Denizbank şube müdürü Seçil Erzan'ın yargılandığı, kamuoyunda 'Fatih Terim Fonu' olarak bilinen dolandırıcılık davasında Erzan, mahkemede savunma yaptı. Erzan, savunmasında, '1.50 boyumla bu insanları kandırmışım, ikna etmişim' ifadelerini kullandı.

İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, tutuklu sanıklar Seçil Erzan ve Ali Can, ile tutuksuz sanıklar ve avukatları hazır bulundu. Duruşmaya, müşteki sıfatıyla birçok isim katıldı.

Erzan savunmasında, hakkında çıkan haberlere değinerek, “Ben insanların duygularını kullanarak dolandırıcılık yapmadım. Benim kimseyi dolandırmak gibi bir niyetim olmadı” dedi. Erzan, “Ben sadece kendi hatalarımı düzeltmeye çalıştım. Benim hatam, insanlara yüksek kar vaat etmek oldu” şeklinde konuştu.

Mahkeme başkanı, Seçil Erzan'a, Fatih Terim'in adının bu işe nasıl karıştığını sordu. Erzan, “Fatih Terim'in adını ben kullandım. Kendisinin bu işle hiçbir ilgisi yok. Ben sadece insanları etkilemek için onun adını kullandım” yanıtını verdi.

Müştekiler, Erzan'ın ifadelerine tepki göstererek, zararlarının karşılanmasını talep etti. Duruşma, diğer tanıkların dinlenmesi ve delillerin incelenmesi için ertelendi.

Dava, Türkiye gündeminde geniş yankı uyandırmış ve birçok ünlü ismin de mağdur olduğu iddiaları ortaya atılmıştı.

Dilan Polat'ın koruması Emircan Çalıkuşu, İstanbul Ataşehir'de silahlı saldırıya uğradı. Olay, 34 UK 5770 plakalı araç içerisinde meydana geldi. İddiaya göre, Çalıkuşu, aracının içinde beklerken kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından silahlı saldırıya maruz kaldı.

Saldırı sonucunda yaralanan Çalıkuşu, olay yerine çağrılan sağlık ekipleri tarafından ilk müdahalesi yapıldıktan sonra hastaneye kaldırıldı. Polis ekipleri, olay yerinde geniş çaplı inceleme başlattı ve delil topladı. Saldırının nedenine ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmazken, soruşturma devam ediyor.

Olayla ilgili detaylar:

• Saldırı, Ataşehir'de gerçekleşti.
• Saldırıda Dilan Polat'ın koruması Emircan Çalıkuşu yaralandı.
• Olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi.
• Polis, saldırıyla ilgili soruşturma başlattı.

Olayın ardından, Dilan Polat cephesinden henüz bir açıklama gelmedi. Soruşturmanın seyrine göre detayların netleşmesi bekleniyor.

İran'ın İsrail'e yönelik saldırısı sonrasında Tahran'ın nükleer programı ve bölgesel politikaları yeniden gündeme geldi. Bu durum, İran'da rejim değişikliği olasılığını da beraberinde getirdi. İran dini lideri Ali Hamaney'in liderliği, bu süreçte tarihi bir sınavla karşı karşıya.

Saldırının Stratejik Boyutları: İran'ın saldırısı, İsrail'in Suriye'deki İranlı komutanlara yönelik suikastına bir yanıt olarak değerlendiriliyor. Ancak bu saldırı, aynı zamanda İran'ın bölgesel güç dengesini koruma ve caydırıcılık yeteneğini sergileme amacı taşıyor. İsrail'in olası misilleme eylemleri ve Batı'nın İran'a yönelik artan baskısı, Hamaney rejimini zor durumda bırakabilir.

Rejim Değişikliği Senaryoları: İran'da rejim değişikliği, farklı aktörler tarafından farklı şekillerde destekleniyor. Bazı kesimler, içeriden bir halk ayaklanmasıyla rejimin değişmesini umarken, bazıları ise dış müdahalenin kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. Ancak, İran'ın karmaşık iç dinamikleri ve bölgesel ittifakları, rejim değişikliği senaryolarını belirsiz kılıyor.

Hamaney'in Liderlik Sınavı: Ali Hamaney'in liderliği, İran'ın karşı karşıya olduğu bu kritik süreçte büyük önem taşıyor. Hamaney'in, hem içerideki muhalefeti kontrol altında tutması, hem de dış tehditlere karşı ülkeyi bir arada tutması gerekiyor. Ancak, Hamaney'in sağlık sorunları ve yerine geçecek olası isimler konusundaki belirsizlik, rejim içindeki istikrarı sarsabilir.

Bölgesel ve Küresel Etkiler: İran'da yaşanacak bir rejim değişikliği, sadece ülke içinde değil, tüm bölgede ve küresel düzeyde büyük yankı uyandırabilir. İran'ın nükleer programı, enerji politikaları ve terörle mücadeledeki rolü, bu değişikliğin etkilerini daha da karmaşık hale getirebilir.

Sonuç: İran'ın geleceği, Hamaney'in liderlik becerisi, bölgesel gelişmeler ve uluslararası aktörlerin tutumu gibi birçok faktöre bağlı. Rejim değişikliği olasılığı, her zamankinden daha yüksek olsa da, İran'ın karmaşık yapısı ve öngörülemeyen dinamikleri, bu sürecin nasıl sonuçlanacağını belirsiz kılıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede, Türkiye-İran ilişkileri, bölgesel konular ve özellikle İsrail-Filistin çatışması ele alındı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, İsrail-Filistin meselesinde kalıcı bir çözümün ancak iki devletli bir yaklaşımla mümkün olabileceğini ifade etti. Bölgede adil ve kalıcı bir barışın tesisi için Türkiye'nin her türlü çabayı göstermeye hazır olduğunu vurguladı.

Erdoğan, ayrıca, Gazze'deki insani duruma dikkat çekerek, bölgeye yönelik insani yardımların arttırılması gerektiğini belirtti. Türkiye'nin bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu ifade etti.

İki lider, Türkiye ve İran arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi konusunda mutabık kaldı. Ticaret hacminin artırılması ve enerji alanındaki iş birliğinin güçlendirilmesi konularında görüş alışverişinde bulundular.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Reisi'yi Türkiye'ye davet etti. Reisi de davetten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, en kısa zamanda Türkiye'yi ziyaret edeceğini belirtti.

Görüşmede, bölgesel güvenlik konuları da ele alındı. Suriye ve Irak'taki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Terörle mücadele konusunda iş birliğinin önemi vurgulandı.

Erdoğan ve Reisi, bölgesel istikrarın sağlanması için Türkiye ve İran arasındaki iş birliğinin kritik önem taşıdığını vurguladılar.

Görüşme, samimi bir atmosferde gerçekleşti. İki lider, önümüzdeki dönemde de yakın temas halinde olma konusunda anlaştılar.

İran, Hürremşehr adlı hipersonik füzesiyle ilgili tartışmaların odağında yer alıyor. Henüz aktif olarak kullanılmayan bu füzenin, Tahran'ın askeri kapasitesine önemli bir katkı sağlayabileceği belirtiliyor. Hipersonik füzelerin yüksek hızı ve manevra kabiliyeti, hava savunma sistemleri tarafından tespit edilmelerini ve engellenmelerini zorlaştırıyor.

Füzenin Özellikleri: Hürremşehr füzesinin en dikkat çekici özelliği, hipersonik hızlarda hareket edebilmesi. Bu, füzenin ses hızının en az beş katı (Mach 5) veya daha yüksek hızlara ulaşabileceği anlamına geliyor. Ayrıca, füzenin manevra kabiliyeti sayesinde rotasını değiştirebilmesi, hedefini şaşırtma potansiyelini artırıyor. Füzenin ağır harp başlığı taşıma kapasitesi de, potansiyel tehdit oluşturduğu alanları genişletiyor.

Kullanım Alanları ve Stratejik Önemi: İran'ın bu füzeyi hangi senaryolarda kullanabileceği, uluslararası arenada merak konusu. Hipersonik füzeler, stratejik hedeflere yönelik saldırılarda kullanılabileceği gibi, caydırıcılık amacıyla da kullanılabiliyor. Füzenin menzili ve isabet oranı gibi teknik detaylar, potansiyel kullanım alanlarını daha net belirleyecektir.

Uluslararası Tepkiler: İran'ın hipersonik füze geliştirmesi, başta ABD olmak üzere birçok ülkenin tepkisini çekiyor. Bu tür silahların yayılması, bölgesel ve küresel güvenlik dengelerini değiştirebileceği endişesi taşınıyor. Uluslararası toplum, İran'ın füze programını yakından takip ediyor ve diplomatik yollarla bu konuda baskı kurmaya çalışıyor.

Gelecek Beklentileri: Hürremşehr füzesinin ne zaman ve nasıl devreye gireceği, İran'ın gelecekteki askeri stratejileri açısından önemli bir gösterge olacak. Füzenin geliştirilmesi ve konuşlandırılması, bölgedeki güç dengelerini etkileyebileceği gibi, uluslararası ilişkilerde de yeni gerilimlere yol açabilir.

Yemen'deki Husilerin İsrail'e karşı savaşa dahil olma ihtimali, İran-İsrail arasındaki gerilimi daha da artırabileceği belirtiliyor. Husilerin askeri gücü ve İran ile olan ilişkileri, bölgedeki çatışma dinamiklerini değiştirebilir.

Haberde öne çıkan noktalar:

• Husilerin Kızıldeniz'deki ticari gemilere yönelik saldırıları, İsrail'e karşı bir mesaj olarak değerlendiriliyor.
• İran'ın Husilere verdiği destek, bölgedeki vekalet savaşlarını körüklüyor.
• İsrail'in olası bir misillemesi, Yemen'deki durumu daha da karmaşık hale getirebilir.
• Bölgedeki diğer aktörlerin de çatışmaya dahil olması, savaşın genişleme riskini artırıyor.
• Uluslararası toplumun arabuluculuk çabaları, gerilimi düşürmede yetersiz kalıyor.

Haberde, Husilerin İsrail'e karşı savaşa girme kararının, bölgesel güvenlik dengelerini nasıl etkileyeceği analiz ediliyor. İran'ın rolü ve İsrail'in olası tepkileri de değerlendiriliyor. Ayrıca, uluslararası toplumun bu duruma nasıl müdahale edebileceği tartışılıyor.

Olası senaryolar:

1. Husilerin saldırıları artarak devam eder ve İsrail misilleme yapar.
2. İran, Husilere daha fazla destek vererek çatışmayı tırmandırır.
3. Bölgedeki diğer ülkeler de savaşa dahil olur ve geniş çaplı bir çatışma yaşanır.
4. Uluslararası toplum, tarafları müzakere masasına oturtarak gerilimi düşürmeye çalışır.

Sonuç olarak, Husilerin savaşa dahil olması, İran-İsrail arasındaki gerilimi tırmandırabilir ve bölgedeki istikrarı daha da bozabilir. Uluslararası toplumun bu duruma acil bir çözüm bulması gerekiyor.

İstanbul'da taksiciler, Uber'e karşı yeniden bir araya gelerek protesto düzenledi. Gösterinin temel nedeni, taksicilerin Uber'in yasa dışı faaliyetlerde bulunduğunu iddia etmeleri ve bu faaliyetlerin sonlandırılmasını talep etmeleriydi.

Taksiciler, Saraçhane Meydanı'nda toplanarak basın açıklaması yaptı. Açıklamada, Uber'in kaçak ve korsan taşımacılık yaptığı, vergi kaçırdığı ve haksız rekabete yol açtığı belirtildi. Taksiciler, yetkililerden bu duruma müdahale etmesini ve Uber'in faaliyetlerinin durdurulmasını istedi.

Taksiciler daha önce de birçok kez Uber'e karşı gösteriler düzenlemişti. Bu gösterilerde, Uber araçlarına zarar verme, yolcuları indirme gibi olaylar yaşanmıştı. Uber ise taksicilerin iddialarını reddederek, yasalara uygun şekilde faaliyet gösterdiğini savunuyor.

İstanbul Taksiciler Esnaf Odası (İTEO) yetkilileri, Uber'in faaliyetlerinin taksicilerin gelirlerini önemli ölçüde azalttığını ve sektörde büyük bir mağduriyet yarattığını ifade ediyor. Yetkililer, Uber'in yasal boşluklardan faydalanarak faaliyet gösterdiğini ve bu durumun düzeltilmesi gerektiğini vurguluyor.

Uber ise Türkiye'deki faaliyetlerine devam ediyor. Şirket, uygulamasını kullanarak yolcu taşımacılığı hizmeti sunuyor. Uber'in Türkiye'deki kullanıcı sayısı her geçen gün artıyor. Şirket, taksicilerin iddialarına karşı sürekli olarak yasalara uygun şekilde faaliyet gösterdiğini ve kullanıcılarına güvenli ve konforlu bir ulaşım imkanı sunduğunu belirtiyor.

Taksiciler ve Uber arasındaki gerilim devam ederken, yetkililerin bu konuda nasıl bir çözüm bulacağı merak konusu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran lideri Ali Hamaney'e yönelik suikast iddialarıyla ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Netanyahu, İsrail'in yapması gerekeni yaptığını belirtti. Bu açıklama, İsrail ve İran arasındaki gerilimin yüksek olduğu bir dönemde geldi.

Netanyahu, söz konusu iddialara ilişkin doğrudan bir yanıt vermekten kaçınırken, İsrail'in kendi güvenliğini korumak için gerekli adımları atmaya devam edeceğini vurguladı. İsrail'in uzun süredir İran'ın nükleer programı ve bölgedeki diğer faaliyetlerinden duyduğu endişeyi dile getirdiği biliniyor.

İranlı yetkililerden ise henüz bu açıklamalara bir yanıt gelmedi. Ancak geçmişte İran, İsrail'i bölgede istikrarsızlık yaratmakla suçlamış ve herhangi bir saldırıya sert bir şekilde karşılık vereceğini belirtmişti. Bu türden karşılıklı suçlamalar ve tehditler, iki ülke arasındaki gerilimi sürekli olarak tırmandırıyor.

Bölgedeki diğer aktörler de bu gelişmelerden endişe duyuyor. Uluslararası toplum, İsrail ve İran arasındaki gerilimi düşürmek ve diyalog yoluyla çözüm bulmak için çeşitli girişimlerde bulunuyor. Ancak şu ana kadar bu çabalar somut bir sonuç vermedi.

Netanyahu'nun açıklamaları, İsrail'in İran'a yönelik politikasında bir değişiklik olmadığını gösteriyor. İsrail, İran'ın nükleer silah elde etmesini engellemek ve bölgedeki etkisini azaltmak için çeşitli stratejiler uygulamaya devam edeceğini belirtiyor.

Bu durum, bölgedeki güvenlik risklerini artırırken, uluslararası toplumun da daha dikkatli ve aktif bir rol oynamasını gerektiriyor. İsrail-İran gerilimi, sadece iki ülkeyi değil, tüm bölgeyi etkileyebilecek potansiyele sahip.

İtalya'dan bir heyet, ASELSAN'ı ziyaret ederek iki ülke arasındaki savunma sanayi iş birliği imkanlarını ele aldı. Ziyaretin detaylarına dair yapılan açıklamada, gelecekteki potansiyel ortak projeler ve teknoloji transferi konularının görüşüldüğü belirtildi.

ASELSAN yetkilileri, İtalyan heyetine şirketin son dönemdeki projeleri, teknolojik yetenekleri ve geleceğe yönelik hedefleri hakkında kapsamlı bir sunum yaptı. Özellikle, ASELSAN'ın geliştirdiği elektronik harp sistemleri, haberleşme teknolojileri ve insansız sistemler gibi alanlardaki çalışmalar ilgi çekti.

Ziyaret kapsamında, iki ülke arasındaki savunma sanayi iş birliğinin artırılmasına yönelik somut adımlar atılması konusunda mutabakata varıldı. Bu kapsamda, ortak araştırma ve geliştirme projeleri, teknoloji paylaşımı ve eğitim programları gibi çeşitli iş birliği modelleri değerlendirildi.

Görüşmede ele alınan bazı önemli başlıklar şunlardı:

• Ortak üretim imkanları
• Teknoloji transferi olanakları
• Savunma sanayiinde yeni iş birliği alanları

İtalyan heyeti, ASELSAN'ın tesislerini de gezerek, şirketin üretim süreçleri ve kalite kontrol mekanizmaları hakkında bilgi aldı. Heyet, ASELSAN'ın teknolojik altyapısından ve mühendislik yeteneklerinden etkilendiğini ifade etti.

Bu ziyaretin, Türkiye ve İtalya arasındaki savunma sanayi ilişkilerinin daha da geliştirilmesine katkı sağlaması bekleniyor.