmek ve farklı kültürleri deneyimlemek için de bir fırsat olduğunu vurguluyor.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un talimatıyla bir derneğe baskın yapıldığı iddiaları gündeme geldi. İddialara göre bu dernek, Fenerbahçe'de olağanüstü kongre için imza topluyordu. Konuyla ilgili Fenerbahçe yönetimi ve söz konusu dernek başkanı açıklamalarda bulundu.

Fenerbahçe Yönetimi'nin Açıklaması: Fenerbahçe yönetimi, iddialara ilişkin yaptığı açıklamada, bahsi geçen derneğe herhangi bir baskın yapılmadığını belirtti. Açıklamada, kulübün tüzük ve yasal düzenlemelere uygun hareket ettiği vurgulanarak, olağanüstü kongre süreciyle ilgili çalışmaların şeffaf bir şekilde yürütüldüğü ifade edildi.

Dernek Başkanının Açıklaması: İmza toplayan derneğin başkanı ise yaptığı açıklamada, derneklerine yönelik bir ziyaretin gerçekleştiğini doğruladı. Ancak, bu ziyaretin bir baskın şeklinde olmadığını, aksine Fenerbahçe yönetimiyle aralarındaki diyalog çerçevesinde gerçekleştiğini belirtti. Dernek başkanı, olağanüstü kongre taleplerini yasal yollarla iletmeye devam edeceklerini sözlerine ekledi.

Olayın detayları ve tarafların açıklamalarıyla ilgili gelişmeler yakından takip ediliyor. Fenerbahçe camiası, bu gelişmelerin ardından olağanüstü kongre sürecinin nasıl ilerleyeceğini merakla bekliyor.

68. Eurovision Şarkı Yarışması, İsviçre'nin ev sahipliğinde Malmö kentinde düzenlendi. Yarışmayı, Avusturyalı Nemo 'The Code' adlı şarkısıyla kazandı. Ancak yarışma, İsrail'in katılımı nedeniyle yoğun protestolarla karşılaştı.

Finalde 25 ülke yarıştı. Oylama sonucunda Nemo birinci olurken, Hırvatistan ikinci, Ukrayna ise üçüncü oldu.

İsrail'in katılımı, yarışma boyunca protesto edildi. Malmö'de binlerce kişi, İsrail'in Filistin'e yönelik politikalarını protesto etmek amacıyla yürüyüş düzenledi. Göstericiler, İsrail'in yarışmadan diskalifiye edilmesini talep etti. Yarışma salonu içinde de bazı protestocular, İsrail'i protesto eden pankartlar açtı ve sloganlar attı.

Yarışmanın yapıldığı gün, Malmö kentinde büyük güvenlik önlemleri alındı. Polis, protestoculara karşı sert önlemler uyguladı ve birçok kişiyi gözaltına aldı.

Yarışma organizatörleri, siyasi mesajların ve protestoların yarışmanın tarafsızlığını zedelediğini belirterek, bu tür eylemlere karşı olduklarını açıkladı.

Avusturya'nın zaferi, ülkenin Eurovision tarihindeki ikinci birinciliği oldu. Nemo, ödülünü alırken yaptığı konuşmada, "Bu zafer, farklılıkların kutlanması ve herkesin kabul görmesi için bir mesajdır" dedi.

Yarışmanın ardından, sosyal medyada da İsrail'in katılımına yönelik tartışmalar devam etti. Birçok kullanıcı, yarışmanın siyasileştirilmemesi gerektiğini savunurken, bazıları ise İsrail'in Filistin'e yönelik politikalarının görmezden gelinmemesi gerektiğini ifade etti.

• Yarışmayı Avusturyalı Nemo kazandı.
• İsrail'in katılımı protestolara neden oldu.
• Malmö'de büyük güvenlik önlemleri alındı.

ABD Yüksek Mahkemesi, Trump yönetiminin sınır dışı etme yetkilerini genişleten bir düzenlemeyi sınırlandırarak önemli bir karar aldı. Mahkeme, oybirliğiyle aldığı kararla, federal hükümetin sınır dışı etme işlemlerinde daha katı kurallar uygulamasını zorlaştırdı.

Olayın Arka Planı: Trump yönetimi, 2017 yılında sınır dışı etme süreçlerini hızlandırmak amacıyla bir dizi düzenleme yapmıştı. Bu düzenlemeler, özellikle göçmenlerin sınırda yakalanmasının ardından hızla sınır dışı edilmesini öngörüyordu. Ancak, bu düzenlemelerin bazıları, göçmen hakları savunucuları tarafından yargıya taşınmıştı.

Yüksek Mahkeme'nin Kararı: Yüksek Mahkeme, bu düzenlemelerden birini ele alarak, hükümetin sınır dışı etme yetkisinin kapsamını daralttı. Mahkeme, hükümetin bu yetkiyi kullanabilmesi için belirli prosedürlerin izlenmesi gerektiğine hükmetti. Bu karar, sınır dışı etme işlemlerinin daha şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesini amaçlıyor.

Kararın Detayları: Mahkeme, kararın gerekçesinde, hükümetin sınır dışı etme yetkisinin sınırsız olmadığını vurguladı. Kararda, göçmenlerin belirli haklara sahip olduğu ve bu hakların korunması gerektiği belirtildi. Ayrıca, sınır dışı etme işlemlerinde keyfi uygulamaların önüne geçilmesi gerektiği de vurgulandı.

Kararın Etkileri: Bu kararın, gelecekteki sınır dışı etme işlemlerini önemli ölçüde etkilemesi bekleniyor. Hükümetin, sınır dışı etme işlemlerinde daha dikkatli olması ve belirli prosedürleri izlemesi gerekecek. Ayrıca, bu karar, göçmen hakları savunucuları tarafından da olumlu karşılandı.

Sonuç: ABD Yüksek Mahkemesi'nin bu kararı, göçmen hukuku alanında önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Karar, hükümetin sınır dışı etme yetkisini sınırlandırırken, göçmenlerin haklarını koruma altına alıyor.

BirGün gazetesi yazarı Haydar Ergülen, gençlere hitaben bir mektup kaleme aldı. Mektubunda, gençlerin yaşadığı zorluklara değinerek onlara umut, dayanışma ve mücadele çağrısında bulundu.

Ergülen, mektubuna “Sevgili Gençler” diyerek başladı ve gençlerin yaşadığı umutsuzluk ve karamsarlığın farkında olduğunu belirtti. Ancak, bu karamsarlığa rağmen umudu diri tutmanın önemini vurguladı. Mektubunda, “Umut, en karanlık anlarda bile yol gösteren bir ışıktır” ifadelerine yer verdi.

Haydar Ergülen, gençlerin birbirleriyle dayanışma içinde olmasının ve ortak bir mücadele vermesinin gerekliliğine değindi. Mektubunda, “Yalnız değilsiniz. Birbirinize tutunun, güçlerinizi birleştirin ve birlikte mücadele edin” çağrısında bulundu. Ayrıca, gençlerin kendi potansiyellerine inanmalarını ve hayallerinin peşinden gitmelerini öğütledi.

Mektupta, gençlerin karşılaştığı sorunlara çözüm önerileri sunulmasa da, onlara moral vermek ve umut aşılamak amaçlandı. Ergülen, gençlere güvendiğini ve onların geleceği inşa edeceklerine inandığını ifade etti. Mektup, gençlere yönelik yazılmış bir destek ve motivasyon mesajı niteliği taşıyor.

Son olarak Ergülen, gençlerin sanata ve kültüre yönelmelerinin önemini vurguladı. Sanatın ve kültürün insanı besleyen, geliştiren ve özgürleştiren bir güç olduğunu belirtti. Mektubunu, gençlere başarılar dileyerek ve onlara olan inancını yineleyerek sonlandırdı.