Tapu harçlarına yapılan %200 oranındaki zam, emlak sektöründe büyük yankı uyandırdı. Bu artış, özellikle ev sahibi olmayı planlayan vatandaşlar için maliyetleri önemli ölçüde artırarak, hayallerini ertelemelerine veya vazgeçmelerine neden olabilir.

Yeni düzenlemeyle birlikte, alım satım işlemlerinde ödenen tapu harcı miktarı ciddi şekilde yükseldi. Bu durum, sadece konut alıcılarını değil, aynı zamanda gayrimenkul sektöründeki diğer aktörleri de etkiliyor. İnşaat firmaları ve emlak danışmanları, satışlarda düşüş yaşanabileceği endişesini taşıyor.

Uzmanlar, tapu harçlarındaki bu yüksek artışın, kayıt dışı işlemleri teşvik edebileceği uyarısında bulunuyor. Alıcı ve satıcıların, harç ödememek için farklı yollara başvurabileceği, bu durumun da devletin vergi kaybına yol açabileceği belirtiliyor.

Emlak sektör temsilcileri, zammın yeniden gözden geçirilmesi ve daha makul bir seviyeye çekilmesi çağrısında bulunuyor. Aksi takdirde, sektörde daralma yaşanabileceği ve istihdam kayıplarının görülebileceği ifade ediliyor.

Vatandaşlar da sosyal medyada ve çeşitli platformlarda zam oranına tepki gösteriyor. Ev sahibi olmanın giderek zorlaştığı bir dönemde, bu tür artışların kabul edilemez olduğu dile getiriliyor.

Artvin'de etkili olan şiddetli yağışlar sele neden oldu. Arhavi ilçesinde meydana gelen sel felaketinde bir itfaiye aracı, görev esnasında sele kapılarak sürüklendi. İtfaiye ekipleri, sel sularına kapılan aracı kurtarmak için yoğun çaba sarf etti.

Olay, Arhavi ilçesindeki bir derede meydana geldi. İtfaiye aracı, sel sularının yükselmesiyle birlikte kontrolden çıkarak sürüklendi. Araç içerisinde bulunan itfaiye personelinin kendi imkanlarıyla araçtan çıktığı ve herhangi bir yaralanma veya can kaybı yaşanmadığı belirtildi.

Sel sularına kapılan itfaiye aracında maddi hasar meydana geldi. Bölgede etkili olan sağanak yağışın ardından derelerin taşması sonucu birçok ev ve iş yerini su bastı. Yetkililer, selden etkilenen bölgelerde hasar tespit çalışmalarına başladı.

Artvin Valiliği, sel felaketinden etkilenen vatandaşlara yardım ulaştırılması için gerekli çalışmaların başlatıldığını duyurdu. Ayrıca, vatandaşların sel riskine karşı dikkatli olmaları ve gerekli önlemleri almaları konusunda uyarılar yapıldı.

Sel felaketinin ardından bölgede temizlik ve onarım çalışmaları devam ediyor. Yetkililer, selin yol açtığı hasarın giderilmesi için tüm imkanların seferber edildiğini belirtti.

Antalya'da meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden 20 yaşındaki Mahmut Demir'in babası Süleyman Demir, olayın kaza değil cinayet olduğunu iddia ederek savcılığa suç duyurusunda bulundu. Süleyman Demir, oğlunun ölümüne neden olan sürücünün daha önce de benzer suçlardan sabıkası olduğunu ve olayın planlı bir cinayet olduğunu düşündüğünü belirtti.

Baba Demir, kazanın meydana geldiği yerde incelemelerde bulunduğunu ve olay yerinde şüpheli izlere rastladığını ifade etti. Demir, oğlunun kullandığı motosikletin kasten bir araç tarafından sıkıştırılarak kazaya neden olunduğunu savunuyor. Ayrıca, kazaya karışan sürücünün olay yerinden kaçtığını ve daha sonra yakalandığını hatırlattı.

Süleyman Demir, yetkililerden olayın detaylı bir şekilde araştırılmasını ve sorumluların adalet önüne çıkarılmasını talep ediyor. "Benim oğlum geri gelmeyecek ama başka canlar yanmasın" diyen acılı baba, hukuk mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğini vurguladı.

Olayla ilgili soruşturma devam ederken, kazaya karışan sürücünün tutuklu yargılanıp yargılanmayacağı henüz netlik kazanmadı. Ailenin avukatı, tüm delillerin toplanması ve olayın aydınlatılması için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti.

Süleyman Demir, "Bu bir kaza değil, cinayet. Oğlumun kanı yerde kalmayacak" şeklinde konuştu.

Almanya'da Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV), Almanya için Alternatif (AfD) partisinin tamamını "aşırılıkçı oluşum" olarak sınıflandırdı. Bu karar, uzun süredir devam eden istihbarat incelemelerinin ve tartışmaların ardından geldi.

BfV'nin bu adımı, AfD'nin bazı üyelerinin ve temsilcilerinin aşırı sağcı görüşleri ve anayasal düzene aykırı faaliyetleri gerekçesiyle atıldı. Teşkilat, AfD'nin söylemlerinde ve eylemlerinde demokrasi karşıtı unsurların bulunduğunu ve bu durumun anayasal düzen için bir tehdit oluşturduğunu belirtiyor.

Bu sınıflandırma, BfV'ye AfD'yi daha yakından izleme ve istihbarat toplama yetkisi veriyor. Teşkilat, partinin finans kaynaklarını, üye hareketlerini ve propaganda faaliyetlerini mercek altına alabilecek. AfD ise bu karara sert tepki göstererek, BfV'nin siyasi amaçlarla hareket ettiğini ve kararın hukuki olmadığını savunuyor.

Kararın ardından AfD'li yöneticilerden tepkiler geldi. Partililer kararın siyasi olduğunu ve hukuki yollara başvuracaklarını açıkladılar.

Önümüzdeki günlerde AfD'nin bu karara karşı nasıl bir hukuki mücadele başlatacağı ve kararın partinin siyasi geleceği üzerindeki etkileri yakından takip edilecek.

İstanbul'da meydana gelen olayda, bir kadın sokak ortasında bir erkek tarafından şiddete maruz kaldı. Olay, güvenlik kameralarına yansıdı.

Görüntülerde, erkeğin kadını önce sözlü olarak taciz ettiği, ardından da fiziksel şiddet uyguladığı görülüyor. Çevredekilerin müdahalesiyle saldırgan uzaklaştırılırken, darp edilen kadın olay yerinden ayrıldı. Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Olayın Detayları:

• Olay İstanbul'da meydana geldi.
• Bir kadın, sokak ortasında bir erkek tarafından darp edildi.
• Olay anı güvenlik kameralarına yansıdı.

Gelişmeler:

1. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.
2. Saldırganın kimliği tespit edilmeye çalışılıyor.
3. Darp edilen kadının ifadesi alınacak.

Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

Kayseri'nin Develi ilçesine bağlı Gömedi Mahallesi'nde, vatandaşlar tarafından bir duvarın arasında şüpheli bir cihaz bulundu. Durumun yetkililere bildirilmesi üzerine jandarma ekipleri olay yerine sevk edildi.

Jandarma ekipleri, cihazın bulunduğu bölgede güvenlik önlemi alarak inceleme başlattı. Yapılan ilk incelemelerde, cihazın Londra'da üretildiği ve Türkiye'ye getirildiği tespit edildi. Cihazın ne amaçla kullanıldığı ve kimler tarafından oraya bırakıldığı ise henüz belirlenemedi.

Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldı. Jandarma ekipleri, cihazın üzerinde ve çevresinde parmak izi araştırması yaparken, mahalle sakinlerinin de bilgisine başvurdu. Cihazın, incelenmek üzere kriminal laboratuvara gönderileceği öğrenildi.

Soruşturma sürüyor: Cihazın ne olduğu, ne amaçla kullanıldığı ve kimler tarafından oraya bırakıldığı konularında soruşturma derinleştirilerek devam ediyor.

Almanya iç istihbarat servisi, Almanya için Alternatif (AfD) partisinin tamamını 'sağcı aşırılık şüphesi' taşıyan bir oluşum olarak sınıflandırdı. Bu karar, partinin bazı unsurlarının anayasaya aykırı hedefler güttüğüne dair artan endişeler üzerine alındı. Federal Anayasayı Koruma Dairesi (BfV) tarafından yapılan bu sınıflandırma, AfD'nin daha yoğun bir şekilde izlenmesine olanak tanıyacak.

AfD'nin bazı üyeleri ve liderleri, geçmişte göçmen karşıtı ve İslamofobik söylemlerde bulunmuştu. BfV, bu tür söylemlerin Alman anayasasının temel ilkeleriyle çeliştiğini ve demokratik değerlere zarar verdiğini belirtiyor. İstihbarat servisinin bu kararı, AfD'nin yükselişine karşı artan bir tepki olarak değerlendiriliyor.

Bu sınıflandırma, AfD'nin mali kaynaklarının ve iletişimlerinin izlenmesine olanak sağlayacak. Ayrıca, BfV'nin AfD üyeleri hakkında daha fazla bilgi toplamasına ve analiz etmesine imkan tanıyacak. AfD ise bu kararı eleştirerek, bunun siyasi bir motivasyonla alındığını ve partiye karşı bir karalama kampanyası yürütüldüğünü savunuyor.

Almanya'da AfD'nin popülaritesi son yıllarda arttı. Özellikle Doğu Almanya'da güçlü bir destek tabanına sahip olan parti, son seçimlerde önemli başarılar elde etti. Ancak, partinin aşırı sağcı görüşleri ve söylemleri, Alman siyasetinde tartışma yaratmaya devam ediyor.

Bu gelişme, Almanya'da siyasi gerginliği artırabilir ve AfD ile diğer partiler arasındaki ilişkileri daha da kötüleştirebilir. Aynı zamanda, AfD'nin destekçileri arasında bir mağduriyet algısı yaratabilir ve partiye olan desteği artırabilir.

İtalya'da binlerce kişi, Papa Francis'in olası halefini tahmin etmek amacıyla 'Fantapapa' adı verilen bir oyun oynuyor. Bu oyun, futbol menajerliği oyunlarına benzer bir mantıkla işliyor ve katılımcılar, kardinallerden oluşan sanal takımlar kurarak puan toplamaya çalışıyor.

Oyunun kurallarına göre, her oyuncu 100 milyon 'fantadolar' bütçeyle 12 kardinalden oluşan bir takım oluşturuyor. Kardinallerin 'performansı', gerçek hayattaki eylemlerine göre değerlendiriliyor. Örneğin, bir kardinalin televizyonda görünmesi, bir makale yayınlaması veya önemli bir görev üstlenmesi gibi durumlar oyuncuya puan kazandırıyor. En çok puanı toplayan oyuncu, 'Fantapapa' şampiyonu ilan ediliyor.

Oyunun organizatörleri, Fantapapa'nın dini bir amacı olmadığını, tamamen eğlenceye yönelik olduğunu vurguluyor. Ancak oyun, Vatikan ve Katolik Kilisesi'nin geleceği hakkında tartışmaları da beraberinde getiriyor. Katılımcılar, olası papalık adaylarını araştırarak ve takip ederek, aslında Vatikan'ın iç işleyişi hakkında daha fazla bilgi sahibi oluyor.

Oyunun popülaritesi, İtalyan toplumunun Vatikan'a olan ilgisini ve Papa Francis'in halefinin kim olacağına dair merakını gösteriyor. 'Fantapapa', bir yandan eğlenceli bir aktivite sunarken, diğer yandan da Katolik Kilisesi'nin geleceği üzerine düşünmeye teşvik ediyor.

Oyunun katılımcıları arasında din adamları da bulunuyor. Bazı din adamları, oyunun Vatikan'a olan ilgiyi artırması ve olası papalık adayları hakkında farkındalık yaratması nedeniyle olumlu bir etki yarattığını düşünüyor.

Sosyal medyada dolaşan iddialara göre, Afrikalı Katoliklerin Papa II. Jean Paul'ün naaşını ziyaret etmeleri engellendi. Bu iddialar üzerine Euronews, konuyu derinlemesine araştırdı.

İddiaların kaynağı, özellikle Twitter ve Facebook gibi platformlarda paylaşılan ve büyük yankı uyandıran gönderiler oldu. Bu gönderilerde, Afrikalı Hristiyanların Vatikan'a girişlerine izin verilmediği, dolayısıyla Papa'nın naaşını ziyaret edemedikleri belirtiliyordu. İddiaların yayılmasıyla birlikte, konu uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti ve tartışmalara yol açtı.

Euronews, iddiaların doğruluğunu teyit etmek amacıyla Vatikan yetkilileriyle iletişime geçti. Vatikan yetkilileri, söz konusu iddiaların asılsız olduğunu ve herhangi bir ayrımcılık yapılmadığını belirtti. Açıklamada, Vatikan'ın tüm inançlardan ve milletlerden ziyaretçilere açık olduğu vurgulandı. Ayrıca, Papa II. Jean Paul'ün naaşının ziyareti sırasında herhangi bir kısıtlama uygulanmadığı da ifade edildi.

Euronews'in araştırması, iddiaların kaynağının dezenformasyon amaçlı paylaşımlar olabileceğini gösteriyor. Sosyal medyada hızla yayılan bu türden yanlış bilgilerin, kamuoyunu yanıltabileceği ve toplumsal gerginliklere yol açabileceği belirtiliyor. Bu nedenle, sosyal medyada karşılaşılan bilgilerin doğruluğunun teyit edilmesi büyük önem taşıyor.

Sonuç olarak, Afrikalı Katoliklerin Papa II. Jean Paul'ün naaşını ziyaret etmelerinin engellendiği iddiası doğru değildir. Vatikan yetkilileri, iddiaları yalanlayarak herhangi bir ayrımcılık yapılmadığını açıklamıştır.