İran'ın nükleer programına ilişkin son gelişmeler ve programın ne kadar engellendiği üzerine bir değerlendirme.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi'nin Tahran ziyareti ve sonrasında yapılan açıklamalar, İran'ın nükleer programına ilişkin tartışmaları yeniden alevlendirdi. Grossi, İran'ın nükleer programının henüz raydan çıkmadığını belirtirken, programın ne kadar engellendiği sorusu önemini koruyor.
Batılı kaynaklar, İran'ın nükleer silah elde etme kapasitesine ulaşmasından endişe duyuyor. Bu endişeyi gidermek amacıyla, 2015 yılında Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak bilinen nükleer anlaşma imzalanmıştı. Ancak, ABD'nin 2018'de anlaşmadan çekilmesi ve İran'a yeniden yaptırımlar uygulaması, Tahran'ın da anlaşmadaki taahhütlerini azaltmasına neden oldu.
UAEA'nın son raporlarına göre, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetleri önemli ölçüde arttı. Fordo'daki yeraltı tesisinde %60 saflıkta uranyum zenginleştirildiği ve bu durumun nükleer silah yapımına yakın bir seviye olduğu belirtiliyor. Ayrıca, İran'ın santrifüj teknolojisi de gelişmiş durumda ve daha hızlı zenginleştirme yapabilen yeni nesil santrifüjler kullanılıyor.
İran ise nükleer programının barışçıl amaçlı olduğunu ve enerji üretimi ile tıbbi izotop üretimi gibi alanlarda kullanıldığını savunuyor. Ülke, nükleer silah üretme niyetinde olmadığını ve UAEA ile işbirliğine devam edeceğini belirtiyor.
Ancak, UAEA'nın İran'daki nükleer tesislerdeki denetimleri kısıtlanmış durumda. Bu durum, programın tam olarak ne kadar ilerlediği konusunda belirsizlik yaratıyor. Uzmanlar, İran'ın nükleer silah yapımına karar vermesi halinde, birkaç ay içinde bu kapasiteye ulaşabileceğini öngörüyor.
Sonuç olarak, İran'ın nükleer programı, uluslararası toplum için önemli bir güvenlik sorunu olmaya devam ediyor. Programın engellenmesi ve şeffaflığın sağlanması için diplomatik çabaların sürdürülmesi büyük önem taşıyor.