Deniz Berktay'ın gözünden, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği sürecinde Türkiye'nin vetoları ve sonrasında gelinen nokta değerlendiriliyor. Vilnius'ta gerçekleşen NATO zirvesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarıyla sürecin yeniden canlanması ele alınıyor.

Deniz Berktay, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği sürecini, Türkiye'nin vetoları ve sonrasındaki gelişmeleri ele alıyor. Sürecin başlarında Türkiye'nin güvenlik endişeleri nedeniyle vetolar uyguladığı, özellikle İsveç'in terörle mücadele konusunda yetersiz bulunduğu belirtiliyor. Finlandiya'nın ise daha ılımlı bir tutum sergilemesi, sürecinin daha hızlı ilerlemesine olanak tanımıştı.
Yazıda, Vilnius'ta gerçekleşen NATO zirvesi kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zirve öncesinde İsveç'in NATO üyeliğine onay vermesi için Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinin önünün açılması şartını koşması, zirveye damgasını vurmuştu. Ancak zirvede yapılan görüşmeler sonucunda Erdoğan'ın tutumunda yumuşama gözlemlendi ve İsveç'in NATO üyeliği protokolünün TBMM'ye gönderileceği açıklandı.
Berktay, bu gelişmeleri 'Yeniden İstanbul Süreci' olarak adlandırıyor ve sürecin karmaşıklığına dikkat çekiyor. Türkiye'nin taleplerinin karşılanması, İsveç'in terörle mücadele adımları ve diğer NATO üyelerinin desteği gibi faktörlerin sürecin geleceğini belirleyeceğini vurguluyor. Ayrıca, Türkiye'nin bu süreçteki rolünün hem bölgesel hem de küresel güvenlik açısından önemli olduğuna işaret ediyor.
Son olarak, yazar, sürecin henüz tamamlanmadığını ve TBMM'nin onayının ardından İsveç'in resmen NATO üyesi olabileceğini belirtiyor. Bu süreçte Türkiye'nin tutumunun belirleyici olmaya devam edeceğini ve sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesinin önemini vurguluyor.