Hakkari'nin Çukurca ilçesinde 2016 yılında şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er Emrah Şahin'in ailesi, terörün sona ermesi için başlatılan sürece tam destek verdiklerini açıkladı. Şehit babası Necmettin Şahin, Türkiye'nin terörle mücadeledeki kararlılığını vurgulayarak, akan kanın durmasını ve bölgeye huzurun gelmesini temenni etti.

Şehit babası Necmettin Şahin, şunları kaydetti: 'Biz şehit ailesi olarak bu süreci destekliyoruz. Bu akan kanın durmasını istiyoruz. Başka ocaklara ateş düşmesin. Bu terör belasından Türkiye Cumhuriyeti kurtulsun istiyoruz. Devletimiz, milletimiz bir olsun, beraber olsun istiyoruz. Bizim Kürt'üyle, Türküyle bir sorunumuz yok. Hepimiz kardeşiz, bu topraklarda beraber yaşıyoruz. Bizim tek isteğimiz terörün bitmesi. Terör biterse bölgeye huzur gelir, refah gelir, yatırım gelir, iş imkanı gelir. Bizim çocuklarımız da iş sahibi olur, aş sahibi olur. Bizim geleceğimiz kurtulur.'

Şahin, terörün sona ermesiyle bölgeye huzur ve refahın geleceğine inandığını belirterek, gençlerin iş imkanlarına kavuşacağını ve geleceğin kurtulacağını ifade etti. Aile, terörün bitmesiyle Türkiye'nin daha güçlü bir şekilde yoluna devam edeceğine inanıyor.

Şehit Emrah Şahin'in ailesinin bu açıklaması, terörle mücadele sürecinde birlik ve beraberlik mesajı verirken, bölge halkının da terörden arınmış bir geleceğe duyduğu özlemi yansıtıyor.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelensky hakkında sert eleştirilerde bulundu. Zaharova, Zelensky'nin açıklamalarını ve politikalarını hedef alarak, Ukrayna liderini suçlayan ifadeler kullandı.

Zaharova, Zelensky'nin Rusya ile olan ilişkilerdeki tutumunu ve müzakere süreçlerine yaklaşımını eleştirdi. Ayrıca, Ukrayna'nın iç politikalarındaki bazı uygulamaların da Moskova tarafından kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Rus sözcü, Zelensky'nin Batı ülkeleriyle kurduğu ilişkilere de değinerek, bu ilişkilerin Ukrayna'nın çıkarlarına hizmet etmediğini savundu. Zaharova, Ukrayna yönetiminin Rusya karşıtı söylemlerinin bölgedeki gerginliği tırmandırdığını iddia etti.

Zaharova'nın bu açıklamaları, Rusya ile Ukrayna arasındaki ilişkilerin daha da gerginleşmesine neden olabilecek nitelikte. İki ülke arasındaki siyasi ve askeri gerilim devam ederken, bu tür açıklamaların diplomatik çözüm çabalarını zorlaştırdığı belirtiliyor.

Rusya ve Ukrayna arasındaki ilişkiler, 2014 yılında Kırım'ın ilhakı ve Donbas bölgesindeki çatışmaların başlamasından bu yana oldukça gergin. İki ülke arasındaki müzakereler, zaman zaman kesintiye uğramış ve kalıcı bir çözüm bulunamamıştır.

Zaharova'nın açıklamalarının ardından Ukrayna tarafından henüz resmi bir yanıt gelmedi. Ancak, Kiev'in Moskova'nın suçlamalarına karşı sert bir şekilde karşılık vermesi bekleniyor.

• Zaharova, Zelensky'nin politikalarını eleştirdi.
• Rusya-Ukrayna ilişkilerindeki gerginliğe dikkat çekti.
• Batı ile ilişkilerin Ukrayna'ya fayda sağlamadığını iddia etti.

İngiliz yazar Aisha Wright, Müslüman olduktan sonraki deneyimlerini ve Mevlana'nın Amerika'daki popülaritesini değerlendirdi. Wright, İslam'ı seçme sürecinde yaşadığı dönüşümü ve Mevlana'nın eserlerinin Batı'daki etkisini vurguladı.

Wright, İslam'la tanışmasını ve bu dinin hayatındaki yerini anlatırken, Mevlana'nın eserlerinin özellikle Amerika'da büyük ilgi gördüğünü ifade etti. Mevlana'nın şiirlerinin ve öğretilerinin, farklı kültürel ve dini geçmişlere sahip insanlar arasında köprü kurduğunu belirtti.

Mevlana'nın Amerika'daki popülaritesi, onun evrensel mesajlarının ve insanlığa olan derin sevgisinin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Wright, Mevlana'nın eserlerinin, insanların manevi arayışlarına rehberlik ettiğini ve onlara ilham verdiğini söyledi.

Aisha Wright'ın Müslüman olması ve Mevlana'ya olan ilgisi, İslam'ın ve tasavvufun Batı'daki algısını ve etkisini anlamak açısından önemli bir örnek teşkil ediyor. Wright'ın deneyimleri, İslam'ın sadece bir din olmanın ötesinde, bir yaşam felsefesi ve manevi bir yolculuk olduğunu gösteriyor.

Wright, Mevlana'nın eserlerini okuyarak İslam'ın derinliğini ve güzelliğini keşfettiğini ve bu keşfin hayatını olumlu yönde değiştirdiğini belirtti.

ABD'de bir üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışan bir kişinin, derslerinde yapay zeka (YZ) kullanması üzerine ilginç bir olay yaşandı. Bir öğrenci, öğretim görevlisinin YZ kullandığını fark edince, ders ücretinin iadesini talep etti. Öğrencinin bu talebi, YZ'nin eğitimdeki rolü ve kullanımının etik sınırları konusunda tartışmaları alevlendirdi.

Olay, söz konusu öğretim görevlisinin ders anlatım tarzındaki değişiklikleri fark eden öğrencinin, durumdan şüphelenmesiyle başladı. Öğrenci, öğretim görevlisinin derslerdeki anlatımının daha akıcı ve detaylı hale geldiğini, ayrıca sorulara daha hızlı ve kapsamlı yanıtlar verdiğini gözlemledi. Bu durumdan şüphelenen öğrenci, durumu araştırmaya başladı.

Yaptığı araştırmalar sonucunda, öğretim görevlisinin derslerde YZ araçlarını kullandığını tespit eden öğrenci, okul yönetimine başvurarak ders ücretinin iadesini istedi. Öğrenci, öğretim görevlisinin YZ kullanarak dersleri daha verimli hale getirmesinin takdire şayan olduğunu, ancak bu durumun dersin niteliğini değiştirdiğini ve kendisinin insan etkileşimi yerine bir yapay zeka ile öğrenim gördüğünü savundu.

Öğrencinin bu talebi, üniversite yönetimi tarafından değerlendirmeye alındı. Üniversite yönetimi, YZ'nin eğitimdeki kullanımının etik sınırları ve öğrenci hakları konusunda bir inceleme başlattı. İnceleme sonucunda, öğretim görevlisinin YZ kullanımının dersin içeriğini ve öğrenme sürecini olumsuz etkilemediği, ancak şeffaflık ilkesinin ihlal edildiği sonucuna varıldı.

Üniversite yönetimi, öğrencinin ders ücretinin bir kısmının iade edilmesine karar verdi. Ayrıca, öğretim görevlisine YZ kullanımının etik sınırları konusunda bir uyarıda bulunuldu ve gelecekte YZ kullanımında daha şeffaf olması gerektiği belirtildi.

Bu olay, YZ'nin eğitimdeki rolü ve kullanımının etik sınırları konusunda önemli bir tartışma başlattı. Uzmanlar, YZ'nin eğitimde potansiyel faydaları olduğunu, ancak kullanımının etik sınırlar çerçevesinde ve şeffaf bir şekilde yapılması gerektiğini vurguluyor.

Olayla ilgili tartışmalar devam ederken, YZ'nin eğitimdeki geleceği ve öğrenci hakları konusunda daha fazla düzenleme yapılması gerektiği belirtiliyor.

Türk sinemasının değerli isimlerinden yönetmen Ali Özgentürk, 77 yaşında hayatını kaybetti. Özgentürk'ün vefatı, Türk sinema camiasında büyük üzüntü yarattı.

Ali Özgentürk kimdir?

• Ali Özgentürk, 1947 yılında doğdu.
• Türk sinemasına yönetmen, senarist ve yapımcı olarak önemli katkılarda bulundu.
• "Hazal", "At", "Bekçi" ve "Balık" gibi önemli filmlere imza attı.
• Filmleri, ulusal ve uluslararası festivallerde birçok ödül kazandı.

Özgentürk, yönetmenlik kariyerinin yanı sıra senaryo yazarlığı ve yapımcılık da yaptı. Türk sinemasının önemli isimleriyle çalıştı ve birçok genç yeteneğin yetişmesine katkıda bulundu.

Ali Özgentürk'ün vefatı, Türk sineması için büyük bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Sanat camiası, Özgentürk'ün ailesine ve sevenlerine başsağlığı diledi.

Özgentürk'ün cenaze töreniyle ilgili detaylar henüz netleşmedi.

Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib ve Papa Francis, Vatikan'da gerçekleştirdikleri görüşmede Gazze, Ukrayna ve Sudan'daki savaşların sona erdirilmesi için çağrıda bulundu. İki dini lider, çatışmaların durdurulması ve insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması gerektiğini vurguladı.

Görüşmede, Filistin-İsrail çatışması, Ukrayna'daki savaş ve Sudan'daki iç savaş gibi küresel sorunlar ele alındı. Papa Francis ve Şeyh et-Tayyib, bu çatışmaların yalnızca bölgesel değil, küresel istikrarı da tehdit ettiğine dikkat çekti. Ayrıca, dini liderler, diyalog ve müzakerenin önemine vurgu yaparak, tüm tarafları barışçıl çözümler bulmaya davet etti.

İnsani yardım konusuna da değinen ikili, Gazze, Ukrayna ve Sudan'da yaşanan insani krizlerin derinleştiğini belirtti. Bu bölgelerdeki sivillerin temel ihtiyaçlara erişiminin sağlanması gerektiğini ifade eden Papa ve Şeyh, uluslararası toplumu daha fazla yardım yapmaya çağırdı.

Şeyh Ahmed et-Tayyib, görüşmede İslam ve Hristiyanlık arasındaki iş birliğinin önemine de değindi. Ortak değerlere vurgu yaparak, farklı inançlara sahip insanların bir arada barış içinde yaşamasının mümkün olduğunu belirtti. Papa Francis de bu görüşe katılarak, dinler arası diyalogun dünya barışına katkı sağlayacağını söyledi.

Sonuç olarak, Ezher Şeyhi ve Papa'nın ortak çağrısı, uluslararası kamuoyunda yankı uyandırdı. Birçok ülke ve kuruluş, bu çağrıya destek vererek, çatışmaların sona erdirilmesi için diplomatik çabalarını artıracağını duyurdu.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ Altuğra Memişoğlu, ülkede giderek artan obezite sorununa dikkat çekmek amacıyla dikkat çekici bir adım attı. Bakan Memişoğlu, kendi vücut kitle indeksi (VKİ) ölçümünü kamuoyu ile paylaşarak bu önemli sağlık sorununa karşı farkındalık yaratmayı hedefledi.

Bakan Memişoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, KKTC'deki obezite oranlarının yüksekliğine vurgu yaparak, bu durumun bireysel ve toplumsal sağlık açısından ciddi riskler taşıdığını belirtti. Vücut kitle indeksinin, bir kişinin kilosunun boyuna oranını gösteren bir ölçüt olduğunu ve obezite değerlendirmesinde önemli bir rol oynadığını ifade etti.

Paylaşımında kendi VKİ değerini de açıklayan Bakan Memişoğlu, “Evet, biraz fazlamız varmış. Ama bu, sağlıklı yaşam için harekete geçmemize engel değil” ifadelerini kullandı. Bu açıklama ile hem kendi durumuna dikkat çeken hem de obezite sorunu yaşayan diğer bireylere de bir mesaj göndermeyi amaçladı.

Sağlık Bakanı Memişoğlu, obezite ile mücadelede sağlıklı beslenme ve düzenli fiziksel aktivitenin önemine değinerek, bakanlık olarak bu konuda çeşitli projeler yürüttüklerini ve halkı bilinçlendirme çalışmalarına devam edeceklerini belirtti.

Bakanlığın obeziteyle mücadele kapsamında hayata geçireceği projeler arasında şunlar yer alıyor:

• Okullarda sağlıklı beslenme eğitimleri
• Ücretsiz diyetisyen danışmanlığı hizmetleri
• Halk yürüyüşleri ve spor etkinlikleri
• Obezite cerrahisi imkanlarının geliştirilmesi

Bu projelerle KKTC genelinde obezite oranlarının düşürülmesi ve halkın sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanması hedefleniyor.

Gazze'de İsrail'in devam eden saldırıları sonucu can kaybı giderek artıyor. Sağlık kaynaklarından edinilen bilgilere göre, hayatını kaybedenlerin sayısı 53 bini aşmış durumda. Bu sayıya, enkaz altında olduğu tahmin edilen ve henüz ulaşılamayan çok sayıda kişi dahil değil. Uluslararası kuruluşlar, Gazze'deki insani durumun giderek kötüleştiğine dikkat çekiyor.

Hastanelerdeki doluluk oranları kritik seviyelerde seyrederken, tıbbi malzeme ve ilaç eksikliği de büyük bir sorun teşkil ediyor. Yaralıların birçoğu yetersiz koşullarda tedavi görmeye çalışırken, temiz su ve gıda sıkıntısı da salgın hastalık riskini artırıyor.

Uluslararası toplum, İsrail'e yönelik ateşkes çağrılarını sıklaştırsa da, saldırılar henüz durmuş değil. Diplomatik girişimler sürerken, bölgedeki gerginliğin daha da tırmanmasından endişe ediliyor.

Birleşmiş Milletler ve diğer yardım kuruluşları, Gazze'ye insani yardım ulaştırma çabalarını sürdürüyor. Ancak, devam eden çatışmalar ve abluka nedeniyle yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşması oldukça güçleşiyor.

Önemli Not: Gazze'deki durumun vahameti her geçen gün artmakta ve acil insani yardıma ihtiyaç duyulmaktadır.

İstanbul'daki barajların doluluk oranları, 15 Mayıs 2025 tarihi itibarıyla İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) tarafından açıklandı. Şehrin su ihtiyacını karşılayan barajlardaki mevcut su seviyesi merak konusu oldu.

İSKİ verilerine göre, 15 Mayıs 2025 tarihindeki baraj doluluk oranları şu şekilde:

• Ömerli Barajı: %85
• Darlık Barajı: %78
• Elmalı Barajı: %92
• Terkos Barajı: %65
• Alibeyköy Barajı: %70
• Büyükçekmece Barajı: %55
• Sazlıdere Barajı: %48
• Istrancalar Barajı: %95
• Kazandere Barajı: %80
• Pabuçdere Barajı: %72

Barajların ortalama doluluk oranı %74 seviyesinde gerçekleşti. Geçtiğimiz yıla göre barajlardaki doluluk oranlarında gözle görülür bir artış yaşandığı belirtildi. Uzmanlar, bu durumun kuraklık riskini azalttığını ve İstanbullular için rahatlatıcı bir haber olduğunu ifade ediyor.

İSKİ yetkilileri, su kaynaklarının verimli kullanılması ve su tasarrufu konusunda vatandaşları bilinçlendirmeye devam edeceklerini vurguladı. Ayrıca, barajlardaki su seviyesinin düzenli olarak takip edildiği ve gerekli önlemlerin alınmaya devam edeceği belirtildi.

Önümüzdeki günlerde hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte su tüketiminin de artabileceği öngörülüyor. Bu nedenle, İstanbulluların su tasarrufuna özen göstermesi büyük önem taşıyor.