Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Mayıs 2024 konut satış istatistiklerini yayımladı. Türkiye genelinde konut satışları, bir önceki yılın aynı ayına göre 2.4 azalarak 110 bin 588 olarak gerçekleşti. Konut satışlarında İstanbul, 18 bin 915 konut satışı ve %17.1 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul'u, 9 bin 855 konut satışı ve %8.9 pay ile Ankara, 6 bin 52 konut satışı ve %5.5 pay ile Antalya izledi.

Konut satışlarının en düşük olduğu iller sırasıyla; 17 konut ile Ardahan, 52 konut ile Bayburt ve 54 konut ile Hakkari oldu.

İpotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %63.8 azalarak 7 bin 76 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı %6.4 olarak gerçekleşti. Ocak-Mayıs döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %53.7 azalışla 42 bin 57 oldu.

Diğer satış türleri sonucunda 103 bin 512 konut el değiştirdi. Bu satışlar, toplam konut satışları içindeki payı %93.6 oldu.

İlk el konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %1.4 artarak 34 bin 824 olarak gerçekleşti. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışlarının payı %31.5 oldu. İkinci el konut satışları ise bir önceki yılın aynı ayına göre %3.9 azalarak 75 bin 764 olarak gerçekleşti.

Yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %34.8 azalarak bin 278 oldu. Mayıs ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışlarının payı %1.2 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı 454 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya'yı sırasıyla 371 konut satışı ile İstanbul ve 128 konut satışı ile Mersin izledi.

Ülke uyruklarına göre en çok konut satışı Rusya Federasyonu vatandaşlarına yapıldı. Rusya Federasyonu vatandaşları Mayıs ayında 415 konut satın aldı. Onları sırasıyla 124 konut ile İran, 87 konut ile Ukrayna ve 63 konut ile Almanya vatandaşları izledi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun danışmanı Mehmet Pehlivan, FETÖ soruşturması kapsamında tutuklandı. Pehlivan'ın, FETÖ'nün şifreli haberleşme programı ByLock kullanıcısı olduğu ve örgütle bağlantılı olduğu iddia ediliyor.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Mehmet Pehlivan, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Savcılık sorgusunun ardından tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilen Pehlivan, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Pehlivan'ın tutuklanmasına gerekçe olarak, ByLock kullanıcısı olması, FETÖ ile irtibatlı ve iltisaklı olduğu değerlendirilen kurum ve kuruluşlarda kaydının bulunması gösterildi. Ayrıca, hakkında tanık beyanları da bulunduğu belirtildi.

Olayla ilgili İBB'den henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, katıldığı canlı yayında Türk spor tarihinin en büyük anlaşmasına imza attıklarını açıkladı. Anlaşmanın detayları henüz tam olarak açıklanmazken, Koç, bu anlaşmanın Fenerbahçe'nin geleceği açısından kritik bir adım olduğunu vurguladı.

Ali Koç'un açıklamalarına göre, söz konusu anlaşma sadece Fenerbahçe için değil, Türk sporu için de bir dönüm noktası niteliğinde. Başkan Koç, anlaşmanın uzun süren ve titiz çalışmalar sonucunda hayata geçirildiğini belirtti. Anlaşmanın finansal boyutunun yanı sıra, kulübün marka değerine ve uluslararası arenadaki rekabet gücüne de önemli katkılar sağlayacağı ifade edildi.

Canlı yayında yapılan açıklamada, anlaşmanın hangi sektörden bir firma ile yapıldığına dair net bir bilgi verilmedi. Ancak Ali Koç, önümüzdeki günlerde düzenlenecek bir basın toplantısıyla tüm detayların kamuoyuyla paylaşılacağını duyurdu. Fenerbahçe taraftarları ve spor kamuoyu, bu büyük anlaşmanın ne anlama geldiğini ve kulübe neler katacağını merakla bekliyor.

Başkan Koç, anlaşmanın sadece sportif başarıları değil, aynı zamanda kulübün mali yapısını da güçlendireceğini ve sürdürülebilir bir başarı için önemli bir zemin oluşturacağını sözlerine ekledi. Fenerbahçe'nin bu anlaşmayla birlikte yeni bir döneme girdiğini ve gelecekte daha büyük başarılara imza atacağını belirtti.

Anlaşmanın detayları henüz netleşmese de, Ali Koç'un açıklamaları Fenerbahçe camiasında büyük bir heyecan yarattı. Taraftarlar, sosyal medyada yaptıkları yorumlarla kulübe desteklerini dile getirirken, anlaşmanın bir an önce açıklanmasını ve detaylarının paylaşılmasını bekliyor.

Astroloji, kişilik özelliklerimiz ve davranışlarımız üzerinde burçların etkili olduğuna inanır. İlişkilerde uyum ve denge arayışı, burçların özellikleriyle yakından ilişkilendirilir. Bazı burçlar, inatçı yapıları ve taviz vermeme eğilimleriyle ilişkilerde zorlayıcı olabilirler. İşte ilişki içerisinde aşırı zor olan 4 kadın burcu:

• Boğa Burcu: Boğa burcu kadınları, genellikle inatçı ve kararlı yapılarıyla bilinirler. Kendi doğrularına sıkı sıkıya bağlıdırlar ve kolay kolay fikirlerini değiştirmezler. Bu durum, ilişkilerde anlaşmazlıklara ve tartışmalara yol açabilir. Boğa burcu kadınları, partnerlerinden de aynı kararlılığı ve istikrarı beklerler.
• Aslan Burcu: Aslan burcu kadınları, dikkat çekmeyi ve ön planda olmayı severler. Kendilerine olan güvenleri yüksektir ve her zaman haklı olduklarını düşünürler. Bu durum, ilişkilerde ego çatışmalarına neden olabilir. Aslan burcu kadınları, partnerlerinden sürekli ilgi ve övgü beklerler.
• Akrep Burcu: Akrep burcu kadınları, tutkulu ve kıskanç yapılarıyla bilinirler. İlişkilerde derin duygular beslerler ve partnerlerine karşı yoğun bir sahiplenme duygusu hissederler. Bu durum, kıskançlık krizlerine ve güvensizlik sorunlarına yol açabilir. Akrep burcu kadınları, partnerlerinin her hareketini kontrol altında tutmak isterler.
• Oğlak Burcu: Oğlak burcu kadınları, ciddi ve disiplinli yapılarıyla bilinirler. Hedeflerine ulaşmak için çok çalışırlar ve hiçbir şeyin onları engellemesine izin vermezler. Bu durum, ilişkilerde esneklik eksikliğine ve anlayışsızlığa neden olabilir. Oğlak burcu kadınları, partnerlerinden de aynı ciddiyeti ve sorumluluğu beklerler.

Bu burçların kadınları ile ilişki kurmak zor olsa da, sabır, anlayış ve iletişim ile bu zorlukların üstesinden gelinebilir. Önemli olan, her iki tarafın da birbirini anlamaya ve saygı duymaya istekli olmasıdır.

İsrail'in nükleer programı uzun yıllardır uluslararası kamuoyunun gündeminde yer alıyor. Ülkenin bu konudaki politikası, 'ne evet ne hayır' şeklinde özetlenirken, nükleer silah sahibi olup olmadığına dair resmi bir açıklama yapılmıyor. Ancak, son dönemde Dimona'daki nükleer tesisin genişletildiği iddiaları, tartışmaları yeniden alevlendirdi.

Cumhuriyet Gazetesi'nde yer alan habere göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu iddialar karşısında sessizliğini koruyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) gibi kuruluşların tesisle ilgili inceleme talepleri ise yanıtsız bırakılıyor.

Dimona'daki nükleer tesisin varlığı uzun zamandır biliniyor. Ancak, tesisin tam olarak ne amaçla kullanıldığı ve hangi kapasitede çalıştığı konusunda net bir bilgi bulunmuyor. Son uydu görüntüleri, tesiste önemli ölçüde inşaat faaliyetleri olduğunu gösteriyor. Bu durum, tesisin modernize edildiği veya genişletildiği yönünde spekülasyonlara yol açıyor.

İsrail'in nükleer programı, bölgedeki güç dengeleri açısından da önemli bir konu. Ülkenin nükleer silah sahibi olduğu yönündeki iddialar, özellikle İran ile olan gerginliği tırmandırıyor. Uluslararası toplum, İsrail'e nükleer programını şeffaf hale getirmesi ve UAEA ile işbirliği yapması çağrısında bulunuyor.

Netanyahu hükümetinin bu konudaki sessizliği ise eleştirilere neden oluyor. Muhalefet partileri, hükümeti şeffaflık konusunda yetersiz olmakla suçluyor ve kamuoyunu bilgilendirmeye çağırıyor.

Netflix, Fransa'daki aboneleri için canlı TV kanallarını platformuna entegre etmeye hazırlanıyor. Bu yeni özellik, Netflix'in Fransa pazarındaki rekabet gücünü artırmayı ve kullanıcılarına daha geniş bir içerik yelpazesi sunmayı hedefliyor.

Netflix Fransa'daki stratejisi:

• Canlı TV kanallarının eklenmesiyle, Netflix kullanıcıları haber, spor ve eğlence gibi farklı türlerdeki yayınları tek bir platform üzerinden takip edebilecek.
• Bu adım, Netflix'in Fransa'daki yerel içeriklere yatırım yapma stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.
• Netflix, Fransa'daki yayın hakları ve ortaklık anlaşmaları konusunda çalışmalarını sürdürüyor.

Canlı yayın özelliğiyle Netflix, geleneksel televizyon yayıncılığına alternatif bir seçenek sunarak, özellikle genç ve teknolojiye yatkın izleyicilerin ilgisini çekmeyi amaçlıyor. Bu hamle, platformun Fransa'daki abone sayısını artırmasına ve pazar payını genişletmesine katkıda bulunabilir.

Netflix'in bu yeni özelliği ne zaman kullanıma sunacağı ve hangi kanalları içereceği henüz netlik kazanmış değil. Ancak, şirketin önümüzdeki aylarda konuyla ilgili daha fazla bilgi vermesi bekleniyor.

Bu gelişme, Netflix'in diğer pazarlarda da benzer stratejiler izleyebileceğinin bir işareti olarak yorumlanıyor. Canlı TV kanallarının platforma entegre edilmesi, Netflix'in sadece bir yayın platformu olmaktan öte, bir eğlence merkezi olma yolunda ilerlediğini gösteriyor.

İsrail ve İran arasındaki gerginlik son günlerde giderek artıyor. Her iki ülke de birbirine karşı sert söylemlerde bulunurken, bölgeden yükselen dumanlar endişeyi artırıyor.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, İsrail'in herhangi bir hatasında İran'ın cevabının 'acı verici' olacağını belirtti. Reisi, yaptığı açıklamada, "Siyonistler bir kez daha İran topraklarına saldırma hatasını yaparsa, durum farklı olacak ve onlara vereceğimiz yanıt çok acı verici olacaktır." ifadelerini kullandı. Bu açıklama, İran'ın İsrail'e yönelik olası bir saldırıya karşı kararlılığını gösteriyor.

İsrail cephesinden de benzer bir uyarı geldi. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, İran'ın nükleer silah elde etmesine izin vermeyeceklerini ve bu konuda her türlü önlemi alacaklarını vurguladı. Gallant, "İran'ın nükleer silah elde etmesine izin vermeyeceğiz. Bu konuda tüm seçenekler masada ve gereken her türlü adımı atacağız." şeklinde konuştu. Bu açıklama, İsrail'in İran'ın nükleer programına karşı duyduğu endişeyi ve kararlılığını ortaya koyuyor.

Bölgedeki gerginlik, uluslararası kamuoyunun da dikkatini çekiyor. Birleşmiş Milletler ve çeşitli ülkeler, taraflara itidal çağrısında bulunarak, diyalog yoluyla sorunların çözülmesini istedi. Ancak, şu ana kadar gerginliği düşürecek somut bir adım atılmadı.

Özellikle son haftalarda, Suriye ve Irak'taki İran destekli milis gruplara yönelik saldırılar arttı. Bu saldırıların İsrail tarafından gerçekleştirildiği iddia edilirken, İsrail bu konuda resmi bir açıklama yapmadı. İran ise, bu saldırılara misilleme yapacağını duyurdu. Bu durum, bölgedeki gerginliğin daha da tırmanmasına neden olabilir.

Uluslararası ilişkiler uzmanları, İsrail ve İran arasındaki gerginliğin bölgesel bir savaşa dönüşme potansiyeli taşıdığına dikkat çekiyor. Her iki ülkenin de kararlı tutumu ve birbirine yönelik sert uyarıları, yakın gelecekte daha ciddi çatışmaların yaşanabileceği endişesini artırıyor.

ABD, Orta Doğu'daki askeri varlığını güçlendirme kararı alarak bölgeye F-16, F-22 ve F-35 savaş uçakları konuşlandıracağını açıkladı. Bu adım, bölgedeki caydırıcılığı artırma ve olası tehditlere karşı hızlı bir şekilde yanıt verme amacı taşıyor.

Konuşlandırılacak uçakların tipleri ve sayıları hakkında henüz net bir bilgi verilmezken, bu kararın ABD'nin bölgedeki stratejik çıkarlarını koruma ve müttefik ülkelerle işbirliğini güçlendirme hedefi doğrultusunda alındığı belirtiliyor.

F-16 savaş uçakları, çok rollü görevlere uygunluğu ve hava-hava ile hava-yer muharebelerindeki etkinliği ile biliniyor. F-22 Raptor ise, üstün hava hakimiyeti yetenekleri ve görünmezlik teknolojisi ile öne çıkıyor. F-35 Lightning II ise, hem hava-hava, hem hava-yer görevlerinde kullanılabilen, gelişmiş sensörlere ve ağ merkezli harp yeteneklerine sahip, yeni nesil bir savaş uçağı olarak dikkat çekiyor.

Bu savaş uçaklarının konuşlandırılması, bölgedeki askeri dengeleri etkileyebilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor. ABD'nin bu adımı, İran başta olmak üzere bölgedeki diğer aktörler tarafından yakından takip edileceği öngörülüyor.

ABD'nin Orta Doğu'daki askeri varlığı, uzun yıllardır devam eden bir tartışma konusu olmuştur. Bu son karar, bölgedeki istikrarın sağlanması ve ABD'nin çıkarlarının korunması açısından önemli bir adım olarak nitelendiriliyor.

Konuyla ilgili gelişmeler yakından takip edilmektedir.

İran, vatandaşlarını konum tabanlı mobil uygulamaların kullanımına karşı uyardı. Bu uyarı, İsrail'in geniş çaplı bir siber saldırı başlattığı iddialarının ardından geldi.

İran Siber Uzay Yüksek Konseyi Sekreteri Muhammed Emin Aklıki, devlet televizyonunda yaptığı açıklamada, konum tabanlı uygulamaların potansiyel risklerine dikkat çekti. Aklıki, bu tür uygulamaların kullanıcı verilerini toplama ve kötü amaçlı kullanma potansiyeline sahip olduğunu belirtti. Özellikle hassas bilgilerin korunması gerektiğinin altını çizdi.

Aklıki, vatandaşların bu tür uygulamaları kullanırken dikkatli olmaları ve gizlilik ayarlarını kontrol etmeleri gerektiğini vurguladı. Ayrıca, güvenilir olmayan kaynaklardan uygulama indirmekten kaçınmaları konusunda uyardı.

İranlı yetkililer, İsrail'i ülkeye karşı geniş çaplı bir siber saldırı başlatmakla suçladı. Saldırının hedefinde devlet kurumları ve altyapı tesisleri olduğu iddia edildi. İran, siber saldırıya karşı gerekli önlemleri aldığını ve saldırının etkilerini en aza indirmeye çalıştığını açıkladı.

İran Telekomünikasyon Bakanlığı Sözcüsü Hüseyin Fella Coshki, siber saldırının detaylarına ilişkin bilgi vermedi ancak saldırının büyüklüğünü ve karmaşıklığını vurguladı. Coshki, İran'ın siber güvenlik yeteneklerinin geliştirilmesi için çalışmaların sürdüğünü ifade etti.

İran ve İsrail arasındaki gerilim son yıllarda giderek artıyor. İki ülke, birbirlerini çeşitli siber saldırılar düzenlemekle suçluyor. Bu son uyarı ve iddialar, bölgedeki siber savaşın tırmanabileceği endişelerini artırıyor.