ABD Başkanı Joe Biden, eski başkan Donald Trump'ın Rusya'ya yönelik tutumunu sert bir dille eleştirerek, bu yaklaşımı 'modern zaman yatıştırması' olarak tanımladı. Biden, Trump'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e karşı sergilediği tavizkar tutumu, Avrupa'da güvenlik endişelerini artırdığı ve ABD'nin müttefikleriyle ilişkilerini zedelediği gerekçesiyle eleştirdi.

Biden, Trump'ın görev süresi boyunca Rusya'ya uygulanan yaptırımları hafiflettiğini ve Putin ile birçok kez özel görüşmeler gerçekleştirdiğini hatırlattı. Bu durumun, Rusya'nın Ukrayna'daki saldırgan politikalarına cesaret verdiği ve uluslararası hukuku ihlal etmesine zemin hazırladığı savunuldu. Biden, kendi yönetiminin ise Rusya'ya karşı daha sert bir duruş sergilediğini ve müttefiklerle koordineli bir şekilde hareket ederek Rusya'nın eylemlerine karşı koyduğunu vurguladı.

Biden'ın açıklamaları şu şekilde devam etti:

• Trump'ın Rusya'ya yönelik politikaları, Avrupa'da güvenlik endişelerini artırmıştır.
• ABD'nin müttefikleriyle ilişkilerini zedelemiştir.
• Rusya'nın Ukrayna'daki saldırgan politikalarına cesaret vermiştir.

Biden, Trump'ın olası bir başkanlık seçimi zaferinde Rusya'ya karşı daha da ılımlı bir tutum sergileyebileceği endişesini dile getirdi. Bu durumun, Avrupa'da güvenlik dengelerini değiştirebileceği ve Rusya'nın nüfuz alanını genişletebileceği uyarısında bulundu.

Biden yönetimi, Rusya'ya karşı uygulanan yaptırımların sıkılaştırılması ve Ukrayna'ya askeri yardımın artırılması gibi önlemlerle Rusya'nın saldırgan politikalarına karşı koymaya devam edeceğini belirtti.

Slovakya Başbakanı Robert Fico, Avrupa Birliği'nin (AB) Rus doğalgazı ithalatını 2027 sonuna kadar tamamen durdurma hedefini reddetti. Fico, bu planın ülkesinin çıkarlarına aykırı olduğunu ve Slovakya ekonomisi için ciddi sonuçlar doğurabileceğini belirtti.

Fico, hükümetinin Rus gazına olan bağımlılığı azaltma çabalarını desteklediğini, ancak bu sürecin gerçekçi bir zaman çerçevesinde ve Slovakya'nın enerji güvenliğini tehlikeye atmadan yapılması gerektiğini vurguladı. Başbakan, alternatif kaynaklara geçişin maliyetli ve zaman alıcı olduğunu, bu nedenle AB'nin aceleci bir şekilde Rus gazından vazgeçme planının kabul edilemez olduğunu savundu.

Slovakya, enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü Rusya'dan ithal ettiği doğalgazla karşılıyor. Ülke, özellikle sanayi ve ısınma sektörlerinde Rus gazına bağımlı durumda. Fico, AB'nin Rus gazına yönelik yaptırımlarının Slovakya gibi ülkeler üzerindeki olumsuz etkilerini göz ardı ettiğini ve bu durumun AB içinde ayrışmalara yol açabileceğini ifade etti.

Fico ayrıca, Slovakya'nın Rus gazına alternatif kaynaklar bulma konusunda çaba gösterdiğini, ancak bu sürecin tamamlanmasının zaman alacağını ve AB'nin bu konuda Slovakya'ya destek olması gerektiğini söyledi. Başbakan, AB'nin enerji politikalarının üye ülkelerin özel koşullarını dikkate alması gerektiğini ve tek tip bir yaklaşımın tüm ülkeler için uygun olmadığını savundu.

Slovakya'nın bu vetosu, AB'nin Rus gazından bağımsızlık hedeflerine ulaşmasını zorlaştırabilir. AB, Ukrayna'daki savaşın ardından Rusya'ya olan enerji bağımlılığını azaltma çabalarını hızlandırmış ve 2027 sonuna kadar Rus gazı ithalatını tamamen durdurmayı hedeflemişti. Ancak, Slovakya gibi bazı üye ülkelerin bu hedefe karşı çıkması, AB'nin enerji politikalarında yeni bir tartışma başlatabilir.

İngiltere'de çocuk cinayetlerinin ardından hazırlanan bir rapor, polisin sosyal medya kaynaklı şiddeti önlemede yetersiz olduğunu gösteriyor. Rapora göre, polis teşkilatları sosyal medyanın rolünü anlamakta ve bu platformlardaki şiddeti engellemekte zorlanıyor. Özellikle gençlerin karıştığı suçlarda sosyal medyanın etkisi göz ardı ediliyor.

Rapor, çocuk cinayetlerinin ardından sosyal medyanın rolünün incelenmesi gerektiğini vurguluyor. Polis, sosyal medya platformlarında yayılan nefret söylemi, tehditler ve şiddet içerikli paylaşımları tespit etmekte ve bunlara karşı etkili önlemler almakta yetersiz kalıyor. Bu durum, potansiyel suçların önlenmesini zorlaştırıyor ve gençlerin şiddete sürüklenmesine zemin hazırlıyor.

Raporda, polisin sosyal medya şirketleriyle daha yakın işbirliği yapması gerektiği belirtiliyor. Sosyal medya platformlarının, şiddeti teşvik eden içerikleri daha hızlı ve etkili bir şekilde kaldırması ve bu konuda polise destek olması gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca, polisin sosyal medya konusunda uzmanlaşmış birimler kurması ve bu birimlerin sürekli olarak eğitilmesi öneriliyor.

Buna ek olarak, raporda ailelerin ve okulların da sosyal medya konusunda bilinçlendirilmesi gerektiği ifade ediliyor. Gençlerin sosyal medyayı güvenli ve sorumlu bir şekilde kullanmaları için eğitimler verilmesi ve ailelerin çocuklarının sosyal medya aktivitelerini takip etmeleri öneriliyor.

Sonuç olarak, rapor İngiliz polisinin sosyal medya kaynaklı şiddeti önlemede daha aktif ve bilinçli olması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu amaçla, polis teşkilatlarının sosyal medya stratejilerini geliştirmesi, sosyal medya şirketleriyle işbirliğini artırması ve toplumu bilinçlendirmesi gerekiyor.

Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye raportörü Nacho Sánchez Amor, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Sánchez Amor, mevcut koşullar altında Türkiye'nin AB üyeliğine giden bir 'kestirme yolunun' bulunmadığını vurguladı. Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin geleceği ve olası senaryolar üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Sánchez Amor, katıldığı bir panelde, Türkiye'nin AB üyeliği perspektifinin tamamen ortadan kalkmadığını, ancak mevcut durumda üyelik müzakerelerinin yeniden canlandırılmasının gerçekçi bir beklenti olmadığını ifade etti. Türkiye'deki siyasi gelişmeler, insan hakları ihlalleri ve hukukun üstünlüğü ilkesinden uzaklaşma gibi faktörlerin, AB ile ilişkileri olumsuz etkilediğini belirtti.

Raportör, Türkiye'nin AB ile ilişkilerini sürdürmesi için çeşitli alternatif senaryoların mümkün olduğunu, ancak bunların hiçbirinin tam üyelik anlamına gelmediğini kaydetti. Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, vize serbestisi diyaloğunun ilerletilmesi ve sektörel işbirliğinin artırılması gibi adımların atılabileceğini söyledi. Ancak, bu tür adımların atılabilmesi için Türkiye'nin öncelikle AB değerlerine ve standartlarına uyum konusunda somut adımlar atması gerektiğini vurguladı.

Sánchez Amor, Türkiye'nin AB üyeliği hedefinden vazgeçmemesi gerektiğini, ancak bu hedefe ulaşmak için uzun ve zorlu bir sürecin beklediğini ifade etti. Türkiye'nin öncelikle demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında reformlar yapması gerektiğini, aksi takdirde AB ile ilişkilerin geliştirilmesinin mümkün olmadığını belirtti.

Özetle, AP raportörü Sánchez Amor, Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde kestirme bir yol olmadığını, ilişkilerin geleceğinin Türkiye'nin atacağı adımlara bağlı olduğunu vurguladı.

Almanya ve Fransa, savunma ve güvenlik alanındaki işbirliğini derinleştirmek için ortak bir konsey kurma kararı aldı. CDU lideri Friedrich Merz'in Paris'te Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yaptığı görüşmede bu önemli adım atıldı. Görüşmede, Avrupa'nın rekabet gücünün artırılması ve Ukrayna'ya yönelik devam eden destek konuları da ele alındı.

Merz, Macron ile yaptığı görüşmeyi 'çok yapıcı ve açık' olarak nitelendirdi. İki lider, Avrupa'nın karşı karşıya olduğu zorluklara ortak çözümler bulma konusunda kararlılıklarını vurguladı. Savunma ve güvenlik konseyinin kurulması, bu ortak çabanın somut bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Konseyin temel amacı, Almanya ve Fransa arasındaki savunma sanayi işbirliğini geliştirmek ve Avrupa'nın güvenlik politikalarını daha uyumlu hale getirmek. Ayrıca, konseyin Avrupa Birliği'nin savunma yeteneklerini güçlendirmeye katkıda bulunması bekleniyor.

Görüşmede, Avrupa'nın ekonomik rekabet gücünün artırılması için atılması gereken adımlar da masaya yatırıldı. Merz ve Macron, inovasyonu teşvik etme, bürokrasiyi azaltma ve dijitalleşmeyi hızlandırma konularında görüş birliğine vardı. Ukrayna'ya yönelik destek ise, görüşmenin bir diğer önemli başlığını oluşturdu. İki lider, Ukrayna'nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne olan desteklerini yineledi ve ülkeye yönelik mali, askeri ve insani yardımların sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.

Almanya ve Fransa arasındaki bu yakınlaşma, Avrupa Birliği'nin geleceği açısından büyük önem taşıyor. İki ülkenin ortak vizyonu ve işbirliği, Avrupa'nın karşı karşıya olduğu sorunlara çözüm bulunmasına ve birliğin daha da güçlenmesine katkı sağlayabilir.

• Almanya ve Fransa ortak savunma ve güvenlik konseyi kuracak.
• Görüşmede Avrupa'nın rekabet gücü ve Ukrayna'ya destek de ele alındı.
• Merz, Macron ile görüşmesini 'çok yapıcı ve açık' olarak nitelendirdi.

Rusya, Ukrayna tahılının dünya pazarlarına ulaşmasını sağlayan Karadeniz Tahıl Girişimi anlaşmasını askıya aldığını duyurdu. Bu karar, küresel gıda fiyatlarında artış ve özellikle yoksul ülkelerde gıda krizinin derinleşmesi endişelerini beraberinde getirdi.

Anlaşmanın Askıya Alınma Gerekçesi: Rusya, Kırım'daki Sivastopol limanında bulunan gemilerine Ukrayna tarafından insansız hava araçlarıyla saldırı düzenlendiğini ve bu saldırıların İngiliz uzmanlarca koordine edildiğini iddia ederek anlaşmayı askıya aldığını açıkladı. Rusya Savunma Bakanlığı, saldırıda kullanılan insansız hava araçlarının tahıl koridoru güvenliği için kullanılan bölgeden fırlatıldığını öne sürdü.

Türkiye'nin Rolü: Türkiye, Birleşmiş Milletler ile birlikte tahıl koridorunun oluşturulmasında önemli bir rol oynamıştı. Anlaşmanın askıya alınmasıyla ilgili olarak henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Anlaşmanın Önemi: Karadeniz Tahıl Girişimi, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrasında küresel gıda fiyatlarındaki artışı hafifletmek amacıyla hayata geçirilmişti. Anlaşma sayesinde Ukrayna limanlarından yaklaşık 9 milyon ton tahılın dünya pazarlarına ulaşması sağlanmıştı. Bu durum, özellikle gıda ithalatına bağımlı olan yoksul ülkeler için büyük önem taşıyordu.

Olası Etkiler: Anlaşmanın askıya alınması, buğday, mısır ve diğer tahıl ürünlerinin fiyatlarında ani yükselişlere neden olabilir. Bu durum, ekmek ve diğer temel gıda maddelerinin fiyatlarını artırarak dünya genelinde enflasyonu tetikleyebilir. En büyük endişe ise, zaten açlıkla mücadele eden yoksul ülkelerde gıda krizinin daha da derinleşmesi.

Uluslararası Tepkiler: Rusya'nın kararına uluslararası toplumdan tepkiler gelmeye başladı. Birleşmiş Milletler, taraflara anlaşmaya geri dönme çağrısında bulunurken, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri, Rusya'yı anlaşmayı siyasi bir araç olarak kullanmakla suçladı.

Gelecek Belirsizliği: Anlaşmanın geleceği belirsizliğini koruyor. Rusya'nın taleplerinin karşılanmaması durumunda, anlaşmanın tamamen sona ermesi ve küresel gıda krizinin daha da derinleşmesi olasılığı bulunuyor.

ABD'de federal bir temyiz mahkemesi, Biden yönetiminin Teksas eyaletinin Meksika sınırına yerleştirdiği tel örgüleri sökme talebini reddetti. Mahkeme, yönetimin acil durum talebini geri çevirerek, Teksas'ın örgüleri yerleştirme hakkını savundu.

Teksas Valisi Greg Abbott, sınır güvenliğini sağlama gerekçesiyle, federal hükümetin itirazlarına rağmen sınır boyunca tel örgü ve bariyerler yerleştirmişti. Biden yönetimi ise bu yapıların göçmenlerin güvenliğini tehlikeye attığını ve federal yetki alanına müdahale olduğunu savunarak, örgülerin kaldırılmasını talep etmişti.

Mahkemenin kararı, Teksas eyaletinin sınır güvenliği konusundaki ısrarını desteklerken, federal hükümet ile eyalet arasındaki gerilimi daha da artıracağa benziyor. Kararın gerekçesinde, Teksas'ın sınır güvenliğini sağlama çabalarının federal hükümetin yetki alanına müdahale oluşturmadığı belirtildi.

Biden yönetimi, mahkemenin kararına itiraz etme hakkını saklı tutarken, Teksas Valisi Abbott kararı memnuniyetle karşıladı. Abbott, eyaletinin sınır güvenliğini koruma konusundaki kararlılığını yineledi.

Bu durum, ABD'deki göç politikaları ve eyaletlerin federal hükümetle yetki paylaşımı konularındaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Sınır güvenliği, ABD'deki siyasi gündemin önemli bir parçası olmaya devam ediyor.

Karar, Teksas'ın sınır hattına daha fazla tel örgü ve bariyer yerleştirmesinin önünü açabilir. Bu durum, göçmen hakları savunucuları ve insan hakları örgütleri tarafından eleştiriliyor.

İstanbul'da taksi, dolmuş ve minibüs ücretlerine zam yapıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) toplantısında alınan kararla, taksi, taksi dolmuş ve minibüs ücretlerinde geçerli olacak yeni tarifeler belirlendi.

Yeni tarifeye göre taksi açılış ücreti 19,17 TL'den 24,55 TL'ye yükseldi. Kilometre başına ücret ise 13,75 TL'den 17,61 TL'ye çıktı. Taksi indi-bindi ücreti ise 70 TL olarak belirlendi.

Dolmuş ücretleri de zamlandı. Öğrenci ücreti 8,71 TL, tam ücret ise 12 TL oldu.

Minibüslerde ise en kısa mesafe ücreti 7 TL'den 12 TL'ye yükseltilirken, en uzun mesafe ücreti 16 TL olarak belirlendi.

Yeni tarifelerle birlikte ulaşım maliyetlerinin arttığı belirtiliyor.

Türkiye, İsveç'in NATO üyeliğine yönelik vetosunu kaldırdı. Bu karar, Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta düzenlenen NATO zirvesi öncesinde gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zirve kapsamında İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile bir araya geldi. Görüşme sonrasında yapılan açıklamada, Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğine destek vereceği belirtildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvede yaptığı konuşmalarda terörle mücadele konusunun önemine dikkat çekti. Türkiye'nin terörle mücadeledeki hassasiyetlerini dile getiren Erdoğan, müttefiklerden bu konuda destek beklediğini ifade etti. Ayrıca, İsveç'in terörle mücadele konusunda attığı adımların memnuniyet verici olduğunu ancak daha fazlasının yapılması gerektiğini vurguladı.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye'nin kararını memnuniyetle karşıladığını ve bunun NATO için önemli bir adım olduğunu belirtti. Stoltenberg, İsveç'in NATO üyeliğinin ittifakı daha da güçlendireceğini ifade etti.

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ise Türkiye'ye teşekkür ederek, ülkesinin terörle mücadele konusunda kararlı olduğunu ve tüm müttefiklerle işbirliği yapmaya hazır olduğunu söyledi.

Zirvede ele alınan diğer konular arasında Ukrayna'ya destek, NATO'nun savunma kapasitesinin güçlendirilmesi ve Rusya'nın tehditlerine karşı ortak stratejiler yer aldı. Müttefik ülkeler, Ukrayna'ya olan desteklerini yineleyerek, Rusya'nın saldırganlığına karşı birlikte hareket etme kararlılığını vurguladılar.

Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğine vetosunu kaldırması, uluslararası kamuoyunda olumlu karşılandı. Bu kararın, NATO'nun birlik ve beraberliğini güçlendireceği ve ittifakın caydırıcılık kapasitesini artıracağı değerlendiriliyor.