Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında güvenlik toplantısı yapıldı. Toplantıda, Türkiye'nin iç ve dış güvenliğiyle ilgili önemli konular ele alındı.

Toplantının detaylarına ilişkin Cumhurbaşkanlığı'ndan henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak toplantıda terörle mücadele stratejileri, sınır güvenliği ve bölgesel gelişmelerin değerlendirildiği tahmin ediliyor.

Toplantıda ele alınan muhtemel konular:

• Terörle Mücadele: Yurt içi ve sınır ötesindeki operasyonlar ve alınacak ek önlemler değerlendirildi.
• Sınır Güvenliği: Özellikle güney sınırındaki gelişmeler ve güvenlik tedbirleri gözden geçirildi.
• Bölgesel Gelişmeler: Suriye, Irak ve Doğu Akdeniz'deki son durum ve Türkiye'nin bu bölgelerdeki rolü ele alındı.
• Ekonomik Güvenlik: Türkiye'nin ekonomik güvenliğine yönelik tehditler ve alınması gereken önlemler tartışıldı.

Toplantının ardından kamuoyuna bir açıklama yapılması bekleniyor. Açıklamada toplantıda alınan kararlar ve değerlendirmeler hakkında bilgi verilmesi öngörülüyor.

Güvenlik toplantısının, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu güvenlik riskleri ve tehditler karşısında koordinasyonun sağlanması ve etkili stratejiler geliştirilmesi açısından büyük önem taşıdığı belirtiliyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın hazırladığı ve TBMM'ye sunulan yeni yasa tasarısı, maden şirketlerine önemli ayrıcalıklar tanıyarak çevresel tahribatı artırabileceği gerekçesiyle eleştiriliyor. Tasarı, 'Çevrenin Korunması ve Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi' adı altında sunuldu. Teklifle, maden şirketlerinin faaliyetleri için gerekli izin süreçlerinin kolaylaştırılması ve hızlandırılması hedefleniyor.

Yasa tasarısının en çok tartışılan maddelerinden biri, maden şirketlerine ait arazilerde yapılacak olan altyapı ve üstyapı tesisleri için imar planı zorunluluğunu ortadan kaldırması. Bu düzenleme, şirketlerin yerleşim yerlerine yakın veya doğal yaşam alanları içindePlansız bir şekilde tesis kurabilmesinin önünü açabileceği endişesini doğuruyor. Ayrıca, tasarıda yer alan 'stratejik öneme sahip maden' kavramı da tartışma yaratıyor. Bu kavramın muğlaklığı, hangi madenlerin bu kapsama gireceği ve bu madenlerin çıkarılması sürecinde hangi çevresel etkilerin göz ardı edilebileceği sorularını beraberinde getiriyor.

Tasarıya göre, maden şirketleri, faaliyetleri sırasında ortaya çıkan atıkları depolama ve bertaraf etme konusunda daha fazla esnekliğe sahip olacak. Bu durum, toprak ve su kirliliğinin artması riskini beraberinde getirebilir. Yasa teklifinin yasalaşması halinde, maden şirketlerinin çevresel denetimleri azalabilir ve şirketlerin çevresel yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda uygulanacak yaptırımlar hafifletilebilir. Bu durum, çevre örgütleri ve aktivistler tarafından 'ekokırım' olarak nitelendiriliyor.

Söz konusu yasa tasarısına imza atan milletvekillerinin isimleri henüz kamuoyu ile paylaşılmadı. Ancak, tasarının içeriği ve olası etkileri göz önüne alındığında, bu milletvekillerinin kim olduğu ve tasarıyı neden destekledikleri büyük önem taşıyor.

Trabzonspor futbolcusu Salih Malkoçoğlu, Merve Taşkın ile evlendi. Çiftin düğün töreni, Maçka ilçesindeki bir otelde gerçekleşti.

Törene, Malkoçoğlu ve Taşkın ailelerinin yanı sıra, Trabzonspor'dan takım arkadaşları, teknik heyet ve çok sayıda davetli katıldı. Salih Malkoçoğlu ve Merve Taşkın çiftinin nikahını Maçka Belediye Başkanı Koray Koçhan kıydı.

Çiftin evlilik cüzdanını Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı, Merve Taşkın'a takdim etti. Abdullah Avcı, genç çifte mutluluklar diledi.

Düğün töreni, yöresel müzikler eşliğinde horon tepilmesiyle devam etti. Salih Malkoçoğlu ve Merve Taşkın, davetlilerle birlikte doyasıya eğlendi.

Salih Malkoçoğlu, düğün sonrası yaptığı açıklamada, "Hayatımın en mutlu gününü yaşıyorum. Merve ile bir ömür boyu birlikte olacağız. Bizi bu mutlu günümüzde yalnız bırakmayan herkese teşekkür ediyorum" dedi.

Merve Taşkın da, "Salih ile evlendiğim için çok mutluyum. İnşallah bir ömür boyu mutlu oluruz" şeklinde konuştu.

Gazeteci Sina Koloğlu, Suat Derviş'in eserlerinin yeniden gündeme gelmesiyle birlikte bu eserlerin dizi ve film projelerine uyarlanma potansiyelinin arttığını belirtiyor. Özellikle 'Fosforlu Cevriye'nin tiyatro uyarlamasıyla başlayan ilginin, yazarın diğer eserlerine de yönelmesine neden olduğunu ifade ediyor.

Koloğlu, Suat Derviş'in 1940'larda yazdığı ve bir dönem unutulan eserlerinin, özellikle kadın karakterleri merkeze alması ve toplumsal gerçekleri cesurca işlemesi nedeniyle günümüzde yeniden değer kazandığını vurguluyor. Yazarın eserlerinin, günümüz izleyicisinin ilgisini çekebilecek güçlü hikayeler ve karakterler sunduğunu belirtiyor.

Bu bağlamda, 'Fosforlu Cevriye'nin gördüğü ilgiden sonra, Derviş'in diğer romanları ve hikayeleri için de yapım şirketlerinin harekete geçtiği anlaşılıyor. Özellikle, yazarın farklı toplumsal kesimlerden kadınların yaşamlarını anlatan eserlerinin, dizi ve film projeleri için zengin bir kaynak oluşturduğu düşünülüyor.

Koloğlu, Suat Derviş'in eserlerinin yeniden keşfedilmesinin, Türk edebiyatının önemli bir figürünün hak ettiği değeri görmesi açısından önemli olduğunu belirtiyor. Ayrıca, bu eserlerin dizi ve film uyarlamalarının, Türk sinema ve televizyon sektörüne yeni ve özgün hikayeler kazandırabileceğini ifade ediyor.

Sonuç olarak, Suat Derviş'in eserlerinin dizi ve film projeleri için sıraya girmesi, hem yazarın mirasının yaşatılması hem de Türk kültür ve sanat hayatına yeni soluklar getirilmesi açısından umut verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte gıda zehirlenmeleri vakalarında artış yaşanıyor. Sıcak havaların etkisiyle bakteriler daha hızlı üreyebiliyor ve bu durum gıda kaynaklı hastalıklara davetiye çıkarıyor. Özellikle dikkat edilmesi gereken hususlar ve gıda zehirlenmesine yol açan virüsler hakkında bilgi sahibi olmak, bu tür rahatsızlıkların önüne geçmek için büyük önem taşıyor.

Gıda zehirlenmelerine yol açan başlıca virüsler arasında Norovirüs ve Hepatit A virüsü bulunmaktadır. Norovirüs, kontamine olmuş yiyecek ve içecekler yoluyla kolayca yayılabilirken, Hepatit A virüsü de benzer şekilde hijyen koşullarına dikkat edilmemesi sonucu bulaşabilmektedir. Bu virüsler, özellikle deniz ürünleri, çiğ sebzeler ve meyveler gibi gıdalarda bulunabilir.

Gıda zehirlenmelerinden korunmak için alınabilecek önlemler şunlardır:

• El Hijyeni: Yemek hazırlamadan önce ve sonra ellerin iyice yıkanması.
• Gıda Saklama Koşulları: Gıdaların uygun sıcaklıklarda saklanması ve son kullanma tarihlerine dikkat edilmesi.
• Çiğ ve Pişmiş Gıdaların Ayrılması: Çiğ ve pişmiş gıdaların birbirine temasının engellenmesi, çapraz bulaşmanın önüne geçilmesi.
• Sebze ve Meyvelerin Temizlenmesi: Sebze ve meyvelerin bol su ile iyice yıkanması, mümkünse sirkeli suda bekletilmesi.
• Deniz Ürünlerine Dikkat: Deniz ürünlerinin güvenilir kaynaklardan temin edilmesi ve iyice pişirilerek tüketilmesi.

Gıda zehirlenmesi belirtileri arasında mide bulantısı, kusma, ishal, karın ağrısı ve ateş yer almaktadır. Bu belirtilerden herhangi birinin görülmesi durumunda, bol sıvı tüketilmesi ve bir sağlık kuruluşuna başvurulması önemlidir.

Yaz aylarında gıda zehirlenmelerine karşı daha dikkatli olmak, sağlıklı ve keyifli bir yaz geçirmek için elzemdir.

Ehliyetine el konulmuş bir sürücü, sosyal medya platformu üzerinden canlı yayın yaparken araç kullanırken görüntülendi. Bu durum, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı ve büyük tepkilere yol açtı.

Yasaklı olmasına rağmen direksiyon başına geçen sürücünün bu davranışı, trafik güvenliğini tehlikeye atması sebebiyle eleştirildi. Canlı yayın esnasında araç kullanması, hem kendi hayatını hem de diğer sürücülerin ve yayaların hayatını riske attığı için tepki topladı.

Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, sürücünün rahat tavırlarla araç kullandığı ve takipçileriyle etkileşimde bulunduğu görülüyor. Bu durum, bazı kullanıcılar tarafından sorumsuzluk ve umursamazlık örneği olarak değerlendirildi.

Olayın ardından yetkililerin konuyla ilgili soruşturma başlatması bekleniyor. Ehliyetine el konulmuş bir sürücünün araç kullanmasının yasal yaptırımları bulunmaktadır. Bu tür ihlallerin tekrar yaşanmaması için caydırıcı cezaların uygulanması gerektiği vurgulanıyor.

Sosyal medya kullanıcıları, bu tür davranışların cezasız kalmaması gerektiğini belirterek yetkililere çağrıda bulundu. Trafik güvenliğinin herkesin sorumluluğunda olduğu ve bu tür ihlallerin kabul edilemez olduğu ifade edildi.

Sürücünün kimliği ve olayın nerede gerçekleştiği hakkında henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak, sosyal medyada paylaşılan görüntüler ve yapılan yorumlar, olayın ciddiyetini gözler önüne seriyor.

Yargıtay, emsal niteliğinde bir karara imza atarak, kişisel veri içeren bir ceza tutanağının sosyal medyada paylaşılmasını suç saydı. Kararda, ceza tutanağında yer alan bilgilerin, ilgilinin açık rızası olmadan paylaşılmasının, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak yayılması suçunu oluşturduğuna hükmedildi.

Olay, bir trafik kazası sonrasında düzenlenen ceza tutanağının, taraflardan birinin sosyal medya hesabında paylaşılmasıyla başladı. Tutanakta, kazaya karışan sürücülerin kimlik bilgileri, adresleri ve araçlarına ait detaylar yer alıyordu. Paylaşımın ardından, tutanakta bilgileri yer alan diğer sürücü, kişisel verilerinin izinsiz paylaşılması nedeniyle şikayetçi oldu.

Yerel mahkeme, ilk etapta paylaşımı yapan kişiyi suçsuz buldu. Ancak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı üzerine dosya Yargıtay'a taşındı. Yargıtay, yerel mahkemenin kararını bozarak, ceza tutanağının sosyal medyada paylaşılmasının suç olduğuna hükmetti.

Yargıtay kararında, “Kişisel verilerin korunması, Anayasa ile güvence altına alınmış temel bir haktır. Ceza tutanağında yer alan bilgiler, kişisel veri niteliğindedir ve bu bilgilerin ilgilinin açık rızası olmadan yayılması, hukuka aykırıdır” ifadelerine yer verildi.

Kararda ayrıca, sosyal medya platformlarının, kişisel verilerin yayılmasına aracılık etmesinin de suç teşkil edebileceği vurgulandı. Yargıtay, bu tür paylaşımların önüne geçilmesi için sosyal medya platformlarının daha dikkatli olması gerektiğine işaret etti.

Bu karar, kişisel verilerin korunması konusunda önemli bir emsal teşkil ediyor. Yargıtay'ın bu kararıyla, kişisel verilerin izinsiz olarak sosyal medyada paylaşılmasının önüne geçilmesi hedefleniyor. Uzmanlar, vatandaşların kişisel verilerinin korunması konusunda daha bilinçli olması ve bu tür ihlallere karşı hukuki yollara başvurması gerektiğini belirtiyor.

Kararın ardından, hukukçular sosyal medya kullanıcılarını bu konuda daha dikkatli olmaya çağırıyor. Özellikle, başkalarına ait kişisel bilgileri içeren belgelerin veya fotoğrafların paylaşılmaması gerektiği vurgulanıyor.

İYİ Parti, İsrail vatandaşlarının Türkiye'ye seyahatlerinde artış yaşandığına dair ortaya atılan iddialara sert tepki gösterdi. Parti, Türkiye'nin 'katil bir rejimin' kaçış noktası olmaması gerektiğinin altını çizdi. İddialara göre, İsrail vatandaşlarının Türkiye'ye olan ilgisi ve seyahatlerinde son dönemde belirgin bir artış gözlemleniyor.

İYİ Parti'den yapılan açıklamada, bu durumun kabul edilemez olduğu vurgulanarak, Türkiye'nin uluslararası arenadaki duruşunun net olması gerektiği belirtildi. Açıklamada, "Türkiye, katil bir rejimin kaçış noktası olamaz. Biz, İYİ Parti olarak bu duruma kesinlikle karşıyız," ifadelerine yer verildi. Partinin yetkilileri, hükümeti bu konuda daha dikkatli olmaya ve gerekli önlemleri almaya çağırdı.

İYİ Parti, İsrail-Filistin arasındaki çatışmalara da değinerek, Türkiye'nin her zaman Filistin halkının yanında olduğunu ve olmaya devam edeceğini vurguladı. Açıklamada, "Filistin halkının haklı davasını destekliyoruz ve bu konuda taviz vermeyeceğiz," denildi. Ayrıca, hükümetin İsrail ile olan ilişkilerini gözden geçirmesi ve Filistin halkının haklarını koruyacak şekilde bir politika izlemesi gerektiği belirtildi.

Parti, konuyla ilgili olarak TBMM'ye bir soru önergesi vereceğini ve konunun takipçisi olacaklarını duyurdu. İYİ Parti yetkilileri, bu tür hassas konularda kamuoyunun bilgilendirilmesinin önemine dikkat çekerek, şeffaf bir şekilde sürecin yürütülmesini talep etti.

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada dikkat çekici iddialarda bulundu. Gergerlioğlu, İsrail'in İran'dan sonra Türkiye'yi hedef alabileceğini öne sürerek, bu durumun önüne geçmek için Kürt barışının ivedilikle sağlanması gerektiğini vurguladı.

Gergerlioğlu, paylaşımında şu ifadelere yer verdi: "İsrail, İran’dan sonra Türkiye’yi vurmaya hazırlanıyor. Bölgede tansiyonu düşürecek tek şey Kürt barışıdır. Kürt barışı gecikmemeli!" Bu açıklamasıyla Gergerlioğlu, bölgesel gerilimlerin tırmanabileceğine dikkat çekerek, Kürt sorununun çözümüyle Türkiye'nin daha güvenli bir konuma gelebileceğini savundu.

Gergerlioğlu'nun bu iddiası, bölgedeki mevcut siyasi ve askeri gerilimler göz önüne alındığında önem taşıyor. İsrail ve İran arasındaki süregelen rekabet ve çatışma potansiyeli, bölge ülkeleri için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Gergerlioğlu, Türkiye'nin bu potansiyel tehditten korunmasının yolunun, Kürtlerle barışmaktan geçtiğini ifade ediyor.

HDP'li vekilin açıklamaları, Türkiye'nin iç ve dış politikası açısından kritik bir dönemde geldi. Ülkede yaklaşan yerel seçimler öncesinde siyasi atmosferin gergin olduğu bir süreçte, Gergerlioğlu'nun bu çıkışı Kürt sorununun çözümüne yönelik tartışmaları yeniden alevlendirebilir. Kürt barışının sağlanması çağrısı, farklı siyasi çevrelerde farklı yankılar bulması bekleniyor.

Gergerlioğlu'nun iddialarına ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak, bu iddia Türkiye'nin güvenlik politikaları ve bölgesel ilişkileri açısından önemli bir tartışma başlatabilir.

• İsrail'in İran'dan sonra Türkiye'yi vurmaya hazırlandığı iddiası
• Kürt barışının sağlanmasının bölgesel tansiyonu düşüreceği vurgusu
• Gergerlioğlu'nun açıklamalarının siyasi atmosferdeki potansiyel etkisi