Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, 2B arazileri konusunda önemli bir açıklama yaparak, bu arazilerle ilgili yeni bir çalışmanın başlatıldığını duyurdu. Bakan Özhaseki, uzun yıllardır süregelen mülkiyet sorunlarına çözüm getirmeyi hedeflediklerini belirtti.

2B arazileri, orman vasfını yitirmiş, ancak tapuda hala orman olarak görünen arazileri ifade ediyor. Bu durum, arazileri kullanan vatandaşlar için mülkiyet hakkı konusunda ciddi sorunlar yaratıyor. Bakanlık, bu sorunları çözmek ve vatandaşların mağduriyetini gidermek amacıyla kapsamlı bir çalışma başlattı.

Bakan Özhaseki'nin açıklamasına göre, yeni çalışma kapsamında öncelikle mevcut durum detaylı bir şekilde analiz edilecek. Arazilerin hukuki statüsü, kullanım şekilleri ve vatandaşların beklentileri dikkate alınarak, adil ve sürdürülebilir çözümler üretilmesi hedefleniyor.

Çalışmanın temel amacı, 2B arazilerini kullanan vatandaşların mülkiyet haklarını güvence altına almak ve bu arazilerin ekonomiye kazandırılmasını sağlamak. Bu kapsamda, vatandaşların arazileri satın alma veya kiralama gibi farklı seçenekler üzerinde duruluyor.

Bakanlık yetkilileri, çalışmanın kısa sürede tamamlanarak, ilgili yasal düzenlemelerin yapılması ve uygulamaya geçilmesi için yoğun çaba sarf ediyor. 2B arazileri sorununun çözümü, hem vatandaşların mağduriyetini giderecek hem de ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayacak.

Bakan Özhaseki, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermek ve mülkiyet sorunlarını çözmek için kararlıyız. 2B arazileriyle ilgili başlattığımız bu çalışma, bu yöndeki önemli bir adımımızdır," ifadelerini kullandı.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak olan Mahalli İdareler Genel Seçimleri için seçim takvimini belirledi. Takvim, seçim sürecinin başlangıcından sonuçların ilanına kadar olan tüm aşamaları kapsıyor.

Seçim Takvimine Göre Önemli Tarihler:

• 5 Ocak 2024: Seçim başlangıç tarihi.
• 9 Ocak 2024: Siyasi partilerden aday listelerinin istenmesi.
• 17 Ocak 2024: Bağımsız adaylık için son başvuru tarihi.
• 31 Ocak 2024: Siyasi partilerin aday listelerini YSK'ye teslim etmeleri için son tarih.
• 3 Mart 2024: Seçmen bilgi kağıtlarının dağıtımına başlanması.
• 21 Mart 2024: Seçim propagandası ve yasakların başlaması.
• 30 Mart 2024: Seçim günü propaganda yasağının başlaması.
• 31 Mart 2024: Oy verme günü.

Oy Verme Günü Uygulanacak Yasaklar:

• Oy verme günü saat 06.00'dan 24.00'e kadar alkollü içki satışı yasak olacak.
• Eğlence yerleri oy verme süresince kapalı kalacak.
• Silah taşınması yasak olacak.
• Oy verme günü saat 18.00'e kadar radyolarda ve televizyonlarda seçimlerle ilgili haber, tahmin ve yorum yapılması yasak olacak.
• Saat 18.00 ile 21.00 arasında radyolarda ve televizyonlarda sadece YSK tarafından seçimlerle ilgili olarak verilecek haber ve duyurular yayınlanabilecek.
• Saat 21.00'den sonra bütün yayınlar serbest olacak.

YSK'nın belirlediği takvim ve yasaklar, seçimlerin düzenli ve güvenli bir şekilde gerçekleşmesini amaçlıyor. Seçmenlerin, belirlenen tarihler ve kurallar çerçevesinde oy kullanmaları büyük önem taşıyor.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in yerine geçmesi beklenen Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Rusya ile ABD arasındaki temasların sürdürülmesinin önemine dikkat çekti. Rutte, bu türden temasların, Ukrayna'daki savaşın sona erdirilmesi ve barışa doğru ilerlenmesi için gerekli olduğunu vurguladı.

Rutte, Lahey'de yaptığı açıklamada, Rusya ve ABD'nin iletişim kanallarını açık tutmasının önemini vurgulayarak, "ABD ve Rusya'nın konuşmaya devam etmesi önemlidir. Özellikle de bu savaşın sona erdirilmesi ve gelecekte barışa doğru ilerleyebilmemiz için" ifadelerini kullandı. Bu açıklama, uluslararası arenada devam eden çeşitli diplomatik çabalara bir destek niteliği taşıyor.

Ukrayna'daki savaşın başından beri NATO, Rusya'ya karşı sert bir tutum sergilerken, aynı zamanda diyalog kanallarının açık tutulması gerektiğini savunuyor. Rutte'nin açıklamaları, NATO'nun bu genel stratejisiyle uyumlu bir yaklaşımı yansıtıyor.

Mark Rutte'nin NATO Genel Sekreteri olarak atanması beklenirken, bu göreve gelmesiyle birlikte ittifakın Rusya politikalarında nasıl bir değişiklik olacağı merak konusu. Rutte'nin, selefi Stoltenberg gibi, dengeli bir yaklaşım sergilemesi ve hem caydırıcılığı güçlendirmesi hem de diyalog kanallarını açık tutması bekleniyor.

Özetle, Rutte'nin açıklamaları, Rusya ve Batı arasındaki ilişkilerin geleceği açısından önemli bir sinyal olarak değerlendirilebilir. Özellikle Ukrayna'daki savaşın seyrini etkileyebilecek bu türden diplomatik girişimlerin desteklenmesi, uluslararası toplumun ortak çıkarı olarak görülüyor.

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Sergey Venediktov, Rusya'nın Avrasya güvenliği konusunda NATO ve Avrupa Birliği (AB) ile diyaloğa hazır olduğunu ifade etti.

Venediktov, TASS haber ajansına verdiği demeçte, Rusya'nın Avrasya'da barışı ve istikrarı güçlendirmeye yönelik her türlü yapıcı girişime açık olduğunu vurguladı. Bu bağlamda, NATO ve AB dahil olmak üzere tüm ilgili aktörlerle diyalog kurmaya hazır olduklarını belirtti.

Venediktov'un açıklamaları şu şekilde devam etti:

• "Avrasya'daki güvenlik sorunlarının çözümü için geniş bir uluslararası işbirliği platformu oluşturulması gerektiğine inanıyoruz."
• "Bu platform, tüm ülkelerin eşit katılımıyla, karşılıklı saygı ve çıkarların gözetilmesi ilkesine dayanmalıdır."
• "Rusya, Avrasya'da yeni bir güvenlik mimarisi oluşturulması için aktif rol oynamaya hazırdır."

Venediktov, Rusya'nın Avrasya bölgesindeki mevcut güvenlik riskleri ve tehditlerine dikkat çekti. Bu tehditler arasında terörizm, aşırıcılık, uyuşturucu kaçakçılığı ve siber suçlar yer alıyor. Bu tehditlerle mücadelede uluslararası işbirliğinin önemine vurgu yaptı.

Ayrıca Venediktov, Ukrayna'daki duruma da değinerek, krizin çözümü için Minsk anlaşmalarının uygulanması gerektiğini savundu. Rusya'nın, Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne saygı duyduğunu ve krizin barışçıl yollarla çözülmesini desteklediğini ifade etti.

Son olarak Venediktov, Rusya'nın Avrasya bölgesinde barış, güvenlik ve istikrarın sağlanması için tüm ilgili aktörlerle işbirliği yapmaya hazır olduğunu yineledi.

Kuzey Kore’de yeni inşa edilen bir savaş gemisinin denize indirilme töreninde ciddi bir kaza yaşandı. Geminin hizmete giriş töreni sırasında meydana gelen olay, uluslararası alanda yankı uyandırdı.

Kazanın nedeni ve sonuçları hakkında henüz resmi bir açıklama yapılmazken, olayın gemide büyük hasara yol açtığı ve törenin iptal edildiği belirtiliyor. Görüntülerde, geminin denize indirilmesi sırasında dengesini kaybettiği ve yan yattığı görülüyor. Bu durum, geminin yapımında bir hata olup olmadığı sorusunu akıllara getirdi.

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un da katıldığı törende yaşanan bu kaza, ülkenin askeri modernizasyon çabalarına gölge düşürdü. Yeni savaş gemisinin, Kuzey Kore donanmasının gücünü artırması bekleniyordu. Ancak yaşanan aksaklık, projenin geleceği hakkında soru işaretleri yarattı.

Uluslararası gözlemciler, kazanın Kuzey Kore’nin askeri teknolojisi ve gemi inşa kapasitesi hakkında önemli bir gösterge olduğunu belirtiyor. Olayla ilgili detaylı bir inceleme başlatılması beklenirken, Kuzey Kore yönetiminden resmi bir açıklama yapılması bekleniyor.

Kazanın ardından, geminin onarımı için ne kadar süreye ihtiyaç duyulacağı ve projenin ne kadar gecikeceği belirsizliğini koruyor. Bu durum, Kuzey Kore’nin askeri planları üzerinde de etkili olabilir.

İstanbul'a Kurban Bayramı öncesinde kurbanlık hayvan girişleri başladı. Kurbanlık hayvanlar, veteriner hekimler tarafından sağlık kontrolünden geçirildikten sonra, İstanbul Kurban Hizmetleri Komisyonu tarafından belirlenen satış ve kesim yerlerine yönlendiriliyor.

İstanbul'a giriş yapan hayvanların sağlık kontrolleri titizlikle yapılıyor. Veteriner hekimler, hayvanların genel sağlık durumlarını değerlendirirken, özellikle bulaşıcı hastalıklar açısından dikkatli bir inceleme gerçekleştiriyor. Sağlıklı olduğu tespit edilen hayvanların girişine izin verilirken, herhangi bir sağlık sorunu tespit edilen hayvanlar ise karantinaya alınıyor veya geri gönderiliyor.

İstanbul Kurban Hizmetleri Komisyonu, vatandaşların kurban ibadetlerini sağlıklı ve hijyenik koşullarda yerine getirebilmeleri için gerekli tüm önlemleri alıyor. Komisyon, belirlenen kurban satış ve kesim yerlerinde düzenli olarak denetimler yaparak, hijyen standartlarının korunmasını sağlıyor.

Yetkililer, vatandaşları kurbanlık hayvan alırken dikkatli olmaya ve hayvanların sağlık raporlarını mutlaka kontrol etmeye çağırıyor. Ayrıca, kurban kesimlerinin sadece belirlenen kesim yerlerinde yapılması gerektiği vurgulanıyor. Bu sayede hem çevre kirliliğinin önüne geçilmesi hem de hayvan sağlığının korunması amaçlanıyor.

İstanbul'a kurbanlık hayvan girişlerinin başlamasıyla birlikte, şehirdeki kurban pazarlarında da hareketlilik başladı. Vatandaşlar, bütçelerine ve tercihlerine uygun kurbanlık hayvanları seçmek için pazarlara akın ediyor.

Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) seçim sonuçları, 26 Eylül 2024 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından yapılan seçimlerde belirlenen HSK üyelerinin isimleri ve görevleri ilan edildi.

Resmi Gazete'de yer alan bilgilere göre, HSK'nın yeni üyeleri şu şekilde belirlendi:

• Adli Yargı Hakim ve Savcıları arasından seçilen üyeler:
• Aday 1
• Aday 2
• Aday 3
• Aday 4
• Aday 5
• İdari Yargı Hakim ve Savcıları arasından seçilen üyeler:
• Aday 6
• Aday 7

Seçim sonuçlarının Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla birlikte, yeni HSK üyelerinin görev süreleri başlamış oldu. HSK, Türk yargı sisteminin önemli kurumlarından biri olup, hakim ve savcıların atanması, görevden alınması ve disiplin işlemleri gibi konularda yetkilidir.

YSK tarafından yapılan seçimler, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleri çerçevesinde gerçekleştirildi. Seçim sürecinde tüm adaylara eşit fırsatlar tanındı ve şeffaf bir süreç izlendi. HSK'nın yeni üyelerinin, yargı sisteminin güçlenmesine ve adaletin sağlanmasına katkı sağlaması bekleniyor.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, savunma harcamalarının artırılması gerektiği yönünde çağrıda bulundu. Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenen Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi'nde konuşan Stoltenberg, NATO ülkelerinin gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYİH) en az yüzde 2'sini savunmaya ayırması gerektiğini yineledi. Savunma harcamalarının sadece bir hedef değil, bir taban oluşturması gerektiğini vurguladı.

Stoltenberg, Avrupa ülkelerinin savunma alanındaki yatırımlarını artırmasının önemine dikkat çekti. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşın, Avrupa'daki güvenlik ortamını önemli ölçüde değiştirdiğini ve bu nedenle savunmaya daha fazla kaynak ayrılması gerektiğini belirtti.

NATO'nun caydırıcılık ve savunma kapasitesinin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Stoltenberg, üye ülkelerin bu konuda sorumluluk alması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, NATO'nun sadece askeri bir ittifak olmadığını, aynı zamanda değerler birliği olduğunu da sözlerine ekledi.

Stoltenberg, Avrupa Parlamentosu üyelerinin sorularını yanıtladı ve NATO'nun karşı karşıya olduğu zorluklar hakkında görüş alışverişinde bulundu. Özellikle, hibrit tehditler, siber saldırılar ve dezenformasyon kampanyaları gibi yeni güvenlik sorunlarına karşı NATO'nun hazırlıklı olması gerektiğini vurguladı.

Sonuç olarak Stoltenberg, NATO üyesi ülkelerin savunma harcamalarını artırma yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğinin altını çizdi. Bu, Avrupa'nın güvenliği ve NATO'nun caydırıcılık gücü için kritik öneme sahip.

Soner Yalçın'ın yazısı, Türkiye'deki muhalefetin tarih boyunca maruz kaldığı "potansiyel suçlu" muamelesini ve bu durumun kökenlerini incelemektedir. Yazıda, Osmanlı İmparatorluğu'ndan günümüze uzanan süreçte muhaliflerin sürekli olarak hain, düşman işbirlikçisi veya terörist olarak yaftalandığı belirtilmektedir.

Yazıda, 1909'da Meclis-i Mebusan'da yapılan bir konuşmada, muhalefetin eleştirilmesinin vatana ihanet olarak görülmesine karşı çıkıldığı ifade edilmektedir. Bu durumun, günümüzdeki "Türkiye düşmanlığı" söyleminin kökenlerini oluşturduğu vurgulanmaktadır.

Yazının temel argümanları şunlardır:

• Muhalefetin susturulması ve kriminalize edilmesi, Türkiye'de uzun bir geçmişe sahiptir.
• Muhalefete yönelik suçlamalar, genellikle siyasi manipülasyon aracı olarak kullanılmıştır.
• Muhalefetin görevi, iktidarın yanlışlarını eleştirmek ve alternatif politikalar sunmaktır; bu, vatana ihanet değildir.
• Demokratik bir toplumda, farklı görüşlerin serbestçe ifade edilebilmesi ve tartışılabilmesi önemlidir.

Yazıda ayrıca, 1925'te Takrir-i Sükun Kanunu ile muhalefetin susturulması ve sonrasında yaşanan gelişmeler de ele alınmaktadır. Cumhuriyet döneminde de muhalefetin çeşitli baskılara maruz kaldığı ve farklı yöntemlerle sindirilmeye çalışıldığı belirtilmektedir.

Sonuç olarak, Soner Yalçın'ın yazısı, Türkiye'deki muhalefetin tarihsel süreçteki zorlu koşullarını ve sürekli olarak "potansiyel suçlu" olarak görülme eğilimini analiz ederek, demokratik bir toplumda muhalefetin önemini vurgulamaktadır.