Manisa Organize Sanayi Bölgesi'nde faaliyet gösteren Accuride fabrikasının kapatılma kararı sonrasında işçilerin tepkileri sonuçsuz kaldı. Fabrika yönetimi, işçilere 25/2 maddesi gerekçe gösterilerek tazminatsız fesih bildirimlerine başladı. Bu durum, işçiler arasında büyük bir öfkeye neden oldu.

Birleşik Metal-İş Sendikası örgütlü olduğu fabrikada, işçiler fabrikanın kapatılmaması ve işten çıkarmaların durdurulması için çeşitli eylemler yapmıştı. Ancak bu eylemler, fabrikanın kapanmasının önüne geçemedi.

Sendika yetkilileri, yapılan fesihlerin yasalara aykırı olduğunu ve işçilerin haklarını savunmak için her türlü hukuki mücadeleyi vereceklerini belirtti. 25/2 maddesi, işverene işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışları gerekçesiyle tazminatsız fesih imkanı tanıyor. Ancak sendika, bu maddenin işçilere karşı haksız bir şekilde kullanıldığını savunuyor.

İşçiler, tazminatsız fesih bildirimlerinin kendilerine yönelik bir cezalandırma olduğunu ve fabrikanın kapanmasıyla birlikte işsiz kalmanın yanı sıra tazminat haklarından da mahrum bırakıldıklarını ifade ediyor.

Birleşik Metal-İş Sendikası, konuyu yargıya taşıyacak ve işçilerin haklarını sonuna kadar savunacaklarını açıkladı. Ayrıca, kamuoyunu bu haksız uygulamaya karşı duyarlı olmaya çağırdı.

Accuride fabrikasının kapatılması ve işçilere yapılan tazminatsız fesihler, Manisa'da büyük bir tepkiye yol açtı. İşçiler ve sendika temsilcileri, fabrikanın bu kararından geri dönmesini ve işçilerin haklarını korumasını talep ediyor.

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç ve CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ile birlikte TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek Niğde'deki riskli okul binaları konusunu Meclis gündemine taşıdı. Gürer, Niğde genelindeki okul binalarının depreme dayanıklılık testlerinden geçirilmesi gerektiğini ve özellikle riskli olduğu tespit edilen binaların güçlendirilmesi veya yeniden inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.

Gürer, Niğde'de bulunan bazı okulların deprem testlerinde yetersiz sonuçlar aldığını ve bu durumun hem öğrenciler hem de öğretmenler için ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Olası bir depremde can kayıplarının yaşanmaması için acil önlemler alınması gerektiğini ifade eden Gürer, Milli Eğitim Bakanlığı'na çağrıda bulunarak bu konuya hassasiyetle yaklaşılmasını istedi.

Basın toplantısında, riskli okulların tespit edilmesine rağmen gerekli çalışmaların yapılmadığına dikkat çekildi. Öğrenci ve öğretmenlerin can güvenliğinin her şeyden önemli olduğunu belirten Gürer, sorumluluğun kimde olacağını sordu ve yetkililerin bu konuda daha duyarlı olmasını talep etti. Gürer, ayrıca, Niğde'deki okulların genel durumu hakkında detaylı bir rapor hazırlayarak Meclis'e sunacağını ve konunun takipçisi olacağını söyledi.

CHP milletvekilleri, benzer sorunların Türkiye genelindeki diğer illerde de yaşandığını ve bu konuda kapsamlı bir çalışma yapılması gerektiğini vurguladılar. Okulların depreme dayanıklılığı konusunda şeffaf bir süreç yürütülmesi ve kamuoyunun bilgilendirilmesi gerektiğini ifade ettiler.

Beykoz Belediyesi'ne yönelik yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianame mahkeme tarafından kabul edildi. İddianamede yer alan suçlamalar ve şüpheliler hakkında detaylı bilgiler bulunuyor.

İstanbul Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesi, Beykoz Belediyesi'ndeki rüşvet iddialarına ilişkin iddianameyi kabul ederek ilk duruşma tarihini 25 Ekim 2024 olarak belirledi. İddianamede, Beykoz Belediye Başkan Yardımcısı Salim Öztürk'ün de aralarında bulunduğu 24 sanık yer alıyor. Sanıklara isnat edilen suçlar arasında 'rüşvet almak', 'rüşvet vermek' ve 'irtikap' gibi suçlar bulunuyor.

Soruşturma, Beykoz Belediyesi'nde imar ve ruhsat işlemleriyle ilgili usulsüzlük iddiaları üzerine başlatılmıştı. İddianamede, bazı belediye görevlilerinin ve aracıların, imar planlarına aykırı yapılaşmaya göz yumarak veya usulsüz ruhsat vererek haksız kazanç elde ettikleri öne sürülüyor. Sanıkların, bu işlemleri gerçekleştirmek için rüşvet aldıkları veya verdikleri iddia ediliyor.

Mahkeme, duruşma gününü belirlerken, dosyanın kapsamlı olması ve çok sayıda sanığın bulunması nedeniyle hazırlıkların tamamlanması için yeterli süre tanınmasına dikkat etti. İddianamenin kabulüyle birlikte, soruşturma aşaması tamamlanmış ve yargılama süreci resmen başlamış oldu.

İddianamede yer alan bazı önemli detaylar:

• Sanıkların görevleri ve belediyedeki pozisyonları
• Rüşvet alınan veya verilen projelerin ayrıntıları
• Tanık ifadeleri ve diğer deliller
• Sanıkların savunmaları

Yargılama sürecinde, tüm delillerin ve tanık ifadelerinin değerlendirilmesinin ardından mahkeme kararını verecek. Kamuoyu, bu önemli davanın sonuçlarını yakından takip edecek.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımla önemli bir çağrıda bulundu. İmamoğlu, paylaşımında “Ya adalet ya sefalet” ifadelerini kullanarak, Türkiye’deki mevcut durumu ve geleceği hakkında dikkat çekici bir değerlendirme yaptı.

İmamoğlu, paylaşımında, adaletin tesis edilmemesi durumunda toplumun sefalete sürükleneceğini vurguladı. Adaletin önemine dikkat çeken İmamoğlu, bu kavramın sadece hukuksal anlamda değil, toplumsal ve ekonomik anlamda da sağlanması gerektiğini belirtti. Paylaşımında, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunlara değinerek, bu sorunların ancak adaletli bir yönetim anlayışıyla çözülebileceğini ifade etti.

İmamoğlu'nun bu çağrısı, sosyal medyada geniş yankı buldu. Birçok kullanıcı, İmamoğlu'nun paylaşımına destek vererek, adaletin önemine vurgu yaptı. Paylaşımda, adaletin sağlanması için yapılması gerekenler konusunda çeşitli görüşler dile getirildi. Bazı kullanıcılar, yargı bağımsızlığının sağlanması gerektiğini savunurken, bazıları ise eğitimde ve fırsat eşitliğinde adaletin sağlanmasının önemine dikkat çekti.

Ekrem İmamoğlu'nun bu çıkışı, Türkiye'deki siyasi gündemde de tartışmalara yol açtı. Farklı siyasi görüşlere sahip isimler, İmamoğlu'nun çağrısı hakkında çeşitli yorumlarda bulundu. Bazı siyasetçiler, İmamoğlu'nun eleştirilerine katılırken, bazıları ise mevcut hükümetin adalet konusunda gerekli adımları attığını savundu.

İmamoğlu'nun adalet vurgusu, önümüzdeki dönemde Türkiye siyasetinde önemli bir tartışma konusu olmaya devam edecek gibi görünüyor. Toplumun farklı kesimlerinden gelen tepkiler, adaletin sağlanmasının Türkiye'nin geleceği için ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

İngiliz basınında yer alan haberlere göre, Hull City'nin teknik direktör Liam Rosenior ile yollarını ayırması, kulübe maliyetli bir tazminata neden olabilir. Championship ekibi Hull City, sezonu play-off potasının dışında tamamlamasının ardından Rosenior'un görevine son vermişti. Bu karar, İngiliz basınında geniş yankı uyandırdı.

Hull Daily Mail'in haberine göre, Rosenior'un sözleşmesinde yer alan bir madde nedeniyle Hull City'nin tazminat ödemesi gerekebilir. Haberde, Rosenior'un sözleşmesinin bitmesine kısa bir süre kala görevden alınmasının, kulübün finansal açıdan zor durumda kalmasına yol açabileceği belirtiliyor. Tazminat miktarının ne kadar olacağı ise henüz netlik kazanmadı.

Hull City'nin bu kararı almasında, takımın son haftalardaki performans düşüklüğü ve play-off yarışından uzaklaşması etkili oldu. Ancak, Rosenior'un görevden alınma şekli ve sözleşme detayları, kulübü şimdi tazminat ödeme riskiyle karşı karşıya bırakmış durumda.

Konuyla ilgili kulüpten henüz resmi bir açıklama yapılmazken, İngiliz basını tazminat miktarının belirlenmesi ve ödeme sürecinin nasıl ilerleyeceği konusunu yakından takip ediyor.

İzmir'de belediye işçilerinin başlattığı grev, görüşmelerden sonuç alınamaması üzerine devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, DİSK/Genel-İş ile yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını bildirdi.

Tugay, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "DİSK/Genel-İş Sendikası ile yürüttüğümüz toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde, tüm çabalarımıza rağmen anlaşma sağlanamamıştır. Gelinen bu noktada, yasal süreç gereği grev devam edecektir. İzmirlilerin ve emekçi arkadaşlarımızın bu durumdan olumsuz etkilenmemesi için çözüm arayışlarımız sürecektir."

Grev nedeniyle İzmir'de bazı belediye hizmetlerinde aksamalar yaşanırken, özellikle çöp toplama ve ulaşım gibi hizmetlerde sorunlar meydana geldiği belirtiliyor. Belediye yetkilileri, sorunların en aza indirilmesi için alternatif çözümler üretmeye çalıştıklarını ifade ediyor.

DİSK/Genel-İş Sendikası'nın talepleri arasında, işçilerin ücretlerine belirli oranda zam yapılması ve sosyal haklarının iyileştirilmesi bulunuyor. Sendika temsilcileri, taleplerinin karşılanmaması durumunda grevin süresiz olarak devam edebileceğini belirtiyor.

İzmir'deki grev sürecinin ne zaman sona ereceği ve tarafların ne zaman yeniden masaya oturacağı henüz belirsizliğini koruyor. Belediye Başkanı Tugay, çözüm arayışlarının devam edeceğini vurgulayarak, İzmirlilerin ve işçilerin mağduriyetini en aza indirmek için çaba göstereceklerini ifade etti.

• Görüşmelerde anlaşma sağlanamadı.
• Grev devam edecek.
• Çözüm arayışları sürüyor.

CHP'li belediyelere yönelik yürütülen soruşturma kapsamında önemli gelişmeler yaşandı. Soruşturma çerçevesinde, aralarında belediye başkanları ve eski milletvekilinin de bulunduğu çok sayıda kişi hakkında tutuklama kararı verildi.

Soruşturmanın detaylarına ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmazken, tutuklanan isimlerin hangi suçlamalarla karşı karşıya olduğu netleşmeye başladı. Edinilen bilgilere göre, tutuklamaların temelinde ihaleye fesat karıştırma, görevi kötüye kullanma ve yolsuzluk gibi iddialar bulunuyor.

Tutuklananlar arasında yer alan belediye başkanlarının hangi belediyelerin yöneticileri olduğu bilgisi de kamuoyuyla paylaşıldı. Bu durum, soruşturmanın kapsamının genişliğini ve derinliğini gözler önüne seriyor. Ayrıca, eski milletvekilinin de tutuklanması, olayın siyasi boyutunu da gündeme getiriyor.

Soruşturma sürecinde, çok sayıda kişinin ifadesi alındığı ve delillerin titizlikle incelendiği belirtiliyor. Savcılığın, elde edilen deliller doğrultusunda tutuklama kararlarını verdiği ifade ediliyor. Tutuklanan şüphelilerin avukatları ise kararlara itiraz edeceklerini ve hukuki mücadelelerini sürdüreceklerini açıkladılar.

Bu gelişmelerin ardından, CHP'den henüz resmi bir açıklama gelmedi. Ancak, parti yetkililerinin konuyla ilgili değerlendirme yaptığı ve kamuoyunu bilgilendireceği öğrenildi. Soruşturmanın seyrinin ve sonuçlarının, CHP'nin önümüzdeki dönemdeki politikalarını ve stratejilerini etkileyebileceği düşünülüyor.

Soruşturmanın ilerleyen aşamalarında yeni gözaltı ve tutuklama kararlarının alınıp alınmayacağı ise merak konusu. Kamuoyu, soruşturmanın şeffaf bir şekilde yürütülmesini ve adaletin sağlanmasını bekliyor.

Soruşturmanın odağındaki iddialar:

• İhaleye fesat karıştırma
• Görevi kötüye kullanma
• Yolsuzluk

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda görüşülen 10. Yargı Paketi, kabul edilerek yasalaştı. Paketin içeriği, çeşitli düzenlemeleri kapsamakta olup, özellikle infaz düzenlemeleri ve ceza artırımları dikkat çekiyor.

Tahliye Düzenlemesi:

• Paketle birlikte yaklaşık 19 bin 800 mahkumun tahliye edilmesi bekleniyor. Bu düzenleme, belirli suçları kapsayan infaz indirimleri ve denetimli serbestlik sürelerindeki değişiklikler sayesinde mümkün olacak.
• Tahliyeler, suç türüne ve mahkumiyet süresine göre farklılık gösterecek. Özellikle terör suçları, cinsel saldırı suçları ve uyuşturucu ticareti gibi suçlar bu düzenlemenin dışında tutulacak.

Ceza Artırımları:

• Paket, bazı suçlara verilen cezaların artırılmasını da içeriyor. Özellikle kadına karşı şiddet, çocuk istismarı ve hayvanlara yönelik şiddet gibi suçlarda cezaların caydırıcılığının artırılması hedefleniyor.
• Bu kapsamda, ilgili kanunlarda değişiklikler yapılarak, mevcut ceza alt ve üst sınırları yükseltildi. Ayrıca, bu suçlara ilişkin yargılama süreçlerinin hızlandırılması ve etkinliğinin artırılması için de düzenlemeler yapıldı.

Diğer Düzenlemeler:

Paket içerisinde, yargılamaların daha etkin ve hızlı yürütülmesini sağlayacak çeşitli usul hükümleri de yer alıyor. Bu kapsamda, delil toplama süreçleri, tanık dinleme yöntemleri ve duruşma takvimleri gibi konularda düzenlemeler yapıldı. Ayrıca, avukatların yetkilerinin artırılması ve savunma hakkının güçlendirilmesi de paketin önemli unsurları arasında yer alıyor.

10. Yargı Paketi'nin yasalaşmasıyla birlikte, infaz sisteminde önemli değişikliklerin yaşanması ve ceza adaletinin daha etkin bir şekilde işlemesi bekleniyor.

Mersin'de meydana gelen olayda, çarşaflı kadın kılığına giren bir kişi, tartıştığı şahsı silahla vurarak öldürdü. Olay, merkez Akdeniz ilçesi Güneş Mahallesi'nde gerçekleşti. Kimliği henüz belirlenemeyen çarşaflı saldırgan, sokakta karşılaştığı 42 yaşındaki A.K. ile tartışmaya başladı.

Tartışmanın büyümesi üzerine, çarşaflı saldırgan yanında getirdiği silahla A.K.'ye ateş etti. A.K. olay yerinde hayatını kaybederken, saldırgan hızla olay yerinden kaçtı. Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi.

Polis ekipleri, güvenlik kameralarını inceleyerek saldırganın kimliğini tespit etmeye çalışıyor. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldı. Cinayet anı, bir iş yerinin güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde, çarşaflı saldırganın soğukkanlılıkla A.K.'ye yaklaşıp ateş ettiği ve ardından koşarak uzaklaştığı görülüyor.

Olayla ilgili soruşturma devam ederken, polis ekipleri saldırganın yakalanması için çalışmalarını sürdürüyor.