Fatih Portakal, YouTube kanalında yaptığı değerlendirmede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hayvan ölümleri için kullandığı 'telef' kelimesinin dikkat çekici olduğunu belirtti. Portakal, bu kelimenin kullanımının, hayvan ölümlerinin doğal bir olaydan ziyade bir ihmal veya sorun sonucu meydana geldiğini ima ettiğini savundu.

Portakal, Erdoğan'ın açıklamasında geçen 'Bütün bu adımları atarken maalesef bazı sıkıntıları da yaşadık. Mesela hayvanlarımızın telef olması gibi üzücü olaylarla karşılaştık' ifadelerini ele aldı. Portakal, 'telef' kelimesinin normal bir ölümden farklı olarak, bir sorun, bir ihmal veya bir hastalık sonucu meydana gelen ölümleri ifade ettiğini vurguladı. Dolayısıyla Portakal’a göre bu kelimenin kullanılması, hayvan ölümlerinin ardında bir sorumluluk olduğunu gösteriyor.

Fatih Portakal, bu durumun bir itiraf niteliği taşıdığını ve yetkililerin bu konuyu daha derinlemesine araştırması gerektiğini ifade etti. Hayvan ölümlerinin nedenlerinin tam olarak belirlenmesi ve benzer olayların tekrar yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini savundu.

Portakal, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın konuyla ilgili daha şeffaf ve detaylı açıklamalar yapmasının önemli olduğunu belirtti. Kamuoyunun bu konuda bilgilendirilmesi ve sorumluların hesap vermesi gerektiğini ekledi.

Özetle, Fatih Portakal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'telef' kelimesini kullanarak hayvan ölümlerini tanımlamasının, bu ölümlerin doğal sebeplerden kaynaklanmadığına dair bir 'itiraf' olduğunu ve konunun daha fazla araştırılması gerektiğini savundu.

CHP, Başakşehir’de Kanal İstanbul’a karşı bir miting düzenledi. Mitingde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kanal İstanbul projesinin İstanbul'a ve Türkiye'ye vereceği zararlara dikkat çekti. Özel, projenin rant odaklı olduğunu ve doğal yaşamı tehdit ettiğini savundu.

Özel, konuşmasında, "Kanal İstanbul, bir avuç insanın zenginleşmesi uğruna İstanbul'un geleceğini karartmaktır. Bu projeye izin vermeyeceğiz." ifadelerini kullandı. Ayrıca, projenin çevreye vereceği zararların geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabileceğini vurguladı.

Mitingde, Kanal İstanbul projesine karşı çeşitli sloganlar atıldı ve protesto gösterileri düzenlendi. CHP'li yetkililer, projenin iptali için hukuki ve siyasi mücadelelerini sürdüreceklerini belirtti.

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de mitingde bir konuşma yaptı. Çelik, "İstanbul halkı Kanal İstanbul'a karşıdır. Bu projeyi hayata geçirmeye çalışanlar, halkın iradesine karşı gelmektedir." dedi.

Mitinge katılan vatandaşlar, Kanal İstanbul projesinin İstanbul'un su kaynaklarını tehdit edeceğini ve deprem riskini artıracağını dile getirdiler. Projenin iptal edilmesi için imza kampanyaları düzenlendi ve çeşitli sivil toplum kuruluşları da mitinge destek verdi.

CHP'nin Başakşehir mitingi, Kanal İstanbul projesine karşı yapılan protestoların sonuncusu oldu. Daha önce de birçok sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti, projeye karşı çeşitli etkinlikler düzenlemişti.

Dinamo Zagreb Teknik Direktörü Sergej Jakirovic, Bruno Petkovic'in geleceğiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Adı Galatasaray ile anılan Petkovic hakkında konuşan Jakirovic, oyuncunun durumuyla ilgili her şeyin henüz netleşmediğini belirtti.

Jakirovic, Petkovic'in takımda kalmasını istediğini vurgulayarak, "Petkovic'in kalmasını istiyorum. Onunla konuştum ama her şey netleşmiş değil. Onun kalitesini ve bizim için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz." ifadelerini kullandı. Transfer döneminin sonuna yaklaşılırken Petkovic'in geleceği belirsizliğini koruyor.

Hırvatistan basınında çıkan haberlere göre Galatasaray, Petkovic için Dinamo Zagreb'e resmi teklifte bulundu. Ancak Zagreb ekibinin bu teklifi reddettiği iddia edildi. Petkovic'in sözleşmesi gelecek sezon sona eriyor. Oyuncunun transfermarkt verilerine göre güncel piyasa değeri 5.5 milyon euro.

Dinamo Zagreb'in Şampiyonlar Ligi 3. Ön Eleme Turu'nda AEK ile oynayacağı maç öncesinde konuşan Jakirovic, transfer söylentilerine rağmen takımın konsantrasyonunu korumaya çalıştığını belirtti. Jakirovic, "Şu anda tek odak noktamız AEK maçı. Transferler ve diğer konularla ilgili spekülasyonlara kapalıyız." dedi.

Sergej Jakirovic'in açıklamaları, Petkovic'in geleceğiyle ilgili belirsizliğin sürdüğünü gösteriyor. Galatasaray'ın oyuncuyla ilgilenmeye devam edip etmeyeceği ve Dinamo Zagreb'in nasıl bir karar vereceği önümüzdeki günlerde netleşecek.

Göztepe, deneyimli oyuncuları İsmail Köybaşı ve Doğan Erdoğan'ın sakatlıklarıyla sarsıldı. Kulüpten yapılan açıklamaya göre, iki futbolcunun da tedavilerine başlandı. Bu durum, takımın Adanaspor ile yapacağı önemli karşılaşma öncesinde teknik heyeti düşündürüyor.

İsmail Köybaşı: Göztepe'nin tecrübeli sol beki İsmail Köybaşı, yaşadığı sakatlık nedeniyle Adanaspor maçında forma giyemeyecek. Köybaşı'nın tedavisine başlandığı belirtildi. İsmail Köybaşı, bu sezon Göztepe formasıyla Süper Lig'e yükselme mücadelesinde önemli bir rol üstleniyordu.

Doğan Erdoğan: Orta sahada görev yapan Doğan Erdoğan da sakatlığı nedeniyle Adanaspor maçında sahada olamayacak. Erdoğan'ın da tedavisine başlandığı ve durumunun yakından takip edildiği ifade edildi. Doğan Erdoğan, orta sahadaki dinamizmi ve mücadeleci yapısıyla biliniyor.

Göztepe teknik heyeti, iki oyuncunun yokluğunda Adanaspor karşısında sahaya süreceği alternatif isimler üzerinde çalışmalara başladı. Takımın, bu önemli eksiklere rağmen Adanaspor maçından galibiyetle ayrılmak için gerekli stratejileri belirlemeye çalıştığı öğrenildi. Göztepe camiası, sakatlıkların bir an önce iyileşmesi ve oyuncuların tekrar takıma katılması için umutlu bekleyişini sürdürüyor.

Adanaspor maçı, Göztepe için Süper Lig hedefi yolunda kritik bir öneme sahip. Bu nedenle, takımın motivasyonu ve performansı büyük önem taşıyor. Sakatlıkların yarattığı olumsuz havayı dağıtmak ve galibiyete odaklanmak için tüm takımın kenetlenmesi bekleniyor.

Son zamanlarda iş yerlerinde jammer kullanılması veya çalışanların kameralarını kapatmaya zorlanması gibi uygulamaların yasal olup olmadığı merak konusu haline geldi. Avukat Cevat Kazma, bu tür uygulamaların yasal sonuçlarını değerlendirdi.

Jammer Kullanımı: Avukat Kazma'ya göre, jammer kullanmak haberleşmenin engellenmesi anlamına gelir ve bu durum Türk Ceza Kanunu'na (TCK) göre suç teşkil edebilir. Kazma, jammer kullanımının özellikle iletişimin gizliliğini ihlal etme potansiyeli taşıdığına dikkat çekiyor.

Kamera Kapatma Zorunluluğu: İşverenlerin çalışanları kamera kapatmaya zorlaması durumunda ise, bu durumun Anayasa ile güvence altına alınan özel hayatın gizliliği ilkesine aykırılık teşkil edebileceği belirtiliyor. Avukat Kazma, iş yerinde kamera kullanımının belirli yasal düzenlemelere tabi olduğunu ve keyfi uygulamaların kabul edilemez olduğunu vurguluyor. Özellikle, işverenlerin çalışanları sürekli olarak gözetlemesi, çalışanların psikolojik sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir ve iş verimliliğini düşürebilir.

Yasal Çerçeve: Avukat Kazma, bu tür uygulamaların yasal dayanağının olmadığını ve çalışanların haklarını korumak adına gerekli hukuki süreçleri başlatabileceklerini ifade ediyor. İşverenlerin, çalışanların haklarına saygı göstermesi ve yasal düzenlemelere uygun hareket etmesi gerektiği önemle vurgulanıyor.

Sonuç olarak, iş yerinde jammer kullanmak veya çalışanları kamera kapatmaya zorlamak gibi uygulamalar, hem TCK hem de Anayasa tarafından güvence altına alınan haklara aykırılık teşkil edebilir ve yasal sorumluluklar doğurabilir.

Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) İsrail'in Gazze'deki eylemlerine ilişkin müdahil olma başvurusunda bulundu. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, başvurunun gerekçesini, İsrail'in Gazze'de soykırıma varan katliamlar gerçekleştirmesi ve Türkiye'nin bu tür suçların önlenmesi konusundaki kararlılığı olarak açıkladı.

Keçeli, Türkiye'nin Filistin halkının haklarını savunmaya ve uluslararası hukukun üstünlüğünü korumaya yönelik çabalarını sürdüreceğini belirtti. Başvurunun, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin İsrail aleyhine açtığı soykırım davasına müdahil olma niteliği taşıdığı vurgulandı. Türkiye, UAD'ye sunduğu dilekçede, İsrail'in eylemlerinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve Filistin halkının temel insan haklarını ihlal ettiğini savundu.

Türkiye'nin bu adımı, uluslararası alanda geniş yankı uyandırdı. Birçok ülke ve uluslararası kuruluş, Türkiye'nin başvurusunu desteklerken, İsrail tarafından henüz resmi bir açıklama yapılmadı. UAD'nin, Türkiye'nin müdahil olma başvurusunu değerlendirdikten sonra bir karar vermesi bekleniyor. Kararın, davanın seyrini ve uluslararası kamuoyunun İsrail'e yönelik tutumunu etkileyebileceği belirtiliyor.

Bu gelişme, Türkiye'nin uluslararası arenadaki aktif rolünü ve Filistin davasına verdiği önemi bir kez daha ortaya koyuyor. Türkiye, daha önce de çeşitli platformlarda İsrail'in Gazze'deki eylemlerini kınamış ve uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırmıştı. UAD'deki bu başvuru, Türkiye'nin bu konudaki kararlılığının somut bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Antalya'da 2022 yılında Efecan Ergün'ün öldürülmesiyle ilgili davada karar açıklandı. Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada tutuklu sanıklar A.C. ve A.E. ile tutuksuz sanıklar S.A., M.A. ve H.T. hazır bulundu. Efecan Ergün'ün ailesi de duruşmaya katıldı.

Mahkeme heyeti, sanıklar A.C. ve A.E.'ye 'kasten öldürme' suçundan müebbet hapis cezası verdi. Diğer sanıklar S.A., M.A. ve H.T. ise beraat etti.

Olayın Geçmişi: Olay, 2022 yılının Temmuz ayında Muratpaşa ilçesi Kışla Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, Efecan Ergün ile sanıklar arasında alacak verecek meselesi yüzünden tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Efecan Ergün bıçaklanarak öldürüldü.

Duruşmada söz alan sanıklar suçlamaları reddetti ve beraatlerini istedi. Efecan Ergün'ün ailesi ise sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti.

Mahkeme, delilleri değerlendirdikten sonra A.C. ve A.E.'nin Efecan Ergün'ü kasten öldürdüğüne kanaat getirdi ve her iki sanığa da müebbet hapis cezası verdi. Diğer sanıkların ise suçla ilgisi olmadığına hükmederek beraatlerine karar verdi.

Dünya genelinde bazı gıdalar, içerdikleri riskler nedeniyle dikkatli tüketilmesi gereken veya tamamen uzak durulması gereken ürünler arasında yer alıyor. Bu gıdaların tehlikeleri, üretim süreçlerinden kaynaklanabileceği gibi, doğal toksinler içermelerinden de kaynaklanabiliyor.

Fugu Balığı (Kirpi Balığı): Japonya'da bir delicates olarak kabul edilen Fugu, yanlış hazırlanması durumunda ölümcül olabilen tetrodotoksin içerir. Sadece lisanslı şefler tarafından hazırlanmalı ve tüketilmelidir.

Ackee: Jamaika'nın milli meyvesi olan Ackee, olgunlaşmamış haldeyken hipoglisin içerir ve bu da kusma hastalığına neden olabilir. Sadece olgunlaştıktan sonra ve doğru şekilde pişirilerek tüketilmelidir.

Sannakji: Canlı ahtapot anlamına gelen Sannakji, Kore mutfağının bir parçasıdır. Küçük ahtapot parçaları kesilerek servis edilir ve hala hareket halindedir. Yutulurken dikkatli olunması gerekir çünkü vantuzları boğazda yapışarak boğulmaya neden olabilir.

Hákarl: İzlanda'ya özgü bir yiyecek olan Hákarl, Grönland köpekbalığı veya dev camgöz köpekbalığının fermente edilmiş halidir. Taze köpekbalığı yüksek miktarda üre ve trimetilamin oksit içerir, bu nedenle fermente edilmesi gerekir. Fermente edilmemiş köpekbalığı zehirlidir.

Casu Marzu: Sardinya'ya özgü bu peynir, canlı böcek larvaları içerir. Larvalar peynirin fermantasyon sürecine katkıda bulunur. Bazı insanlar larvalarla birlikte tüketirken, bazıları larvaları temizler. Ancak, canlı larvaların tüketimi bağırsak sorunlarına neden olabilir.

Singkamas: Bazı bölgelerde yenen bu bitkinin yaprakları ve sapları zehirlidir; sadece kökü tüketilmelidir.

Manyok: Özellikle Afrika ve Güney Amerika'da tüketilen manyok, siyanür içerir. Doğru şekilde işlenmezse ölümcül olabilir. Genellikle kurutma, ıslatma ve fermantasyon gibi işlemlerden geçirilerek siyanürden arındırılır.

Bu gıdaların tüketimi, hazırlanış biçimlerine ve tüketim miktarlarına bağlı olarak ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, bu tür gıdaların tüketimi konusunda bilgi sahibi olmak ve dikkatli davranmak önemlidir.

Maçka Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğu, Trabzon ili, Maçka ilçesi, Esiroğlu Mahallesi'nde bulunan taşınmazı açık artırma yoluyla satışa çıkarıyor. Satışa çıkarılan taşınmaz, Esiroğlu Mahallesi, Hındistan mevkii, 124 ada, 1 parselde kayıtlı, 2.609,00 m² yüzölçümüne sahip, tamamı borçlu adına kayıtlı olan bahçeli kerpiç ev vasfındaki gayrimenkuldür.

Taşınmazın kıymeti 424.560,00 TL olarak belirlenmiştir. Satış, açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırma, 26 Haziran 2024 tarihinde, saat 14:00 - 14:05 arasında; ikinci artırma ise 26 Temmuz 2024 tarihinde aynı yer ve saatte gerçekleştirilecektir.

Artırmaya katılacak olanların, taşınmazın muhammen değerinin %10'u oranında nakit teminat veya Maçka Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğu'nun TR270001000272925354925001 İBAN numarasına yatırılan teminat dekontunu ibraz etmeleri gerekmektedir.

Artırma Şartları:

• Birinci artırmada, taşınmazın muhammen değerinin %50'si ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartıyla en çok arttıran alıcıya ihale olunur.
• Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak kaydıyla, ikinci artırmaya geçilir.
• İkinci artırmada da taşınmazın muhammen değerinin %50'sini, rüçhanlı alacaklıların alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok arttırana ihale olunur.
• Artırma ilan metninde belirtilen tüm şartlar geçerlidir.

İhaleye katılmak isteyenlerin, İcra İflas Kanunu'nun 127. maddesi gereğince ilan şartnamesini görmeleri önemlidir. İlan metninde belirtilen tüm detaylara ve şartlara uyulması gerekmektedir.