Çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarında cezasızlık algısının önüne geçilmesi için hukukçular ve sivil toplum kuruluşları harekete geçti. İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin çağrısıyla bir araya gelen uzmanlar, caydırıcı cezaların verilmesi ve mevcut yasal boşlukların giderilmesi için ortak çalışma başlattı.

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nin çağrısıyla bir araya gelen hukukçular ve sivil toplum kuruluşları, çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarında cezasızlık algısının önüne geçilmesi için ortak çalışma başlattı. Amaç, caydırıcı cezaların verilmesini sağlamak ve mevcut yasal boşlukları gidermek.
Merkezin başkanı Avukat Aydeniz Alisbah Tuskan, çocuk istismarının önlenmesi için bütüncül bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, bu suçlarla mücadelede cezasızlık algısının büyük bir sorun teşkil ettiğini belirtti. Tuskan, etkin soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin yanı sıra, ceza infaz sistemindeki sorunlara da dikkat çekerek, verilen cezaların caydırıcılığının artırılması gerektiğini ifade etti.
Toplantıda, TCK’daki bazı maddelerin uygulamada yetersiz kaldığı ve bu durumun cezasızlık algısını pekiştirdiği üzerinde duruldu. Özellikle, “rıza” kavramının istismar davalarında sıkça kullanılması ve failin bu savunma üzerinden ceza almaktan kurtulması eleştirildi.
Katılımcılar, çocukların yüksek yararını gözeterek, yasal düzenlemelerin bu doğrultuda yapılması gerektiğinin altını çizdi. Bu kapsamda, çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarında faillerin cezasız kalmaması için somut adımlar atılması ve kamuoyunda farkındalık oluşturulması hedefleniyor.
Çalışma grubunun önümüzdeki dönemde, ilgili kamu kurumları ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yaparak, yasal düzenleme önerileri hazırlaması ve kamuoyunu bilgilendirme çalışmaları yapması planlanıyor. Amaç, çocukların cinsel istismardan korunması ve faillerin hak ettikleri cezaları alması için gerekli zemini oluşturmak.
Uzmanlar, çocuk istismarının sadece hukuki bir sorun olmadığını, aynı zamanda sosyal, psikolojik ve pedagojik boyutları da içeren karmaşık bir sorun olduğunu vurgulayarak, bu konuda çok yönlü bir mücadele yürütülmesi gerektiğini ifade ettiler.