Avrupa genelinde aile içi şiddet olayları artış gösteriyor. Pandemi, ekonomik zorluklar ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi faktörler bu artışta etkili oluyor. Kadınlar ve çocuklar, aile içi şiddetten en çok etkilenen gruplar arasında yer alıyor.

Avrupa genelinde aile içi şiddet vakaları endişe verici bir şekilde artıyor. Bu artışta, pandemi süreci, ekonomik zorluklar ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi çeşitli faktörlerin etkili olduğu belirtiliyor. Özellikle kadınlar ve çocuklar, bu şiddetten en çok etkilenen grupların başında geliyor.
Aile içi şiddet, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddeti de kapsayan geniş bir yelpazede kendini gösteriyor. Pandemi döneminde karantina uygulamaları ve sosyal izolasyon, şiddet mağdurlarının yardım almasını zorlaştırırken, faille aynı ortamda kalma zorunluluğu şiddetin artmasına zemin hazırladı.
Ekonomik belirsizlik ve işsizlik gibi faktörler de aile içi gerginlikleri artırarak şiddete yol açabiliyor. Özellikle erkeklerin işlerini kaybetmesi veya ekonomik olarak zor durumda kalması, bazı durumlarda aile içindeki güç dengesini bozarak şiddete başvurmalarına neden olabiliyor.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, aile içi şiddetin temelinde yatan en önemli nedenlerden biri olarak kabul ediliyor. Kadınların toplumdaki rolü ve statüsü hakkındaki yerleşik önyargılar, şiddeti meşrulaştırabiliyor ve mağdurların sessiz kalmasına yol açabiliyor. Avrupa ülkelerinde bu konuda farkındalık yaratma ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama yönelik çeşitli çalışmalar yürütülse de, istenilen sonuçlara ulaşmak henüz mümkün değil.
Avrupa Birliği (AB) ve üye ülkeler, aile içi şiddetle mücadele için çeşitli yasal düzenlemeler ve politikalar uygulamaya koyuyor. Ancak, bu çabaların yeterli olmadığı ve daha kapsamlı önlemlerin alınması gerektiği belirtiliyor. Şiddet mağdurlarına yönelik destek mekanizmalarının güçlendirilmesi, failere yönelik cezaların caydırıcı hale getirilmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması, aile içi şiddetle mücadelede kritik öneme sahip.
Aile içi şiddetle mücadelede atılması gereken adımlar:
- Mağdurlara yönelik destek hatlarının ve sığınma evlerinin sayısının artırılması
- Polis ve yargı mensuplarının aile içi şiddet konusunda eğitilmesi
- Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinin yaygınlaştırılması
- Şiddetin nedenleri ve sonuçları hakkında farkındalık kampanyaları düzenlenmesi
- Failere yönelik rehabilitasyon programlarının geliştirilmesi
Aile içi şiddet, karmaşık ve çok boyutlu bir sorun olup, çözümü için toplumun tüm kesimlerinin işbirliği yapması gerekmektedir. Bireyler, sivil toplum kuruluşları, hükümetler ve uluslararası örgütler, bu sorunun üstesinden gelmek için ortak bir vizyonla hareket etmelidir.