İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediyedeki yeni dönemde liyakatin ön planda olduğunu belirterek, geçmiş dönemlerdeki uygulamaları eleştirdi. İmamoğlu, göreve geldiklerinden bu yana yapılan incelemelerde, belediyenin adeta kazındığını ve bu kazımanın sonucunda liyakatin ortaya çıktığını ifade etti.

İmamoğlu, İBB'nin çeşitli birimlerinde yapılan atamalarda ve görevlendirmelerde, liyakat ilkesinin esas alındığını vurguladı. Geçmiş dönemlerdeki usulsüz atamaların ve kayırmaların aksine, kendi dönemlerinde işin ehli olan, deneyimli ve nitelikli kişilerin göreve getirildiğini belirtti. Bu sayede belediyenin hizmet kalitesinin arttığını ve İstanbulluların memnuniyetinin yükseldiğini dile getirdi.

Başkan İmamoğlu, İBB'deki yeni yönetim anlayışının, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri üzerine kurulu olduğunu da sözlerine ekledi. Belediye kaynaklarının doğru ve etkin bir şekilde kullanıldığını, her türlü harcamanın ve yatırımın kamuoyuyla paylaşıldığını ifade etti. Bu sayede İstanbulluların belediyeye olan güveninin arttığını ve belediyenin itibarının yükseldiğini söyledi.

İmamoğlu, konuşmasında ayrıca, geçmiş dönemlerde yapılan bazı projelerin ve uygulamaların İstanbulluların ihtiyaçlarına uygun olmadığını ve kaynak israfına yol açtığını eleştirdi. Kendi dönemlerinde ise, İstanbulluların önceliklerini dikkate alan, sürdürülebilir ve çevreye duyarlı projelerin hayata geçirildiğini belirtti.

Son olarak, İmamoğlu, İBB'nin tüm çalışanlarına teşekkür ederek, İstanbul'a hizmet etme noktasında gösterdikleri özveri ve gayretin takdire şayan olduğunu ifade etti. İBB'nin, İstanbullulara daha iyi hizmet sunmak için çalışmalarına aralıksız devam edeceğini vurguladı.

Galatasaray, Süper Lig'de şampiyonluk yarışında kritik bir viraja giriyor. Sarı-kırmızılı ekip, liderliğini perçinlemek ve en yakın rakibiyle arasındaki puan farkını açmak için sahaya çıkacak. Teknik direktör Okan Buruk'un sahaya sürmesi beklenen ilk 11'ler merakla bekleniyor.

Muhtemel 11:

• Kaleci: Fernando Muslera
• Savunma: Barış Alper Yılmaz, Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Derrick Köhn
• Orta Saha: Lucas Torreira, Berkan Kutlu, Kerem Demirbay
• Hücum: Hakim Ziyech, Dries Mertens, Barış Alper Yılmaz

Okan Buruk'un taktiksel değişiklikler yapması ve farklı oyunculara şans vermesi de ihtimaller arasında. Özellikle hücum hattında Zaha ve Vinicius gibi isimlerin de forma giyme olasılığı bulunuyor.

Galatasaray'ın bu maçta alacağı galibiyet, şampiyonluk yolunda büyük bir avantaj sağlayacak. Sarı-kırmızılı taraftarlar, takımlarından mutlak 3 puan bekliyor.

Maç öncesinde takımda herhangi bir sakat veya cezalı oyuncu bulunmuyor. Bu durum, teknik heyetin elini güçlendiriyor.

Galatasaray'ın rakibi de güçlü bir ekip ve kolay teslim olmayacak. Bu nedenle, sarı-kırmızılıların dikkatli ve disiplinli bir oyun sergilemesi gerekiyor.

Maçın sonucu, şampiyonluk yarışının seyrini değiştirebilir. Galatasaray'ın performansı, ligin geri kalanı için önemli bir gösterge olacak.

Teknik Direktörün Açıklamaları:

Okan Buruk, maç öncesinde yaptığı açıklamada, takımına güvendiğini ve galibiyet için sahaya çıkacaklarını belirtti. Ayrıca, taraftarların desteğinin önemine vurgu yaptı.

Papa Franciscus'un sosyal medya platformu X üzerinden paylaştığı bir fotoğraf, kısa sürede büyük ilgi gördü ve tartışmalara yol açtı. Paylaşım, yapay zeka (AI) tarafından oluşturulmuş izlenimi veren bir görsel içeriyordu. Fotoğrafta, şişkin yanakları ve belirgin saç stiliyle dikkat çeken bir figür yer alıyordu. Bu figür, birçok sosyal medya kullanıcısı tarafından eski ABD Başkanı Donald Trump'a benzetildi.

Fotoğrafın yapay zeka ile oluşturulup oluşturulmadığına dair net bir açıklama yapılmamış olması, tartışmaları daha da alevlendirdi. Bazı kullanıcılar, Papa'nın bu türden bir görseli paylaşmasının uygunsuz olduğunu savunurken, bazıları ise bunun sadece eğlenceli bir paylaşım olduğunu düşündü.

Görseldeki kişinin Trump'a olan benzerliği, siyasi göndermeler içerdiği yönünde yorumlara da neden oldu. Özellikle, Papa Franciscus'un daha önceki açıklamaları ve duruşları göz önüne alındığında, bu paylaşımın bir mesaj içerdiği iddia edildi. Ancak, Vatikan tarafından bu konuda herhangi bir resmi açıklama yapılmadı.

Sosyal medyada hızla yayılan fotoğraf, binlerce yorum ve beğeni aldı. Kullanıcılar, görseldeki kişinin kim olduğuna dair tahminlerde bulunurken, aynı zamanda yapay zeka teknolojisinin geldiği noktayı da tartışmaya açtı.

Bu olay, sosyal medyanın ve yapay zeka teknolojisinin günümüzdeki etkisini bir kez daha gözler önüne serdi. Bir fotoğrafın dahi, bu kadar kısa sürede bu denli büyük bir tartışma yaratabilmesi, dijital dünyanın gücünü kanıtlar nitelikte.

Garanti BBVA, müşteri yoğunluğunu azaltmak ve hizmet sürekliliğini sağlamak amacıyla şubelerinin çalışma saatlerinde düzenleme yaptı. Banka tarafından yapılan açıklamaya göre, belirli şubeler cumartesi günleri de hizmet verecek. Bu uygulama, özellikle hafta içi bankacılık işlemlerini gerçekleştirmekte zorlanan müşteriler için büyük kolaylık sağlayacak.

Banka, uygulamanın detaylarını ve hangi şubelerin cumartesi açık olacağını resmi internet sitesi üzerinden duyurdu. Müşterilerin, şubeye gitmeden önce Garanti BBVA'nın web sitesini ziyaret ederek güncel bilgilere ulaşmaları önem taşıyor. Açıklamada, cumartesi günleri 17:00'ye kadar hizmet verileceği belirtildi.

Garanti BBVA'nın bu kararı, müşteri memnuniyetini artırma ve bankacılık hizmetlerine erişimi kolaylaştırma hedefiyle alındı. Banka, müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli olarak hizmetlerini geliştirmeye devam edeceğini vurguladı.

Önemli Not: Şubeye gitmeden önce Garanti BBVA'nın web sitesinden güncel bilgileri kontrol etmeniz tavsiye edilir.

Türkiye'deki gelir dağılımı eşitsizliği üzerine yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye gelir dağılımı oranında sadece bir ülkeyi geçebildi. Bu durum, ülkedeki gelir adaletsizliğinin ne kadar derin olduğunu gözler önüne seriyor.

Araştırmalar, Türkiye'deki en zengin yüzde 10'luk kesimin, toplam gelirin önemli bir bölümünü elde ettiğini gösteriyor. Buna karşılık, en yoksul yüzde 10'luk kesimin gelirden aldığı pay ise oldukça düşük seviyelerde kalıyor. Bu durum, gelir dağılımındaki uçurumun giderek arttığına işaret ediyor.

Gelir dağılımındaki bu adaletsizliğin çeşitli sosyo-ekonomik sonuçları bulunuyor. Yoksulluk, sosyal dışlanma, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimde eşitsizlik gibi sorunlar, gelir dağılımındaki adaletsizlikle doğrudan ilişkili. Ayrıca, bu durum toplumsal huzursuzluğa ve güvensizliğe de yol açabiliyor.

Türkiye'nin gelir dağılımı konusunda diğer ülkelerle karşılaştırılması, durumun vahametini daha net ortaya koyuyor. Sadece bir ülkeyi geçebilmiş olması, Türkiye'nin bu alanda ciddi adımlar atması gerektiğini gösteriyor.

Uzmanlar, gelir dağılımını iyileştirmek için çeşitli politika önerileri sunuyor. Vergi sisteminin daha adil hale getirilmesi, sosyal yardımların artırılması, eğitim ve sağlık hizmetlerine eşit erişimin sağlanması, istihdam olanaklarının yaratılması gibi önlemler, gelir dağılımındaki adaletsizliği azaltmaya yardımcı olabilir.

Gelir dağılımındaki adaletsizlik, Türkiye'nin öncelikli sorunlarından biri olarak ele alınmalı ve bu konuda somut adımlar atılmalıdır.

Ceren Şehirlioğlu'nun yeni romanı 'Başkasının Hayatı', okuyucuyu kurgunun ve gerçeğin iç içe geçtiği bir dünyaya davet ediyor. Romanda, baş karakterin hayatındaki beklenmedik değişimler ve bu değişimlerin onun iç dünyasındaki yansımaları anlatılıyor.

Romanın ana teması, modern insanın kimlik arayışı ve toplum içindeki yalnızlığıdır. Şehirlioğlu, karakterleri aracılığıyla günümüz toplumunun dayattığı yaşam tarzlarını ve bu dayatmaların bireyler üzerindeki etkilerini sorguluyor.

Kitapta, karakterlerin karşılaştığı zorluklar ve bu zorluklarla baş etme yöntemleri detaylı bir şekilde işleniyor. Özellikle kadın karakterlerin güçlü duruşları ve kendi ayakları üzerinde durma çabaları dikkat çekiyor.

Şehirlioğlu'nun romanı, sadece bir hikaye anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda okuyucuyu kendi yaşamları üzerine düşünmeye teşvik ediyor. Kitapta yer alan çeşitli karakterler ve olaylar, okuyucunun empati kurmasını ve farklı bakış açıları geliştirmesini sağlıyor.

Romanın dili akıcı ve sürükleyici. Şehirlioğlu, karakterlerin duygusal derinliklerini ustalıkla yansıtarak okuyucunun hikayeye kolayca dahil olmasını sağlıyor. Kitap, kurgusal bir dünyanın gerçek yaşamla nasıl kesiştiğini gösteren başarılı bir örnek olarak değerlendirilebilir.

Sonuç olarak, 'Başkasının Hayatı', hem eğlenceli bir okuma deneyimi sunan hem de düşündüren bir roman. Ceren Şehirlioğlu, bu eseriyle edebiyat dünyasında önemli bir yer edinmeye aday görünüyor.

Ayşe Kökçü, hayatının dönüm noktalarını ve kariyerindeki önemli anları anlatıyor. Tiyatroya olan tutkusunu ve bu alandaki deneyimlerini paylaşıyor. Kökçü, yılmamak ve azimle çalışmanın kendisi için ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.

Oyunculuk kariyerine nasıl başladığını ve bu süreçte karşılaştığı zorlukları dile getiriyor. Tiyatro sahnesinde ve kamera önündeki deneyimlerini karşılaştırıyor. Kökçü, her iki alanın da kendine özgü zorlukları ve güzellikleri olduğunu belirtiyor.

Yazarlık serüvenine nasıl adım attığını ve bu alandaki çalışmalarını anlatıyor. Kökçü, yazmanın kendisi için bir ifade biçimi olduğunu ve bu sayede iç dünyasını daha iyi anladığını ifade ediyor.

Yeni projeleri hakkında bilgi veriyor ve gelecekteki hedeflerini paylaşıyor. Kökçü, sürekli öğrenmeye ve kendini geliştirmeye açık olduğunu vurguluyor. Hayata karşı pozitif bir bakış açısıyla yaklaştığını ve bu sayede zorlukların üstesinden geldiğini belirtiyor.

Kökçü, gençlere ve hayallerinin peşinden gitmek isteyenlere tavsiyelerde bulunuyor. Azimli olmanın, çalışmaktan korkmamanın ve kendine inanmanın önemini vurguluyor.

Ayrıca, sanatın toplum üzerindeki etkisine değiniyor ve sanatçıların sorumluluklarına dikkat çekiyor. Sanatın insanları bir araya getiren, düşündüren ve dönüştüren bir güç olduğuna inanıyor.

Kökçü, ailesinin ve arkadaşlarının kendisine verdiği destekten bahsediyor. Onların hayatındaki önemini ve motivasyon kaynağı olduğunu dile getiriyor.

Puantiyeli desenler, moda dünyasında yeniden popüler hale geliyor. Geçmişte nostaljik bir hava taşıyan puantiyeler, günümüzde modern ve çeşitli kombinasyonlarla karşımıza çıkıyor. Tasarımcılar, farklı boyutlarda ve renklerde puantiyeleri kullanarak özgün tasarımlar ortaya koyuyor.

Büyük puantiyeler, cesur ve dikkat çekici bir görünüm için ideal. Bu desenler genellikle elbiselerde, eteklerde ve bluzlarda kullanılıyor. Büyük puantiyeli bir elbise, tek başına şık bir seçenek olabilirken, farklı renklerdeki aksesuarlarla da kombinlenebiliyor.

Küçük puantiyeler ise daha klasik ve zarif bir stil yaratmak isteyenler için uygun. Bu desenler, gömleklerde, fularlarda ve aksesuarlarda sıklıkla tercih ediliyor. Küçük puantiyeli bir gömlek, jean pantolon veya etekle kombinlenerek günlük şıklık elde edilebilir.

Puantiyeli parçalar, farklı renk ve kumaşlarla bir araya gelerek her tarza uyum sağlayabiliyor. Örneğin, siyah beyaz puantiyeli bir etek, renkli bir bluzla kombinlenerek canlı bir görünüm elde edilebilir. Ayrıca, puantiyeli bir fular, sade bir kıyafete hareket katmak için kullanılabilir.

Puantiyeli desenleri kombinlerken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, desenin yoğunluğudur. Eğer büyük puantiyeli bir parça tercih ediliyorsa, diğer parçaların daha sade olması gerekiyor. Küçük puantiyeli parçalar ise daha farklı desenlerle kombinlenebilir, ancak bu durumda renk uyumuna dikkat etmek önemlidir.

Sonuç olarak, puantiyeli desenler, moda dünyasında yeniden yükselişe geçerek farklı tarzlara hitap eden bir seçenek sunuyor. İster cesur ve dikkat çekici bir görünüm, ister klasik ve zarif bir stil yaratmak isteyin, puantiyeli parçalarla kendi tarzınızı yansıtabilirsiniz.

Özge Özpirinçci, kaygılarıyla olan mücadelesini ve hayatındaki önemli değişimleri anlattığı bir röportaj verdi. Özpirinçci, kaygılarını 'öldüremediğim bir şey' olarak tanımlıyor ve onlarla başa çıkma yöntemlerini aradığını belirtiyor. Özellikle hamilelik ve doğum süreciyle birlikte kaygılarının arttığını, bu dönemde profesyonel destek aldığını ifade ediyor.

Oyuncu, geçmişte daha kontrolcü bir yapıda olduğunu, ancak kızı Mercan'ın doğumuyla birlikte bu özelliğinin törpülendiğini söylüyor. Artık her şeyi kontrol edemeyeceğini kabul ettiğini ve bu durumun kendisini rahatlattığını dile getiriyor.

Özpirinçci, sosyal medyayla ilişkisi hakkında da konuştu. Sosyal medyayı aktif olarak kullandığını, ancak eleştirilere eskisi kadar takılmadığını belirtiyor. Kendisine yönelik yapılan olumsuz yorumları dikkate almadığını, çünkü bu yorumların genellikle gerçeklikle ilgisi olmadığını düşünüyor.

Oyunculuk kariyeriyle ilgili olarak, farklı karakterleri canlandırmaktan keyif aldığını ve sürekli olarak kendini geliştirmeye çalıştığını vurguluyor. Gelecekteki projeleri hakkında detay vermekten kaçınırken, izleyicileri şaşırtacak ve heyecanlandıracak işler yapmak istediğini söylüyor.

Röportajda Özge Özpirinçci, özel hayatına dair samimi açıklamalarda bulunarak, annelik deneyiminin kendisini nasıl değiştirdiğini ve hayata bakış açısını nasıl etkilediğini anlatıyor. Kaygılarıyla mücadele ederken, aynı zamanda hayattan keyif almaya ve mutlu olmaya çalıştığını ifade ediyor.