AK Parti, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görev ve yetkilerini genişleten bir kanun teklifini Meclis'e sundu. Teklif, Başkanlığın yurt dışında da faaliyet gösterebilmesine olanak tanıyor.

AK Parti, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın (DİB) görev alanını genişleten ve bazı tartışmaları beraberinde getirebilecek bir kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sundu. Teklif, DİB'in sadece yurt içinde değil, yurt dışında da faaliyet göstermesine imkan tanıyacak düzenlemeler içeriyor.
Teklifin en dikkat çekici noktalarından biri, DİB'in 'din hizmetleri alanında faaliyette bulunan kişi ve kuruluşlarla iş birliği yapabilmesi'. Bu madde, DİB'in yurt dışındaki sivil toplum kuruluşları (STK'ler) ve dini cemaatlerle daha yakın ilişkiler kurmasının önünü açabileceği şeklinde yorumlanıyor. Eleştiriler, bu durumun potansiyel olarak farklı dini yorumların ve ideolojilerin yayılmasına zemin hazırlayabileceği yönünde yoğunlaşıyor.
Kanun teklifi, DİB'e yurt dışında temsilcilik açma yetkisi de veriyor. Bu sayede DİB, farklı ülkelerde doğrudan ofisler kurarak faaliyetlerini daha etkin bir şekilde yürütebilecek. Bu durum, yurt dışındaki Türk vatandaşlarına yönelik din hizmetlerinin kalitesinin artırılması açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak, bazı kesimler bu adımın, DİB'in yurt dışındaki nüfuzunu artırma ve farklı ülkelerin iç işlerine müdahale etme potansiyeli taşıdığı endişesini taşıyor.
Teklifin yasalaşması halinde, DİB'in bütçesi ve personel sayısı da artırılabilir. Bu durum, DİB'in daha geniş bir coğrafyada ve daha kapsamlı hizmetler sunabilmesi için gerekli kaynakları sağlayabilir. Ancak, bazı eleştirmenler, DİB'in zaten yüksek olan bütçesinin daha da artırılmasının, diğer kamu hizmetlerine ayrılan kaynakları azaltabileceği ve din hizmetlerinin devlet tarafından finanse edilmesinin laiklik ilkesine aykırı olduğu görüşünü savunuyor.
Özetle, AK Parti'nin Meclis'e sunduğu bu kanun teklifi, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yetki ve sorumluluklarını önemli ölçüde artırarak, hem yurt içinde hem de yurt dışında daha etkin bir rol oynamasına olanak tanıyor. Teklifin yasalaşması, DİB'in faaliyet alanlarını genişletecek ve Türk dış politikasında dini bir enstrüman olarak daha fazla kullanılmasına yol açabilecek. Ancak, bu durumun beraberinde getirebileceği potansiyel riskler ve eleştiriler de göz ardı edilmemeli.