Yaz aylarında sıcaklıkların artmasıyla birlikte besin zehirlenmeleri ve enfeksiyonlar daha sık görülüyor. Bu durum, özellikle mide bulantısı, kusma ve ishal gibi belirtilerle kendini gösteren rahatsızlıklara yakalanma riskini artırıyor. Uzmanlar, bu tür sağlık sorunlarına karşı alınması gereken önlemleri vurguluyor.

Besin Zehirlenmeleri:

• Yaz aylarında sıcak havaların etkisiyle bakteri ve mikroorganizmaların üreme hızı artar. Bu durum, uygun koşullarda saklanmayan veya iyi pişirilmemiş gıdaların tüketilmesiyle besin zehirlenmelerine yol açabilir.
• En sık rastlanan belirtiler arasında mide bulantısı, kusma, ishal, karın ağrısı ve kramp yer alır. Şiddetli vakalarda ateş ve halsizlik de görülebilir.
• Besin zehirlenmelerinden korunmak için gıdaların uygun sıcaklıkta saklanması, çiğ sebze ve meyvelerin iyice yıkanması, et ve tavuk gibi ürünlerin tamamen pişirilmesi önemlidir. Ayrıca, son kullanma tarihleri geçmiş ürünlerin tüketilmemesine özen gösterilmelidir.

Enfeksiyonlar:

• Yaz aylarında havuz, deniz ve diğer su kaynaklarının kullanımının artmasıyla enfeksiyon riski de yükselir. Özellikle kirli sularda bulunan bakteri, virüs ve parazitler aracılığıyla bulaşan enfeksiyonlar, sindirim sistemi rahatsızlıklarına neden olabilir.
• Bu enfeksiyonların belirtileri arasında mide bulantısı, kusma, ishal, karın ağrısı ve ateş bulunur. Ayrıca, bazı enfeksiyonlar ciltte döküntü ve kaşıntıya da yol açabilir.
• Enfeksiyonlardan korunmak için havuz ve deniz gibi ortamlarda hijyen kurallarına dikkat etmek, su yutmamaya özen göstermek ve elleri sık sık yıkamak önemlidir. Ayrıca, açıkta satılan ve hijyeninden emin olunmayan gıdaların tüketilmemesi de enfeksiyon riskini azaltır.

Ne Yapmalı?

Mide bulantısı, kusma veya ishal gibi belirtiler ortaya çıktığında bol sıvı tüketmek, hafif ve kolay sindirilebilir gıdalarla beslenmek önemlidir. Şikayetlerin devam etmesi veya şiddetlenmesi durumunda ise mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Önleyici Tedbirler:

1. Gıdaları uygun koşullarda saklayın.
2. Çiğ sebze ve meyveleri iyice yıkayın.
3. Et ve tavuk gibi ürünleri tamamen pişirin.
4. Son kullanma tarihlerine dikkat edin.
5. Havuz ve deniz gibi ortamlarda hijyen kurallarına uyun.
6. Su yutmamaya özen gösterin.
7. Ellerinizi sık sık yıkayın.
8. Açıkta satılan ve hijyeninden emin olunmayan gıdaları tüketmeyin.

Endonezya'daki Ruang Yanardağı'nda meydana gelen patlama, bölgede hayatı olumsuz etkiledi. Yanardağın patlamasıyla gökyüzü kül bulutlarıyla kaplanırken, yetkililer bölgedeki uçak seferlerini iptal etti. Volkanik külün görüş mesafesini düşürmesi ve uçuş güvenliğini tehlikeye atması nedeniyle alınan bu karar, binlerce yolcuyu etkiledi.

Patlamanın ardından alarm seviyesi en yüksek düzeye çıkarılırken, bölge halkı tahliye edilmeye başlandı. Yetkililer, yanardağın çevresindeki yerleşim yerlerinde yaşayanların güvenliği için tahliye çalışmalarının titizlikle yürütüldüğünü belirtti. Tahliye edilenlerin geçici barınma merkezlerine yerleştirildiği ve ihtiyaçlarının karşılandığı bildirildi.

Uçuş İptalleri ve Seyahat Aksamaları

Yanardağ patlaması nedeniyle iptal edilen uçuşlar, özellikle turizm sektöründe büyük aksamalara neden oldu. Bölgeye seyahat etmek isteyenler, uçuşların ne zaman normale döneceğini merakla bekliyor. Havayolu şirketleri, yolcuları bilgilendirme çalışmalarına devam ederken, seyahat planlarını ertelemek veya değiştirmek isteyenlere yardımcı olunuyor.

Bölgede Alarm Durumu Devam Ediyor

Ruang Yanardağı'ndaki aktivitenin devam etmesi nedeniyle bölgede alarm durumu sürdürülüyor. Yetkililer, yanardağın durumunu yakından takip ederken, yeni patlamalar ve kül yağışlarına karşı hazırlıklı olunması gerektiğini vurguluyor. Halkın, yetkililerin uyarılarına uyması ve gerekli önlemleri alması önem taşıyor.

Endonezya, Pasifik Ateş Çemberi üzerinde yer alması nedeniyle sık sık deprem ve volkanik patlamalarla karşı karşıya kalıyor. Bu durum, ülkenin doğal afetlere karşı hazırlıklı olmasını gerektiriyor. Yetkililer, afet riskini azaltmak için çeşitli önlemler alırken, halkı bilinçlendirme çalışmalarına da önem veriyor.

Times Higher Education (THE), 2023 yılı dünya üniversite sıralamasını yayımladı. Listede Türkiye'den 4 üniversite yer aldı. Sıralamada ilk 500'e giren Türk üniversiteleri şunlar oldu:

• Çankaya Üniversitesi: 351-400 bandında
• Koç Üniversitesi: 401-500 bandında
• Sabancı Üniversitesi: 401-500 bandında
• Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ): 401-500 bandında

THE'nın sıralaması, üniversitelerin eğitim, araştırma, bilgi transferi ve uluslararası görünüm gibi çeşitli alanlardaki performanslarını değerlendiriyor. Bu değerlendirme, üniversitelerin dünya çapındaki rekabet gücünü gösteriyor.

Çankaya Üniversitesi'nin bu listede en üst sırayı alması dikkat çekiyor. Koç Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi ve ODTÜ de ilk 500'de yer alarak Türkiye'nin yükseköğretimdeki başarısını temsil ediyor.

Bu sıralamalar, üniversitelerin uluslararası alanda tanınmasına ve öğrenci tercihlerini etkilemesine yardımcı oluyor. Aynı zamanda, üniversitelerin gelişim alanlarını belirlemesi ve daha iyi bir eğitim sunması için de bir fırsat sunuyor.

Yunus Paksoy'un köşe yazısında, Nobel ödüllerinin kazanılma süreçleri ve bu süreçlerdeki bazı tartışmalı uygulamalar ele alınıyor. Yazar, Nobel'in bir 'bilimsel teamül' haline geldiğini ve bu teamülün bazen ödülün değerini zedeleyebildiğini ifade ediyor.

Yazıda, Nobel ödüllerinin genellikle bilimsel çalışmaların ardından uzun yıllar sonra verildiği belirtiliyor. Bu durum, ödülün verildiği dönemde çalışmanın orijinal etkisini yitirmesine neden olabiliyor. Ayrıca, Nobel'in genellikle en fazla üç kişiye verilmesi kuralı, büyük projelerde çalışan birçok bilim insanının katkısının göz ardı edilmesine yol açabiliyor. Yazar, bu durumun özellikle büyük araştırma gruplarının çalışmalarında adaletsizlik yarattığını vurguluyor.

Paksoy, Nobel ödüllerinin siyasi ve ideolojik etkilerinden de bahsediyor. Ödül komitelerinin kararlarında, bilimsel liyakatın yanı sıra siyasi ve ideolojik faktörlerin de etkili olabileceğine dikkat çekiyor. Bu durum, ödüllerin tarafsızlığına gölge düşürebiliyor.

Yazıda ayrıca, Nobel ödüllerinin bilim dünyasında yarattığı rekabetin olumsuz sonuçlarına da değiniliyor. Bilim insanları, Nobel kazanma hırsıyla bazen etik sınırları zorlayabiliyor, bilimsel dürüstlükten ödün verebiliyor. Bu durum, bilimsel araştırmaların kalitesini düşürebiliyor.

Sonuç olarak, yazar, Nobel ödüllerinin bilim dünyası için önemli bir motivasyon kaynağı olduğunu kabul etmekle birlikte, ödül süreçlerindeki bazı sorunların giderilmesi gerektiğini savunuyor. Nobel'in, bilimsel liyakati ve dürüstlüğü teşvik eden bir mekanizma olması gerektiği vurgulanıyor.

İsrail'in en gizli yapılarından biri olan ve Zion Kalesi olarak adlandırılan yer altı karargahı, nükleer saldırılara karşı dayanıklı olacak şekilde inşa edildi. Yerin metrelerce altında bulunan bu kompleks, İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) en önemli operasyonel merkezlerinden biri olarak hizmet veriyor.

Zion Kalesi'nin varlığı uzun zamandır biliniyor olsa da, yapının tam olarak ne içerdiği ve nasıl işlediği büyük ölçüde bir sır olarak kalmıştı. Ancak son zamanlarda ortaya çıkan bazı bilgiler, bu gizemli karargah hakkında daha fazla ayrıntı sunuyor.

Karargahın Özellikleri:

• Nükleer saldırılara dayanıklı tasarım
• Yerin metrelerce altında inşa edilmiş olması
• IDF'nin operasyonel merkezi olarak kullanılması

'Hedefler Kitabı' İddiası:

Haberde ayrıca, Zion Kalesi'nde tutulduğu iddia edilen bir 'Hedefler Kitabı'ndan bahsediliyor. Bu kitapta, İsrail'in potansiyel düşmanlarına ait stratejik hedeflerin listelendiği ve olası bir savaş durumunda bu hedeflerin vurulmasının planlandığı öne sürülüyor.

Karargahın Önemi:

Zion Kalesi, İsrail'in güvenlik stratejisinde kritik bir rol oynuyor. Olası bir savaş durumunda, ülkenin liderlerinin ve askeri komutanlarının güvende kalmasını ve operasyonları yönetmesini sağlayacak şekilde tasarlandı. Karargahın nükleer saldırılara dayanıklı olması, İsrail'in caydırıcılık politikasının önemli bir parçası olarak görülüyor.

Haberde, Zion Kalesi'nin İsrail'in askeri gücünün ve teknolojik yeteneklerinin bir sembolü olduğu vurgulanıyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın, TikTok'un sahibi ByteDance'e yönelik yaptırımlarını yeniden canlandırmak için bir kararname imzalamaya hazırlandığı bildirildi.

Trump'ın olası hamlesi, TikTok'un ABD'deki geleceği konusundaki belirsizliği artırıyor. Daha önce Trump yönetimi, ulusal güvenlik endişelerini gerekçe göstererek TikTok'un ABD operasyonlarını satmasını veya yasaklanmasını hedeflemişti. Bu girişimler, mahkemeler tarafından engellenmişti.

Yeni kararname ile Trump'ın, TikTok'un veri güvenliği ve Çin hükümetiyle ilişkileri konusundaki endişelerini yeniden gündeme getirmesi bekleniyor. Kararnamenin içeriği ve kapsamı henüz netleşmiş değil, ancak uzmanlar, Trump'ın daha önceki girişimlerine benzer şekilde, TikTok'un ABD'deki faaliyetlerini kısıtlamayı veya satışını zorlamayı amaçlayabileceğini belirtiyor.

TikTok, dünya genelinde milyonlarca kullanıcıya sahip popüler bir sosyal medya platformu. Şirket, veri güvenliği konusunda gerekli önlemleri aldığını ve Çin hükümetiyle herhangi bir bağlantısı olmadığını savunuyor.

Trump'ın olası kararnamesi, TikTok'un yanı sıra diğer Çinli teknoloji şirketleri üzerinde de baskı oluşturabilir. ABD hükümeti, son yıllarda Çinli şirketlerin veri güvenliği uygulamaları ve olası casusluk faaliyetleri konusunda artan bir endişe taşıyor.

Kararnamenin imzalanması halinde, TikTok ve ByteDance'in hukuki yollara başvurarak karara itiraz etmesi bekleniyor. Daha önceki davalarda, ABD mahkemeleri, Trump yönetiminin TikTok'a yönelik yaptırımlarının ifade özgürlüğünü ihlal edebileceğine hükmetmişti.

TikTok'un geleceği, ABD-Çin ilişkilerinin seyrine ve mahkemelerin alacağı kararlara bağlı olacak.

İngiliz milletvekilleri, İngiltere ve Galler'de kürtajın suç olmaktan çıkarılması için bir oylama yapmaya hazırlanıyor. Bu oylama, özel üyelerin yasa tasarılarının görüşüleceği bir oturumda gerçekleşecek. Tasarı, İşçi Partisi milletvekili Diana Johnson tarafından sunuldu. Johnson, kürtajın Ceza Kanunu'ndan çıkarılmasını ve sağlık düzenlemelerine tabi tutulmasını amaçlıyor.

Mevcut yasaya göre, 1967 Kürtaj Yasası'nda belirtilen koşullar dışında kürtaj yaptırmak hala bir suç teşkil ediyor. Bu yasa, iki doktorun onayıyla belirli gerekçelerle kürtaja izin veriyor. Ancak, yasanın dışında yapılan kürtajlar suç sayılıyor ve kadınlar ömür boyu hapis cezasıyla karşı karşıya kalabiliyor.

Diana Johnson'ın yasa tasarısı, kürtajın tamamen suç olmaktan çıkarılmasını ve bu işlemin sağlık hizmetleri kapsamında düzenlenmesini öngörüyor. Bu değişiklik, kadınların üreme hakları üzerindeki kontrolünü artırmayı ve güvenli kürtaj hizmetlerine erişimini kolaylaştırmayı hedefliyor.

Oylamanın sonucu, İngiltere ve Galler'de kürtaj yasalarının geleceği açısından kritik bir öneme sahip. Kürtajın suç olmaktan çıkarılması, kadın hakları savunucuları tarafından uzun zamandır talep edilen bir değişiklik. Ancak, bazı gruplar ise bu tür bir değişikliğe karşı çıkıyor ve mevcut yasaların korunmasını savunuyor.

Bu oylama, İngiltere ve Galler'deki kürtaj tartışmalarını yeniden alevlendirecek ve konuyla ilgili kamuoyunun dikkatini çekecek gibi görünüyor. Sonuç ne olursa olsun, bu oylama kadınların üreme hakları ve sağlık hizmetlerine erişimi konularında önemli bir dönüm noktası olabilir.

Özetle:

• İngiliz milletvekilleri, İngiltere ve Galler'de kürtajın suç olmaktan çıkarılmasını oylayacak.
• Tasarı, İşçi Partisi milletvekili Diana Johnson tarafından sunuldu.
• Mevcut yasaya göre, belirli koşullar dışında kürtaj yaptırmak suçtur.
• Tasarı, kürtajın sağlık hizmetleri kapsamında düzenlenmesini öngörüyor.
• Oylamanın sonucu, kürtaj yasalarının geleceği için kritik öneme sahip.

DEM Parti Mardin Milletvekili Mithat Sancar, İmralı heyetine katılan yeni üye oldu. Bu gelişme, kamuoyunda dikkatle takip ediliyor. Sancar'ın heyete dahil olmasıyla İmralı'daki görüşmelerde yeni bir döneme girilmesi bekleniyor.

Mithat Sancar'ın İmralı heyetine katılımı, DEM Parti'nin bu konudaki kararlılığını gösteriyor. Sancar'ın hukukçu ve siyasetçi kimliği, müzakerelerde önemli bir rol oynaması bekleniyor. Heyetin diğer üyeleriyle birlikte Abdullah Öcalan ile yapacağı görüşmelerde, çözüm sürecine dair önemli adımlar atılması hedefleniyor.

Sancar'ın heyete dahil olmasıyla ilgili olarak DEM Parti yetkilileri henüz resmi bir açıklama yapmadı. Ancak, kulislerde dolaşan bilgilere göre, Sancar'ın İmralı'daki görüşmelere en kısa sürede başlaması bekleniyor.

İmralı heyetinde daha önce de farklı isimler yer almıştı. Ancak, heyetin yapısı ve içeriği zaman zaman değişebiliyor. Mithat Sancar'ın katılımıyla heyetin daha da güçlenmesi ve çözüm sürecine daha etkin katkı sağlaması amaçlanıyor.

Abdullah Öcalan ile yapılacak görüşmelerin içeriği ve detayları hakkında henüz bir bilgi bulunmuyor. Ancak, Sancar'ın heyete katılımıyla birlikte, kamuoyunun beklentisi çözüm sürecine dair olumlu gelişmelerin yaşanması yönünde.

• Mithat Sancar'ın İmralı heyetine katılımı önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
• Sancar'ın hukukçu ve siyasetçi kimliği müzakerelerde etkili olması bekleniyor.
• DEM Parti'nin bu konudaki kararlılığı dikkat çekiyor.

Avrupa Birliği, İsrail vatandaşlarına yönelik vize politikasında önemli değişikliklere hazırlanıyor. Euronews'in özel haberine göre, bu değişikliklerin temel amacı, Batı Şeria'daki yasa dışı yerleşimlerde rol oynayan İsraillileri hedef almak. AB yetkilileri, bu kişilerin Schengen bölgesine girişini zorlaştırmayı veya tamamen engellemeyi amaçlıyor.

Bu potansiyel vize kısıtlamaları, Avrupa Birliği'nin uluslararası hukuka ve Filistin topraklarındaki yerleşimlerin yasa dışılığına verdiği önemi vurguluyor. AB, uzun zamandır İsrail'in yerleşim politikasını eleştiriyor ve bu politikanın iki devletli çözümü zorlaştırdığını savunuyor.

Haberde belirtildiğine göre, değişiklikler sadece yerleşimcileri değil, aynı zamanda yerleşimlerin inşasında ve genişlemesinde doğrudan veya dolaylı olarak rol alan şirketlerin ve kuruluşların yöneticilerini de kapsayabilir. Bu durum, İsrail ekonomisi ve AB-İsrail ilişkileri üzerinde önemli etkilere yol açabilir.

AB'nin bu adımı atmasının ardında yatan bir diğer neden ise, uluslararası kamuoyunda artan baskı. Birçok insan hakları örgütü ve uluslararası kuruluş, AB'yi İsrail'in yerleşim politikasına karşı daha güçlü bir duruş sergilemeye çağırıyor.

Değişikliklerin ne zaman yürürlüğe gireceği ve hangi kriterlere göre uygulanacağı henüz netlik kazanmış değil. Ancak, AB yetkililerinin önümüzdeki aylarda bu konuda daha detaylı bir açıklama yapması bekleniyor. Bu durum, İsrail-AB ilişkilerinde yeni bir gerginliğe yol açabilir ve İsrail hükümetinin tepkisini çekebilir.

Olası sonuçlar:

• İsrail-AB ilişkilerinde gerginlik
• İsrail ekonomisi üzerinde olumsuz etkiler
• Uluslararası kamuoyunda İsrail'e yönelik baskının artması