Korkmaz Karaca, yazısında Şerafettin Elçi'nin mücadelesini, Diyarbakır Cezaevi'ndeki anıları ve 'Konağın Türküsü' filminin önemini anlatıyor.

Korkmaz Karaca'nın yazısı, Kürt siyasetçi Şerafettin Elçi'nin hayatına ve mücadelesine odaklanıyor. Elçi'nin Diyarbakır Cezaevi'ndeki zorlu koşullardaki direnişi ve Kürt kimliği üzerindeki baskılara karşı duruşu vurgulanıyor. Yazar, Elçi'nin cezaevi yıllarında yaşadığı insanlık dışı muameleye rağmen umudunu ve inancını koruduğunu belirtiyor.
Yazıda ayrıca, Elçi'nin siyasi hayatı boyunca Kürt meselesinin çözümü için gösterdiği çabalar ve farklı kesimlerle kurduğu diyaloglar ele alınıyor. Şerafettin Elçi'nin, Kürtlerin haklarını savunurken Türkiye'nin birliği ve bütünlüğünü de gözettiği ifade ediliyor.
Karaca, yazısında 'Konağın Türküsü' filmine de değiniyor. Film, Diyarbakır Cezaevi'nde yaşanan acıları ve direnişi beyaz perdeye taşıyor. Yazar, filmin Kürtlerin yaşadığı travmaları anlamak ve geçmişle yüzleşmek adına önemli bir yapıt olduğunu vurguluyor. 'Konağın Türküsü'nün, sadece bir film olmanın ötesinde, bir hafıza mekanı ve bir vicdan çağrısı niteliği taşıdığı belirtiliyor.
Yazıda şu ifadelere de yer veriliyor: "Şerafettin Elçi, Kürt siyasi hareketinin önemli isimlerinden biriydi. Onun mücadelesi, Kürtlerin hak arayışının sembolü haline geldi." Ayrıca, "Diyarbakır Cezaevi, Kürtlerin hafızasında derin izler bırakan bir yer. 'Konağın Türküsü' filmi, bu acı dolu geçmişi yeniden hatırlatıyor."
Son olarak yazar, Şerafettin Elçi'nin mirasının yaşatılması ve Kürt meselesinin çözümü için diyalog ve uzlaşı yolunun izlenmesi gerektiğini belirtiyor.