İran'ın nükleer programının geçmişi, bugünü ve geleceği ile ABD ve İsrail'in bu konudaki talepleri ve yaklaşımları.

İran'ın nükleer programı, uzun yıllardır uluslararası toplumun gündeminde olan karmaşık bir konu. Programın kökenleri 1950'lere kadar uzanırken, günümüzde gelinen nokta ve gelecekteki olası senaryolar, bölgedeki güç dengeleri ve küresel güvenlik açısından büyük önem taşıyor.
Programın Tarihsel Gelişimi: İran'ın nükleer programı, ABD'nin yardımıyla 1950'lerde başlamış, ancak 1979 İslam Devrimi'nden sonra Batı ile ilişkilerin bozulmasıyla sekteye uğramıştır. 2000'li yılların başından itibaren program yeniden ivme kazanmış ve uranyum zenginleştirme faaliyetleri başlatılmıştır. Bu durum, uluslararası alanda endişelere yol açmış ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından İran'a yaptırımlar uygulanmasına neden olmuştur.
Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP): 2015 yılında İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin) ve Almanya arasında imzalanan KOEP, İran'ın nükleer programını sınırlamayı ve karşılığında yaptırımların kaldırılmasını öngörmüştür. Ancak, 2018 yılında ABD'nin anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesi ve yaptırımları yeniden uygulamaya başlaması, anlaşmanın geleceği hakkında belirsizlik yaratmıştır.
ABD ve İsrail'in Talepleri: ABD ve İsrail, İran'ın nükleer silah geliştirmesini engellemek amacıyla programının tamamen durdurulmasını ve denetimlere açılmasını talep etmektedir. İsrail, İran'ın nükleer silah elde etme potansiyelini varoluşsal bir tehdit olarak görmekte ve askeri müdahale seçeneğini dahi gündeme getirmektedir. ABD ise, diplomatik çözümlerden yana olduğunu belirtmekle birlikte, İran'a yönelik baskıyı sürdürmektedir.
İran'ın Tutumu: İran, nükleer programının barışçıl amaçlı olduğunu ve enerji üretimi, tıp ve sanayi gibi alanlarda kullanıldığını savunmaktadır. Ülke, KOEP'e bağlı kalmaya devam ettiğini ancak ABD'nin anlaşmayı ihlal etmesi nedeniyle bazı taahhütlerini askıya aldığını belirtmektedir. İran, yaptırımların kaldırılması ve anlaşmaya tam olarak uyulması halinde nükleer programını yeniden sınırlayabileceğini ifade etmektedir.
Olası Senaryolar: İran'ın nükleer programıyla ilgili gelecekteki senaryolar, diplomatik çözümlerin başarısına, bölgesel gerilimlerin seyrine ve küresel güç dengelerindeki değişimlere bağlıdır. Taraflar arasında diyalog ve müzakerelerin yeniden başlaması, gerginliği azaltabilir ve daha istikrarlı bir ortam yaratabilir. Ancak, anlaşmazlıkların devam etmesi ve gerilimin tırmanması, bölgede yeni çatışmalara ve istikrarsızlığa yol açabilir.