İspanyol tekstil devi Inditex, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası ülkeden çekilme kararı almış ve Rusya'daki mağazalarını Maea Fashion Group'a devretmişti. Bu devir sonrası Zara mağazalarının yerini alacak yeni markaların isimleri ve konseptleri netleşmeye başladı. Rus basınına yansıyan bilgilere göre, Zara mağazaları 'Maag' ismiyle, Bershka 'Ecru', Pull & Bear 'DUB', Stradivarius ise 'Vilet' adıyla faaliyet gösterecek.

İlk Maag mağazalarının Nisan-Mayıs ayları içerisinde açılması bekleniyor. Yeni markaların tasarımlarının Zara'dan çok farklı olmayacağı, hatta bazı modellerin birebir aynı olacağı belirtiliyor. Sadece etiketlerdeki isimlerin değişeceği ifade ediliyor. Inditex'in Rusya'daki tüm stoklarını Maea Fashion Group'a devrettiği de gelen bilgiler arasında. Yeni koleksiyonların ise Türkiye veya Çin'de üretileceği tahmin ediliyor.

Inditex, Rusya'daki 500'den fazla mağazasını kapatma kararı almıştı. Maea Fashion Group ile yapılan anlaşma, bu mağazaların önemli bir kısmının yeniden açılmasını sağlayacak. Ancak, Rusya pazarında Zara markasının yerini alacak olan Maag ve diğer markaların ne kadar başarılı olacağı merak konusu.

Bu gelişme, Batılı şirketlerin Rusya'dan çekilme stratejileri ve bu stratejilerin yerel pazarlara etkileri açısından önemli bir örnek teşkil ediyor. Inditex'in Rusya pazarından tamamen çekilmeyip, dolaylı yoldan varlığını sürdürme çabası, diğer şirketler için de bir model olabilir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik başlatılan soruşturma ile ilgili İBB avukatları açıklamalarda bulundu. Avukatlar, soruşturmanın seyrine ilişkin belirsizliklerin giderilmesi ve kamuoyunun aydınlatılması amacıyla iddianamenin bir an önce yazılması gerektiğini vurguladı.

Avukatların açıklamalarına göre, soruşturma kapsamında müvekkillerine yöneltilen suçlamaların hukuki dayanağı bulunmamaktadır. İddianamenin hazırlanmaması, soruşturmanın uzamasına ve kamuoyunda spekülasyonlara neden olmaktadır. Bu durum, İBB'nin itibarını zedelemekte ve belediye çalışmalarını olumsuz etkilemektedir.

Avukatlar ayrıca, soruşturmanın şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve delillerin açıkça ortaya konulması gerektiğini ifade etti. Müvekkillerinin suçsuzluğuna inandıklarını ve yargılama sürecinde bunu kanıtlayacaklarını belirttiler. İddianamenin bir an önce yazılması, yargılama sürecinin başlaması ve gerçeğin ortaya çıkması açısından büyük önem taşımaktadır.

Soruşturmanın, İBB'nin bazı ihaleleri ve projeleriyle ilgili olduğu belirtiliyor. Ancak, avukatlar bu ihalelerde herhangi bir usulsüzlük veya yolsuzluk yapılmadığını savunuyor. İddianamenin hazırlanmasıyla birlikte, tüm iddiaların yargı önünde değerlendirilmesi ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi hedefleniyor.

İBB avukatları, iddianamenin bir an önce yazılması çağrısını yineleyerek, yargılama sürecinin adil ve hızlı bir şekilde yürütülmesini talep etti.

Arnold Schwarzenegger'in oğlu Patrick Schwarzenegger, babasının son halini sosyal medya hesabından paylaştı. Patrick Schwarzenegger'in paylaştığı fotoğrafta, Arnold Schwarzenegger'in yaşlılığı dikkat çekti.

Odatv'nin haberine göre, Patrick Schwarzenegger, babası Arnold Schwarzenegger ile birlikte çekildiği bir fotoğrafı Instagram hesabından paylaştı. Fotoğrafta Arnold Schwarzenegger'in yüzündeki kırışıklıklar ve saçlarındaki beyazlar dikkat çekti. Patrick Schwarzenegger, babasının fotoğrafını 'Baba ile zaman' notuyla paylaştı.

Arnold Schwarzenegger, 76 yaşında olmasına rağmen hala aktif bir yaşam sürüyor. Spor yapmaya devam eden Schwarzenegger, aynı zamanda çeşitli etkinliklere katılıyor ve sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor.

Arnold Schwarzenegger, kariyeri boyunca birçok başarıya imza attı. Vücut geliştirmede dünya şampiyonu olan Schwarzenegger, daha sonra Hollywood'a geçerekTerminatör, Conan the Barbarian ve Predator gibi filmlerde rol aldı. Schwarzenegger, 2003-2011 yılları arasında Kaliforniya Valisi olarak görev yaptı.

Patrick Schwarzenegger ise oyunculuk kariyerine devam ediyor. Genç oyuncu, Midnight Sun ve Daniel Isn't Real gibi filmlerde rol aldı.

Ankara-Diyarbakır seferini gerçekleştirecek olan Ajet uçağında, bazı yolcuların bomba şakası yapması üzerine uçuş iptal edildi. Olay, Esenboğa Havalimanı'nda meydana geldi. Uçağın kalkış hazırlıkları sırasında, yolculardan birinin 'Üzerimde bomba var' şeklinde bağırması paniğe yol açtı.

Bunun üzerine diğer yolcular da tedirginlik yaşarken, durum hemen güvenlik güçlerine bildirildi. Uçakta bulunan tüm yolcular tahliye edildi ve uçak, bomba imha uzmanları tarafından arandı. Yapılan aramalar sonucunda herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadı.

Olayla ilgili olarak üç yolcu gözaltına alındı. Gözaltına alınan yolcuların ifadeleri alınmak üzere emniyete götürüldüğü belirtildi. Ajet yetkilileri, uçuşun iptal edildiğini ve yolcuların mağduriyetinin giderilmesi için gerekli çalışmaların yapıldığını açıkladı.

Yetkililer, bu tür şakaların büyük bir güvenlik zafiyetine neden olabileceğini ve bu tür davranışlara kesinlikle müsamaha gösterilmeyeceğini vurguladı. Uçuş güvenliğinin her şeyin önünde olduğu belirtilirken, yolcuların bu konuda daha duyarlı olmaları gerektiği ifade edildi.

Uçağın ne zaman yeniden sefer yapacağına dair henüz bir açıklama yapılmadı. Ancak Ajet yetkilileri, en kısa sürede seferlerin normale dönmesi için çalıştıklarını bildirdi.

• Olay Ankara Esenboğa Havalimanı'nda gerçekleşti.
• Uçakta bomba araması yapıldı.
• Üç yolcu gözaltına alındı.

Bu tür olayların tekrarlanmaması için havalimanlarında güvenlik önlemlerinin artırılması bekleniyor.

İklim değişikliğinin etkileri giderek daha fazla hissedilirken, son bir yılda dünya genelinde yaklaşık dört milyar insanın ortalama 30 gün boyunca normalin üzerinde aşırı sıcaklara maruz kaldığı belirtildi. Bu durum, küresel ısınmanın insan yaşamı üzerindeki olumsuz etkilerini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

Aşırı sıcaklar, özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik rahatsızlıkları olanlar için ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Ayrıca, tarım üretimi, su kaynakları ve enerji tüketimi gibi alanlarda da önemli sorunlara neden oluyor. Uzmanlar, iklim değişikliğiyle mücadelede daha etkili adımlar atılmaması durumunda, bu tür aşırı hava olaylarının sıklığının ve şiddetinin artacağını vurguluyor.

Aşırı sıcakların etkileri:

• Sıcak çarpması ve dehidratasyon vakalarında artış
• Kalp ve solunum yolu hastalıklarında kötüleşme
• Tarım ürünlerinde verim kayıpları
• Su kıtlığı riskinde artış
• Enerji talebinde yükselme ve elektrik kesintileri

İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için, sera gazı emisyonlarının azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılması ve enerji verimliliğinin artırılması gibi önlemlerin alınması gerekiyor. Ayrıca, şehirlerin sıcak hava dalgalarına karşı daha dirençli hale getirilmesi, yeşil alanların artırılması ve binaların yalıtımının iyileştirilmesi de önemli adımlar arasında sayılıyor.

Bu durumun ciddiyeti göz önüne alındığında, uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik daha kararlı politikaların uygulanması büyük önem taşıyor.

Gazeteci Sedef Kabaş hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda, 'kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret' suçlamasıyla iddianame düzenlendi. Kabaş'ın 3 yıla kadar hapsi istendi.

İddianamede, Kabaş'ın 14 Ocak 2022 tarihinde bir televizyon kanalında ve sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımlarda kullandığı ifadelerin, kamu görevlilerini hedef aldığı ve hakaret içerdiği belirtildi. Savcılık, Kabaş'ın bu eylemiyle Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddelerini ihlal ettiğini iddia etti.

Sedef Kabaş, söz konusu paylaşımlarında kullandığı ifadelerin eleştiri sınırları içinde olduğunu ve hakaret kastı taşımadığını savunmuştu. Ancak savcılık, ifadelerin kamu görevlilerinin onur, şeref ve saygınlığını zedeleyecek nitelikte olduğunu değerlendirdi.

Dava, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Kabaş'ın yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanması bekleniyor. Kabaş daha önce de benzer suçlamalarla yargılanmış ve beraat etmişti. Bu dava, Kabaş'ın ifade özgürlüğü kapsamında yaptığı eleştirilerin sınırları konusunda yeniden tartışma yaratması bekleniyor.

İddianamede yer alan suçlamalar:

• Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret

Talep edilen ceza:

• 3 yıla kadar hapis

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Yüzyılı Vizyon Belgesi tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada faiz konusuna değinerek, faizsiz bir ekonomi özlemini gür bir şekilde dile getirmeye devam edeceğini vurguladı. Erdoğan, faizin bir sömürü aracı olduğunu ve bu konuda taviz vermeyeceğini belirtti.

Konuşmasında, faiz hassasiyetini her fırsatta dile getirdiğini ve getirmeye devam edeceğini söyleyen Erdoğan, faizsiz bir ekonomi modeli oluşturma idealini yineledi. Erdoğan, faizin sonuç değil, sebep olduğu yönündeki görüşünü savunarak, Türkiye'nin bu konuda önemli adımlar attığını ifade etti.

Erdoğan, hükümetin faiz politikaları konusundaki kararlılığını vurgulayarak, Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığı için faizsiz bir ekonomi modeline geçmenin önemine dikkat çekti. Bu bağlamda, katılım bankacılığı ve diğer faizsiz finans araçlarının geliştirilmesinin destekleneceğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında, Türkiye'nin ekonomik büyüme hedeflerine ulaşmasında faizsiz ekonominin önemli bir rol oynayacağını ve bu konudaki çalışmaların kararlılıkla sürdürüleceğini ifade etti. Erdoğan ayrıca, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı bir ekonomi modelini desteklediklerini ve bu modelin faizsiz finans prensipleriyle uyumlu olduğunu vurguladı.

Erdoğan'ın bu açıklamaları, hükümetin faiz politikaları konusundaki duruşunu net bir şekilde ortaya koyarken, faizsiz ekonomi modeline geçiş konusundaki kararlılığını da gösteriyor.

• Faizsiz ekonomi özlemi dile getirildi.
• Faizin bir sömürü aracı olduğu vurgulandı.
• Katılım bankacılığı desteklenecek.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 1 Haziran Cumartesi günü saat 11.00'de Saraçhane'de gerçekleşecek büyük buluşmaya dikkat çekerek önemli açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı duyuruda, "İstanbul, değişim için hazır. 1 Haziran Cumartesi saat 11.00’de Saraçhane’de buluşuyoruz. #İstanbulBiziz" ifadelerini kullandı.

İmamoğlu, katıldığı bir canlı yayında, seçim sonuçlarını değerlendirirken, Türkiye İttifakı'nın seçimi kazandığına dikkat çekti. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın balkon konuşmasında kullandığı, 'Milletimiz bize mesajı verdi' ifadesine atıfta bulunarak, kendilerinin de bu mesajı aldıklarını ve gereğini yapacaklarını vurguladı.

Saraçhane'deki buluşmanın önemine değinen İmamoğlu, burada İstanbullulara hitap edeceğini ve yeni bir başlangıcın sinyallerini vereceğini belirtti. İmamoğlu, "'Ben' diyen gidecek, 'biz' diyen gelecek" şeklinde iddialı bir söylem kullanarak, ekip çalışmasının ve ortak aklın önemine vurgu yaptı. İmamoğlu ayrıca, İstanbul'un geleceği için yeni projeler ve hedeflerle dolu bir dönem başlatacaklarını ifade etti.

Seçim sonuçlarının ardından yaptığı değerlendirmelerde, İmamoğlu, Türkiye'nin her bölgesinden oy aldıklarını ve bu durumun kendilerine büyük bir sorumluluk yüklediğini söyledi. İmamoğlu, yerel seçimlerde elde ettikleri başarının, Türkiye genelinde değişim arzusunun bir göstergesi olduğunu ve bu doğrultuda çalışmalarına devam edeceklerini belirtti.

Saraçhane'deki buluşmanın, İstanbul'un geleceği için önemli bir dönüm noktası olacağını belirten İmamoğlu, tüm İstanbulluları bu anlamlı günde bir araya gelmeye davet etti.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), hazırlanan 10. Yargı Paketi'ne dair bir açıklama yayınlayarak, paketin siyasi mahpuslara yönelik eşitsizlikleri sürdürdüğünü vurguladı. Dernek, ayrımcı uygulamaların giderilmesi ve eşitliğin sağlanması gerektiğinin altını çizdi.

Açıklamada, paketin genel olarak olumlu düzenlemeler içerdiği belirtilmekle birlikte, özellikle terörle mücadele kanunu (TMK) kapsamındaki suçlardan mahkum olanların durumuna dikkat çekildi. ÖHD, TMK'nın muğlak ve geniş yorumlanabilen yapısı nedeniyle birçok siyasi mahpusun bu kapsamda yargılandığını ve cezalandırıldığını ifade etti.

Dernek, 10. Yargı Paketi'nin infaz düzenlemelerinde yaptığı değişikliklerin, siyasi mahpusları kapsam dışında bıraktığını veya onlar için daha ağır koşullar öngördüğünü savundu. Bu durumun, eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve adalet duygusunu zedelediği belirtildi.

ÖHD'nin açıklamasında ayrıca, hasta mahpusların durumuna da değinildi. Ağır sağlık sorunları olan ve cezaevinde kalmaları hayati risk taşıyan mahpusların tahliye edilmemesi eleştirildi. Dernek, bu durumun insan haklarına aykırı olduğunu ve acilen düzeltilmesi gerektiğini vurguladı.

Sonuç olarak ÖHD, 10. Yargı Paketi'nin siyasi mahpuslar açısından yetersiz olduğunu ve ayrımcı uygulamaların devam ettiğini belirterek, yetkililere bu konuda daha duyarlı olmaları çağrısında bulundu. Eşitlik ilkesinin gözetilmesi ve tüm mahpusların adil bir şekilde yargılanması gerektiği vurgulandı.