Türkiye'nin en büyük maden facialarından biri olan Soma faciasının üzerinden 11 yıl geçti. 13 Mayıs 2014'te Manisa'nın Soma ilçesinde meydana gelen olayda 301 madenci hayatını kaybetti. Facia, Türkiye'de büyük bir üzüntüye ve öfkeye yol açtı. Peki, facianın sorumluları ceza aldı mı?

Yargı Süreci: Soma faciasıyla ilgili açılan davalar uzun ve karmaşık bir süreç izledi. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, bazı sanıklara hapis cezaları verildi. Ancak, Yargıtay'ın kararlarıyla cezalar bozuldu ve yeniden yargılama süreçleri başladı.

Alınan Cezalar: İlk yargılamalarda, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, genel müdür Ramazan Doğru ve teknik personel hakkında çeşitli hapis cezaları verildi. Ancak, bu cezaların birçoğu Yargıtay tarafından bozuldu.

Güncel Durum: Yargıtay'ın bozma kararlarının ardından yeniden görülen davalarda, bazı sanıkların cezaları arttırıldı, bazılarının ise cezaları onandı. Ancak, kamuoyunun vicdanını rahatlatacak bir sonuç henüz elde edilemediği yönünde eleştiriler devam ediyor.

Ailelerin Beklentileri: Soma'da hayatını kaybeden madencilerin aileleri, sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyor. Aileler, adalet arayışlarını sürdürüyor ve facianın tüm sorumlularının yargı önünde hesap vermesini talep ediyor.

Unutulmayan Acı: Soma faciası, Türkiye'nin iş güvenliği konusundaki eksikliklerini ve denetim mekanizmalarının yetersizliğini gözler önüne serdi. Facia, aynı zamanda madencilik sektöründe çalışanların karşı karşıya kaldığı riskleri bir kez daha hatırlattı.

Soma Faciası Sonrası Alınan Önlemler: Facia sonrasında, madenlerde iş güvenliği standartlarının yükseltilmesi için çeşitli düzenlemeler yapıldı. Ancak, bu düzenlemelerin yeterli olup olmadığı ve uygulamadaki etkinliği hala tartışma konusu.

• İş Güvenliği Denetimleri: Madenlerdeki iş güvenliği denetimlerinin sıklaştırılması ve daha etkin hale getirilmesi hedefleniyor.
• Eğitim ve Bilinçlendirme: Madencilerin iş güvenliği konusunda daha iyi eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi amaçlanıyor.
• Yasal Düzenlemeler: İş güvenliği yasalarında yapılan değişikliklerle, işverenlerin sorumlulukları arttırılmaya çalışılıyor.

WhatsApp has officially launched Channels globally, expanding the feature after its initial introduction in select countries. Channels provides a private way to follow updates from people and organizations, differing from chats as it's a one-way broadcast tool for admins to send text, photos, videos, stickers, and polls.

The platform emphasizes user privacy, ensuring that admins' phone numbers are not revealed to followers and vice versa. Follower lists remain private. WhatsApp aims to create the most private broadcast service available.

Key features include:

• Improved Directory: Users can find channels to follow through a searchable directory, with options based on country, newness, and popularity.
• Updates from Channels: A new 'Updates' tab replaces the 'Status' tab, housing both Status updates and Channels users choose to follow.
• Privacy Controls: Admins can decide who can follow their channel and whether it's discoverable in the directory.

WhatsApp is also allowing admins to choose if they want their channel to be discoverable in the directory, further enhancing privacy. Looking ahead, WhatsApp plans to expand Channels and introduce new features based on user feedback. The global rollout is underway and will be available to all users in the coming weeks.

İsveç'te Kur'an yakılması eylemi, Türkiye ile İsveç arasındaki ilişkileri gerginleştirmiş ve İsveç'in NATO üyeliği sürecini belirsizliğe sürüklemiştir. Stockholm'de bir cami önünde Kur'an yakılmasına Türkiye sert tepki göstermiştir.

Türkiye'nin Tepkisi:

• Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bu tür eylemlere izin verilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtmiştir.
• AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İsveç makamlarının eyleme izin vermesini lanetlemiş ve bunun İslam düşmanlığı olduğunu vurgulamıştır.
• Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO zirvesi öncesinde İsveç'in beklenti içinde olmaması gerektiğini ifade etmiştir.

NATO Süreci ve Türkiye'nin Tutumu:

Türkiye, İsveç'in NATO üyeliğine terörle mücadele konusunda somut adımlar atmasını şart koşmaktadır. Kur'an yakılması eylemi, bu konudaki güvensizliği artırmış ve Türkiye'nin tutumunu daha da sertleştirebileceği yorumları yapılmaktadır.

Uluslararası Tepkiler:

• ABD Dışişleri Bakanlığı, Kur'an yakılması eylemini kınamış ancak ifade özgürlüğünün önemine vurgu yapmıştır.
• NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İsveç ve Finlandiya'nın üyeliğinin ittifakı güçlendireceğini belirtmiş ve Türkiye'nin endişelerini gidermeye çalıştıklarını ifade etmiştir.

Olası Sonuçlar:

1. Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğini onaylamaması durumunda, İsveç'in NATO'ya katılımı süresiz olarak gecikebilir.
2. İki ülke arasındaki ilişkiler daha da gerilebilir ve diplomatik sorunlar yaşanabilir.
3. Türkiye, terörle mücadele konusunda İsveç'ten daha fazla taviz isteyebilir.

Sonuç olarak, İsveç'teki Kur'an yakılması eylemi, Türkiye-İsveç ilişkilerinde önemli bir kırılma noktası yaratmış ve NATO üyeliği sürecini tehlikeye atmıştır. Tarafların diplomatik çabalarıyla bu krizin aşılıp aşılamayacağı merak konusudur.

Ankara'da sahte içki zehirlenmesi vakaları giderek artarken, bu durum sonucu hayatını kaybedenlerin sayısı da maalesef yükselmeye devam ediyor. Son gelen haberlere göre, Ankara'da sahte içki nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 109'a ulaştı. Bu durum, sahte içki konusundaki tehlikenin ne kadar ciddi boyutlara ulaştığını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Yetkililer, sahte içki üretiminin ve satışının önüne geçmek için denetimlerini sıklaştırmış durumda. Ancak, sahte içki üreticilerinin farklı yöntemler kullanarak yasa dışı faaliyetlerine devam ettiği belirtiliyor. Bu durum, sahte içki ile mücadeleyi zorlaştırıyor ve vatandaşların sağlığını tehdit etmeye devam ediyor.

Sahte içki zehirlenmesi vakalarının artmasıyla birlikte, hastanelerde tedavi gören birçok kişi bulunuyor. Doktorlar, sahte içki tüketenlerin derhal tıbbi yardım alması gerektiğini vurguluyor. Sahte içki içerdiği zararlı maddeler nedeniyle kalıcı sağlık sorunlarına ve hatta ölüme yol açabiliyor.

Vatandaşların sahte içki konusunda bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Uzmanlar, güvenilir olmayan yerlerden içki satın alınmaması ve bandrolsüz ürünlerden kaçınılması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor. Ayrıca, içki tüketimi sırasında dikkatli olunması ve şüpheli durumlarda yetkililere başvurulması gerektiği belirtiliyor.

Ankara'daki bu üzücü olay, sahte içki konusundaki mücadelenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Yetkililerin ve vatandaşların işbirliği ile sahte içki üretiminin ve satışının önüne geçilmesi, toplum sağlığının korunması açısından hayati önem taşıyor.

Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Direktörü Sergey Narışkin, Batı'nın Rusya'da iktidar değişikliği için planlar yaptığını öne sürdü. Narışkin, bu planların, Rusya'yı zayıflatmayı ve ülkenin iç işlerine müdahale etmeyi amaçladığını belirtti.

Narışkin'in açıklamalarına göre, Batılı ülkeler, Rusya'daki siyasi ve ekonomik istikrarsızlığı körükleyerek mevcut hükümeti devirmeyi hedefliyor. Bu amaçla, çeşitli sivil toplum kuruluşları ve medya organları aracılığıyla propaganda faaliyetleri yürütülüyor ve muhalif gruplara destek sağlanıyor.

SVR Direktörü, Batı'nın bu planlarının, Rusya'nın egemenliğine ve ulusal güvenliğine yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. Rus istihbarat servislerinin, bu tür faaliyetleri engellemek ve ülkeyi korumak için gerekli tüm önlemleri aldığını ifade etti.

Narışkin ayrıca, Batı'nın Rusya'ya yönelik uyguladığı yaptırımların da iktidar değişikliği planlarının bir parçası olduğunu iddia etti. Yaptırımların, Rus ekonomisini zayıflatmayı ve halkın hükümete olan desteğini azaltmayı amaçladığını söyledi.

SVR Direktörü'nün bu açıklamaları, Rusya ile Batı arasındaki gerginliğin daha da artmasına neden olabilir. Rusya, Batı'yı sürekli olarak iç işlerine karışmakla suçluyor ve bu tür suçlamalar, iki taraf arasındaki ilişkilerin daha da kötüleşmesine yol açıyor.

Bu iddialar henüz bağımsız kaynaklar tarafından doğrulanmamış olup, Batılı ülkelerden herhangi bir resmi yanıt gelmemiştir.

Trafik kazaları sonrası olay yerinden kaçan sürücülerle ilgili yeni bir düzenleme hayata geçirilmeye hazırlanılıyor. Bu düzenleme ile kazadan sonra kaçan sürücülere hapis cezası verilmesi ve ehliyetlerine el konulması hedefleniyor. Mevcut durumda, kazayı bildirmeme veya olay yerini terk etme durumunda sadece idari para cezası uygulanıyor.

Yapılması planlanan yasa değişikliği ile birlikte, trafik kazası sonrasında olay yerini terk eden sürücüler hakkında Türk Ceza Kanunu (TCK) hükümleri uygulanacak. Bu kapsamda, sürücülere hapis cezası verilebilecek ve ehliyetlerine belirli bir süreyle el konulabilecek.

Yeni düzenlemenin amacı, trafik kazaları sonrası sorumluluk almaktan kaçan sürücülerin caydırılmasını sağlamak ve kazazedelerin haklarını korumak. Yetkililer, bu düzenlemenin trafik güvenliğine önemli katkılar sağlayacağını belirtiyor.

Düzenlemeye göre:

• Kazadan sonra olay yerini terk eden sürücülere hapis cezası verilebilecek.
• Bu sürücülerin ehliyetlerine belirli bir süreyle el konulacak.
• Mevcut uygulamada sadece para cezası uygulanıyordu.
• Yeni düzenleme ile TCK hükümleri devreye girecek.

Bu düzenlemenin ne zaman yürürlüğe gireceği ise henüz netleşmiş değil. Ancak, ilgili bakanlıkların çalışmalarını sürdürdüğü ve yasa değişikliğinin kısa süre içinde TBMM'ye sunulması bekleniyor.

Milyonlarca memur ve emeklinin gözü Temmuz ayında yapılacak maaş zammına çevrilmiş durumda. Kulislerde dolaşan çeşitli rakamlar, zam oranının ne kadar olacağına dair farklı senaryoları gündeme getiriyor. Enflasyon beklentileri, refah payı ve toplu sözleşme hükümleri gibi faktörler, maaşlardaki artışın belirlenmesinde kritik rol oynayacak.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Mayıs ayı enflasyon verilerini açıklamasıyla birlikte, memur ve emeklilerin alacağı zam oranları daha da netleşmeye başlayacak. Ancak, şu an için kulislerde konuşulan rakamlar, enflasyonun üzerinde bir refah payı verilmesi durumunda maaşlarda önemli bir artış yaşanabileceğine işaret ediyor.

Kulislerde konuşulan senaryolara göre, memur ve emekli maaşlarına yapılacak zam oranı şu şekilde olabilir:

• Enflasyon beklentilerine göre: Yaklaşık %20-25 civarında bir zam öngörülüyor.
• Refah payı eklenmesi durumunda: Zam oranının %30'u aşabileceği belirtiliyor.

Hükümetin, memur ve emeklilerin alım gücünü korumak amacıyla refah payı vermesi bekleniyor. Bu durumda, maaşlardaki artışın enflasyonun üzerinde gerçekleşerek, çalışanların ve emeklilerin yüzünü güldüreceği öngörülüyor.

Maaş zammının belirlenmesinde etkili olacak diğer faktörler ise şu şekilde:

1. Toplu sözleşme hükümleri: Memur sendikaları ile hükümet arasında yapılan toplu sözleşmelerde belirlenen zam oranları, maaş artışlarında belirleyici olacak.
2. Ekonomik büyüme: Türkiye ekonomisindeki büyüme oranları, refah payının belirlenmesinde etkili olacak.
3. Bütçe imkanları: Hükümetin bütçe imkanları, zam oranının belirlenmesinde dikkate alınacak.

Temmuz ayında yapılacak maaş zammı, milyonlarca memur ve emeklinin yaşam standartlarını doğrudan etkileyecek. Bu nedenle, zam oranının adil ve enflasyonun üzerinde olması, çalışanların ve emeklilerin beklentileri arasında yer alıyor.

Beşiktaş'ın, Kosova Milli Takımı'nda da forma giyen orta saha oyuncusu Mahmudu Bacja'ya transfer teklifinde bulunduğu menajeri tarafından doğrulandı.

Kosovalı gazeteci Arlind Sadiku'nun sosyal medya hesabından yaptığı açıklamaya göre, Beşiktaş'ın Bacja için yaptığı teklifi oyuncunun menajeri de doğruladı.

Sadiku, paylaşımında şu ifadelere yer verdi: "ÖZEL: Beşiktaş, Kosova milli takım oyuncusu, orta saha oyuncusu Mahmudu Bacja için resmi bir teklifte bulundu. Oyuncunun menajeri bana Beşiktaş'ın teklifini doğruladı. Bacja, Kosova'da Trepca ve Llapi takımlarında forma giydi. Romanya'da ise Cluj forması giyiyor."

Mahmudu Bacja, Kosova Süper Ligi ekiplerinden KF Llapi'den ayrılarak Romanya Ligi ekiplerinden CFR Cluj'a transfer olmuştu. 25 yaşındaki oyuncu, defansif orta saha pozisyonunda görev yapıyor.

İstanbul'da trafikte makas atarak ilerleyen ve bir araca çarparak maddi hasara neden olan sürücü hakkında karar verildi. İstanbul Anadolu 57. Asliye Ceza Mahkemesi, sürücüyü 'trafik güvenliğini tehlikeye sokma' suçundan 2 yıl hapis cezasına çarptırdı. Ayrıca, sürücünün ehliyetine 2 yıl süreyle el konulmasına karar verildi.

Olay, geçtiğimiz aylarda İstanbul'da meydana geldi. İddiaya göre, ismi açıklanmayan bir sürücü, aracıyla trafikte seyir halindeyken sürekli makas atarak ilerledi. Bu sırada, başka bir araca çarparak maddi hasara neden oldu. Kazanın ardından olay yerine gelen trafik ekipleri, sürücü hakkında işlem başlattı.

Sürücü hakkında 'trafik güvenliğini tehlikeye sokma' suçundan dava açıldı. Dava süresince ifade veren tanıklar, sürücünün sürekli makas attığını ve diğer sürücüleri tehlikeye attığını belirtti. Mahkeme, sürücünün suçlu olduğuna kanaat getirerek 2 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme ayrıca, sürücünün ehliyetine 2 yıl süreyle el konulmasına hükmetti.

Kararın ardından açıklama yapan yetkililer, trafik güvenliğinin herkesin sorumluluğu olduğunu ve bu tür davranışların cezasız kalmayacağını vurguladı. Makas atmanın trafik güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye attığına dikkat çekilerek, sürücülerin bu tür davranışlardan kaçınması gerektiği belirtildi.