Real Madrid, ara transfer döneminin ilk hamlesini Juventus'tan Dean Huijsen'i kiralayarak yaptı. İspanyol devi, genç stoperi sezon sonuna kadar kadrosuna kattı.

Real Madrid'in resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, Dean Huijsen'in sezon sonuna kadar kiralık olarak transfer edildiği belirtildi. 18 yaşındaki futbolcu, böylece kariyerinde yeni bir sayfa açmış oldu.

Dean Huijsen, bu sezon Juventus formasıyla A Takım seviyesinde 1 maçta görev aldı. Genç oyuncu, daha çok Juventus'un genç takımlarında forma giyiyordu. Real Madrid, Huijsen'i geleceğe yönelik bir yatırım olarak görüyor ve oyuncunun gelişimine katkı sağlamayı hedefliyor.

Transferin detaylarına ilişkin resmi bir açıklama yapılmazken, Huijsen'in kiralık sözleşmesinde satın alma opsiyonunun bulunup bulunmadığı henüz bilinmiyor. İspanyol basınında yer alan haberlere göre, Real Madrid yönetimi sezon sonunda oyuncunun performansından memnun kalırsa, Juventus ile masaya oturarak kalıcı transferi için görüşmelere başlayabilir.

Real Madrid'in Dean Huijsen transferi, genç oyunculara verdiği önemi bir kez daha gösteriyor. Eflatun-beyazlılar, gelecekte takımın iskeletini oluşturacak genç yetenekleri kadrosuna katmaya devam ediyor.

İsveç'te casusluk suçlamasıyla yargılanan Rus diplomat Alexander Viktoryevich, Stockholm'deki evinde ölü bulundu. İsveç polisi olayla ilgili soruşturma başlattı.

60'lı yaşlarda olduğu belirtilen Viktoryevich'in ölüm nedeni henüz belirlenemedi. İsveç güvenlik servisleri, Viktoryevich'in teknoloji transferi yoluyla İsveç ve ABD'ye yönelik casusluk faaliyetlerinde bulunduğunu iddia ediyordu. Viktoryevich ise suçlamaları reddediyordu.

Viktoryevich, 2013-2018 yılları arasında İsveç'te ticaret ataşesi olarak görev yapmıştı. Hakkındaki suçlamalar, İsveç'te büyük yankı uyandırmıştı. Dava sürecinde Viktoryevich'in Rusya'ya kaçma ihtimali üzerine seyahat yasağı getirilmişti.

İsveç istihbarat servisi Säpo, Viktoryevich'in yüksek teknoloji ürünlerinin yasa dışı yollarla Rusya'ya transfer edilmesine yardım ettiğini iddia ediyordu. Bu ürünlerin askeri amaçlarla kullanılabileceği belirtiliyordu. Säpo, Viktoryevich'in faaliyetlerinin İsveç'in güvenliğine yönelik bir tehdit oluşturduğunu savunuyordu.

Rusya ise Viktoryevich'e yönelik suçlamaları siyasi amaçlı olarak nitelendirmişti. Rusya Dışişleri Bakanlığı, İsveç'in Viktoryevich'e yönelik muamelesini protesto etmişti.

Olayla ilgili soruşturma devam ediyor. İsveç polisi, Viktoryevich'in ölüm nedenini belirlemek için otopsi yapacak.

Galatasaray'ın 2000 yılında kazandığı UEFA Kupası zaferi, Türk futbol tarihine altın harflerle yazıldı. O efsanevi kadronun iki önemli ismi, Gheorghe Hagi ve Gheorghe Popescu, o günlerde yaşananları ve kupanın arka planındaki detayları Spor Arena'ya anlattılar.

Hagi'nin sözleri: Hagi, o dönemki takım ruhunu ve inancı vurgulayarak, “O zaman inanmıştık. Çok iyi bir takımımız vardı. Savaşçı bir ekiptik. Disiplinliydik. Hocamıza inanıyorduk. Türkiye'ye bir kupa getireceğimize inanmıştık” dedi. Ayrıca, final maçında yaşadığı sakatlığa rağmen sahada kalma isteğini ve takım arkadaşlarının desteğini de şu sözlerle ifade etti: “Final maçında sakatlandım ama çıkmak istemedim. Arkadaşlarım bana destek oldu. Kupayı kazanacağımıza inanıyorduk.”

Popescu'nun görüşleri: Popescu ise, Leeds United maçındaki penaltı golünü ve o golün kendisi için ne ifade ettiğini anlattı. “Leeds United maçında penaltı atmak benim için büyük bir sorumluluktu. O golü attığımda çok mutlu oldum. O gol, bize final kapısını açtı” şeklinde konuştu. Ayrıca, takımın o dönemki birlikteliğine ve Fatih Terim'in liderliğine dikkat çekti.

İki futbolcu da, o dönemde yaşanan zorluklara rağmen birbirlerine olan inançlarını ve Fatih Terim'in liderliğindeki takım ruhunu vurguladılar. UEFA Kupası zaferinin sadece bir futbol başarısı olmadığını, aynı zamanda bir ülkenin umutlarını ve gururunu temsil ettiğini belirttiler.

Röportajda, Hagi ve Popescu, Galatasaray taraftarına olan sevgilerini de dile getirdiler ve o günleri unutulmaz kılan en önemli faktörlerden birinin de taraftarın desteği olduğunu söylediler.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da yapımı tamamlanan ve açılışını yaptığı hastanede tedavi gören hastaları ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hastaların sağlık durumları hakkında bilgi alarak onlara geçmiş olsun dileklerini iletti.

Ziyaret sırasında hastalarla yakından ilgilenen Erdoğan, hastaların ve sağlık çalışanlarının memnuniyetini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hastane personeline de teşekkür ederek, çalışmalarında başarılar diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hastane ziyareti, açılışı yapılan sağlık kuruluşunun önemini vurgularken, devletin sağlık hizmetlerine verdiği önemi de bir kez daha gösterdi.

Hastane yetkilileri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyaretinden duydukları memnuniyeti dile getirerek, hastanenin bölge halkına en iyi sağlık hizmetini sunmaya devam edeceğini belirtti.

Erdoğan'ın ziyareti sırasında hastalarla yaptığı sohbetlerde, sağlık sorunlarının çözümü ve devletin sunduğu imkanlar hakkında bilgi alışverişinde bulunulduğu öğrenildi.

Ziyaret, basına kapalı olarak gerçekleşti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, görüşmede Türkiye-Kazakistan ilişkileri ve bölgesel gelişmeler ele alındı.

Görüşmede, iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın derinleştirilmesi ve çeşitli alanlardaki iş birliğinin artırılması konuları üzerinde duruldu. Ayrıca, bölgesel güvenlik ve istikrarın sağlanması için ortak çabaların sürdürülmesinin önemi vurgulandı.

İkili ilişkilerde gelinen nokta ve gelecekte atılacak adımlar değerlendirildi.

Bölgesel konularda ise, özellikle Orta Asya'daki gelişmeler ve bu gelişmelerin Türkiye ile Kazakistan arasındaki ilişkilere etkisi üzerinde duruldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Tokayev, bölgesel iş birliğinin güçlendirilmesi ve ortak projelerin hayata geçirilmesi konularında mutabık kaldı.

Görüşmede, ekonomik iş birliği alanında yeni fırsatların değerlendirilmesi ve ticaret hacminin artırılması konuları da ele alındı. Her iki lider, iki ülke arasındaki mevcut ticaret hacminin daha da artırılması için gerekli adımların atılması konusunda anlaştı.

Kültürel ve sosyal alandaki iş birliğinin de güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Bu kapsamda, öğrenci değişim programları, kültürel etkinlikler ve ortak projelerle iki ülke halkları arasındaki bağların daha da kuvvetlendirilmesi hedefleniyor.

• Türkiye ve Kazakistan arasındaki ilişkilerin stratejik önemi vurgulandı.
• Bölgesel güvenlik ve istikrarın sağlanması için ortak çabaların sürdürülmesinin önemi belirtildi.
• Ekonomik iş birliği ve ticaret hacminin artırılması konuları ele alındı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev'e başarılar dileyerek, Türkiye'nin Kazakistan ile her alanda iş birliğini geliştirmeye hazır olduğunu ifade etti.

Canan Gerede, Yılmaz Güney'in cezaevinden kaçırılması olayında rol aldığını 25 yıl sonra açıkladı. Bu sırrı uzun yıllar boyunca eşinden bile sakladığını ifade etti.

Gerede'nin açıklamasına göre, Güney'in kaçırılma süreci şöyle gelişti: Güney, İsviçre'ye gitmek istiyordu ve bu konuda yardım talebinde bulundu. Gerede, o dönemde eşiyle birlikte yaşadığı evde Güney'i sakladı. Güney'in pasaportu ve diğer evrakları hazırlandıktan sonra, İsviçre'ye gitmesi sağlandı. Gerede, bu süreçte büyük bir risk aldığını ve yakalanma korkusu yaşadığını belirtti.

Gerede, Güney'i kaçırma kararını, onun sanatına ve düşüncelerine duyduğu saygı nedeniyle aldığını söyledi. Güney'in özgürlüğüne kavuşmasının, Türk sineması ve kültürü için önemli olduğuna inandığını ifade etti. Ayrıca, Güney'in kaçırılmasının ardından yaşadığı zorlukları ve bu sırrı saklamanın getirdiği yükü anlattı.

Yılmaz Güney, 1974'te bir yargıcı öldürmekten hüküm giymiş ve cezaevine girmişti. Ancak, 1981'de cezaevinden izinli olarak çıktıktan sonra İsviçre'ye kaçmıştı. Güney, daha sonra Fransa'ya yerleşmiş ve 1984'te hayatını kaybetmişti.

Canan Gerede'nin bu itirafı, Türkiye'nin yakın tarihine ışık tutan önemli bir açıklama olarak değerlendiriliyor.

İspanya'da bir Türk armatörün gemisinde ele geçirilen 9 ton kokainin sahipleri olduğu iddia edilen kişiler tespit edildi. Haberde, bu kişilerin kimlikleri ve bağlantıları hakkında detaylı bilgiler yer alıyor.

İddiaya göre, kokainin sahipleri arasında Arjantinli uyuşturucu kaçakçısı D.E. ve Sırp uyuşturucu baronu Z.J. bulunuyor. Bu kişilerin, uluslararası uyuşturucu ticaretinde önemli rol oynadığı belirtiliyor.

Operasyon, İspanyol ve Türk güvenlik güçlerinin işbirliğiyle gerçekleştirildi. Gemideki kokainin piyasa değerinin yaklaşık 3 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu miktardaki kokainin ele geçirilmesi, Avrupa'daki uyuşturucu ticaretine büyük bir darbe vurdu.

Soruşturma kapsamında, geminin sahibi olan Türk armatör ve mürettebat da gözaltına alındı. Armatörün, uyuşturucu kaçakçılığıyla doğrudan bağlantısı olup olmadığı araştırılıyor.

Olayla ilgili olarak uluslararası düzeyde soruşturma başlatıldı. Interpol ve diğer uluslararası kuruluşlar da soruşturmaya dahil oldu. Uyuşturucu kaçakçılığı ağının tamamen ortaya çıkarılması hedefleniyor.

Ele geçirilen kokainin kaynağı ve güzergahı da soruşturuluyor. Kokainin, Güney Amerika'dan Avrupa'ya getirildiği düşünülüyor.

Bu olay, Türkiye'nin uluslararası uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadeledeki kararlılığını bir kez daha gösterdi. Türk güvenlik güçleri, uluslararası işbirliğiyle uyuşturucu kaçakçılığına karşı mücadeleye devam ediyor.

• D.E.: Arjantinli uyuşturucu kaçakçısı
• Z.J.: Sırp uyuşturucu baronu

Olayın detayları ve soruşturmanın ilerleyişi yakından takip ediliyor.

Ankara Valiliği, ambulansa yol vermeyen düğün konvoyu araçlarına ceza uygulandığını duyurdu. Yapılan açıklamaya göre, ambulansa yol vermeyen araçların sahiplerine toplamda 49 bin 810 TL idari para cezası kesildi.

Valilik tarafından yapılan açıklamada, trafikte seyir halindeyken ambulansa yol vermeyen ve bu nedenle kamu sağlığını tehlikeye atan düğün konvoyundaki araçlara yönelik işlem yapıldığı belirtildi. Ekiplerin titiz çalışması sonucu, söz konusu araçlar tespit edilerek gerekli cezai işlemler uygulandı. Ayrıca, kurallara uymayan ve trafik güvenliğini ihlal eden 3 araç trafikten men edildi.

Valiliğin açıklaması şu şekilde:

• Ambulansa yol vermeyen araç sahiplerine toplam 49 bin 810 TL idari para cezası uygulandı.
• Trafik güvenliğini tehlikeye düşüren 3 araç trafikten men edildi.

Ankara Valiliği, benzer durumların tekrar yaşanmaması için trafik denetimlerinin artırılacağını ve kurallara uymayan sürücülere karşı gerekli tüm yasal işlemlerin kararlılıkla uygulanacağını vurguladı. Vatandaşların da bu konuda duyarlı olması ve acil durum araçlarına öncelik tanınması gerektiği belirtildi.

Sirkeci'de, Nakba'nın 77. yıldönümü dolayısıyla bir yürüyüş düzenlendi. Yürüyüşe katılanlar, Filistin halkının direnişinin tüm özgürlük mücadeleleri için bir kutup yıldızı olduğunu belirtti.

Yürüyüşte sık sık İsrail'in Filistinlilere yönelik politikaları protesto edildi. Göstericiler, Filistin halkıyla dayanışma mesajları verdi ve uluslararası toplumu İsrail'e karşı daha etkin önlemler almaya çağırdı.

Yürüyüş sırasında yapılan açıklamalarda, Nakba'nın Filistin halkı için bir travma olduğu ve bu travmanın hala devam ettiği vurgulandı. Filistin halkının topraklarına geri dönme hakkı olduğu ve bu hakkın uluslararası hukuk tarafından da güvence altına alındığı ifade edildi.

Etkinlikte, Filistinli direniş gruplarına destek mesajları da verildi. Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkı olduğu ve bu hakkın engellenemeyeceği belirtildi.

Yürüyüş olaysız bir şekilde sona erdi.

Nakba nedir?

Nakba, 1948 Arap-İsrail Savaşı sırasında ve sonrasında yaşanan olayları ifade eder. Bu olaylar sonucunda yüzbinlerce Filistinli evlerinden ve topraklarından sürülmüş, Filistin topraklarında İsrail Devleti kurulmuştur. Nakba, Filistinliler için bir felaket olarak kabul edilir ve her yıl anma etkinlikleri düzenlenir.