Devlet Malzeme Ofisi (DMM), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel'in İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz Gürlek hakkındaki iddialarına ilişkin bir açıklama yayınladı. DMM, söz konusu iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti.

DMM tarafından yapılan açıklamada, “Bugün bazı basın yayın organlarında ve sosyal medya platformlarında CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’in, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Şaban Yılmaz Gürlek hakkında ortaya attığı iddialar üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılması zaruri görülmüştür” denildi.

Açıklamada, iddiaların asılsız olduğu vurgulanarak, “İddiaların tamamı gerçek dışıdır ve kamuoyunu yanıltmaya yöneliktir” ifadelerine yer verildi. DMM, Başsavcı Gürlek'in kurumla herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığını ve iddiaların tamamen hayal ürünü olduğunu savundu.

DMM'nin açıklamasında ayrıca şu ifadelere yer verildi:

• Kurumumuzun tüm ihale ve alım süreçleri şeffaf bir şekilde yürütülmektedir.
• İhalelere katılım ve değerlendirme süreçleri ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilmektedir.
• Hiçbir kişi veya kuruma ayrıcalık tanınmamaktadır.

DMM, kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla bu açıklamayı yaptığını ve asılsız iddialara itibar edilmemesi gerektiğini belirtti.

Bingöl'de yaşanan uzun süreli su kesintileri nedeniyle vatandaşlar, Bingöl Belediyesi önünde toplanarak protesto gösterisi düzenledi. Kalabalık bir grup, belediye yetkililerine tepkilerini dile getirdi ve sorunun çözülmesini talep etti.

Su kesintilerinin özellikle yaz aylarında dayanılmaz hale geldiğini belirten protestocular, yetkililerin bu duruma kalıcı bir çözüm bulmasını istedi. Vatandaşlar, susuzluğun günlük yaşamlarını olumsuz etkilediğini, hijyen sorunlarına yol açtığını ve sağlıklarını tehdit ettiğini vurguladı.

Protesto sırasında belediye yetkilileriyle görüşme talebinde bulunan vatandaşlar, sorunlarının dinlenmesini ve çözüm için somut adımlar atılmasını beklediklerini ifade etti. Eylemciler, su kesintilerinin nedenlerinin şeffaf bir şekilde açıklanmasını ve gelecekte benzer sorunların yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınmasını talep etti.

Belediye yetkilileri ise protestocularla görüşerek, su kesintilerinin nedenlerini ve çözüm çalışmalarını anlattı. Arızaların giderilmesi ve su kaynaklarının iyileştirilmesi için çalışmaların sürdüğünü belirten yetkililer, vatandaşlardan biraz daha sabır istedi. Ancak protestocular, somut bir çözüm planı ve net bir tarih verilmemesi üzerine eylemlerine devam etti.

Protesto, olaysız bir şekilde sona erdi ancak vatandaşlar, talepleri karşılanana kadar farklı platformlarda eylemlerine devam edeceklerini belirtti.

İstanbul'da konut piyasası, özellikle belirli bölgelerde yüksek fiyatlarla dikkat çekiyor. Yapılan araştırmalar, İstanbul'un en pahalı semtlerini ortaya koyuyor. Bu semtlerdeki konut fiyatları, Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrediyor.

İstanbul'un en pahalı mahalleleri sıralamasında ilk sıraları Boğaz hattı ve merkezi konumdaki semtler oluşturuyor:

• Bebek: Beşiktaş ilçesine bağlı Bebek, uzun yıllardır İstanbul'un en gözde ve pahalı semtlerinden biri olarak biliniyor. Boğaz manzarası ve lüks yaşam alanlarıyla öne çıkıyor.
• Yeniköy: Sarıyer ilçesinde yer alan Yeniköy, tarihi dokusu, sahil şeridi ve seçkin mekanlarıyla dikkat çekiyor. Yüksek gelir grubuna hitap eden konutlarıyla biliniyor.
• Arnavutköy: Beşiktaş'a bağlı Arnavutköy, Boğaz kıyısındaki konumu, tarihi yalıları ve popüler restoranlarıyla öne çıkıyor. Konut fiyatları oldukça yüksek seviyelerde seyrediyor.
• Kuruçeşme: Beşiktaş ilçesinde bulunan Kuruçeşme, Boğaz manzaralı lüks daireleri ve villalarıyla biliniyor. Ulaşım kolaylığı ve merkezi konumu da fiyatları etkiliyor.
• İstinye: Sarıyer ilçesinde yer alan İstinye, modern yaşam alanları, alışveriş merkezleri ve marinalarıyla dikkat çekiyor. Özellikle son yıllarda yapılan yeni projelerle birlikte fiyatlar yükseldi.

Bu mahallelerdeki yüksek fiyatların nedenleri arasında; konum, ulaşım kolaylığı, Boğaz manzarası, lüks yaşam alanları, sosyal olanaklar ve yatırım potansiyeli gibi faktörler yer alıyor. İstanbul'da konut sahibi olmak isteyenlerin bütçelerini zorlayan bu semtler, aynı zamanda yatırımcılar için de cazip fırsatlar sunuyor.

Konut piyasasındaki dalgalanmalar ve ekonomik gelişmeler, bu semtlerdeki fiyatları etkilemeye devam edecektir. Ancak, İstanbul'un en pahalı mahalleleri olma özelliklerini koruyacakları öngörülüyor.

Sağlık Bakanlığı, sağlık hizmetlerinde verimliliği artırmak ve süreçleri optimize etmek amacıyla Radyolojik Değerlendirme Sistemi (REDES)'i hayata geçirdi. Bu yeni sistem, hem sağlık çalışanlarının hem de vatandaşların radyolojik süreçlerle ilgili işlerini kolaylaştırmayı hedefliyor.

REDES'in temel amacı, radyoloji alanındaki değerlendirme süreçlerini daha hızlı, daha güvenilir ve daha erişilebilir hale getirmektir. Sistem sayesinde, radyoloji uzmanları ve diğer sağlık profesyonelleri, radyolojik görüntüleri ve raporları daha etkin bir şekilde inceleyebilecek ve değerlendirebilecektir.

Bu sistemle birlikte, hastaların radyolojik tetkik sonuçlarına daha hızlı ulaşması ve tedavi süreçlerinin hızlanması bekleniyor. Ayrıca, REDES sayesinde radyoloji alanındaki kaynakların daha verimli kullanılması ve sağlık hizmetlerinin kalitesinin artırılması hedefleniyor.

REDES'in getirdiği yenilikler arasında:

• Radyolojik görüntülerin ve raporların merkezi bir sistemde toplanması,
• Uzman görüşlerinin daha hızlı alınabilmesi,
• Hasta verilerine güvenli bir şekilde erişilebilmesi,
• Radyoloji süreçlerinin daha şeffaf ve izlenebilir hale gelmesi yer alıyor.

Sağlık Bakanlığı yetkilileri, REDES'in sağlık hizmetlerine önemli katkılar sağlayacağını ve vatandaşların memnuniyetini artıracağını belirtiyorlar. Sistem, ülke genelindeki tüm sağlık kuruluşlarında kademeli olarak kullanıma sunulacak.

REDES projesi, Sağlık Bakanlığı'nın dijitalleşme stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Bakanlık, önümüzdeki dönemde sağlık hizmetlerinin daha da iyileştirilmesi için benzer projeleri hayata geçirmeye devam edecek.

A Milli Kadın Basketbol Takımı, 2025 Avrupa Şampiyonası Elemeleri'nde Fransa ile oynayacağı maçın hazırlıklarını tamamladı. Ay-yıldızlılar, gruptaki ilk maçında deplasmanda Hırvatistan'ı 64-52 mağlup etmişti. Şimdi ise taraftarı önünde Fransa'yı ağırlayacak.

Başantrenör Ekrem Memnun yönetimindeki milliler, karşılaşma öncesinde son antrenmanını yaptı ve taktiksel çalışmalar üzerinde durdu. Oyuncuların morallerinin yüksek olduğu ve maç için motive oldukları gözlendi.

Türkiye Basketbol Federasyonu yetkilileri, tüm basketbolseverleri bu önemli maça davet ederek, A Milli Kadın Basketbol Takımı'na destek olmaya çağırdı. Federasyon, tribünlerin dolmasının takımın performansı üzerinde olumlu etki yaratacağına inanıyor.

Maç Detayları:

• Karşılaşma: Türkiye - Fransa
• Organizasyon: 2025 Avrupa Şampiyonası Elemeleri
• Yer: Belirtilmemiş
• Tarih: Belirtilmemiş
• Saat: Belirtilmemiş

A Milli Kadın Basketbol Takımı'nın hedefi, sahadan galibiyetle ayrılarak, Avrupa Şampiyonası yolunda önemli bir adım atmak. Takımın tecrübeli oyuncuları, genç yeteneklerle bir araya gelerek güçlü bir sinerji oluşturdu ve Fransa karşısında en iyi performanslarını sergilemek için sabırsızlanıyor.

Takım Kadrosu:

Haber metninde takım kadrosuna dair bir bilgi bulunmamaktadır.

Not: Haber metninde maçın tarihi, saati ve yer aldığı şehre dair net bir bilgi bulunmamaktadır. Bu bilgilerin eklenmesi haberin doğruluğunu artıracaktır.

Borsa İstanbul'da işlem gören şirketlerin piyasa değerleri sıralaması açıklandı. Türkiye'nin en değerli şirketleri arasında Aselsan, Akbank ve Tüpraş gibi büyük oyuncular dikkat çekiyor.

İşte Borsa İstanbul'da piyasa değeri en yüksek olan şirketlerden bazıları:

• Aselsan: Türkiye'nin önde gelen savunma sanayi şirketlerinden biri olarak listede üst sıralarda yer alıyor.
• Akbank: Türkiye'nin en büyük özel bankalarından biri olarak finans sektörünün önemli bir temsilcisi.
• Tüpraş: Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş., ülkenin en büyük sanayi kuruluşlarından biri olarak enerji sektöründe lider konumda.

Bu şirketlerin yanı sıra, listede yer alan diğer önemli şirketler de Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Piyasa değeri yüksek şirketler, yatırımcılar için güvenli liman olarak görülürken, aynı zamanda ülke ekonomisinin de büyümesine destek oluyor.

Borsa İstanbul'daki bu sıralama, Türkiye'nin ekonomik gücünü ve potansiyelini göstermesi açısından önem taşıyor. Şirketlerin performansı, hem yatırımcıların ilgisini çekiyor hem de Türkiye ekonomisinin genel durumu hakkında önemli ipuçları veriyor.

Piyasa değeri, bir şirketin hisse senetlerinin toplam değerini ifade eder ve yatırımcılar için önemli bir göstergedir. Bu değer, şirketin büyüklüğünü, karlılığını ve gelecekteki potansiyelini yansıtır.

Borsa İstanbul'da işlem gören şirketlerin piyasa değerlerinin takibi, yatırımcılar için önemli bir analiz aracıdır. Bu sayede, yatırım kararlarını daha bilinçli bir şekilde verebilir ve portföylerini daha iyi yönetebilirler.

Prof. Dr. Mehmet Çelik, Hz. Osman'ın şehit edilmesi olayını detaylı bir şekilde anlatıyor. Çelik, Hz. Osman'ın halifeliği döneminde yaşanan olayları ve bu olayların Hz. Osman'ın şehadetine nasıl zemin hazırladığını açıklıyor.

Hz. Osman'ın halifeliğinin ilk yıllarında göreve getirdiği bazı valilerin liyakat sahibi olmaması ve akrabalarını kayırması, Müslümanlar arasında hoşnutsuzluğa yol açmıştır. Bu durum, özellikle Mısır, Kufe ve Basra gibi önemli merkezlerde huzursuzluğa neden olmuştur.

Mısır'dan gelen bir heyet, Hz. Osman'a şikayetlerini iletmiş ve Hz. Osman da bu şikayetleri dikkate alacağına söz vermiştir. Ancak heyet Medine'den ayrıldıktan sonra, heyetin yakalanıp cezalandırılması yönünde bir emir taşıyan bir mektup ele geçirmiştir. Bu mektubun Hz. Osman'ın mührünü taşıması, olayı daha da karmaşık hale getirmiştir.

Mektubun ortaya çıkması üzerine, Mısırlıların da aralarında bulunduğu bir grup isyancı, Hz. Osman'ın evini kuşatmıştır. Kuşatma günlerce sürmüş ve Hz. Osman, isyancılar tarafından şehit edilmiştir. Şehadeti sırasında Kur'an okuduğu rivayet edilmektedir. Hz. Osman'ın şehadeti, İslam tarihinde büyük bir fitneye yol açmış ve Müslümanlar arasındaki ayrılıkların derinleşmesine neden olmuştur.

Prof. Dr. Mehmet Çelik, bu tarihi olayı tüm detaylarıyla aktararak, Hz. Osman'ın şehadetinin nedenlerini ve sonuçlarını anlamamıza yardımcı oluyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın, görevdeki son günlerinde İran'a askeri bir saldırı düzenleme olasılığına dair çeşitli iddialar ortaya atılmıştır. Bu iddialar, Trump yönetiminin İran ile zaten gergin olan ilişkilerini daha da karmaşık hale getirme potansiyeli taşıyordu.

Trump'ın İran'a saldırma olasılığı, özellikle 2020'nin sonlarına doğru, İran'ın nükleer programındaki ilerlemeler ve bölgedeki diğer gerilimler nedeniyle daha da yoğunlaşmıştı. Bazı kaynaklar, Trump'ın danışmanlarına İran'a yönelik olası askeri seçenekleri sorduğunu belirtmiştir. Ancak, bu tür bir saldırının potansiyel sonuçları ve bölgesel istikrarsızlığa yol açabileceği endişesi, Trump yönetimini bu konuda temkinli davranmaya itmiştir.

İran'a yönelik bir saldırının potansiyel sonuçları şunlar olabilirdi:

• Bölgesel bir savaşın tetiklenmesi
• ABD'nin Orta Doğu'daki askeri varlığının daha da artması
• İran'ın nükleer programını hızlandırması
• Küresel petrol fiyatlarında artış

Trump yönetimi, İran'a yönelik 'maksimum baskı' politikası uygulamış ve bu politika, İran ekonomisini ciddi şekilde etkilemiştir. Ancak, bu politika aynı zamanda İran'ın nükleer faaliyetlerini durdurma veya bölgedeki etkisini azaltma konusunda da başarısız olmuştur.

Sonuç olarak, Trump'ın İran'a askeri bir saldırı düzenleme olasılığı ciddi bir şekilde değerlendirilmiş olsa da, bu tür bir eylemin potansiyel riskleri ve sonuçları nedeniyle hayata geçirilmemiştir. Ancak, İran ile ABD arasındaki gerginlik, Trump'ın görevden ayrılmasından sonra da devam etmiştir.

İran'da yaşanan olaylar sonrası ülkeyi terk etmek zorunda kalanların geride bıraktığı evlerin son görüntüleri dikkat çekiyor. Halk evleri olarak bilinen bu yapılar, yaşanan değişimlerin ve göçün izlerini taşıyor. Fotoğraflar, İran'dan ayrılmak zorunda kalanların yaşam alanlarının nasıl terk edildiğini ve zamanla nasıl değiştiğini gözler önüne seriyor.

Ülkede yaşanan protestolar ve siyasi baskılar nedeniyle birçok İran vatandaşı, daha güvenli bir yaşam arayışıyla farklı ülkelere göç etti. Bu göç dalgası, özellikle halk evlerinde yaşayanları derinden etkiledi. Evler, sahipleri tarafından terk edilmek zorunda kalınırken, içlerinde kalan eşyalar ve anılar, geçmişin sessiz tanıkları olarak kaldı.

Fotoğraflarda, terk edilmiş evlerin içlerindeki eşyaların dağınık bir şekilde durduğu, duvarların solduğu ve pencerelerin kırıldığı görülüyor. Bu görüntüler, sadece fiziksel bir yıkımı değil, aynı zamanda insanların yaşadığı travmaları ve kayıpları da simgeliyor. İran'dan kaçan halkın geride bıraktığı bu evler, ülkenin yaşadığı sosyal ve politik değişimlerin somut birer kanıtı olarak tarihe geçiyor.

Bu fotoğraflar, İran'daki mevcut durumu ve insanların yaşadığı zorlukları daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Aynı zamanda, göçün insanlar üzerindeki derin etkilerini ve geride bırakılanların hikayelerini de gözler önüne seriyor.