Ukrayna'ya Batı'dan gönderilen askeri yardımlar, Rusya ile devam eden savaşta kritik bir rol oynuyor. Özellikle ağır silahların teslimatı ve cephe hattındaki etkinliği büyük önem taşıyor. Batılı ülkeler, Ukrayna'ya çeşitli askeri teçhizat ve mühimmat sağlamaya devam ederken, bu yardımların savaşın gidişatına etkisi yakından takip ediliyor.

Son dönemde, Ukrayna'ya gönderilen silahların cephe hattındaki durumu hakkında çeşitli değerlendirmeler yapılıyor. Ağır silahların teslimatında yaşanan gecikmeler ve lojistik sorunlar, Ukrayna ordusunun operasyonel kabiliyetini etkileyebiliyor. Ayrıca, gönderilen silahların etkin kullanımı için Ukraynalı askerlerin eğitimi de önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.

Batı'dan gelen askeri yardımların yanı sıra, Ukrayna'nın kendi savunma sanayisi de savaşta önemli bir rol oynuyor. Ukrayna ordusu, yerli üretim silah ve teçhizatlarla da Rus güçlerine karşı direnişini sürdürüyor.

Savaşın başından bu yana, Batılı ülkeler Ukrayna'ya milyarlarca dolarlık askeri yardımda bulundu. Bu yardımlar, Ukrayna'nın savunma kapasitesini güçlendirmeye ve Rus işgaline karşı koymasına yardımcı oluyor.

Ancak, askeri yardımların uzun vadeli sürdürülebilirliği ve etkin kullanımı, savaşın geleceği açısından belirleyici olacak. Ukrayna'nın, Batı'dan gelen askeri yardımları en iyi şekilde değerlendirerek, savunma stratejilerini buna göre şekillendirmesi gerekiyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye genelinde konut satışları Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına kıyasla %11,5 azalarak 110 bin 588'e geriledi. Bu düşüş, konut piyasasında bir yavaşlama olduğunu gösteriyor.

Mayıs ayında en çok konut satışı yapılan iller sıralamasında 18 bin 933 konut ile İstanbul ilk sırada yer aldı. İstanbul'u, 10 bin 383 konut satışı ile Ankara ve 6 bin 998 konut satışı ile Antalya izledi. Bu üç il, Türkiye'deki toplam konut satışlarının önemli bir bölümünü oluşturuyor.

Konut satışlarında en az paya sahip iller ise sırasıyla 29 konut ile Ardahan, 63 konut ile Bayburt ve 74 konut ile Tunceli oldu. Bu illerdeki düşük satış rakamları, bölgedeki konut talebinin sınırlı olduğunu gösteriyor.

İpotekli konut satışları da azalış gösterdi. Mayıs ayında ipotekli satışlar, geçen yılın aynı ayına göre %64,8 azalarak 7 bin 79 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı ise %6,4 olarak gerçekleşti.

Diğer konut satışları ise Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %3,9 artarak 103 bin 509 oldu. Türkiye genelinde ilk defa satılan konut sayısı, Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %4,7 azalarak 34 bin 568'e düştü. İkinci el konut satışları ise %15,1 azalarak 76 bin 20 oldu.

Yabancılara yapılan konut satışları da geriledi. Mayıs ayında yabancılara yapılan konut satışları, bir önceki yılın aynı ayına göre %34,8 azalarak 2 bin 64 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı 678 konut ile Antalya aldı. Antalya'yı, 608 konut satışı ile İstanbul ve 200 konut satışı ile Mersin izledi.

Türkiye'de yaklaşan seçimler öncesinde muhalefet partileri, özellikle Millet İttifakı, sandık güvenliği konusuna odaklanıyor. Seçim günü yaşanabilecek olası usulsüzlüklerin önüne geçmek ve seçim sonuçlarının doğruluğunu sağlamak amacıyla çeşitli çalışmalar yürütülüyor.

Millet İttifakı'nı oluşturan partiler, her sandıkta görevli bulundurmayı hedefliyor. Bu görevliler, sandıkların açılışından itibaren oy sayım sürecini yakından takip edecek ve herhangi bir usulsüzlük tespit etmeleri halinde itiraz mekanizmalarını işletecekler. Ayrıca, avukatlar ve gönüllülerden oluşan geniş bir ağ da seçim günü sahada olacak.

Sandık güvenliği konusunda üzerinde durulan önemli noktalardan biri de oyların çalınması veya yanlış sayılması ihtimali. Muhalefet partileri, bu tür durumların yaşanmaması için sandık görevlilerinin eğitimine büyük önem veriyor. Görevlilere, oy sayım kuralları, itiraz süreçleri ve tutanak tutma gibi konularda detaylı eğitimler veriliyor.

Millet İttifakı ayrıca, seçim günü oy verme merkezlerinde ve çevresinde güvenlik önlemlerinin artırılması için de yetkililere çağrıda bulunuyor. Amaç, seçmenlerin özgür iradeleriyle oy kullanabilmelerini sağlamak ve seçim sürecinin şeffaf bir şekilde yürütülmesini garanti altına almak.

Muhalefetin sandık güvenliği konusundaki hassasiyeti, geçmiş seçimlerde yaşanan tartışmalar ve iddialardan kaynaklanıyor. Özellikle 2017 referandumu ve 2018 genel seçimlerinde bazı sandıklarda usulsüzlük yapıldığı yönünde iddialar gündeme gelmişti. Bu nedenle, muhalefet bu seçimlerde benzer durumların yaşanmaması için önceden tedbir almayı hedefliyor.

Seçim güvenliği yalnızca oy verme ve sayım süreçleriyle sınırlı değil. Aynı zamanda, seçim sonuçlarının doğru bir şekilde sisteme girilmesi ve ilan edilmesi de büyük önem taşıyor. Muhalefet partileri, bu konuda da gerekli kontrolleri yapacaklarını ve herhangi bir manipülasyon girişimine karşı teyakkuzda olacaklarını belirtiyorlar.

Avrupa Birliği (AB), Google'a reklam teknolojisi pazarındaki hakimiyetini kötüye kullandığı şüphesiyle yeni bir rekabet soruşturması başlattı. AB Komisyonu, Google'ın reklamverenlere ve yayıncılara yönelik hizmetlerinde rekabeti engelleyip engellemediğini araştıracak.

Soruşturma, Google'ın reklam teknolojisi zincirinin çeşitli bölümlerindeki faaliyetlerine odaklanıyor. Bu zincir, reklam alanlarının satışından, reklamların yayınlanmasına ve performansının ölçülmesine kadar uzanan bir dizi hizmeti kapsıyor. Komisyon, Google'ın bu alanlardaki hakimiyetini kullanarak rakiplerini dışlayıp dışlamadığını ve kendi hizmetlerine avantaj sağlayıp sağlamadığını inceleyecek.

AB Komisyonu'nun açıklamasında, Google'ın reklam teknolojisi hizmetlerinin internet ekosistemi için kritik öneme sahip olduğu vurgulandı. Komisyon, soruşturmanın amacının, bu pazarlardaki rekabetin korunmasını sağlamak ve tüketicilerin çıkarlarını korumak olduğunu belirtti.

Google'dan yapılan açıklamada ise şirketin, Komisyon ile işbirliği yapmaya hazır olduğu ve reklam teknolojisi pazarında rekabetçi bir şekilde faaliyet gösterdiğine inandığı belirtildi. Google, reklam teknolojisi hizmetlerinin yayıncılara ve reklamverenlere değer sağladığını ve internetin sürdürülebilirliğine katkıda bulunduğunu savunuyor.

Bu soruşturma, AB'nin Google'a yönelik ilk rekabet soruşturması değil. Daha önce de AB, Google'a arama motoru, Android işletim sistemi ve alışveriş hizmetlerindeki rekabet ihlalleri nedeniyle milyarlarca euro para cezası vermişti. Bu son soruşturma, AB'nin dijital pazarlardaki rekabeti koruma konusundaki kararlılığını gösteriyor.

Soruşturmanın sonucunda, Google'ın rekabet kurallarını ihlal ettiği tespit edilirse, şirkete yüksek miktarda para cezası verilebileceği gibi, iş modelinde değişiklikler yapması da istenebilir.

İstanbul'da taksi, dolmuş ve minibüs ücretlerine zam yapıldığı duyuruldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) tarafından alınan kararla, taksi açılış ücreti ve kilometre başına alınan ücret arttırıldı.

Yeni tarifeye göre, taksi açılış ücreti %25 oranında artarak 19,17 TL'den 24 TL'ye yükseldi. Kilometre başına alınan ücret ise 13,75 TL'den 17,62 TL'ye çıktı. Kısa mesafe ücreti de arttırılarak 70 TL olarak belirlendi.

Dolmuş ücretleri de zamdan etkilendi. Öğrenci ücreti 8 TL'ye, tam ücret ise 12 TL'ye yükseldi. Minibüslerde ise en kısa mesafe ücreti 12 TL olarak belirlendi.

Zam kararı, artan maliyetler ve enflasyon gerekçe gösterilerek alındı. Taksi, dolmuş ve minibüs esnafı, yakıt, bakım ve diğer giderlerdeki artışların kendilerini zor durumda bıraktığını belirtmişti. Yeni tarifelerin, esnafın gelirlerini bir nebze olsun rahatlatması bekleniyor.

İstanbul'daki toplu taşıma kullanıcıları ise zam kararına tepki gösterdi. Özellikle dar gelirli vatandaşlar, toplu taşıma ücretlerindeki artışın bütçelerini olumsuz etkileyeceğini dile getirdi. Sosyal medyada da zam kararına yönelik eleştiriler yapıldı.

İstanbul'da toplu taşıma ücretlerine en son geçtiğimiz yılın Aralık ayında zam yapılmıştı.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bakıri Arakçi ile telefonda görüştü. Görüşmede, ikili ilişkiler ve bölgesel konular ele alındı.

Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Lavrov ve Arakçi arasındaki telefon görüşmesi, İran tarafının girişimiyle gerçekleşti. Görüşmede, ikili ilişkilerin yanı sıra, bölgesel ve uluslararası gündemdeki bazı konular hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.

Açıklamada, görüşmenin detaylarına ilişkin daha fazla bilgi verilmedi. Ancak, Rusya ve İran arasındaki ilişkilerin son dönemde arttığı ve iki ülkenin özellikle Suriye ve enerji alanlarında yakın işbirliği içinde olduğu biliniyor. Bu bağlamda, görüşmede bölgesel güvenlik konularının ve enerji projelerinin de ele alınmış olabileceği tahmin ediliyor.

İki ülke arasındaki bu telefon görüşmesi, Rusya ve İran arasındaki diplomatik temasların sürdüğünü gösteriyor. Tarafların, bölgesel ve uluslararası konularda düzenli olarak görüş alışverişinde bulunarak işbirliğini güçlendirmeye çalıştığı belirtiliyor.

Görüşmenin zamanlaması da dikkat çekici. Zira, İran'ın nükleer programı ve bölgesel politikaları nedeniyle Batı ile gerginlik yaşadığı bir dönemde gerçekleşti. Bu durum, Rusya'nın İran ile ilişkilerini sürdürmesinin ve diyalog kanallarını açık tutmasının önemini bir kez daha ortaya koyuyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail uçaklarının çok yakında Tahran semalarında tekrar görülebileceğini söyledi. Netanyahu bu açıklamayı, İsrail Hava Kuvvetleri'nin yeni pilotlarına bröve takma töreninde yaptı.

Törende konuşan Netanyahu, İsrail'in caydırıcılık gücünü artırmaya devam edeceğini ve İsrail Hava Kuvvetleri'nin bu süreçte önemli bir rol oynadığını vurguladı. Netanyahu'nun bu sözleri, İran ile İsrail arasındaki gerginliğin arttığı bir dönemde geldi.

İsrail ve İran arasındaki gerilim son yıllarda tırmanışa geçmiş durumda. İsrail, İran'ın nükleer programını ve bölgedeki etkisini bir tehdit olarak görüyor. İran ise İsrail'i bölgede istikrarsızlık yaratmakla suçluyor.

Netanyahu'nun açıklaması, iki ülke arasındaki gerginliğin daha da artmasına neden olabilir. İsrail'in İran'a yönelik olası bir askeri operasyonu, bölgede geniş çaplı bir çatışmaya yol açabilir.

İsrail daha önce de Suriye'deki İran hedeflerine yönelik hava saldırıları düzenlemişti. İran ise bu saldırılara misilleme yapmamıştı. Ancak Netanyahu'nun son açıklaması, İsrail'in İran'a doğrudan bir saldırı düzenleyebileceği yönünde spekülasyonlara yol açtı.

İsrail'in olası bir saldırısının sonuçları belirsizliğini koruyor. Ancak böyle bir saldırının bölgede büyük bir istikrarsızlığa yol açabileceği ve küresel güvenlik üzerinde önemli etkileri olabileceği düşünülüyor.

Netanyahu'nun konuşması, İsrail'in İran'a yönelik politikasında bir değişikliğe işaret ediyor olabilir. İsrail'in daha agresif bir tutum sergilemesi, bölgedeki gerginliği daha da tırmandırabilir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı adayı Mesut Pezeskiyan ile bir telefon görüşmesi yaparak, İran'daki cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde önemli bir diplomasi gerçekleştirdi. Görüşmede, Türkiye-İran ilişkileri ve bölgesel konular ele alındı.

Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Erdoğan, Pezeskiyan'a seçimlerde başarılar diledi ve iki ülke arasındaki işbirliğinin önemine vurgu yaptı. Erdoğan, Türkiye'nin İran ile her alanda ilişkilerini geliştirmeye hazır olduğunu ifade etti. Bölgesel istikrarın sağlanması için de iki ülkenin birlikte çalışmasının kritik olduğunu belirtti.

Pezeskiyan ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkürlerini ileterek, Türkiye ile İran arasındaki mevcut ilişkilerin daha da güçlendirilmesi temennisinde bulundu. Ayrıca, bölgesel sorunların çözümü için Türkiye'nin yapıcı rolüne güvendiklerini dile getirdi. Görüşmede, iki lider, terörle mücadele ve ekonomik işbirliği gibi konularda da görüş alışverişinde bulundu.

Bu telefon görüşmesi, Türkiye ile İran arasındaki yakın ilişkilerin ve diyalog kanallarının açık tutulması açısından önem taşıyor. İran'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bölgedeki dengeler üzerindeki potansiyel etkileri göz önünde bulundurulduğunda, bu tür temasların önemi daha da artıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu girişimi, Türkiye'nin bölgedeki aktif ve yapıcı rolünü bir kez daha ortaya koyuyor.

Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuri Uşakov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD eski Başkanı Donald Trump arasında bir telefon görüşmesi gerçekleştiğini açıkladı. Uşakov, görüşmenin içeriğine dair detaylı bilgi vermedi.

Görüşmenin zamanlaması veya hangi konuların ele alındığına dair herhangi bir açıklama yapılmadı. Uşakov'un açıklaması, Rus ve Amerikan kamuoyunda merak uyandırdı. İki lider arasındaki bu görüşme, uluslararası ilişkiler açısından dikkat çekici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Putin ve Trump'ın daha önceki dönemlerde de çeşitli temasları olmuştu. Bu son görüşme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği hakkında spekülasyonlara yol açtı. Kremlin ve Trump'ın ofisinden henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Görüşmenin içeriği ve amacı hakkında daha fazla bilgi bekleniyor.

Uşakov'un açıklaması, uluslararası haber ajansları tarafından da duyuruldu ve geniş yankı buldu. Diplomatik çevreler, görüşmenin olası etkilerini değerlendirmeye başladı. Rusya ve ABD arasındaki ilişkilerin seyrini etkileyebilecek bu görüşme, önümüzdeki günlerde daha çok konuşulacağa benziyor.