Hazine ve Maliye Bakanlığı, kayıt dışı ekonomiyle mücadele amacıyla ülke genelinde denetimlerini yoğunlaştırdı. Bu kapsamda, 2024 yılının ilk beş ayında organize sanayi bölgelerinde (OSB) 50 bin, yol güzergahlarında ise 35 bin denetim yapıldı.

Bakanlık yetkilileri, denetimlerin amacının vergi kayıp ve kaçağını önlemek, adil rekabet ortamını sağlamak ve ülke ekonomisine katkıda bulunmak olduğunu belirtti. OSB'lerdeki denetimlerde, firmaların fatura düzeni, kasa işlemleri, stok kayıtları ve diğer mali belgeleri incelendi. Yol denetimlerinde ise özellikle ticari araçların taşıdığı malların faturaları ve sevk irsaliyeleri kontrol edildi.

Denetimler sırasında tespit edilen usulsüzlüklere yönelik gerekli yasal işlemler başlatıldı. Hazine ve Maliye Bakanlığı, kayıt dışılıkla mücadele çalışmalarının aralıksız devam edeceğini ve bu konuda taviz verilmeyeceğini vurguladı.

Bakanlık yetkilileri ayrıca, vatandaşların da kayıt dışı faaliyetlere karşı duyarlı olmaları ve şüpheli durumları ilgili mercilere bildirmeleri çağrısında bulundu. Bu tür ihbarların, kayıt dışılıkla mücadelede önemli bir rol oynayacağı belirtildi.

Muz, potasyum, lif ve çeşitli vitaminler açısından zengin bir meyve olarak sağlık için birçok fayda sunar. İşte muzun sağlığa etkileri:

• Kalp Sağlığı: Muz, yüksek potasyum içeriği sayesinde kan basıncını düzenlemeye yardımcı olur ve kalp sağlığını korur. Potasyum, sodyumun etkilerini dengeleyerek tansiyonun düşmesine yardımcı olabilir.
• Sindirime Yardımcı: Lif açısından zengin olan muz, sindirim sisteminin düzenli çalışmasına katkıda bulunur. Kabızlık sorununu önlemeye yardımcı olur ve bağırsak hareketlerini destekler.
• Enerji Verici: Muz, doğal şekerler (glikoz, fruktoz ve sakaroz) içerir ve bu şekerler vücuda hızlı ve sürdürülebilir bir enerji sağlar. Bu özelliği sayesinde sporcular ve enerjiye ihtiyaç duyanlar için ideal bir atıştırmalıktır.
• Vitamin ve Mineral Deposu: Muz, C vitamini, B6 vitamini ve manganez gibi önemli vitamin ve mineralleri içerir. C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirirken, B6 vitamini sinir sistemi fonksiyonlarını destekler. Manganez ise cilt sağlığı ve kemik gelişimi için önemlidir.
• Potasyum Kaynağı: Muz, kas fonksiyonları ve sinir iletimi için gerekli olan potasyumun mükemmel bir kaynağıdır. Yeterli potasyum alımı, kas kramplarını önlemeye ve genel kas sağlığını desteklemeye yardımcı olabilir.
• Kilo Kontrolü: Lifli yapısı sayesinde muz, tokluk hissi sağlar ve aşırı yeme eğilimini azaltır. Bu özelliği ile kilo kontrolüne yardımcı olabilir.

Muzun bu faydalarından yararlanmak için düzenli olarak tüketilmesi önerilir. Ancak, herhangi bir sağlık sorunu olanların veya özel diyet uygulayanların doktorlarına danışmaları önemlidir.

Meksika, 2 Haziran'da gerçekleşecek seçimlere hazırlanırken, ülke tarihinin en büyük ve en karmaşık seçimi olması bekleniyor. Bu seçimde, cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere 20 binin üzerinde pozisyon için oy kullanılacak. Seçim süreci, organize suç örgütlerinin adaylara yönelik tehditleri ve şiddet olaylarıyla gölgeleniyor. Bugüne kadar 30'dan fazla aday öldürüldü ve bu durum, seçim güvenliği konusunda ciddi endişelere yol açıyor.

Mevcut anketlere göre, iktidardaki Morena Partisi'nin adayı Claudia Sheinbaum, muhalefet adayı Xochitl Galvez'in önünde gidiyor. Ancak, seçim sonuçlarını etkileyebilecek önemli faktörlerden biri de yüksek katılım beklentisi. Yetkililer, seçmen katılımının rekor seviyede olacağını öngörüyor.

Seçim sürecinde yaşanan skandallar da dikkat çekiyor. Oy pusulalarının çalınması, seçim görevlilerine yönelik saldırılar ve seçim kampanyalarına yönelik kara para iddiaları, seçimin güvenilirliği konusunda soru işaretleri yaratıyor. Uluslararası gözlemciler, seçim sürecini yakından takip ediyor ve şeffaflık çağrısında bulunuyor.

Seçim günü, yaklaşık 100 milyon Meksikalı seçmen sandık başına gidecek. Seçim sonuçlarının, ülkenin siyasi ve ekonomik geleceği üzerinde önemli etkileri olması bekleniyor. Özellikle güvenlik, yolsuzluk ve ekonomik eşitsizlik gibi konularda yeni hükümetin atacağı adımlar merakla bekleniyor.

ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM), Yemen'deki İran destekli Husi milisleri tarafından bir MQ-9 Reaper tipi insansız hava aracının (İHA) düşürüldüğünü doğruladı. Olay, Kızıldeniz üzerinde uluslararası hava sahasında meydana geldi.

CENTCOM tarafından yapılan açıklamada, İHA'nın düşürülmesine ilişkin detaylı bilgi verilmezken, olayın soruşturulduğu belirtildi. Bu, Husi milislerinin son aylarda düşürdüğü ikinci ABD uçağı oldu. İlk olayda da bir MQ-9 Reaper İHA düşürülmüştü.

MQ-9 Reaper, ABD ordusu tarafından keşif, gözetleme, hedef tespiti ve saldırı görevlerinde kullanılan gelişmiş bir İHA'dır. Yüksek irtifada uzun süre havada kalabilme özelliği sayesinde, geniş alanların izlenmesi ve hedeflerin hassas bir şekilde vurulması için idealdir.

Husi milisleri, Yemen'deki iç savaşta İran tarafından destekleniyor ve sık sık Suudi Arabistan ve ABD'ye ait hedeflere saldırılar düzenliyor. Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırılar da gerçekleştiriyorlar. Bu saldırılar, küresel ticaretin aksamasına ve bölgedeki gerginliğin artmasına neden oluyor.

ABD, Husi milislerinin eylemlerini kınayarak, uluslararası hukuka uymaları ve saldırıları durdurmaları çağrısında bulunuyor. Bölgedeki müttefikleriyle birlikte, seyrüsefer güvenliğini sağlamak için çeşitli önlemler alıyor.

Olayla ilgili olarak henüz Husi milislerinden bir açıklama gelmedi.

Gazze'ye yönelik insani yardımlar, İsrail'in uyguladığı abluka nedeniyle büyük ölçüde durmuş durumda. Abluka, üçüncü ayına girerken, Gazze Şeridi'ndeki insani koşullar giderek daha da kötüleşiyor. Uluslararası yardım kuruluşları, bölgeye ulaştırılamayan yardımlar nedeniyle ciddi endişe duyuyor.

Yardım Konvoyları Engelleniyor: İsrail'in uyguladığı sıkı kontrol ve engellemeler nedeniyle, birçok yardım konvoyu Gazze'ye giriş yapamıyor. Gıda, ilaç ve temel ihtiyaç malzemeleri taşıyan bu konvoylar, sınırda bekletiliyor veya geri çevriliyor.

Hastaneler Alarm Veriyor: Gazze'deki hastaneler, tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle alarm veriyor. Birçok hastane, temel ilaçlara ve tıbbi ekipmanlara erişimde ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bu durum, özellikle kronik rahatsızlıkları olan hastalar ve yaralılar için hayati tehlike oluşturuyor.

Uluslararası Toplumun Tepkisi: Uluslararası toplum, İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ablukayı eleştiriyor ve insani yardımların engellenmemesi çağrısında bulunuyor. Birleşmiş Milletler ve çeşitli insan hakları örgütleri, İsrail'e ablukayı hafifletmesi ve yardımların serbestçe geçişine izin vermesi yönünde baskı yapıyor.

Halkın Durumu Kritik: Gazze halkı, ablukanın etkisiyle açlık, susuzluk ve hastalıklarla mücadele ediyor. Temel gıda maddelerine erişim giderek zorlaşırken, temiz su kaynakları da kısıtlı durumda. Elektrik kesintileri de günlük yaşamı olumsuz etkiliyor ve sağlık hizmetlerinin sunulmasını zorlaştırıyor.

Ablukanın Sonuçları: Ablukanın devam etmesi halinde, Gazze'deki insani krizin daha da derinleşmesi bekleniyor. Uluslararası yardım kuruluşları, acil yardım çağrısında bulunarak, Gazze halkının temel ihtiyaçlarının karşılanması için harekete geçilmesi gerektiğini vurguluyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump, Hamas'ın elinde şu an itibarıyla 21 rehine bulunduğunu ve bunlardan 3'ünün öldüğünü belirtti. Trump'ın bu açıklaması, İsrail-Hamas arasındaki çatışmaların ve rehine krizinin devam ettiği bir dönemde geldi.

Trump, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, rehinelerin serbest bırakılması için ellerinden geleni yapmaları gerektiğini vurguladı. Rehinelerin durumu ve akıbeti hakkında daha fazla bilgi vermedi. Trump'ın bu açıklaması, rehinelerin aileleri ve uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.

İsrail hükümeti, Hamas'ın elinde tuttuğu rehinelerin serbest bırakılması için diplomatik ve askeri çabalarını sürdürüyor. Ancak, müzakerelerin ne kadar ilerlediği ve rehinelerin ne zaman serbest bırakılabileceği konusunda henüz net bir bilgi bulunmuyor.

Hamas ise, rehinelerin serbest bırakılması için İsrail'in bazı taleplerini yerine getirmesi gerektiğini belirtiyor. Bu talepler arasında, Filistinli mahkumların serbest bırakılması ve Gazze Şeridi'ne yönelik ablukanın kaldırılması gibi konular yer alıyor.

Rehine krizi, İsrail-Hamas arasındaki ilişkileri daha da karmaşık hale getirirken, uluslararası toplumun da çözüm bulma çabalarını yoğunlaştırmasına neden oluyor. Rehinelerin güvenli bir şekilde serbest bırakılması için diplomatik görüşmelerin ve arabuluculuk girişimlerinin devam etmesi bekleniyor.

2025 Met Gala, 'Geçmişe Dönüş' temasıyla moda dünyasında yankı uyandırdı. Etkinlik, siyah kültürünün derin ve zengin mirasına saygı duruşu niteliğindeydi. Kırmızı halıda, Afrika diasporasının estetik ve kültürel etkilerini yansıtan birbirinden çarpıcı tasarımlar sergilendi.

Birçok ünlü isim, Afrika'nın farklı bölgelerinden ilham alan kıyafetlerle geceye katıldı. Geleneksel Afrika kumaşları, modern kesimlerle birleştirilerek özgün ve etkileyici görünümler yaratıldı. Tasarımcılar, siyah kültürünün tarihini ve mirasını yansıtan detaylara büyük önem verdi.

Ayrıca, siyah tasarımcıların ve sanatçıların eserleri de gece boyunca ön plana çıkarıldı. Bu, siyah yaratıcılığının ve yeteneğinin kutlanması için önemli bir fırsat oldu. Birçok ünlü, siyah tasarımcıların imzasını taşıyan kıyafetleri tercih ederek bu desteği gösterdi.

Met Gala'da dikkat çeken bazı stiller şunlardı:

• Afrika desenli işlemelerle süslenmiş uzun elbiseler
• Geleneksel Afrika takılarından ilham alan aksesuarlar
• Afro saç stilleri ve doğal saç dokusunu ön plana çıkaran görünümler
• Siyah kültürünün sembollerini taşıyan özel tasarım kıyafetler

Bu yılki Met Gala, sadece moda dünyası için değil, aynı zamanda kültürel çeşitliliğin ve kapsayıcılığın önemi için de güçlü bir mesaj verdi. Siyah kültürünün mirası, moda aracılığıyla kutlanarak daha geniş kitlelere ulaştırıldı.

Etkinlik, sosyal medyada da büyük ilgi gördü. Kullanıcılar, en sevdikleri stilleri ve tasarımları paylaşarak geceye dair yorumlarını dile getirdi. #MetGala2025, #BlackCulture, #Fashion gibi etiketler, gece boyunca en çok konuşulan konular arasında yer aldı.

Avrupa'da zenginlerin faydalandığı vergi indirimleri ülkelere göre büyük farklılıklar gösteriyor. Bazı ülkelerde vergi avantajları daha belirgin iken, diğerlerinde daha sınırlı kalıyor. Genel olarak, sermaye gelirleri, emlak vergileri ve miras vergileri gibi alanlarda zenginlere yönelik vergi indirimleri ve muafiyetler dikkat çekiyor.

Özellikle Lüksemburg, İsviçre, Hollanda, İrlanda ve Kıbrıs gibi ülkeler, düşük kurumlar vergisi oranları ve çeşitli vergi avantajları sayesinde zenginlerin ve büyük şirketlerin ilgisini çekiyor. Bu ülkeler, uluslararası vergi planlaması yoluyla vergi yükünü azaltmak isteyenler için cazip fırsatlar sunuyor.

Sermaye gelirleri vergisi, birçok Avrupa ülkesinde farklı oranlarda uygulanıyor. Bazı ülkelerde bu oran oldukça düşük seviyelerde tutulurken, bazıları daha yüksek oranlar uyguluyor. Ayrıca, bazı ülkelerde sermaye gelirleri vergisi üzerinden çeşitli indirimler ve muafiyetler de sağlanabiliyor. Örneğin, uzun vadeli yatırımlardan elde edilen gelirler daha düşük vergi oranlarına tabi tutulabiliyor.

Emlak vergileri de ülkeden ülkeye değişiklik gösteriyor. Bazı ülkelerde emlak vergisi oranları düşük tutulurken, bazıları daha yüksek oranlar uyguluyor. Ayrıca, bazı ülkelerde belirli türdeki emlaklar için vergi muafiyetleri veya indirimleri de sağlanabiliyor. Özellikle lüks konutlar ve yatırım amaçlı emlaklar söz konusu olduğunda, vergi avantajları daha da önem kazanabiliyor.

Miras vergisi de Avrupa'da tartışmalı bir konu. Bazı ülkelerde miras vergisi tamamen kaldırılmış durumda iken, bazıları yüksek oranlarda vergi uyguluyor. Miras vergisi oranları, mirasın büyüklüğüne ve mirasçıların yakınlık derecesine göre değişebiliyor. Vergi planlaması yoluyla miras vergisinden kaçınmak veya vergi yükünü azaltmak da mümkün olabiliyor.

Sonuç olarak, Avrupa'daki vergi sistemleri zenginler için çeşitli vergi indirimleri ve avantajları sunuyor. Bu durum, vergi adaleti ve vergi rekabeti gibi konularda tartışmalara yol açıyor. Vergi politikalarının sürekli değişmesi ve uluslararası vergi düzenlemelerinin karmaşıklığı, zenginlerin vergi planlaması yapmasını kolaylaştırıyor.

Kanada Başbakanı Mark Carney, eski ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmenin detaylarını paylaştı. Carney, görüşmede Kanada'nın ekonomik ve stratejik çıkarlarını güçlü bir şekilde savunduğunu belirtti. Carney, Trump'ın Kanada'ya yönelik bazı eleştirilerine yanıt vererek, Kanada'nın asla satılık olmadığını ve ülkesinin değerlerinin pazarlık konusu yapılamayacağını vurguladı.

Görüşmede, iki ülke arasındaki ticaret ilişkileri, sınır güvenliği ve enerji politikaları gibi konular ele alındı. Carney, Kanada'nın ABD ile her zaman yapıcı bir diyalog içinde olmaya hazır olduğunu ancak ülkesinin çıkarlarını korumak için kararlı duracağını ifade etti.

Carney, ayrıca Kanada'nın iklim değişikliği ile mücadele konusundaki kararlılığını da dile getirdi ve bu konuda uluslararası işbirliğinin önemine dikkat çekti. Trump'ın iklim değişikliği konusundaki şüpheci yaklaşımına rağmen, Carney, Kanada'nın bu alanda öncü rol oynamaya devam edeceğini belirtti.

Görüşmenin ardından yapılan açıklamalarda, Carney, Trump ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiğini ve iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği hakkında umutlu olduğunu söyledi. Ancak, Kanada'nın çıkarlarının her zaman öncelikli olduğunu ve bu konuda taviz vermeyeceklerini yineledi.

Özetle:

• Mark Carney, Donald Trump ile görüştü.
• Kanada'nın çıkarlarını savundu.
• Kanada'nın satılık olmadığını vurguladı.
• Ticaret, güvenlik ve enerji konuları ele alındı.
• İklim değişikliği mücadelesi vurgulandı.