Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, güne yükselişle başlayarak ilk yarıyı pozitif tamamladı. Endeks, önceki kapanışa göre yüzde 0,58 oranında değer kazanarak 10.496,51 puana yükseldi.

Saat 13.00 itibarıyla toplam işlem hacmi 27,7 milyar lira olarak gerçekleşti. Bankacılık endeksi yüzde 1,39 oranında artarken, holding endeksi ise yüzde 0,44 oranında düşüş gösterdi.

Sektörler arasında en fazla yükselen bankacılık olurken, en çok gerileyen ise ulaştırma sektörü oldu.

Analistler, küresel piyasalarda ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz indirimlerine başlama zamanlamasına ilişkin belirsizliklerin etkisiyle karışık bir seyir izlendiğini belirtiyor.

Öğleden sonra ABD'de açıklanacak olan makroekonomik verilerin yakından takip edileceği ve BIST 100 endeksinde 10.600 ve 10.700 seviyelerinin direnç, 10.400 ve 10.300 seviyelerinin ise destek noktaları olarak öne çıktığı ifade ediliyor.

Yatırımcılar, piyasalardaki gelişmeleri ve şirket haberlerini yakından izleyerek pozisyonlarını ayarlamaya devam ediyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yurt dışındaki İsrail elçiliklerinin güvenlik seviyesinin yükseltilmesi yönünde talimat verdi. Başbakanlık ofisinden yapılan açıklamada, Netanyahu'nun ilgili tüm birimlere gerekli önlemlerin alınması ve güvenlik seviyesinin artırılması emrini verdiği belirtildi.

Açıklamada, bu kararın, İsrail'in yurt dışındaki temsilciliklerine yönelik artan tehditler ve son dönemde yaşanan olaylar göz önünde bulundurularak alındığı ifade edildi. Elçiliklerin ve diplomatik misyonların güvenliğinin sağlanmasının, İsrail hükümetinin öncelikleri arasında yer aldığı vurgulandı.

Alınan bu karar doğrultusunda, İsrail elçiliklerinde güvenlik önlemlerinin artırılması, personel güvenliğinin sağlanması ve olası saldırılara karşı hazırlıklı olunması hedefleniyor. Güvenlik protokollerinin gözden geçirilerek güncellenmesi ve ek güvenlik personelinin görevlendirilmesi gibi adımların atılması bekleniyor.

Bu talimatın, özellikle Orta Doğu'daki gerginliklerin tırmandığı ve İsrail'e yönelik tehditlerin arttığı bir dönemde verilmesi dikkat çekiyor. İsrail hükümeti, yurt dışındaki vatandaşlarının ve diplomatik temsilciliklerinin güvenliğini en üst düzeyde tutmak için gerekli tüm önlemleri almaya devam edeceğini belirtiyor.

Netanyahu'nun bu kararı, İsrail'in dış temsilciliklerinin güvenliğine verdiği önemi gösterirken, aynı zamanda bölgedeki istikrarsızlığın ve potansiyel tehditlerin ciddiyetini de ortaya koyuyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, katıldığı bir televizyon programında enflasyonla mücadele konusundaki kararlılıklarını dile getirdi. Bakan Şimşek, enflasyonda düşüşün devam edeceğini ve bu konuda uygulanan politikaların sonuç vereceğini ifade etti.

Şimşek, konuşmasında şu noktalara değindi:

• Enflasyonla mücadeledeki temel hedefin fiyat istikrarını sağlamak olduğunu vurguladı.
• Uygulanan sıkı para politikası ve mali disiplin sayesinde enflasyonda belirgin bir düşüş yaşanacağını belirtti.
• Yapısal reformların önemine dikkat çekerek, bu reformların enflasyonla mücadelede kalıcı çözümler sunacağını ifade etti.
• Enflasyon beklentilerini düşürmek için iletişim stratejilerinin etkin bir şekilde kullanılacağını söyledi.
• Küresel ekonomideki gelişmelerin ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmaların enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip ettiklerini belirtti.

Bakan Şimşek, enflasyonla mücadelede sabırlı olunması gerektiğini ve kısa vadeli dalgalanmalara rağmen uzun vadeli hedeflere odaklanılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, hükümetin enflasyonla mücadele konusunda tüm paydaşlarla işbirliği içinde olduğunu ve ortak akıl ile hareket edildiğini sözlerine ekledi.

Şimşek, Türkiye ekonomisinin potansiyeline güvendiğini ve uygulanan politikalar sayesinde enflasyonun kontrol altına alınacağını, böylece sürdürülebilir büyüme ve refah artışının sağlanacağını belirtti.

Son olarak, Bakan Şimşek, vatandaşların enflasyonla mücadeleye destek vermesinin önemini vurgulayarak, bu sürecin başarıya ulaşması için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini ifade etti.

Katar'ın Türkiye'ye hediye ettiği uçakların aslında 'hibe' değil, sembolik bir ücret karşılığında devredildiği ve bu durumun tartışmalara yol açtığı belirtiliyor. Uçakların gerçek değerinin çok yüksek olmadığı, ancak işletme ve bakım maliyetlerinin önemli bir yük oluşturduğu ifade ediliyor.

Söz konusu uçakların, Katar Emirlikleri'nin filosunda zaten bulunan ve kullanım ömrünü tamamlamak üzere olan araçlar olduğu vurgulanıyor. Bu durum, 'jest' olarak sunulan bu yardımın aslında Türkiye için uzun vadede maliyetli bir yük oluşturabileceği yönünde eleştirilere neden oluyor.

Uçakların Bakım Maliyetleri: Uçakların yaşlı olması sebebiyle yüksek bakım maliyetleri gerektirdiği ve bu durumun bütçe üzerinde ek bir yük oluşturabileceği belirtiliyor. Ayrıca, yedek parça temini ve teknik personel ihtiyacı gibi faktörler de maliyeti artırıcı unsurlar olarak sıralanıyor.

Alternatif Çözümler: Bazı uzmanlar, Katar'ın bu türden bir 'ayni yardım' yerine, doğrudan nakdi yardım yapmasının Türkiye ekonomisi için daha faydalı olabileceğini savunuyor. Bu şekilde, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu alanlara kaynak ayırması ve daha stratejik yatırımlar yapması mümkün olabilirdi.

Sonuç olarak, Katar'ın uçak jesti, dışarıdan bakıldığında cömert bir davranış gibi görünse de, arka planında yüksek maliyetler ve potansiyel ekonomik riskler barındırdığı ifade ediliyor. Bu durum, uluslararası ilişkilerde 'yardım' kavramının çok boyutlu ve dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor.

Türk Havacılık Uzay Sanayii (TUSAŞ), Türkiye'nin en önemli savunma sanayii projelerinden biri olan Milli Muharip Uçak (MMU) KAAN ile ilgili son gelişmeleri sosyal medya hesabından duyurdu. TUSAŞ tarafından yapılan paylaşımda, KAAN'ın mühendislik geliştirme faaliyetlerinin planlar doğrultusunda devam ettiği belirtildi.

Paylaşımda, "Milli Muharip Uçak KAAN’ın mühendislik geliştirme faaliyetleri planlarımız doğrultusunda devam ediyor!" ifadelerine yer verildi. Bu açıklama, projenin planlanan takvim çerçevesinde ilerlediğini gösteriyor.

KAAN projesi, Türk Hava Kuvvetleri'nin envanterinde bulunan F-16 savaş uçaklarının yerini alması hedeflenerek başlatılmıştır. Milli imkanlarla geliştirilen KAAN, Türkiye'nin hava savunma kabiliyetini önemli ölçüde artıracaktır. Proje kapsamında, uçağın tasarım, geliştirme, test ve üretim süreçleri yerli mühendisler ve teknisyenler tarafından yürütülmektedir.

TUSAŞ'ın KAAN ile ilgili yaptığı bu son paylaşım, projenin ne kadar önemli olduğunu ve gelinen aşamayı göstermesi açısından büyük önem taşıyor. KAAN'ın, Türk savunma sanayii için bir dönüm noktası olması ve Türkiye'nin bölgesel güç olma hedefine önemli katkılar sağlaması bekleniyor.

Projenin detaylarına ilişkin daha fazla bilgi önümüzdeki dönemlerde kamuoyu ile paylaşılmaya devam edecek. TUSAŞ, KAAN'ın geliştirme sürecinde şeffaflığı ve iş birliğini ön planda tutarak, projenin başarıya ulaşması için tüm paydaşlarla yakın temas halinde çalışıyor.

Hollanda hükümeti, vatandaşlarına kriz durumlarında kullanabilmeleri için evlerinde belirli miktarda nakit para bulundurmalarını tavsiye etti. Bu tavsiye, özellikle siber saldırılar veya elektrik kesintileri gibi olağanüstü durumlarda banka kartı sistemlerinin ve ATM'lerin devre dışı kalabileceği senaryolara karşı bir önlem olarak değerlendiriliyor.

Hükümet yetkilileri, acil durumlar için nakit bulundurmanın önemine dikkat çekerek, bu durumun sadece bireylerin değil, toplumun genelinin güvenliği için kritik olduğunu vurguladı. Nakit bulundurma tavsiyesi, Hollanda'nın krizlere karşı hazırlık stratejisinin bir parçası olarak sunuluyor.

Yetkililer ayrıca, nakit bulundurmanın yanı sıra, acil durum çantası hazırlamanın da önemli olduğunu belirtiyorlar. Bu çantada, su, yiyecek, ilk yardım malzemeleri ve iletişim araçları gibi temel ihtiyaçların bulunması gerektiği ifade ediliyor. Hollanda hükümeti, vatandaşlarını bu tür hazırlıklar konusunda bilinçlendirmeye yönelik kampanyalar yürütüyor.

Hollanda'da son zamanlarda artan siber saldırı tehditleri ve enerji şebekelerindeki güvenlik açıkları, hükümetin bu tür önlemleri almasında etkili oldu. Uzmanlar, siber saldırıların sadece finansal kayıplara değil, aynı zamanda toplumun temel hizmetlerine erişimini de engelleyebileceğine dikkat çekiyorlar. Bu nedenle, nakit bulundurma tavsiyesi, olası bir kriz durumunda vatandaşların temel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Hükümetin bu tavsiyesi, vatandaşlar arasında farklı tepkilere yol açtı. Bazı vatandaşlar, hükümetin bu önlemini yerinde bulurken, bazıları ise nakit kullanımının riskli olduğunu ve daha güvenli alternatiflerin olması gerektiğini savunuyor. Ancak genel olarak, krizlere karşı hazırlıklı olmanın önemi konusunda bir fikir birliği olduğu görülüyor.

Muş'ta meydana gelen olayda, meraya dökülen zehir nedeniyle 77 koyun telef oldu. Olay, hayvan yetiştiriciliğiyle geçimini sağlayan köylüleri derinden etkiledi. Zehirlenme sonucu telef olan hayvanlar, birçok kuzuyu annesiz bıraktı. Köylüler, büyük bir maddi kayba uğradıklarını belirterek yetkililerden yardım talebinde bulundu.

Olayın ardından köylüler, zehrin kaynağının bulunması ve sorumluların cezalandırılması için yetkililere başvurdu. Telef olan hayvanların maddi değerinin yüksek olması, köylülerin geçim kaynaklarını ciddi şekilde zedeledi. Özellikle annesiz kalan kuzuların durumu, köylüleri daha da üzüyor. Köylüler, bu zorlu süreçte devletin ve ilgili kurumların desteğini bekliyor.

Veteriner hekimler, olay yerinde incelemelerde bulunarak zehirlenmenin türünü ve kaynağını tespit etmeye çalışıyor. İlk belirlemelere göre, meraya dökülen zehrin tarım ilacı veya benzeri bir kimyasal madde olabileceği düşünülüyor. Zehrin hangi amaçla ve kim tarafından döküldüğü ise henüz bilinmiyor. Yetkililer, olayın aydınlatılması için geniş çaplı bir soruşturma başlattı.

Köylüler, benzer olayların yaşanmaması için meranın güvenliğinin artırılmasını ve zehirli maddelerin kontrolsüz kullanımının önüne geçilmesini talep ediyor. Ayrıca, telef olan hayvanların yerine yenilerinin alınabilmesi için devlet desteği sağlanmasını umut ediyorlar.

Bu fotoğraf galerisi, yaklaşık bir asır öncesine ait Anadolu'nun çeşitli şehirlerindeki yaşamı gözler önüne seriyor. Fotoğraflar, o dönemin insanlarının günlük yaşamlarını, giyim tarzlarını, şehirlerin mimarisini ve sosyal yaşantısını yansıtıyor.

Fotoğraflarda dikkati çeken bazı unsurlar:

• Farklı şehirlerdeki camiler ve tarihi yapılar
• O dönemin giyim tarzını yansıtan insan portreleri
• Pazar yerleri ve çarşıların canlı atmosferi
• Çocukların oyun oynarkenki neşeli halleri
• Anadolu'nun doğal güzellikleri

Fotoğraflar, Anadolu'nun geçmişine nostaljik bir yolculuk sunarken, aynı zamanda o dönemin sosyo-kültürel yapısı hakkında da önemli ipuçları veriyor. Bu tarihi kayıtlar, Anadolu'nun zengin mirasını koruma ve gelecek nesillere aktarma açısından büyük önem taşıyor.

Galeride yer alan fotoğraflar, Anadolu'nun farklı bölgelerinden derlenmiş ve o dönemin ruhunu yansıtan karelerden oluşuyor. İzleyiciler, bu fotoğraflar aracılığıyla geçmişe tanıklık etme ve Anadolu'nun kültürel zenginliğini keşfetme fırsatı buluyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın destekçileri için uzun süredir gündemde olan 'Altın Kart' projesi hayata geçiyor. Trump tarafından duyurulan ve büyük merak uyandıran bu kart, sahiplerine çeşitli avantajlar sağlamayı amaçlıyor.

Altın Kart'ın piyasaya sürülmesiyle ilgili detaylar netleşmeye başladı. Kartın, Trump'ın siyasi hareketine destek verenlere özel bir teşekkür ve bağlılık ifadesi olarak tasarlandığı belirtiliyor. Kart sahipleri, Trump ile ilgili etkinliklere öncelikli katılım hakkı, özel indirimler ve ayrıcalıklı ürünlere erişim gibi çeşitli imkanlara sahip olacak.

Kartın tasarımı ve içeriği hakkında henüz tüm detaylar açıklanmamış olsa da, Trump'ın ekibi tarafından yapılan açıklamalarda, Altın Kart'ın sahiplerine benzersiz bir deneyim sunacağı vurgulanıyor. Kartın, Trump'ın siyasi mirasını yaşatmak ve destekçileriyle arasındaki bağı güçlendirmek için önemli bir araç olarak görüldüğü ifade ediliyor.

Altın Kart'ın ne zaman ve nasıl dağıtılacağına dair henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak, Trump'a yakın kaynaklar, kartın önümüzdeki aylarda belirli kriterleri karşılayan destekçilere ulaştırılacağını belirtiyor. Kartın dağıtım süreci ve başvuru şartları hakkında detaylı bilgilerin yakın zamanda kamuoyuyla paylaşılması bekleniyor.

Trump'ın Altın Kart projesi, siyasi çevrelerde ve kamuoyunda farklı yorumlara neden oldu. Bazı kesimler, kartın Trump'ın destek tabanını daha da konsolide etmeye yönelik bir strateji olduğunu savunurken, bazıları ise kartın sadece ticari bir girişim olduğunu iddia ediyor. Ancak, Altın Kart'ın Trump'ın siyasi geleceği ve destekçileriyle olan ilişkisi açısından önemli bir rol oynayacağı düşünülüyor.