Yargıtay'ın emsal niteliğindeki son kararı, düğünde takılan altınların kime ait olduğu konusundaki tartışmalara yeni bir boyut getirdi. Daha önce ağırlıklı olarak gelinin hakkı olarak kabul edilen ziynet eşyaları, bu kararla birlikte artık ailenin ortak malı olarak değerlendirilecek.

Yargıtay'ın bu kararında etkili olan faktörler şunlar:

• Altınların düğün sırasında geline ve damada birlikte takılması,
• Takı merasiminin amacı ve kültürel anlamı,
• Aile büyüklerinin de bu takılarda payının olabilmesi.

Bu yeni yorum, boşanma davalarında ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda önemli değişikliklere yol açabilir. Özellikle, altınların kim tarafından takıldığı ve kimin adına alındığı gibi detaylar artık daha az önem taşıyacak. Bunun yerine, altınların genel olarak aileye yapılan bir katkı olarak değerlendirilmesi bekleniyor.

Kararın gerekçesinde, düğün takılarının sadece gelin veya damada değil, yeni kurulan yuvaya destek amacıyla verildiği vurgulanıyor. Bu nedenle, takılan altınların evlilik birliğinin ortak malı sayılması gerektiği belirtiliyor. Bu durum, özellikle evliliklerin kısa sürmesi ve boşanma davalarının artmasıyla birlikte daha da önem kazanıyor.

Bu kararın potansiyel sonuçları şunlardır:

1. Boşanma davalarında ziynet eşyası anlaşmazlıklarının azalması,
2. Evlilik öncesi sözleşmelerin öneminin artması,
3. Ailelerin düğün takıları konusunda daha dikkatli davranması.

Yargıtay'ın bu kararı, evlilik hukuku alanında uzun süredir devam eden tartışmalara son noktayı koyabilir. Ancak, kararın uygulanması ve yorumlanması sürecinde yeni hukuki sorunların ortaya çıkması da olasıdır.

ABD yargısı, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Harvard Üniversitesi'ne yönelik aldığı kararı geçici olarak durdurdu. Karar, Trump yönetiminin Eğitim Bakanlığı'nın, Harvard Üniversitesi'nin bağış gelirlerine vergi muafiyeti tanımasını engelleme girişimini hedef alıyordu.

ABD Bölge Yargıcı Nathaniel Gorton, Trump yönetiminin 2020'de aldığı kararın "keyfi ve kaprisli" olduğuna hükmetti. Gorton, Eğitim Bakanlığı'nın kararının, yasalara uygun bir gerekçeye dayanmadığını belirtti.

Trump yönetimi, Harvard Üniversitesi'nin milyarlarca dolarlık bağış gelirine sahip olmasına rağmen vergi muafiyetinden yararlanmasını eleştirmişti. Eğitim Bakanlığı, Harvard'ın bağış gelirlerinin büyük bir kısmını öğrencilere burs vermek yerine idari harcamalara ayırdığını savunmuştu.

Harvard Üniversitesi ise Eğitim Bakanlığı'nın iddialarını reddetmiş ve bağış gelirlerinin öğrencilere yönelik eğitim programlarına ve burslara harcandığını belirtmişti. Üniversite, kararın iptal edilmesinden memnuniyet duyduğunu açıkladı.

Bu karar, Harvard Üniversitesi'nin bağış gelirleri üzerindeki vergi muafiyetini korumasını sağlarken, benzer durumda olan diğer üniversiteler için de emsal teşkil edebilir. Kararın, yükseköğrenim kurumlarının mali özerkliği konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirmesi bekleniyor.

Özetle:

• ABD yargısı, Trump'ın Harvard'a yönelik kararını geçici olarak durdurdu.
• Karar, Trump yönetiminin Harvard'ın bağış gelirlerine vergi muafiyetini engelleme girişimini hedef alıyordu.
• Yargıç, Trump yönetiminin kararının "keyfi ve kaprisli" olduğuna hükmetti.

İstanbul'da 2009 yılında kaybolan 9 yaşındaki Şiar Yiğit'in üvey babası Ersin Koç tarafından öldürüldüğü yıllar sonra ortaya çıktı. Olay, Koç'un başka bir suçtan tutuklanması ve cezaevinde itirafta bulunmasıyla aydınlatıldı.

Cinayetin Detayları: Ersin Koç, 2009 yılında eşiyle tartıştıktan sonra sinirlenerek 9 yaşındaki üvey oğlu Şiar Yiğit'i dövdü. Şiddetin dozu artınca çocuk hayatını kaybetti. Koç, panikleyerek cesedi ortadan kaldırmak için çeşitli yöntemler düşündü. Önce cesedi yakmayı planladı, ancak apartman görevlisinin durumu fark etmesi üzerine bu planından vazgeçti. Ardından Koç, Şiar Yiğit'in cesedini parçalara ayırarak bir bavula koydu. Bavulu alarak Hadımköy'e giden Koç, cesedin parçalarını bir su kanalına attı.

Yıllar Sonra Gelen İtiraf: Olayın ardından Şiar Yiğit'in kayıp olduğu ihbar edildi. Polis ekipleri uzun süre arama çalışmaları yürüttü ancak herhangi bir ize rastlanmadı. Dosya faili meçhul olarak kaldı. Yıllar sonra Ersin Koç, başka bir suçtan tutuklanarak cezaevine girdi. Cezaevinde vicdan azabı çeken Koç, Şiar Yiğit'i öldürdüğünü itiraf etti. İtiraf üzerine soruşturma yeniden açıldı ve Koç'un verdiği bilgiler doğrultusunda Şiar Yiğit'in cesedinin parçalarının atıldığı su kanalında arama yapıldı.

Soruşturma Devam Ediyor: Ersin Koç'un itirafı üzerine başlatılan soruşturma devam ediyor. Polis ekipleri, cesedin kalıntılarını bulmaya çalışırken, Koç hakkında da cinayet suçundan dava açılması bekleniyor.

Bayer Leverkusen, teknik direktör Xabi Alonso'nun olası ayrılığına karşı önlem almak amacıyla sürpriz bir hamle yaparak potansiyel yedek arayışlarına başladı. Alonso'nun adı, özellikle Liverpool ve Bayern Münih gibi büyük kulüplerle anılıyor. Bu durum, Leverkusen yönetimini alternatif teknik direktör adayları üzerinde çalışmaya itti.

İspanyol basınında çıkan haberlere göre, Leverkusen'in listesindeki sürpriz isimlerden biri İspanya U21 Milli Takımı'nın teknik direktörü Santi Denia. Denia'nın genç yeteneklerle kurduğu başarılı iletişim ve taktiksel bilgisi, Leverkusen yönetiminin dikkatini çekmiş durumda. Denia'nın yanı sıra, Alman futboluna aşina başka adayların da değerlendirildiği belirtiliyor.

Xabi Alonso'nun Leverkusen ile olan sözleşmesi 2026 yılında sona eriyor. Ancak, performansıyla Avrupa'nın dev kulüplerinin radarına girmesi, ayrılık ihtimalini güçlendiriyor. Leverkusen yönetimi, bu nedenle hem mevcut başarıyı sürdürmek hem de geleceği garanti altına almak adına teknik direktör arayışlarını şimdiden başlatmış durumda. Santi Denia'nın listede olması, Leverkusen'in genç ve potansiyelli isimlere yönelme stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.

Leverkusen'in bu hamlesi, futbol dünyasında şimdiden büyük yankı uyandırmış durumda. Alonso'nun geleceği ve Leverkusen'in teknik direktörlük koltuğu için kiminle anlaşacağı merakla bekleniyor.

Euroleague play-off turunda Monaco, Maccabi Tel Aviv'i seride 3-2 yenerek finale yükseldi ve Fenerbahçe Beko'nun rakibi oldu. Serinin beşinci ve son maçı Fransa'da oynandı. Monaco, sahasında Maccabi Tel Aviv'i mağlup ederek adını finale yazdırdı.

Maçın ilk yarısı başa baş bir mücadeleye sahne oldu. İlk çeyreği Maccabi Tel Aviv 22-20 önde tamamlarken, devre arasına Monaco 44-41 üstün girdi. İkinci yarıda Monaco, savunmasını sertleştirerek ve hücumda daha etkili olarak farkı açmaya başladı. Son çeyreğe girilirken Monaco 66-58 öndeydi.

Maccabi Tel Aviv, son çeyrekte farkı kapatmaya çalışsa da Monaco, kontrolü elinde tutmayı başardı. Mike James'in etkili oyunuyla Monaco, maçı 86-74 kazanarak seriyi 3-2 tamamladı ve finale yükseldi.

Maçta Monaco adına Mike James 21 sayı, Alpha Diallo 16 sayı ve Donatas Motiejunas 13 sayıyla oynadı. Maccabi Tel Aviv'de ise Wade Baldwin IV 21 sayı ve Lorenzo Brown 14 sayı kaydetti.

Fenerbahçe Beko ile Monaco arasındaki Euroleague finali, basketbolseverler tarafından büyük bir heyecanla bekleniyor. Final maçı, 21 Mayıs'ta Berlin'de oynanacak.

• Monaco: Mike James (21 sayı), Alpha Diallo (16 sayı), Donatas Motiejunas (13 sayı)
• Maccabi Tel Aviv: Wade Baldwin IV (21 sayı), Lorenzo Brown (14 sayı)

Manisa'yı 12 saatte keşfetmek mümkün mü? Bu video, Manisa'nın öne çıkan tarihi ve doğal güzelliklerini bir güne sığdırmayı hedefliyor. İlk durak, Manisa'nın sembol yapılarından biri olan ve 15. yüzyılda inşa edilen Muradiye Camii. Caminin ardından, Osmanlı döneminin önemli şahsiyetlerinden Saruhan Bey'in türbesinin bulunduğu Saruhan Bey Türbesi ziyaret ediliyor.

Daha sonra, Manisa'nın meşhur mesir macununun yapıldığı ve her yıl şenliklere ev sahipliği yapan Sultan Camii ve Külliyesi'ne geçiliyor. Külliye içindeki imaret ve medrese gibi yapılar da geziliyor. Manisa'nın tarihi dokusunu yansıtan bu yapılar, ziyaretçilere Osmanlı dönemine ait önemli bilgiler sunuyor.

Öğle yemeği molası için Manisa'nın yöresel lezzetlerini tadabileceğiniz restoranlar öneriliyor. Özellikle Manisa kebabı ve Ege mutfağına özgü zeytinyağlı yemekler tavsiye ediliyor.

Öğleden sonraki durak, Spil Dağı Milli Parkı oluyor. Teleferikle dağın zirvesine çıkılarak Manisa'nın eşsiz manzarasının keyfi çıkarılıyor. Milli park içinde yürüyüş yapma ve piknik alanlarında dinlenme imkanı da bulunuyor.

Son olarak, Manisa Arkeoloji Müzesi ziyaret edilerek bölgenin tarihine ışık tutuluyor. Müzede, antik dönemlerden Osmanlı dönemine kadar uzanan çeşitli eserler sergileniyor.

Bu video, Manisa'yı kısa sürede gezmek isteyenler için bir rehber niteliğinde. Şehrin tarihi ve doğal güzelliklerini bir güne sığdırmak mümkün olsa da, her bir noktayı daha detaylı keşfetmek için daha fazla zaman ayırmak faydalı olacaktır.

Fransız gazeteci ve yazar Kenize Murad, Batı medyasının Filistin'e yönelik tutumunu sert bir şekilde eleştirdi. Murad, Batı medyasının İsrail'in propagandasını yaptığını ve Filistin halkının yaşadığı acıları görmezden geldiğini vurguladı.

Murad, Filistin'deki durumun karmaşıklığına dikkat çekerek, Batı medyasının bu karmaşıklığı yeterince yansıtmadığını savundu. İsrail-Filistin çatışmasının tarihsel arka planını ve Filistin halkının yaşadığı zorlukları anlamadan, adil ve dengeli bir haber yapmanın mümkün olmadığını belirtti.

Batı medyasının Filistin'e yönelik önyargılı tutumunun nedenleri arasında, İsrail lobisinin etkisi ve Batılı ülkelerin İsrail'e olan siyasi desteği olduğunu ifade etti. Murad, medyanın bu tür dış etkilere karşı daha bağımsız olması ve Filistin halkının sesini duyurması gerektiğini söyledi.

Kenize Murad'ın eleştirileri şu noktalarda yoğunlaştı:

• Batı medyasının İsrail'in askeri operasyonlarını meşrulaştırmaya çalıştığı ve Filistinlilerin sivil kayıplarını görmezden geldiği.
• Filistin halkının yaşadığı insan hakları ihlallerine yeterince dikkat çekilmediği.
• İsrail'in Filistin topraklarını işgalinin ve yerleşim yeri inşaatlarının uluslararası hukuka aykırı olduğu gerçeğinin göz ardı edildiği.

Murad, Batı medyasının Filistin'e yönelik bu tutumunun, bölgedeki barış sürecini olumsuz etkilediğini ve İsrail-Filistin çatışmasının çözümünü zorlaştırdığını savundu. Medyanın daha objektif ve adil bir yaklaşım sergilemesi gerektiğini vurgulayarak, Filistin halkının sesinin duyurulmasının önemine dikkat çekti.

İtalya'da ilginç bir olay yaşandı. Bir Alman turist, antik Roma dönemine ait olduğu düşünülen bir eseri scooter ile taşırken görüntülendi. Olay, sosyal medyada hızla yayıldı ve büyük yankı uyandırdı. Görüntülerde, turistin scooter'ının arkasına bağladığı eseri taşıdığı görülüyor. Eserin ne olduğu ve nereden alındığı henüz bilinmiyor.

İtalyan polisi, söz konusu turisti tespit etmek ve olayla ilgili soruşturma başlatmak için harekete geçti. Yetkililer, eserin yasal yollarla alınıp alınmadığını ve turistin bu eseri neden scooter ile taşıdığını araştırmaya başladı. Olayın ardından, İtalya'daki tarihi eserlerin korunması konusundaki tartışmalar yeniden alevlendi.

Polis, güvenlik kameralarını inceleyerek turistin kimliğini ve güzergahını belirlemeye çalışıyor. Ayrıca, eserin değerini ve orijinalliğini tespit etmek için uzmanlar görevlendirildi. Turistin yakalanması halinde, tarihi esere zarar vermek ve kaçakçılık gibi suçlardan yargılanabileceği belirtiliyor.

Olayla ilgili soruşturma devam ederken, sosyal medyada birçok kullanıcı turistin davranışını eleştirdi. Bazı kullanıcılar, turistin tarihi eserlere saygısızlık ettiğini ve cezasız kalmaması gerektiğini savundu. Diğerleri ise, olayın komik bir yanı olduğunu ve turistin sadece bir hatıra almak istediğini düşündü. Yetkililer, benzer olayların yaşanmaması için turistleri tarihi eserlerin korunması konusunda daha dikkatli olmaya çağırıyor.

İtalyan yetkililer, olayın detaylarını aydınlatmak ve sorumluları cezalandırmak için kararlı olduklarını vurguladı. Soruşturmanın tamamlanmasıyla birlikte, olayla ilgili daha fazla bilgi kamuoyuyla paylaşılacak.

Avrupa Birliği (AB), Rusya'dan kaynaklanan artan tehdit algısı nedeniyle askeri harcamalarını artırma kararı aldı. Bu karar, AB üyesi ülkelerin savunma bütçelerini artırmalarının yanı sıra, ortak savunma projelerine daha fazla yatırım yapmalarını da teşvik ediyor. Amaç, Avrupa'nın güvenlik ve savunma yeteneklerini güçlendirmek ve olası saldırılara karşı daha hazırlıklı olmak.

AB yetkilileri, bu kararın alınmasında Rusya'nın Ukrayna'daki eylemlerinin ve bölgedeki genel güvenlik durumunun kötüleşmesinin etkili olduğunu belirtiyorlar. Artan askeri harcamaların, Avrupa'nın savunma sanayisini destekleyeceği ve teknolojik bağımsızlığını artıracağı da vurgulanıyor.

Kararın detayları arasında, üye ülkelerin savunma harcamalarının GSYH'lerinin belirli bir yüzdesi oranında artırılması, ortak silahlanma projelerine katılımın teşvik edilmesi ve Avrupa Savunma Fonu aracılığıyla savunma araştırmalarına daha fazla kaynak ayrılması yer alıyor.

Bu adım, bazı analistler tarafından AB'nin güvenlik politikasında önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilirken, diğerleri ise harcamaların etkinliği ve üye ülkeler arasındaki koordinasyonun önemi üzerinde duruyorlar. AB'nin bu kararı, transatlantik ilişkiler ve NATO ile işbirliği açısından da yakından takip ediliyor.

Özetle:

• AB, Rusya tehdidine karşı askeri harcamalarını artıracak.
• Amaç, Avrupa'nın savunma kapasitesini güçlendirmek.
• Üye ülkeler savunma bütçelerini artıracak ve ortak projelere yatırım yapacak.